Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Recep BIYIK
Recep BIYIK
3036OKUNMA

Kurumun Kayıt ve Beyan Dışı Kârı Ortaklarca Elde Edilmiş Sayılır mı?

Kurum kazançları nasıl vergilendirilir?

Çok kısa bir özet yapacaksak;

  • Kurum kazançları, kurum bünyesinde kurumlar vergisine tabi tutulur,
  • Kâr dağıtımı sırasında ortakların gelir vergisine mahsup edilmek üzere dağıtılan kâr payı tutarı üzerinden stopaj yapılır,
  • Kâr payı geliri elde eden ortaklar, tutarın beyan sınırını geçmesi durumunda, söz konusu geliri yıllık beyannameyle beyan ederler.

Kâr payı geliri nasıl ve ne zaman elde edilir?

İstisnaları hariç kâr payı, ortak olunan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş eshamlı komandit şirketlerin kâr dağıtımı yapmasına bağlı olarak elde edilir.

Menkul sermaye iratlarında elde etme hukuki ve ekonomik tasarruf anında gerçekleşir. Gelirin elde edilmiş olması için fiilen tahsil edilmesi gerekmez.

Şirketlerde esas olarak dağıtılacak kâr payı tutarı genel kurul tarafından belirlenir. Ödemelerin yapılması, şirketin nakit durumuna bağlı olarak yapılacağı için, fiili ödeme tarihi yönetim kuruluna bırakılır. Yönetim kurulunun belirlediği ödeme tarihi itibariyle ortaklar temettü gelirini elde etmiş sayılır.

Özetlenen durum dışında, başka şekillerde de kâr payı elde edilebilir. Örnek olarak belirtmek gerekirse;

  • Örtülü kazanç aktarımında ve örtülü sermaye üzerinden faiz ödenmesi halinde de ortaklar kâr payı elde etmiş olurlar.
  • Kurumda kayıt dışı hasılatın olduğu bir durumda, kayıt dışı kalmış kazanç ortağa gitmişse, bu durumda temettü geliri elde edilmiş olabilir.

Kayıt dışı gelirden kaynaklanan kâr payı elde edilmesi durumuyla ilgili olarak Danıştay Dergisinde bir karar yayınlandı.

Danıştay ne karar vermiş?

Danıştay Dergisi'nin 147. sayısında yayınlanan, kurumda beyan dışı bırakılan kazancın ortaklar tarafından elde edilmiş sayılacağına ilişkin karar, Danıştay Üçüncü Dairesi'ne ait.

Karar 04.05.2017 tarih ve E:2015/5926 K:2017/3590 sayılı.

Dava konusu uyuşmazlıkta;

  • 2004 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu, davacı şirket tarafından kayıt ve beyan dışı bırakıldığı tespit edilen kurumlar vergisi matrah farkının bilançoda yer almadığı ve sermayeye de eklenmediği görülerek bu kâr farkının ortaklara dağıtıldığı halde vergi kesintisi yapılmadığı sonucuna varılmak suretiyle değinilen matrah farkı üzerinden gelir (stopaj) vergisi tarhiyatı yapılmış,
  • Mahkemece, 2004 yılına ilişkin kurumlar vergisi tarh zamanaşımına uğramak suretiyle kaldırılmış ve bu nedenle gelir (stopaj) vergisi de dayanağı kalmadığı gerekçesiyle kaldırılmış.

Mahkeme kararının temyizi üzerine Danıştay Üçüncü Dairesi konuyu incelemiş. Danıştay kararında;

  • Kârın, dağıtım tarihinde hukuki ve ekonomik tasarruf imkânı doğduğundan, tahakkuk esası uyarınca gelir bu esnada elde edilmiş sayılacağı ve kâr payının tahsil edilmemiş olması elde etme işleminin gerçekleşmemiş olduğu anlamına gelmeyeceği,
  • Şirket yetkililerince kâr dağıtım kararı alınmamakla birlikte kârın fiilen dağıtılması durumunda da fiili ve ekonomik tasarruf meydana geldiğinden, elde etme fiilinin dağıtım tarihinde ortaya çıkmış olacağı,
  • Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu çerçevede, 2004 yılı hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ay olarak 2005 yılının Nisan ayında verilmesi gereken kurumlar vergisi beyannamesiyle eş zamanlı olarak, davacı şirketin yetkili organlarınca alınmış herhangi bir kâr dağıtım kararı bulunmasa dahi, beyan dışı bırakılan ticari kârın ortaklar tarafından fiilen elde edildiğinin kabulü gerektiği,
    - Ayrıca gelir (stopaj) vergisi yönünden vergiyi doğuran olay kâr payının elde edildiği anda gerçekleşmiş olduğundan ve bu tarih dava konusu olay için kayıt dışı beyanın tespit edildiği 2005 yılının Nisan ayında meydana geldiğinden, olayın, kayıt dışı bırakılan kurum kazancının doğduğu dönemden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği, ortaya çıkan gelir üzerinden yapılması gereken tevkifata ilişkin muhtasar beyannamenin verilmesinin de bu durumda zorunluluk arz ettiği, belirtilmiş.

Özetlenen gerekçelerle Danıştay Üçüncü Dairesi, davanın esasını inceleyerek davacının 2004 yılında kayıt dışı hasılatı olup olmadığını belirledikten sonra 2005 Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve üzerinden tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezası hakkında karar vermesi gerekirken yazılı şekilde karar veren vergi mahkemesi kararının ilgili hüküm fıkrasını bozmuş.

Fark edileceği gibi dava konusu olay 2004-2005 yıllarıyla ilgili. Dolayısıyla o yıllarda yürürlükte olan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde karar verilmiş. Ancak dava konusu olay açısından mevcut hukuki durum farklı değil. Dolayısıyla yargı kararları mevcut durumda da önemli. İlgilenenler kararın tam metnini 147 sayılı Danıştay Dergisi'nde bulabilirler.

(Bu makale, DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanmış olup Sn. Bıyık’ın özel izniyle yayınlanmaktadır.)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor