Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Bülent TAŞNazmi KARYAĞDI
Bülent TAŞ/ Nazmi KARYAĞDI
4757OKUNMA

Tek Mükellefli Vergi: Haberleşme Vergisi

Size hiç mantıklı geliyor mu bilemeyiz ama bir vergi düşünün ve bu verginin bir tek mükellefi olsun. Bu bir şaka değil, değerli VERGİALGI okuyucuları.

Her çıkan vergi yasasında klasikleşmiş bir gerekçe yer alır: “Verginin tabana yayılması temel amaçlarımızdan biridir.” Bu amacı dikkate aldığımızda tek mükellefli haberleşme vergisine ikinci bir mükellefin eklenmesi durumunda mükellef sayısı bir anda %100 artmış olacak! Böylelikle de verginin tabanı %100 oranında genişlemiş olacak.

Sizi fazla merakta bırakmadan hemen söyleyelim. Bu tek ve şanslı mükellef: Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Haberleşme vergisinin geçmişi

Haberleşme vergisi, 26.5.1981 tarih ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan bir vergidir. 35 yıllık bir geçmişe dayanan bu vergi, 12 Eylül askeri darbesinden kalan bir vergidir.

Adı geçen Kanunun 29. maddesi uyarınca belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Posta Telgraf Telefon İşletmesi tarafından tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretleri (tesis, devir ve nakil ücretleri hariç) Haberleşme Vergisine tabidir.

Bu yasa maddesinden önce de telefon abone ve konuşma ücretlerinden belediye payı alınmaktaydı. 1.7.1948 tarih ve 5237 sayılı mülga Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca şehirlerarası ve milletlerarası haberleşmeler ayrık (müstesna) olmak üzere bütün telefon abone ve konuşma ücretlerine belediye meclislerinin kararıyla en çok %20 nispetinde belediye payı eklenebilmekteydi. Bu pay P.T.T. İdaresince asıl ücretle birlikte tahsil edilip belediyeye ödenmekteydi.

Mükellef PTT mi Türk Telekom mu?

Yasaya göre; 1981 yılından bu yana haberleşme vergisinin mükellefi, telefon, teleks, faksimili ve data ücretlerini tahsil eden Posta Telgraf Telefon idaresidir (2463 sayılı Kanun Md. 30).

Ülkemizde posta ve telefon hizmetlerine ilişkin kurumsal yapılanma 1840 yılında Posta Nezareti'nin kurulmasıyla başlamış, 1855 yılında Telgraf Müdürlüğü kurulmuş ve 1909 yılında telefon hizmetleri ile kurum PTT Nezaretine dönüştürülmüştür.

1995 yılında PTT'nin T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. olarak yeniden yapılandırılması neticesinde ayrı iki ayrı tüzel kişilik oluşmuştur.

Bu bölünme neticesinde yer altı ve yer üstü varlıklarının iki kurum arasında paylaşımı sözkonusu olmuş ve tapu sicilinde tescile tabi gayrimenkuller PTT ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından kendi adlarına tescil edilmiştir.

406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Geçici 3. maddesinde, “406 sayılı Kanun ile diğer kanunlarda Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar, hizmet alanları itibariyle Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi veya Türkiye Cumhuriyeti Posta İşletmesi Genel Müdürlüğüne (P.İ.) yapılmış sayılır.” hükmü yer alıyor.

Buna göre, Türk Telekom tarafından tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretlerine (tesis, devir ve nakil ücretleri hariç) ücretlerine ilişkin haberleşme vergisini Türk Telekom beyan etmek ve ödemek durumundadır.

Vergi neyin üzerinden alınıyor?

Haberleşme vergisinin matrahı, tesis, devir ve nakil ücretleri hariç olmak üzere tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretleridir.

Haberleşme vergisinin oranı yüzde 1'dir. Genel ve katma bütçeli kurumlarla il özel idare ve belediyelere ve bunların kurdukları birliklere ait teleks, faksimili ve data ücretinden vergi alınmamaktadır.

Haberleşme vergisi kime beyan edilip ödeniyor?

Bir ay içinde tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretlerine isabet eden Haberleşme Vergisi, ilgili belediyeye tahsilatı takip eden ayın sonuna kadar bir beyanname ile bildiriliyor ve aynı süre içinde ödeniyor.

Yasa, Büyükşehir Belediyeleri kurulmadan önce yürürlüğe girdiğinde ve sonradan da bir değişiklik yapılmadığından Haberleşme Vergisi Büyükşehir olan illerde ilçe belediyelerine beyan edilip ödeniyor.

2007’de yürürlükten kalkıyordu

Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre belediyelere yılda yaklaşık 45-50 milyon lira gelir getiren Haberleşme Vergisi, 2007 yılında TBMM’den geçen ancak o dönemki Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek üzere Meclis’e geri gönderilen ancak bir daha gündeme gelme şansı bulamayan İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu Tasarısı ile çifte vergilendirme olduğu gerekçesiyle yürürlükten kaldırılıyordu.

Çifte Vergilendirme: Özel İletişim Vergisi ve Haberleşme Vergisi

1999 Marmara depreminden sonra bir defaya mahsus olarak getirilen ve depremden kaynaklanan ek finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla cep telefonları görüşme bedelleri üzerine getirilen Özel İletişim Vergisi kısa zamanda genişleyerek sabit telefon hizmetlerini, internet hizmetlerini, kablo tv hizmetlerini de kapsadı. Ve geçici olmaktan çıkarak kalıcı bir vergi haline geldi.

Merkezi Bütçeye her yıl yaklaşık olarak 4,5 milyar lira gelir sağlayan ÖİV’den vazgeçilmesi artık pek mümkün gözükmüyor.

Ancak bu durumda sabit telefon kullanıcıları ve sabit internet hizmet kullanıcıları hem ÖİV hem de Haberleşme Vergisi ödemişi oluyorlar. Yani aynı hizmet üzerinde çifte vergilendirme sözkonusu oluyor.

“Vergi + Ücret” Çifte Maliyet: Geçiş Hakkı ve Haberleşme Vergisi

İşletmecilere; elektronik haberleşme hizmeti sunmak için gerekli şebeke ve altyapıyı kurmak, kaldırmak, bakım ve onarım yapmak gibi amaçlarla kamu ve özel mülkiyet alanlarının altından, üstünden ve üzerinden geçmeleri için tanınan haklara geçiş hakkı denilmektedir.

İşletmecinin, geçiş hakkı karşılığında geçiş hakkı sağlayıcısına ödeyeceği ücrete de geçiş hakkı ücreti deniliyor.

Geçiş hakkı ücretinin tarihçesi XV. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Birleşik Krallığın kuzeydoğusundaki Durham kentinde bulunan kömür madeninden çıkarılan cevherleri, kilisenin sahibi olduğu araziden geçirerek taşımak için kiliseye ödenen geçiş hakkı ücretiyle ortaya çıkan ücret bugün de haberleşme sektöründe aynen yer alıyor (Kaynak: Tom Mocridge, Financial Times, 21.10.2016, sayfa 11).

Geçiş Hakkı Ücretleri, Sabit ve Mobil Haberleşme Altyapısı veya Şebekelerinde Kullanılan Her Türlü Kablo ve Benzeri Gerecin Taşınmazlardan Geçirilmesine İlişkin Yönetmelik ekinde yer alan Üst Sınırları Tablosunda yer alan fiyat tarifesine göre ödenmektedir.

Bu durumda sabit telefon ve internet hizmetlerine ilişkin olarak belediyelere ödenen haberleşme vergisi ile geçiş hakkı ücreti de bir anlamda mükerrer maliyet haline dönüşmektedir.

Ne dersiniz, sizce de tek mükellefli ve çifte vergilendirmeli Haberleşme Vergisini gözden geçirme zamanı gelmedi mi?

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor