Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

Dr. Numan Emre ERGİN
Dr. Numan Emre ERGİN
4067OKUNMA

Torba yasa teklifinde kaçakçılık cezası

Önceki yazımda, 25 Mart 2022’de Meclis’e sevk edilen Kanun Teklifinin vergisel düzenlemelerini incelemeye başlamıştım. Bu yazımda Teklifte “vergi kaçakçılığı” suç ve cezasına ilişkin önerilen düzenlemeleri irdeleyeceğim.

Teklifte kaçakçılık suçuna ilişkin olarak önerilen düzenlemeler, geçen sene açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nda(1)yer alan taahhütler arasında bulunmaktadır. Bu konuyu 22.03.2021 tarihli yazımda değerlendirmiştim.(2) Plandaki eylemlerin bir yıl sonra hayata geçirildiğini görmekteyiz. Plan geçen sene Nisan ayında ilan edilmiş ve eylemlerin 3 ay içinde yapılacağı vaat edilmişti. 9 aylık bir gecikme söz konusu...

Kanun Teklifinde, Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 359. maddesinde düzenlenen kaçakçılık suçu ve cezasına ilişkin aşağıdaki düzenlemelerin yapılması önerilmektedir.

Kaçakçılık suçlarına verilen hapis cezalarının üst sınırının artırılması

Kaçakçılık suçlarına ilişkin hapis cezalarında 3 ve 5 yıl olan üst sınırların sırasıyla 5 ve 8 yıla çıkarılması önerilmektedir. Bu durumda VUK’taki kaçakçılık suçlarına uygulanabilecek hapis cezaları aşağıdaki gibi olacaktır.

 Mevcut Durumda CezaKanun Teklifindeki Ceza
VUK md. 359/a18 ay – 3 yıl hapis18 ay – 5 yıl hapis
VUK md. 359/b3 – 5 yıl hapis3 – 8 yıl hapis
VUK md. 359/c2 – 5 yıl hapis2 – 8 yıl hapis
VUK md. 359/ç3 – 5 yıl hapis3 – 8 yıl hapis

Kaçakçılık suçlarına verilecek cezaların üst sınırının artırılması olumlu olsa da yeterli değildir. Caydırıcılığın artırılması için alt sınırların da yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün “naylon fatura” olarak bilinen sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge özelinde kaçakçılık suçu oldukça yaygındır ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’daki rejim gereği, verilen hapis cezaları alt sınıra yaklaştıkça cezanın caydırıcılığı azalmaktadır. Söz konusu kanundaki düzenlemeler uyarınca, verilen hapis cezasının yarısı tamamlanınca koşullu salıverme, hapisteki sürenin 1 yıl kalması halinde ise denetimli serbestlik hükümleri devreye girmektedir. 2020 yılında yapılan bir düzenleme ile 30 Mart 2020 tarihi öncesinde işlenen suçlarda denetimli serbestlik süresi 3 yıla çıkarıldığından bir kişinin fiilen hapiste kalması için hakkında en az 6 yıllık bir hapis cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu düzenleme 30 Mart 2020 öncesinde işlenen vergi kaçakçılığı suçları için fiilen hapis cezasının uygulanmaması sonucunu doğurmuştur. Bu tarihten sonra işlenen suçlar için üst sınır olan 5 yıl hapis cezası verilmesi halinde ise fiilen 1,5 yıl hapiste kalınmaktadır.

Kaçakçılık suçlarına etkin pişmanlık getirilmesi

Etkin pişmanlık da bir ceza hukuku müessesi olup suç işlendikten sonra özgür iradesiyle pişman olanların suç fiilinin neden olduğu olumsuzlukları gidermesi (tazmin, geri verme gibi) veya ceza adaletine olumlu katkı sağlaması (suç ortaklarını, azmettireni bildirme gibi) halinde cezada indirimi veya cezalandırmamayı sağlamaya yöneliktir.

Aslında VUK md. 359’daki suçlarda halihazırda pişmanlık hükmü yer almaktadır. Mevcut düzenlemeye göre maddede tanımlanan suçları işleyenler VUK md. 371’de düzenlenen pişmanlık hükümleri uyarınca durumu ilgili makamlara (genelde Maliye’nin birimlerine) bildirirse vergi suçu oluşmamaktadır. Buradaki pişmanlık, suçun işlendiğinin kamu makamlarınca öğrenilmesinden önce söz konusudur. Dolayısıyla, suç konusu fiil kamu makamlarının bilgisine girdikten sonra artık pişmanlık hükümlerinden faydalanılamamaktadır. Kanun Teklifindeki yeni düzenleme (etkin pişmanlık) işte bu durumlar için söz konusu olacaktır.

Teklifteki düzenlemeye göre, VUK md. 359’daki fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir.

Yukarıda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır.

Madde gerekçesinde, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması zorunlu olmayıp, mükelleflerin kendi tercihlerine istinaden uygulanabileceği; bu bakımından mükelleflerin belirtilen uygulamaları tercih edip, dava yoluna gitmeyerek veya feragat ederek, sağlanan indirim imkânından faydalanabileceği, bu uygulamaları tercih etmeyen mükelleflerin ise sağlanan indirim imkânından faydalanamayacağı; ancak, bu mükelleflerin tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin vergi mahkemelerinde dava açma haklarının saklı olacağı açıklanmıştır. Malumun ilanı...

Kaçakçılık suçlarının zincirleme suç kapsamına sokulması

Zincirleme suç, Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 43. maddesinde düzenlenen, dolayısıyla ceza hukukuna ait bir müessesedir. Ceza hukukunda işlenen her suça ayrı ayrı ceza verilir. Ancak bazı durumlarda her bir suça ayrı ceza vermek yerine tekbir ceza artırılarak verilebilmektedir. Bu durumlardan birisi de zincirleme suçtur.

Buna göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. TCK’daki bu düzenleme genel hüküm olduğundan VUK md. 359 gibi özel kanunlarda düzenlenen suçlar hakkında da uygulanır.

Maddeden görüleceği üzere, zincirleme suçta suçun ertesi takvim yılına sarkıp sarkmadığı önemli değildir. Önemli olan suç fiilleri arasında bütünlük sağlayan makul bir zaman aralığının olmasıdır. Bununla birlikte, Yargıtay vergi suçlarında zincirleme suç hükmünü uygularken her takvim yılını kendi içinde ayrı ayrı değerlendirmekte, aynı yıl içinde işlenen suçlar açısından zincirleme suç hükmünü uygularken, diğer yıla sarkan filleri bu kapsama dahil etmeyerek ayrı suç oluştuğunu kabul etmektedir. Örneğin, 30 ve 31 Aralık ile 1 Ocak’ta sahte belge kullanma fiili işlenmişse, sonuncu açısından yıl değiştiği için Yargıtay zincirleme suç hükümlerini uygulatmamaktadır. Bu durum ise yasada bu yönde açık bir hüküm olmadığı halde daha yüksek tutarda ceza verilmesine yol açarak mağduriyetlere sebep olmaktadır.

Kanun Teklifi ile Yargıtay’ın (kanaatimce hatalı) uygulamasına son verecek bir düzenleme önerilmektedir. Önerilen düzenlemeye göre, VUK md. 359’da düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanunu’nun 43’üncü maddesi uygulanacaktır.

Devam eden veya infaz aşamasındaki yargılamaların etkin pişmanlık ve zincirleme suç kapsamına alınması

Teklifte, etkin pişmanlık hükümlerinin yargılamanın devam ettiği veya infaz aşamasındaki cezalar için uygulanması da önerilmektedir.

Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, VUK md. 359’da yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammını, Teklifin yasalaşması halinde, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Hazineye ödedikleri takdirde VUK md. 359’da soruşturma evresi için yapılan etkin pişmanlık düzenlemesinden faydalanabilir. Belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır.

Yukarıda belirtilen etkin pişmanlık imkanı Kanun’un yayımı tarihinde soruşturma ve kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında da uygulanacaktır. Bu takdirde, ödemenin hüküm verilinceye kadar yapılması şarttır.

Teklifin yasalaşması halinde, Kanun’un yayımı tarihinde VUK md. 359 kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, VUK 359’uncu maddede (Teklifin yasalaşması halinde) Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilecektir.

VUK 359’uncu maddede (Teklifin yasalaşması halinde) Kanunla yapılan düzenlemelerde yer alan zincirleme suça ilişkin koşulların belirlenmesi, duruşma açılmak suretiyle yapılacaktır.

Kaçakçılık suçunda rapor ve mütalaa şartının gevşetilmesi

VUK md. 359 kapsamında bir suçun işlendiğinin tespit edilmesi halinde ceza yargılamasının başlayabilmesi VUK’un 367. maddesinde bir usule bağlanmıştır. Bu usul uyarınca, önce kaçakçılığın işlendiğini tespit eden vergi inceleme raporu hazırlanır. Sonra Vergi Denetim Kurulu’ndaki ilgili Rapor Değerlendirme Komisyonu bir mütalaa hazırlar. Vergi Dairesi Başkanlığı/Defterdarlık da bu rapor ve mütalaayı Cumhuriyet başsavcılığına ileterek soruşturma sürecini başlatır. İnceleme raporu ile mütalaa ceza soruşturması açılmasının önkoşuludur, bu belgeler olmadan soruşturma açılamaz.

Kanun Teklifi ile, VUK md. 359’da yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin dışında başka bir kişi tarafından işlendiğinin veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartının aranmaması önerilmektedir.

Önerilen bu düzenlemeyi, hem mükellef hakları hem eşitlik ilkesi açısından bir geriye gidiş olarak değerlendiriyor ve doğru bulmuyorum. Öncelikle kanunda belirtilen “ortaya çıkma” durumu nasıl gerçekleşecek belli değil. Hakkında rapor düzenlenmeyen bir kişi hakkında böyle bir durum nasıl ortaya çıkmış olacak? Bu düzenlemenin ya Tekliften çıkarılması, ya da ortaya çıkma durumunun net ve objektif bir şekilde yasada tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde istenmeyen sonuçların ortaya çıkması, çok sayıda kişinin mağdur edilmesi kaçınılmaz olacaktır.

Sözün özü: Delilsiz suç olmaz.

1- https://rayp.adalet.gov.tr/resimler/1/dosya/insan-haklari-ep02-03-202115-14.pdf
2- 
https://www.dunya.com/kose-yazisi/hukuk-ve-ekonomi-reformu-paketlerinde-vergi/615186

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor