Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
2451OKUNMA

Tıraşlanan veya Silinen Banka Kredileri İçin Banka Yöneticilerine Zimmet Çıkmayacak

Ekonomide yaşanan durgunluk ve küçülme nedeniyle banka kredilerinin geri ödenememesi sorunu basın tarafından yazılıp çizildiği gibi ekonomi ve maliye yönetimince de bu konuda tedbirler alınacağı ifade ediliyordu.

Şu sıralar bu konuda bir adım atılıyor.

En sade haliyle ifade etmek gerekirse; kredi borçlularından nakdi veya ayni olarak ya da teminatların çözülmesi yoluyla tahsil edilemeyen kredi borçları tıraşlanarak yeniden yapılandırılacak, tahsil edilmeye çalışılacak ya da tamamen silinecek.

Ödeme zorluğu yaşanan banka kredileri

Adalet ve Kalkınma Partisi Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ve arkadaşları tarafından TBMM’ne verilen “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” teklifinde, tahsil edilemeyen kredi alacakları için bankalara ve diğer finansman kuruluşlarına, borçluların geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilme ve istihdama katkıda bulunmaya devam edebilmelerini sağlamak amacıyla yeniden yapılandırma görevi veriliyor.

Yeniden yapılandırma kapsamında;

  • alacağı indirme,
  • kısmen veya tamamen vazgeçme,
  • teminat azaltma,
  • anapara, faiz ve kâr payı alacakların; kısmen veya tamamen iştirake çevirme,
  • özel amaçlı şirketlere veya yatırım fonlarına ayni, nakdi ya da tahsil şartlarına bağlı bir bedel karşılığı devir veya temlik etme,
  • borçlu ya da üçüncü kişilere ait ayni değerler karşılığında kısmen veya tamamen tasfiye etme,
  • satma,
  • bilanço dışına çıkarma,
  • diğer alacaklı kuruluşlar ve alacaklılarla birlikte hareket ederek protokoller yapma,

gibi seçenekler getiriliyor.

Kanun teklifinde yer alan bir düzenleme ise dikkat çekici:

Bu kanun kapsamında yapılacak; teminat azaltma, anapara ve diğer alacaklardan vazgeçilerek kayıttan düşme işlemi, Bankacılık Kanunu kapsamında zimmet suçu oluşturmayacak.

Zimmet suçu nedir?

Zimmet, bir kişinin kendisine emanet edilmiş olan para veya eşyayı kendisine ya da bir başkasına mal etmesi demek.

Yapılan fiil, hukuk aleminde zimmetine geçirmek olarak tanımlanıyor.

Zimmet suçu Türk Ceza Kanununun 247. maddesinde tanımlanmış olup, genelde kamunun parası ve kamuya ait mallar için kamu görevlileri açısından geçerli olduğu akla geliyor.

Ancak Bankacılık Kanununun 160. maddesinde bankacılık faaliyetinde de, özel olarak, zimmet suçu tanımlanmıştır.

Bankacılık Kanununa göre zimmet suçu “Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olunan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya malları kişinin kendisine veya başkasına mal etmesidir.”

Bu suçun failleri ise banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer banka mensupları olarak belirlenmiştir.

Bankacılıkta zimmet suçunun cezası nedir?

Zimmet suçunu işleyen banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer banka mensupları, 6 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacakları gibi “bankanın uğradığı zararı da tazmine” mahkûm edilirler.

Bankacılıkta zimmet suçu nasıl oluşur?

Yrd. Doç. Dr. Devrim Güngör tarafından Ankara Barosu Dergisinin 2009 Güz sayısında yer alan makalesine göre bankacılık zimmeti daha çok kredi ilişkisi çerçevesinde işlenebiliyor.

En başta kağıt üzerinde kurulmuş bir şirkete teminat almadan ya da ekonomik değeri olmayan bir takım teminatlar alarak, kredi sözleşmesi yapılıyor ve bankanın kaynakları söz konusu şirketlerin yetkililerine aktarılıyor.

Keza müşterinin kredi değerliliği ile ilgili hiçbir araştırma yapmadan veya yapılan araştırmanın olumsuz sonuçlanmasına karşın söz konusu kişiye kredi kullandırılması halinde zimmet suçu söz konusu olabiliyor.(1)

Tıraşlanan ya da silinen kredi borcunun zimmet suçu olmamasının olası sonuçları

Ekonomi basınında yer aldığı üzere; bilhassa enerji ve inşaat sektörlerinde, bankalar açısından tahsili sorunlu önemli tutarda kredi yer alıyor.
Sektördeki şirketlerin ödenmeyen kredi borçları, bankaların zararı anlamına geliyor. Yasa teklifinde yer alan düzenlemeye göre; bankalara, değersiz alacak yazmak suretiyle sildikleri krediler için %22 kurumlar vergisi oranında bir vergisel avantaj sağlanıyor.

Bunun anlamı banka zararlarını %22’si halk tarafından karşılanmış olacak.

Kalan zarar ise öncelikle bankaların mevcut müşterilerince dolaylı olarak karşılanabileceği gibi, kamu tarafından bir fonlama söz konusu olması halinde yine halk tarafından maliyet karşılanmış olacak.

Gelecek 2 yıllık süreçte gerçekleşecek olan borç silme işlemlerinde kamu veya özel banka yönetimleri için zimmet suçunun kaldırılacak olması bu kararları alacak yöneticilerin işlemleri daha kolay ve hızlı yapması açısından olumlu olacaktır.

Keza ekonomik daralma nedeniyle ortaya çıkan bu kurtarma işlemi, ekonomik yönden piyasalar için olumlu bir mesajdır.

Ancak kredi verme aşamasında yapılması gereken yeterli araştırma ve değerlendirme yapılmamışsa, bir başka ifadeyle geri dönüşü şüpheli krediler verilmişse zimmet suçunun oluşmaması, zamanında yerine getirilmeyen sorumlulukların maliyetinin vergi ödeyicilerine (halka) yüklenmesi sonucunu doğurabilecektir.

Bu nedenle de; tüm işlemlerin tamamen zimmet suçu dışında bırakılması yerine, mevcut düzenlemenin aynen korunması halinde, hatalı şekilde verilen kredilerin aklanması ve maliyetinin halka yüklenmesi yoluna gidilmemiş olacaktır.

Unutmayalım ki ortada bir hesap varsa bu ödenecektir.

Bir zarar varsa mutlaka bu zararı birisi ya da birileri karşılayacaktır.

Kredi kullanıcısının yaptığı yanlış fizibilite çalışmalarının, hatalı finansman ve iş modellerinin zararını vergi ödeyicilerine, halka yüklememek ekonominin sağlıklı bir yapıya kavuşması için de önemli olacaktır.

Yani hatalı davrananların maliyetini tüm topluma değil hatayı yapanlara yüklemek rasyonel ve vicdanlı bir davranış olacaktır.

Açıkça ifade etmek gerekirse; piyasa koşullarında çalışmayı, kurumsallaşmayı hedef almayan kurumların yarattığı zararı daha da büyüterek gelecek nesillere aktarmamak gerekiyor.

Aksi takdirde, 2001 krizinde olduğu gibi tüm yanlışların faturasını halk olarak ödemiş olacağız.

(1) Yrd. Doç. Dr. Derim GÜNGÖR, “5411 Sayılı Bankacılık Kanununda Zimmet Suçu”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, Sayı:, Güz 2009, s.23-29

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor