Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Araştırmalar

Nevzat ŞENSES
Nevzat ŞENSES
5328OKUNMA

Vergi Denetiminde İhbar Müessesesi ve Etkinliği

Vergi kayıp ve kaçakçılığının önlenmesi için yapılan düzenlemelerden biri de ihbarcıya ikramiye ödenmesidir. İhbarcıya bir nevi teşvik, ödül, ikramiye verilmesinde asıl amaç, vergi kayıp ve kaçağının tespiti veya önlenmesidir.

İhbar kelime olarak, bildirme, haber verme, ele verme anlamına gelmektedir.  Vergi sistemimizde ihbar vergi incelemesinde, evvela aramalı vergi incelemesinde önem arz etmektedir. Vergi sistemimiz genel olarak beyan sistemine dayandığı için, mükellefin beyanı esas alınmaktadır. Mükellef tarafından beyan edilen vergilerin doğrulunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak ise vergi incelemesi ile sağlanmaktadır. Vergi incelemesine başlanmasının sebeplerinden biride muhbir tarafından yapılan ihbarlardır.

Çalışmamızın izleyen bölümlerinde, vergi sistemimizde ihbar ikramiyesi müessesesinin vergi kayıp ve kaçağının önlenmesindeki önemi ve ihbar müessesesi sistemine ilişkin yasal düzenlemelerden söz edilecek olup, ayrıca ihbar müessesesinin etkinliğine ilişkin bazı rakamsal sonuçlara yer verilecektir.

Yasal Düzenlemeler

İhbar müessesesine ilişkin mevzuat, 1905 sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Hakları ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun”dur. Mezkur kanun ile vergi kayıp ve kaçağının vergi idaresine haber verilmesi ve bildirilmesi öngörülerek esas amaç vergi kayıp ve kaçağının önlenmesidir.

Söz konusu Kanun’un ihbar ikramiyesinin hesaplanması ve verilmesi ile ilgili 6’ncı maddesinde; “Bina, arazi ve arsalardan tahrir harici kalanlar ile kazanç, hayvanlar, veraset ve intikal, muamele, dahili istihlak ve damga gibi daimi vergilerden yanlış beyanname vermek veya çift defter tutmak veya sair suretlerle ketmedilmiş olanları haber verenlere tahakkuk edecek vergi ve misil cezaları mecmuu üzerinden aşağıdaki nispetler dahilinde ikramiye verileceği” hüküm altına alınmıştır.

500 liraya kadaryüzde 15
5 000 liraya kadar, 500 liradan yukarı olan kısım içinyüzde 30
15 000 liraya kadar, 5 000 liradan yukarı olan kısım içinyüzde 20
15 000 liradan yukarı olan kısım içinyüzde 10

Bu nispetlere göre hesap olunacak ikramiyenin üçte biri verginin kati surette tahakkukunda ve üçte ikisi verginin tahsili akabinde verilir.

Muhbirleri mevcut olup ta tahakkuk muamelesi henüz intaç edilmemiş olan bu kabil mektumların muhbirlerine dahi işbu maddenin hükümlerine göre ikramiye verilir.

Bilumum malmemurları ile tahrir ve tahmin heyetleri mensuplarına ve tahakkuk muamelesinde vazifedar olanlara ikramiye verilmez.”

Kanun hükmünden anlaşılacağı üzere, ihbar ikramiyesine hak kazanabilmek için, ihbarın devamlılık arz eden vergilerle ilgili olması gerekmektedir. Devamlılık arz etmeyen bir defaya mahsus vergilerde ihbar ikramiyesine hak kazanılmayacaktır. Ayrıca ihbar ikramiyesi sadece devamlılık arzeden vergi ile vergi aslına bağlı cezalar üzerinden hesaplandığından, gecikme zammı, gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları, ihbar ikramiyesinin hesabında dikkate alınmayacaktır.

Daimi vergiler, zaman bakımından devamlılık gösteren ve dolayısıyla devletin devamlı ve belirli zamanlara göre fertlerden devlet gücünü kullanarak aldığı vergilerdir. Bu vergilere, gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, banka sigorta muameleleri vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi gibi vergiler örnek verilebilir.

1905 sayılı Kanun’da kullanılan “verginin ketmedilmesi” ifadesi  günümüzde “vergi ziyaı” kavramında ifadesini bulmaktadır. Dolayısıyla ikramiyeye konu olabilecek vergiden Vergi Usul Kanunu’nun 341’inci maddesindeki vergi ziyaı cezasını anlamak gerekir.

1905 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinde yer alan tarife dikkate alınarak; muhbirin bildirimi sonucu bulunan vergi farkı ve vergi farkına bağlı ceza toplamı üzerinden ihbar ikramiyesi hesaplanır. İhbar  ikramiyesinin 1/3 ü verginin kesin tahakkukunda, geriye kalan 2/3 ü ise verginin tahsilatının tamamlanması durumunda ödenir.

2.1.Kimler İhbar İkramiyesinden Yararlanamaz?
1905 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin son fıkrası uyarınca bilumum mal memurları ile tahrir ve tahmin heyetleri mensuplarına ve tahakkuk muamelesinde vazifedar olanlara ikramiye verilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Kanun koyucu bu hükümle, görevleri gereği vergi işleriyle uğraşan görevlilerin bu tür ikramiyeden yararlanamayacağını hükme bağlamış ve olası suistimallerin önüne geçmeyi hedeflemiştir. Kanunun uygulamaya girdiği 1931 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Kamu İdari yapısı göz önüne alındığında, yukarıdaki ifadenin kamusal görev yaparak kişilerin vergiye ilişkin hesapları hakkında bilgi sahibi olabilecek kamu görevlilerini kapsadığı görülmektedir.

1931 yılından sonra ise ülkemizin sosyal, ekonomik ve idari yapısındaki gelişme ve değişiklikler sonucu, idari sistemimizde kanunda sayılanların dışında çok sayıda yeni idari birim, görev ve ünvan ihdas edilmiş ve kamu mallarının gözetim, kullanım ve denetimini yapan ve kanundaki “mal memuru” tanımının içinde kabul edilebilecek kamu görevlilerinin sayısında büyük artışlar meydana gelmiştir. Bu bağlamda “mal memuru” kapsamına sadece Maliye Bakanlığındaki görevliler değil, diğer kamu kuruluşlarında benzer görevleri ifa edenler de girmektedir ve bu türden görevleri ifa edenlerin 1905 sayılı Kanunda yer alan ihbar tazminatından yararlanmaları mümkün değildir.  

Kamu görevlileri, görevlerini yaptıkları sırada görevlerine ilişkin olarak kanunen kovuşturmayı gerektiren bir suç işlendiğini öğrendikleri takdirde bunu Türk Ceza Kanunu uyarınca ilgili daireye bildirmek mecburiyetindedirler.  Kamu görevlilerince görevleri gereği yapacakları bildirimlerin, 1905 sayılı Kanun açısından bir ihbar olarak kabul edilmemesi ve kendilerine ihbar ikramiyesi ödenemeyeceği izahtan varestedir.

Örnek vermek gerekirse, Sayıştay Başdenetçisi Bay ALKIŞ Siirt Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının denetiminde vakıfla ilişkisi olan ŞENSES A.Ş’nin düzenlediği faturalarda vergi kaçakçılığı olabileceği şüphesiyle Siirt Defterdarlığına konunun incelenmesi için yaptığı başvuru üzerine eğer bir vergi kaçakçılığı söz konusu ise görev itibariyle teftiş ve denetim sırasında saptanan vergi kayıp ve kaçakçılığı ile ilgili ihbar ikramiyesinin ödenmeyeceğine dair müstekar hale gelmiş Danıştay kararları mevcuttur.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlere ve Yeminli Mali Müşavirlere İhbar İkramisi Ödenebilir Mi?

“3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun ‘Meslek Sırları’ başlıklı 43’üncü maddesine göre; “Meslek mensupları (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler) ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ifşa edemezler. Çeşitli kanunlarda muhbire tanınan hak ve menfaatlerden faydalanamazlar” hükmü yer almaktadır.

Mezkur Kanunda çeşitli kanunlarda muhbire tanınan hak ve menfaatlerden S.M.M.M ve Y.M.M.’lerin faydalanamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu kanuna istinaden; serbest muhasebeci mali müşavirlere ve yeminli mali müşavirlere ihbar ikramiyesi ödenmemektedir. Ancak,  İhbarcının, ihbarda bulunduğu kurumun ortağı, yöneticisi veya çalışanı olması ihbar tazminatı almasına mani değildir.

Gelir İdaresi Başkanlığı da, 3568 sayılı Yasa’nın 43’üncü maddesine dayanarak SMMM ve YMM’lerin, yaptıkları ihbarlar neticesinde vergi kayıp ve kaçağının mevcut olması durumunda meslek mensuplarına ihbar ikramiyesi ödenemeyeceği görüşündedir.

Ayrıca, Danıştay Üçüncü Dairesi’nin de 19.02.2013 tarih ve E. 2012/747, K. 2013/478 sayılı Kararında, serbest muhasebeci mali müşavir olan muhbire, “ihbar ikramiyesi ödenemeyeceğine” ilişkin kararı mevcuttur.

İhbar İkramiyeleri Vergiye Tabii Mi?

İhbar ikramiyesi 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ikinci maddesinde sayılan gelir unsurlarından hiç birine girmemektedir. Bu nedenle de gelir vergisinin konusuna dahil edilemez. Ancak görevinin mahiyetine girmediği halde herhangi bir şekilde bilgisi dahiline giren bir vergi kaçakçılığı olayını ihbar eden bir kamu görevlisi veya herhangi bir şahsa ihbar ettikleri konu üzerine bir matrah farkı dolayısıyla kesinleşen bir vergi tahakkuku sonucu tahakkuk ve tahsilat tutarları üzerinden ödenen ihbar ikramiyesinin Veraset ve İntikal Vergisi kanununa göre vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

Ödenecek ikramiye üzerinden Veraset ve İntikal Vergisi Kanununa göre istisna tutarları da dikkate alınarak hesaplanacak verginin ödendiğine dair belge verilemediği durumlarda aynı kanunun 17’nci maddesine istinaden ödemeyi yapan tarafından teminat olarak vergi kesintisinin yapılarak muhbire ikramiyesi ödenir.

İhbar Dilekçesinin Mahiyeti

Vatandaşlar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Söz konusu hakkın nasıl kullanılacağı ise, 3071 sayılı “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun” ile düzenlenmiştir.

Mezkur Kanun’un 4’üncü maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı soyadı ve imzası ile ikametgah adresinin bulunması gerekmektedir. Şu halde yukarıda sayılan ibareleri barındırmayan yazıların dilekçe niteliğini haiz olması ve dolayısıyla ihbar niteliğini taşıması mümkün değildir
Aynı Kanun’un 6’ncı maddesinde ise;

  • Belli bir konuyu ihtiva etmeyen,
  • Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan,
  • Dilekçe sahibinin adı, soyadı, imza ve ikametgahına ilişkin şartlardan herhangi birini taşımayan, dilekçelerin incelenemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Yetkili idari makam tarafından, bu şekilde yapılan başvurularla ilgili olarak, yapılmakta olan işlemin safahatı veya sonucu hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içerisinde gerekçeli olarak cevap verilecektir.

Ayrıca muhbirin isimleri kesinlikle gizli tutulur ve hiçbir şekilde açıklanmaz. Ancak vergi ihbarı üzerine mahkeme kararıyla mükellef veya kaçakçılıkla ilgili görülen diğer şahıslar nezdinde veya üzerlerinde arama yapılabilir.

Yapılan arama sonucunda ihbar asılsız çıkarsa nezdinde arama yapılan kimse muhbirin adının bildirilmesini talep edebilir bu durumda vergi dairesi muhbirin adını bildirmeye mecburdur. Bunun yanında gerçek dışı ihbar ve şikayette bulundukları tespit edilenler hakkında resmi makamları asılsız ihbarla meşgul ve yanlış yola sevketmeleri dolayısıyla yasal işlem yapılır.

Değerlendirme ve Sonuç

1905 sayılı Kanun uyarınca 2013 ve 2016 yılları arasında ihbarda bulunan muhbirlere ödenen ihbar ikramiyelerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir. 


YILLAR
İKRAMİYE ÖDENEN
MUHBİR SAYISI
İKRAMİYE TUTARI
20134627.105.157,00
20142966.202.554,00
20153386.045.626,00
20162403.142.130,00

İstatistiklerden anlaşılacağı üzere, verilen ihbar mektuplarına dayanarak verilen ihbar ikramiyelerinin tutarı çok düşük kalmaktadır. Bunun ana sebebi, toplumumuzda ihbarcılığın hoş karşılanmaması, insanların ihbar ikramiyesi konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları, ihbar konusunda çekimser kalmaları veya kimliklerinin ifşa edilme korkusudur.

Her şeyden önce, vergi kayıp ve kaçağının en aza indirilmesine ve vergi incelemesinin en verimli şekilde ve en kısa zaman içerisinde bitirilmesine olanak sağlayan ihbar müessesesinin önemi büyüktür. İhbar müessesesinin az kullanılmasına neden olan durumların önüne geçmek ve ihbar mektubu sayısını artırmak için;

  • Bunun için öncelikle ihbar müessesesinin ve ikramiyesinin insanlara tanıtılması ve vergi kayıp ve kaçağının bir şekilde tespit edilmesi halinde ihbar dilekçesi ile yetkili mercilere başvurulmasının bir vatandaşlık görevi olduğu vurgulanmalıdır.
  • Anlaşılması açısından günümüz dilinde çeviriye ihtiyaç duyulacak kadar eski tarihli 1905 sayılı Kanun uygulamada yetersiz kalmaktadır. Yaklaşık 83 yıldır sistemi taşıyan 1905 sayılı Kanun yeniden yazılarak güncelleştirilmeli, sistemi teşvik edici ve daha cazip hale getiren bir düzenleme yapılmalıdır.
  • İstisnai durumlar hariç, ihbarda bulunan muhbir veya şikayetçilerin isimlerinin, vergi idaresi ve inceleme elemanı tarafından gizli tutulması konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir.
31.12.1931 Tarih ve 1990 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.
Yıldıray GENÇ,”Vergi Dünyası”  Temmuz 2005, Sayı:287.
Atilla Budak,” Vergi Dünyası” Mart 2007, Sayı:307.
13.06.1989 Tarih ve 20189 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.
2017 yılında ivazsız surette gelen intikallerde istisna tutarı 4.068 TL’dir.
10.11.1984 tarih ve 18571 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
http://www.gib.gov.tr/. 2016-2015-2014-2013 Faaliyet Raporları

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor