Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Sosyal Güvenlik

Ozan BARDAKÇI
Ozan BARDAKÇI
993OKUNMA

5 bin lira ikramiye; sevinsek mi, üzülsek mi?

Emekli aylıkları uzun süredir ülke gündeminde önemli yer tutuyor. Özellikle de 7.500 TL en düşük emekli aylığı!

Döviz kurları, enflasyon, kira artışları ve kredi kartı ekstreleri gibi çok sayıda dert de cabası. Haliyle emekli, aylığının yükselmesini istiyor.

Ülkemiz emeklilik sistemi yönüyle primli bir rejime sahip. Bunun anlamı emekli aylıkları, sigortalıların çalışma hayatında sisteme aktardıkları sigorta primlerine göre hesaplanıyor. Dolayısıyla ne kadar prim yatarsa o kadar yüksek aylık bağlanması bekleniyor.

Prime dayalı emeklilik rejimlerinde çalışırken yatan primler emekli olurken güncellenir. Daha sonra çalışma süresine göre bir aylık bağlama oranı (ABO) ile çarpılır ve emekli aylığı bulunur. Aylık bağlama oranı ne kadar yüksek olursa, çalışan emekli olduğunda o kadar yüksek aylık alır.

Çalışma hayatındaki primler güncellenip aylık bağlama oranıyla çarpılır ve emekli aylığı hesaplanır. Bu aylık, emeklinin kendi (kök) aylığıdır. Şayet hesaplanan aylık üzerine fazladan bir ödeme yapılıyorsa artık Hazineden karşılanan ve vergilerle finanse edilen bir süreç başlamış demektir. Sosyal güvenlik anlamında bu sürecin yönü, primsiz rejimi (genel bütçekaynaklı) de içeren karma sistemdir.

Hazine destekli/kaynaklı karma sistem, T.C. Emekli Sandığı emeklileri açısından en başından beri uygulanıyor. Nitekim ek gösterge yansıtma oranları, makam, görev, temsil tazminatları, kadrosuzluk tazminatı gibi Hazine karşılıklı ödemeler yıllardır yapılıyor. Tabip ve diş tabiplerine yapılan ilave ödemeleri gibi ödemeler de yine Hazineden karşılanıyor.

Memur emeklileri açısından bu durum şaşırtmıyor. Çünkü T.C. Emekli Sandığı Kanununun “aktüeryal ve mali açıdan sürdürülebilir” bir sosyal güvenlik sistemi yürütmek gibi bir iddiası bulunmuyor.

Aktüeryal, “sigorta matematiğine uygun, hesap edilmiş” anlamına geliyor. Bugün uygulanan 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası ise bu ilkeyi benimsiyor. Hazineden belli katkıları almakla birlikte “primli rejim” üzerine kurulu bir uygulama hedefleniyor.

Yeni sosyal güvenlik yasası 5510 ile uygulanan sistem, çalışanların yatırdığı primleri güncelleyip aylık bağlıyor. “Kim ne yatırdıysa onu alır” ilkesi benimseniyor. Emekli aylıklarının düşük kalmaması için de; “aktüeryal hesaplar ile mali açıdan sürdürülebilir bir kazanç/emekli aylığı dengesi” kurulması amaçlanıyor.   

Kim ne yatırdıysa onu alır” ilkesini benimsemiş primli bir rejimde kural olarak emekli aylıklarına “ilave ödemeyapılmaması gerekiyor. Çünkü sistemin amacı ve hedefi daha önce yatırılmış primlere göre hesaplanan emekli aylığının yeterli olması. Hedeflenen ile gerçekleşenin aynı olmadığı durumlarda ise ek ve geçici maddeler imdada yetişiyor.

Yasalara eklenen “ek maddeler” kalıcı nitelik taşıyor. Örneğin 2019 yılında 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasına eklenen “alt sınır aylığı” sürekli uygulanıyor. Paranın değerine göre “maktu” miktar da güncelleniyor. Şu an için 7.500 TL olan alt sınır aylığı, emeklinin kendi kök aylığı (altı ayda bir artışlarla) 7.500 TL’yi geçene ya da alt sınır 10.000 TL vb. yapılana kadar aynı kalıyor.

2018 yılında “ek madde” ile gelen Bayram ikramiyeleri de kalıcı nitelik taşıyor. Sosyal güvenlik sistemimiz 2018 yılından bu yana yılda iki kez bayram ikramiyesi ödüyor. Hazineden karşılanan bayram ikramiyelerinin miktarının da yine kanunla güncellenmesi gerekiyor.

Geçici madde ise tek seferlik düzenleme anlamını taşıyor. Uygulandıktan sonra ömrünü tamamlıyor. Tıpkı 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasına bu Kasım ayı başında eklenen “geçici 98- Seyyanen 5.000 TL ödemesi” gibi. 

Geçtiğimiz aylarda kök emekli aylığı 7.500 TL altında kalması nedeniyle aylığı yüksel(e)meyen emeklilerin yoğun “alt sınır aylığı artışı” talepleri ile Cumhuriyetimizin de 100. Yılı olmasının tevafuku, geçici 98 inci madde “Seyyanen 5.000 TL ödemeyi” beraberinde getirdi. Velhasıl yasa çıktı, 5.000 TL’sini alabilen aldı alamayan çalışmasaydı.        

Emekliye 5.000 TL ödeme geçici maddesinin;

  1. fıkrası ile her dosya için 5.000 TL ödeme öngörüldü.
  2. fıkrası ile iş kazası, ölüm aylığı ve yurtdışı kısmi aylık alanların aylık/gelir oranları esas alındı.
  3. fıkrası ile bir kişiye tek dosyadan ödeme sınırlaması yapıldı.
  4. fıkrası ile ödenmeyecek kişiler belirlendi.

Her şey güzel giderken dördüncü fıkra çok sayıda emekliyi 5.000 TL ikramiyeden mahrum bıraktı.

Seyyanen 5.000 TL ödemeyi düzenleyen maddenin dördüncü fıkrası;

- emekli iken sosyal güvenlik primi ödeyerek çalışanları,

- Ziraat odasına (Çiftçi kayıt sistemi ÇKS) kaydı olanları,

- İşyerini kapattığı halde Vergi mükellefiyeti devam edenleri,

- Şirketi kapattığı halde Ticaret odası kaydı silinmeyenleri,

- Banka Sandıklarından emekli olanları,

-Emekli olduktan sonra bankalarda çalışanları,

dışarıda bıraktı. Emekli olduktan sonra kayıt dışı çalışan ve sosyal güvenlik destek primi ödemeyen emeklilerin 5.000 TL’yi aldığını söylemeye gerek yok sanırım.

Özetle; bir geçici madde daha geçti ve gitti.

Ödendi ve bitti.

5.000 TL ödemeyi alabilenler bir süreliğine sevindiler belki.

Fakat Sosyal güvenlik yasasının Aylık Bağlama Oranı (ABO) değiştirilmeden getirilen ek ve geçici maddelerin sayısı arttıkça ilerleyen yıllarda sevinç yerini üzüntüye bırakabilir gibi.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor