Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Emre BEYAZ
Emre BEYAZ
2810OKUNMA

Yurtdışı Kredilerde Vergi

İşletme sermayesinin ne kadarlık kısmının krediler, ne kadarlık kısmının ise ortaklardan sağlanan öz sermaye ile karşılanacağı şirketlerin önemli kararlarından biridir.

Söz konusu karar alınırken özellikle yurtdışından sağlanan kredilerin vergisel etkilerinin şirket yöneticileri tarafından özellikle bilinmesi önem arzetmektedir.

Peki Türkiye’de mukim firmaların yurtdışından kredi kullanım işlemlerinin vergisel boyutları nelerdir?

Kredi kullanılan finansman kuruluşunun, yurtdışında mukim banka ya da sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kredi kuruluşu sayılması halinde ödenecek faizlerin yüzde 0 oranında stopaja tabi tutulması mümkün olacaktır.

Aksi takdirde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki hükümler saklı kalmak üzere yurtdışındaki dar mükellef finans kuruluşuna yapılacak faiz ödemeleri, alacak faizi olarak kabul edilip yüzde 10 oranında stopaja tabi olacaktır. 

Ayrıca, yurtdışındaki dar mükellef finans kuruluşunun Türkiye’deki şirketin ortağı olması halinde ise ortaktan alınan bu kredinin örtülü sermaye hükümlerine göre şirketin hesap döneminin başındaki özsermayesinin 3 katına kadar olan kısmının örtülü sermeye sayılmayacağı hususunun da dikkate alınması, aşan kısmına ilişkin borçlanmaya isabet eden faiz ve kur farklarının gider olarak dikkate alınmayacağının gözönünde bulundurulması gerekiyor.

Kurumlar Vergisi Açısından

Kurumlar Vergisi Kanununun “Dar mükellefiyette vergi kesintisi” başlıklı 30. maddesi uyarınca, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, her nevi alacak faizleri, menkul sermaye iratları, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, alametifarika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınan bedeller kurumlar vergisi stopajına tabi tutuluyor.

Söz konusu maddeye ilişkin 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, kurumlar vergisi stopajı; yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yüzde 0, diğer faizlerden  yüzde 10 oranındadır.

1 Seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “30.5.3 Vergi kesintisi kapsamında olmayan ödemeler” başlıklı bölümünde; “Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelerdeki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kar payı ödemeleriyle sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra kapsamında vergi kesintisi yapılmayacak, finans kuruluşları dışındakilere bu mahiyette yapılan ödemeler ise vergi kesintisine tabi tutulacaktır. 

Sözü edilen finans kuruluşu, münhasıran finansman hizmeti veren, mukimi bulunduğu ülkenin mevzuatına göre finansal kaynak sağlamaya yetkili olan kuruluşları ifade ediyor. Ancak, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kuruluşlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. 

Damga Vergisi Açısından

Damga Vergisi Kanunu'na ekli II sayılı tablonun “IV. ticari medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün 23 numaralı fıkrası en son 6322 sayılı Kanunla değiştirilerek bankalar, yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kâğıtlar ve bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç) olarak düzenlenmiş durumdadır.

Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından yayımlanan Sermaye ve Hareketleri Genelgesi’nin “Yurtdışından Alınacak Nakit Kredilerde Damga Vergisi ve Harç Mükellefiyeti” başlıklı bölümünde;

  • Yurtdışı kredi kuruluşları ifadesinden, bu kuruluşların mukimi bulundukları ülkenin mevzuatına göre mali kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konularından birisi de kredi vermek olan kuruluşların,
  • Uluslararası kurumlar ifadesinden gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarının veya bir ülkenin yeniden yapılandırılmasının finansmanın temini amacıyla bu ülkelere kredi veren Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve benzeri kuruluşların anlaşılmasının gerektiği belirtilmektedir.
  • Yurtdışındaki kuruluşun kredi kuruluşu olup olmadığı konusunda karar verilememesi halinde, kredi alınan kuruluşun kendi ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsik edilmesi gerektiği,
  • Tevsik işlemi için kredi veren kuruluşun ülke resmi makamlarından almış olduğu, kredi kullandırmaya yetkili olduğuna dair belgenin de bu ülkede bulunan ülkemizin büyükelçilikleri veya konsoloslukları ya da ekonomi müşavirleri tarafından onaylanmış olması gerektiği ifade edilmektedir.

Bu çerçevede, yurtdışında yerleşik finans kuruluşunun kendi ülke mevzuatına göre borç vermeye yetkili olup olmadığının tevsik edilmesi halinde damga vergisi istisnası söz konusu olabilmektedir.  

Kurumlar Vergisi Kanunu uygulamasından farklı olarak bu yurtdışı kredi kuruluşunun sadece grup şirketlerine kredi veriyor olması, Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tabloda özel bir belirleme olmaması nedeniyle, damga vergisi istisnası uygulamasına bir engel teşkil etmemektedir. Damga vergisi istisnasının tamamen kredi kullanılan kuruluşun kendi ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tespitiyle mümkün olacağını da belirtmekte fayda görüyorum.

Gider ve Katma Değer Vergisi Açısından

Gider Vergileri Kanununun alt başlığı olan BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) Türkiye’de yerleşik banka ve sigorta şirketleri tarafından ödenen bir vergi türüdür. Yurtdışında yerleşik bir banka veya kredi kuruluşundan alınan kredilere ilişkin ödenen faizler banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin konusuna girmemektedir. Bu çerçevede, yurtdışı finans kuruluşunun banka ya da kredi kuruluşu olarak sayılması halinde bu kurumdan alınacak olan kredilere ilişkin ödenecek faizler BSMV'nin konusuna girmeyip KDV’den ise istisna olmaktadır.

Öte yandan, yurtdışından alınacak kredinin banka ya da kredi kuruluşu olarak sayılan bir kurumdan alınmaması halinde Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-e maddesi hükmü ve 46 Nolu KDV Genel Tebliğindeki açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi ve kredi işlemi kapsamında ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının sorumlu sıfatıyla katma değer vergisine tabi olması gerekecektir.  

Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Açısından

Kaynak kullanımını destekleme fonuyla ilgili olarak: bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde kaynak kullanımı destekleme fonu oranı şu şekildedir:  

  • Ortalama vadesi bir yıla kadar olan olanlarda  yüzde 3 
  • Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dâhil) ile 2 yıl arasında olanlarda  yüzde 1  
  • Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dâhil) ile 3 yıl arasında olanlarda yüzde 0,5   
    Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dâhil) ve üzerinde olanlarda  yüzde 0 

Bu kapsamda, yurtdışı finans kuruluşlarından kullanılan döviz kredilere ilişkin KKDF kesintilerinin vadelerine göre anapara ve faiz tutarı üzerinden yukarıdaki oranlarda hesaplanması gerekecektir. Öte yandan, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları TL kredilerde ise kaynak kullanımı destekleme fonu oranı tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden yüzde 3 oranında uygulanmaktadır.

Türkiye’de yerleşik işletmelerin yurtdışından kredi kullanımında doğru karar alması için gerçekleştirilen faiz ödemelerinden kredinin vadesine, yurtdışı kredi kuruluşunun statüsünden imzalanan anlaşmaya kadar birçok konunun vergi mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kurumlar vergisi stopaj uygulaması açısından kredi kullanılan finansman kuruluşunun, yurtdışında mukim banka ya da sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kredi kuruluşu sayılması halinde ödenecek faizlerin yüzde 0 oranında stopaja tabi tutulması mümkün olacaktır.

Türkiye’de bir şirketin yurtdışındaki bir finans kuruluşundan kredi kullandığında kredi veren kurumun kredi vermeye yetkili olduğunu gösterir ilgili ülke makamlarınca düzenlenmiş resmi belge sunulması gerekecek. Bu belge, ilgili ülke Merkez Bankası tarafından verilen bir belge olabileceği gibi o ülkenin Türkiye’deki BDDK dengi bir kurumunca verilen bir belge de olabilecektir.

Finans kuruluşu yerli ve yabancı şirketlere finansman kredi sağlama yetkisini haiz bir şirket olsa da Damga Vergisi uygulaması açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda da kurumlar vergisi stopajı uygulaması açısından yüzde 0 stopaja tabi olsa da kurumun banka ya da kredi kuruluşu sayılmaması Damga Vergisi ve KDV açısından vergi riski taşıyacağı anlamına gelecektir. Ayrıca, bu kredinin TL ile döviz veya altın kredisi olması durumuna göre KKDF’ye de tabi olacağının da unutulmaması gerektiğini düşüyorum.  

Günün Vergi Sözü:
Şu anki gelir vergisi sistemini yenilemek için yapılabilecek en başarılı reform, sistemi toptan kaldırıp, yerine yenisini getirmemektir. (Vin Suprynowicz)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor