Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
7093OKUNMA

İrsaliye Kalkmalı Derken, Hoş Geldin E-İrsaliye

Değerli yazarlarımızdan Özkan Aykar’ın geçen hafta sitemizde yayınlanan E- İrsaliye Uygulaması ve Uygulamaya Geçiş Süreci başlıklı bilgilendirici, güzel yazısı bende hem eski anıları hem de geleceğe dair bazı fikirleri çağrıştırdı.

Sevk İrsaliyesi ve Taşıma İrsaliyesinin mali hayatımıza girişi, ortaokul yıllarımda yaz tatillerinde ve ara dönem tatillerinde ilçemizin üniversite (Akademi) mezunu tek mali müşaviri olan Ahmet Abinin yanına meslek öğrenmek için gittiğim yıllarda gerçekleşmişti.

O tarih 1 Ocak 1981. Yani bundan tam 37 yıl önce.

Bugün gibi hatırlıyorum, Kütahya’dan getirttiğimiz Sevk İrsaliyelerini Ahmet Abinin defterlerini tuttuğu mükelleflerine, taşıma irsaliyelerini de kamyonlarıyla nakliyecilik yapan mükelleflerine verdiğimizi.

O zaman mükelleflere sıkı sıkı tembihlemiştik: “Bundan sonra malları sattığınızda, depolarınıza, şubelerinize gönderdiğinizde taşıma anında sevk irsaliyesi mutlaka malların yanında bulunmalı. Yolda kontrol yapılacak, malın yanında sevk irsaliyesi yoksa, ceza kesecekler.”

Nakliyecilere de şunun söylemiştik: “Satıcı veya kimi durumda alıcı sevk irsaliyesi düzenlemiş olsa da siz de taşıma irsaliyesi düzenlemek zorundasınız. Düzenlemezseniz, kontrolde yakalanırsanız ceza yersiniz.”

Mükellefler, bu kağıtların hayatımıza neden girdiğini sorduklarında; “Maliye artık malların sevkini de takip edecek, satışların mutlaka faturaya dönüşmesini sağlayacak. Amaç; kayıtdışılığı önlemek” diye açıklama yapmıştık. Çünkü Maliyenin açıklaması bu yöndeydi.

Sevk irsaliyesinin faturadan en önemli farkları neler diye bakacak olursak:

  1. İrsaliyede malın fiyatı hakkında bir bilgilinin yer almaması (cinsi ve miktarı yazılmakta)
  2. Fatura, satıştan 7 gün sonra düzenlenirken, irsaliyenin sevk anında düzenlenmekte.

Gel zaman git zaman bazı tutarsızlıklar ortaya çıkmaya başladı.

Örneğin malla birlikte fatura kesilmiş olsa bile sevk irsaliyesi düzenlenmesi de zorunluydu.

Bu mükellefler için ek bir külfet oluşturuyordu.

Amaç kayıtdışılığı önlemek ise zaten fatura düzenlenmişse sevk irsaliyesine ne gerek vardı?

Bu durumda, sorun yaratıp soruna çözüm bulma şeklinde ifade edebileceğimiz, dünyanın her yerinde geçerli olan bürokratik hastalık bizde de nüksetti: İrsaliyeli fatura adında yeni bir belge hayatımıza girdi.

Yani iki belge birleştirildi ve sevk anında fatura düzenlenmek isteniyorsa sadece İrsaliyeli fatura düzenlenebilecekti.

Oysa bu belgeyi icat etmek yerine, “sevk anında fatura düzenlenmişse irsaliye düzenlemeye gerek yoktur” denilse daha mı kolay olurdu acaba?

Mevzuattaki irsaliye düzenlenmesi, geride bıraktığımız 37 yıl boyunca gerçek hayatta fıkra gibi uygulamalara konu oldu.

İşte size birkaç örnek;

  • Ana faaliyeti iletişim hizmeti sağlayıcılığı olan, Türkiye’nin vergi rekortmeni şirketin Bölge Müdürlüğünce satın alınan damacana suların il merkezindeki şubelere dağıtılması sırasında, İletişim Şirketince sevk irsaliyesi düzenlenmediği için Maliye yol denetim elemanlarınca ceza yazılıyor,
  • Para taşıyan güvenlik şirketleri, Maliye tarafından taşıdıkları para eşya kabul edildiği için sevk irsaliyesi düzenliyorlar,
  • İşletmeler merkezlerinden şubelerine herhangi bir mal, demirbaş, iktisadi kıymet vb. sevkettiklerinde de sevk irsaliyesi düzenliyor,
  • Hurdaların satış amacıyla hurdacıya götürülmesi sırasında sevk irsaliyesi düzenleniyor,
  • Süt ürünleri imalatçısı şirketlerin köylerden süt toplarken ilk toplama merkezinden sonra sevk irsaliyesi düzenleniyor, toplama merkezinden çıkarken bir sevk irsaliyesi düzenleniyor, bu işlemler süt toplama işlemi sona erene kadar tekrar ediliyor,
  • Kargo aracılığı ile müşterilerine mal gönderen mükellefler, mala ilişkin sevk irsaliyesi veya irsaliyeli faturayı kolinin içine koymamalılar, çünkü kontrol dışarıdan yapılıyor, yoksa ceza kesiliyor,

Öte yandan;

  • Kayıtdışı çalışmayı adet edinmiş işletmeler ise tarihsiz bir irsaliye ile bir yıl boyunca belki onlarca kez mal taşıyorlar,
  • Yine aynı anlayışa sahip işletmeler, üretim yerlerinden piyasaya ilk kez sevkettikleri ürünleri akşam saatlerinde, mesai saatleri dışında ya da haftasonu taşıttırıyorlar….

Eminim sayısını sizlerin de artırabileceği bu gibi durumlar, sevk irsaliyesi düzenlemesinin hayatın gerçekleriyle hiçbir şekilde örtüşmediğini ve kayıtdışılığı önleme konusunda da ciddi bir fonksiyonu olmadığını ortaya koyuyor.

Peki, mevcut uygulama neye yarıyor şeklindeki bir soruya verilebilecek cevap, maalesef vergi mükelleflerine ceza kesmeye yarıyor. Başka bir şeye değil (2018 yılı için belge başına 240 lira, yılda maksimum 120.000 lira).

Aşağıda Hindistan’da Reuters tarafından çekilen bir fotoğrafta kamyon şoförleri, ellerindeki kağıtlarla ticari vergiler kontrol noktasından geri dönüyorlar.

Coğrafya, kamyonlar, kişiler bize farklı görünse de uygulama bize çok aşina. Değil mi?

Özkan Aykar’ın yazısına göre 1 Ocak 2019’dan itibaren e-fatura ve e-arşiv uygulamasına tabi olanlar zorunlu olarak e-irsaliye uygulamasına da geçecekler.

Yani hayatın gerçeklerine uymadığı 37 yıldır ispat edilmiş olan bir düzenleme, elektronik ortama da taşınacak.

Oysa ki bize göre şunlar yapılmalıdır:

  1. Maliyemiz artık mal takibini bırakarak,parayı ve bilgiyi takip etmelidir. Zira Maliye’nin veri merkezinde, kayıt dışılıkla mücadelede sevk irsaliyesinin sağlayacağı yararın yüzbinlerce kat fazlasını sağlayan veri mevcuttur.
  2. Araçları durdurmak suretiyle mal ve belge kontrolü yapmak gibi Endüstri 4.0 çağına uymayan uygulamaya neden olan irsaliyeli fatura, sevk irsaliyesi ve taşıma irsaliyesi kaldırılmalı.
  3. Bu belgelerin düzenlenmemesi karşılığında ceza kesilmesi düzenlemesi kaldırılmalı, kesilmiş cezalar da terkin edilmelidir.

Sonsöz;

Toplam kalite yönetimi, dijitalleşme ve kurumsallaşma konusundaki uzmanlığımızın ve tecrübemizin bize öğrettiği gerçek; kağıt ortamındaki belgelerimizi, iş süreçlerimizi, iş yapma şekillerimizi elektronik ortama aktararak verimlilik, etkililik ve kaliteyi sağlamanın en önemli şartı, eski uygulamaları yeni bir bakış açısıyla, yeni bir paradigmayla gözden geçirmektir.

Çünkü kağıt ortamında düzenlenen her belgeyi dijital ortama taşımak çoğu kez doğru sonuç doğurmuyor.

Etkililik, verimlilik ve kalite penceresinden bir sorgulama yapılmadan gerçekleştirilen her türlü dijitalleşme çabası miadı dolmuş, son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir ürünü yeni bir ambalajla piyasaya sürmek anlamına geliyor.

Yani;

“Böyle gelmiş, böyl-e gider” dememeli.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor