Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Onur ÇELİK
Onur ÇELİK
1618OKUNMA

Türk Serbest Bölgelerinde Vergilendirme Serüveni

Serbest bölge, en basit ifadeyle Türk Gümrük Bölgesi dışında sayılan ve gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmadığı alanlar olarak tanımlanmaktadır.

3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile başlangıçta serbest bölgelerde gerçekleşen ekonomik, mali ve ticari faaliyetler her türlü vergi ve kambiyo yükümlülüklerinin dışında bırakılmıştır.

Aslında tam da bu nedenden ötürü serbest bölgelerden beklenen başarının gerçekleşmediğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Çünkü kanun hükümleri ile bölgede faaliyet gösteren tüm kullanıcılar faaliyet konularına bakılmaksızın vergi yükümlülüğünün dışında bırakılmıştır.

Bu durumun en önemli neticesi ise yatırımcı portföyünün büyük miktarda sabit yatırım ile teknoloji gerektiren ve dolayısıyla bünyesinde ciddi risk barındıran sanayi sektörü yerine, önemli sayılabilecek miktarda sermaye gerektirmeyen, sabit yatırıma ihtiyaç duymayan ve dolayısıyla riski düşük olan ticaret ve hizmet sektörüne yönelmesidir. Haliyle Türkiye’nin en büyük hedefi olan sanayileşmiş bir ekonomi ve katma değeri yüksek ürünler üretme hedefiyle taban tabana zıt bir durum olan bu sürecin sonucunda, serbest bölgeler ülkemize ihracata katkı sağlamaktan ziyade gümrük muafiyeti ve ticari faaliyete ilişkin vergi teşviklerinin de katkısıyla bir ithalat kapısı fonksiyonu üstlenmeye başlamıştır.

2004 yılına kadar olan yaklaşık 20 yıllık dönemde serbest bölgedeki yatırım ortamı bu şekildeyken, mali otoritenin serbest bölgelerin asıl amacından artık ciddi manada saptığını ve vergisel anlamda da ülke içindeki vergiye tabi olabilecek kazançların transfer fiyatlandırması yolu ile serbest bölgelere aktarılması sonucunda vergiden kaçınmanın kolaylaştığının tespit etmesiyle, söz konusu kanun hükümlerinde çeşitli değişiklikler yapılma ihtiyacı hissedilmiştir.

Bu çerçevede 5084 sayılı Kanun ile serbest bölgeler kanununda radikal değişiklikler yapılmış, bölge kullanıcılarına tanınan mali teşvikler gözden geçirilerek sınırsız ve süresiz mali teşviklere bir son verilmiştir.

Üretim Odaklı Serbest Bölge Hedefi

Yapılan değişikler ile kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce serbest bölgede faaliyet ruhsatı almış olan kullanıcılar, kazanılmış hakların korunması prensibi gereğince faaliyet ruhsatı süreleriyle sınırlı olmak koşuluyla, gelir veya kurumlar vergisi istisnasından yararlanmaya devam etmişlerdir.

Ancak 5084 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 06.02.2004 itibariyle mevcut veya bu tarihten sonra serbest bölge kullanıcısı olan üretim ruhsatına sahip kişilerin imal ettikleri ürünlerin satışından elde edecekleri kazançları ise Avrupa Birliği üyeliğinin gerçekleşeceği yılın vergileme dönemi sonuna kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır.

Ayrıca üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilecektir.

Yapılan düzenlemeler ile yukarıda bahsi geçen kullanıcıların dışında kalan ve 06.02.2004 tarihinden sonra serbest bölgelerde faaliyet göstermek amacıyla ruhsat alarak serbest bölgelerde kurulan şirketler veya Türkiye’nin diğer yerlerinde kurulup da serbest bölgede şube açan mükellefler serbest bölgelerde elde ettikleri kazançlar için ülkemizin diğer yerlerinde faaliyet gösteren mükellefler gibi vergi ödeme mükellefiyeti altına girmişlerdir.

Yapılan bu düzenlemenin amacı, şüphesiz ki serbest bölgelerde faaliyet gösteren firma profillerinin alım-satım, kiralama ve hizmet sektöründen, üretim sektörüne doğru yönelmesini sağlamaktır. Bu sayede, serbest bölgelerin temel kurulma amacı doğrultusunda gerekli bir adım atıldığını söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

Sonuç

Türkiye’de serbest bölge uygulamaları Dünya üzerinde yer alan çeşitli ülke uygulamaları ile karşılaştırıldığında, serbest bölgelerin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uluslararası ticaret ve yatırım imkanlarından istifade etmek ve işsizliğe çözüm üretebilmek amacıyla kullanılan bir ekonomi ve dış ticaret politikası aracı olduğu, gelişmiş ülkeler bakımından ise özellikle gümrük işlemlerinde sağlanan kolaylıklardan ötürü etkin ve başarılı ticaret merkezleri olarak lojistik bir misyon üstlenen alanlar ve en nihayetinde ise bir gümrük rejimi olduğu sonucuna varılmaktadır.

Kaldı ki, gelişmiş ülkelerde serbest bölgelerde sadece satış, tüketim ve gümrük vergilerine ilişkin yükümlülükler uygulanmaz iken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise bu vergilerin yanı sıra gelir üzerinden alınan vergilere ilişkin olarak da faaliyet konuları, faaliyet süreleri, yapılacak yatırım tutarı vb. gibi çeşitli kriterlere göre bir takım istisnalar uygulanmaktadır.

Türkiye’nin de, ekonomik olarak belirli bir aşama kaydetmesi ve özellikle Avrupa Birliği sürecinin de tamamlanmasıyla beraber serbest bölge uygulamalarının gelişmiş ülke uygulamalarına paralel olarak bugünkü durumundan farklı olarak sadece ve sadece bir gümrük rejimi haline geleceği rahatlıkla söylenebilinir.5084 sayılı Kanunla getirilen vergisel düzenlemeler ve sınırlamalar söz konusu durumu teyit eden en önemli göstergedir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor