Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ticaret Hukuku

Soner ALTAŞ
Soner ALTAŞ
1803OKUNMA

TTK’nın Uygulanmadan İşlevini Kaybeden Düzenlemelerinden Biri

Yazılarımızda sıklıkla dile getirdiğimiz üzere, anonim şirket pay sahipleri ile yönetimleri tarafından işlevi ve konumu yeterince kavranamasa da, anonim şirketlerde yasal olarak bulunması gereken zorunlu organlardan birisi genel kuruldur.

Genel kurul, pay sahiplerinin katılımıyla oluşan ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görevden alınması, ibrası, kârın dağıtımı, esas sözleşmenin değiştirilmesi, sermayenin artırılması, şirketin finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun tasdiki gibi Kanunla sadece kendisine tanınmış olan konularda karar alan organdır.

İstisnaî hallerde yapılan olağanüstü genel kurul toplantılarını hariç tutacak olursak, anonim şirket genel kurulun yılda bir kez olağan olarak toplanıp karar alması yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından yeterli kabul edilmektedir.

Bu toplantılara da pay sahiplerinin bizzat katılması arzu edilmektedir. Ancak, bu şart değildir. Çünkü, TTK, anonim şirket pay sahibinin, katılamadığı genel kurullara, temsilcisi olarak pay sahibi olan ya da olmayan bir kişiyi yollamasına da izin vermektedir.

Eski Ticaret Kanunu’ndan farklı olarak, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK), pay sahiplerinin yukarıda izah edilen bireysel temsili yanında kitlesel temsiline de imkan sağlamıştır.

Anonim şirket pay sahiplerinin kitlesel temsili, TTK’nın 428 ilâ 431. maddelerinde düzenlenmiştir. Getirilen bu yeni sistemin gerekçesinde ise “anılan maddelerdeki hükümlerin, pay sahibinin genel kurulda temsili ile ilgili yeni bir kurum, hatta sistem getirdiği; pay sahipleri demokrasisini kurmanın ve buna bağlı olarak yönetim-muhalefet oluşumunu cesaretlendirmenin, bu yolla iyi yönetim için iyi bir temel oluşturmanın amaçlandığı; temsil olayının kurumsallaştırılarak genel kurullarda güç boşluğu doğmaması için bir araç oluşturulmaya çalışıldığı” belirtilmiştir. Kitlesel temsil ve kitlesel temsilci türleri ise TTK’da organın temsilcisi, bağımsız temsilci, kurumsal temsilci ve tevdi eden temsilcisi olarak yer almıştır.

Peki, getirilme amacına bakıldığında gayet yerinde bir düzenleme olduğu açık olan bu kitlesel temsilden hangi şirketler faydalanacaktır? Kitlesel temsil denildiği için, akıllara doğal olarak çok ortaklı şirketler gelmektedir. Zira, üç beş ortaklı anonim şirketler için kitlesel temsilden bahsetmek abes olacaktır.

Ancak, hemen belirtelim ki, kitlesel temsil TTK’da bu kadar kapsamlı olarak düzenlendiği halde, 6 Aralık 2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun 30. maddesinin dördüncü fıkrasında “6102 sayılı Kanunun 428’inci maddesi bu Kanun kapsamında uygulanmaz.” denilerek, TTK’nın kitlesel temsile ilişkin 428. maddesinin Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki şirketlere uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu durumda, TTK’nın organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal temsilciye ilişkin 428. maddesi halka açık şirketlere uygulanamayacaktır.

Sermaye Piyasası Kurulu bu konuda ikincil düzenlemeler ile halka açık şirketler için özel hükümler getirir mi bilemeyiz, ancak, ülkemizdeki anonim şirketlerin çoğunun az ortaklı olduğunu dikkate alarak, TTK’nın organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal temsilciye ilişkin hükümlerinin hemen hemen hiç uygulanmayacağını söyleyebiliriz.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor