Türkiye’de Vergi Borcunu Ödemeyen Yurtdışına Çıkar, ABD’de, Almanya’da Çıkamaz
Hollywood filmlerinde izleyicinin zihnine kazınan bir olgu vardır: “ABD, demokrasi ve özgürlüklerin beşiğidir.”
Ancak Türkiye olarak biz de pek çok alanda ileri özgürlükler ve ileri demokrasi ülkesiyizdir!
Örnek mi?
Türkiye’de kazanç elde edip, beyanname verip vergi ödemesi gereken kişiler, bu vergileri ödemezlerse tutarı ne olursa olsun yurtdışına çıkabilirler.
Çünkü, vergi borcunu ödemeyen kişinin borcunu ödesin diye seyahat özgürlüğünü kısıtlamak, bizim ülkemizde insan haklarına aykırıdır.
Oysa ABD’ de Ocak 2017’de yürürlüğe giren bir yasa ile (Fixing America’s Surface Transportation (FAST) Act) 52 bin ABD Doları üzerinde vergi borcu olanların yurtdışına çıkışlarını önlemek için Gelir İdaresi IRS, İçişleri Bakanlığı’na‘(State Department) yazarak kişinin pasaport alma, yenileme işlemini engelleyebilir, pasaportu olana ise kısıtlama getirebilir.
Vergi borcu, millete, vatana dönmesi gereken kaynağın, kazanç elde eden kişinin uhdesinde kalması, onun servetine dahil olması demektir.
Modern ve gelişmiş bir toplumda, devletin böyle bir duruma müsamaha gösteremeyeceği tartışmasızdır.
Vergi kaçıran, vergi borcunu ödemeyen kişi kendi kişisel servetini arttırırken, Devletin hazinesini fakirleştirir, halka sunulacak hizmetlerin miktarın azaltır ve kalitesini bozar.
Değerli üstadım Bülent Taş’ın VERGİALGI’da kaleme aldığı yazılara göre 2012 sonunda 50 milyar olan Devletin tahsil edemediği vergi alacağı 2017 sonunda 265 milyar 137 milyona, 2018 sonunda ise 328 milyar 967 milyona ulaşmış durumdadır. (Bülent TAŞ; Devletin Vergi Alacağı ve Vergi Borcu Ne Kadar?)
Bir başka açıdan ifade etmek istersek; geçtiğimiz Eylül ayında GİB tarafından açıklanan, 2017 sonu itibariyle 1 milyon lira ve üzerinde borcu olan 31.056 kişi ve şirket temsilcisi borcunu ödemeden elini kolunu sallayarak yurtdışında gitse, ödemediği vergileri yurtdışına çıkarsa (gayrimenkul yatırımı yapıyorum, yatırım yapıyorum, borç ödüyorum, yurtdışındaki finansal araçlarda değerlendiriyorum gibi gerekçelerle) Devletin yapabileceği hiç bir şey olmayacak.
Elbette buna ne kamuoyunun vicdanı elverir ne de Devleti bütçesi.
Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde 52 bin Dolar borcu olan kişi (bugünkü kurla 301 bin 600 lira) yurtdışına çıkamayacak.
Benzeri düzenleme Almanya’da Pasaport Kanunu’nda da (Passgesetz, PassG) mevcut.
Anayasa Mahkememizce 2007 yılında Pasaport Kanunu’nun “Pasaport ve Vesika Verilmesi Yasak Olan Haller” başlıklı 22. maddesinde yer alan, pasaport vermeye yetkili makamlara vergi borcu olduğu bildirilen kişilere, pasaport veya seyahat vesikası verilmeyeceği, verilmişse geri alınacağı, bunların yurt dışına çıkışlarının engelleneceği yönündeki hükmün iptali ile ülkemizde vergi borcu nedeniyle yurtdışında çıkış yasağı getirilebilmesi imkanı ortadan kalkmış oldu.
Her ne kadar 5766 sayılı Kanun’la (5.6.2008 tarihli Resmi Gazete) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (AATUHK) 36/A maddesine “Yurt dışı çıkış tahdidi" eklense ve Gelir İdaresi tebliğle 100 Bin Yeni Türk Lirası ve üzerinde olan teminat altına alınmamış amme alacağı için çıkış yasağı uygulanması yönünde düzenleme yapsa da, 2010 yılında yapılan Anayasa referandumundaki onlarca madde arasındaki bir maddeyle, yurtdışı çıkış yasağına ilişkin kanun maddesi düzenleyebilme imkanı ortadan kaldırıldı.
Anayasa’nın “Yerleşme ve seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde yapılan değişiklikle, vergi borcu nedeniyle mükelleflerin yurt dışına çıkışını engelleyen yasal düzenlemeye dayanak teşkil eden “vatandaşlık ödevi” ibaresi, yurt dışına çıkma hürriyetini sınırlandıran sebepler arasından çıkartıldı.
Bunun yerine, “vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir” şeklinde yeni bir düzenleme yapıldı.
Ve nihayetinde de 6111 sayılı Kanun’la 13.2.2011’de AATUHK’nun 36/A “Yurt dışı çıkış tahdidi" yürürlükten kaldırıldı.
Aslında mükellef haklarını gözeten uygulamalarla, vergi ödememeyi alışkanlık halline getirerek vatandaşa gitmesi gereken kaynakları kendi servetlerine katanlar hakkında yurtdışı çıkış sınırlamasıyla ciddi bir tahsilat imkanı sağlanabilirdi.
Nitekim kamuoyunda vergi borcu nedeniyle yurtdışı çıkış yasağı getirilmesi düzenlemesi bir takım kötü idari uygulamalar gerekçe gösterilerek uygulamadan kaldırıldı.
Oysa ki yürürlükten kaldırılan maddenin uygulanmasına ilişkin Genel Tebliğ düzenlemesiyle bu idari sorunlar tamamen giderilmişti.
Ancak bugün gelinen noktada vergi tahsilat gücü zayıflayan ve bu nedenle de alacak stoku astronomik düzeylere ulaşan Gelir İdaresinin hem kamunun alacağına hassas hem de mükellef haklarına saygılı bir düzenlemeyle görevini yerine getirebileceğini düşünüyorum.
Unutmayalım ki haklar ve yükümlülükler arasındaki bir denge, bireysel yarar ile kamu yararı arasında bir dengeyi gerektirir.
Devleti kamu yararını tesis eden yapı olarak çalıştırdığımızda, seyahat özgürlüğünü salt bir bireysel özgürlük perspektifinden çıkartarak, vatandaşlık ödevinin de yerine getirilmesi perspektifine oturtmak gerekir.
Erkin Şahinöz’ün sıklıkla kullandığı gibi “her tercih aynı zamanda bir vazgeçiştir.”
Bireylere sınırsız seyahat özgürlüğü tanımanın alternatifi bireylerin vergileri yurtdışına kaçırmaları ya da bireysel servetlerine eklemek oluyorsa eğer şapkamızı önümüze koyup düşünmek gerekir.
Yapacağımız tercihte, halktan yana mı olacağız yoksa kasten vergi borcunu ödemeyenlerden yana mı olacağız?
Tercih sizin…
Yorumlar