Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ticaret Hukuku

Soner ALTAŞ
Soner ALTAŞ
2221OKUNMA

Bir Türlü Çıkmayan Denetim Yönetmeliği

Hatırlayacağınız üzere, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilmiş ve ölçeğine bakılmasızın sermaye şirketlerinin (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) tamamının bağımsız denetime tabi olması ve bu denetimin bağımsız denetim “Bağımsız Denetim” kuruluşlarına veya küçük ve orta ölçekli sermaye şirketlerinde bir veya birden fazla serbest muhasebeci mali müşavire veya yeminli mali müşavire yaptırılması öngörülmüştü.

Ancak, TTK yürürlüğe girmeden önce çıkarılan 6335 sayılı Kanun ile her ölçekteki (küçük, orta, büyük) şirketin bağımsız denetime tabi olması zorunluluğundan vazgeçildi, bunun yerine bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verildi. Ve TTK bu değişiklikle 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Bakanlar Kurulu da kendisine tanınan bu yetki çerçevesinde, 19.12.2012 tarihinde almış olduğu Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar ile hangi sermaye şirketlerinin bağımsız denetime tabi olacağını belirledi. Böylece, anılan Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına giren şirketler bağımsız denetim yaptırmakla yükümlü kılındı; girmeyenler ise bağımsız denetimin kapsamı dışında tutuldu.

Bununla birlikte, Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına giren şirket sayısının başlangıçta yaklaşık 2.500 civarında olması ve bunun dışında kalan şirketlerin denetimsiz kalması üzerine, Yasa Koyucu 2013 yılında TTK’nın şirketlerin denetimine ilişkin hükümlerinde yeniden değişikliğe gitti. Bu kapsamda, 28 Mart 2013 tarihinde kabul edilen ve 11 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Gümrük Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına girmeyen, daha doğrusu bağımsız denetime tabi olmayan anonim şirketler ile tarım satış kooperatifleri ve tarım satış kooperatifleri birlikleri denetim yaptırmakla yükümlü kılındı; anılan denetimi yaptırmayan anonim şirketler ile kooperatiflerin ve birliklerin finansal tablolar ile yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlandı.

Bu düzenlemeyle, sayıları yüzbin civarında olan anonim şirketlerin tamamı denetim kapsamına alınmış oldu. 6455 sayılı Yasa ile getirilen bu denetim zorunluluğu TTK’nın 565. maddesi ile yapılan yollama gereği sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri de kapsamakla birlikte, limited şirketler bu denetimin dışında tutuldular. Dolayısıyla, limited şirketler Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına giriyorlarsa bağımsız denetim yaptıracak; anılan Karar kapsamına girmiyorlarsa denetime tabi olmayacaktır.

Tabi, izleyen yıllarda, değişik Bakanlar Kurulu kararları ile bağımsız denetim ölçütleri düşürüldü ve bağımsız denetime tabi olan şirketlerin kapsamı genişletildi. Ancak, yine de anonim şirketlerin ağırlıklı bir çoğunluğu bağımsız denetim dışında kaldı. Ayrıca, yapılan bütün bu yasal değişiklikler, aslında ortaya çift başlı bir denetim anlayışını çıkardı. Halihazırda, bağımsız denetim kapsamına giren anonim şirketler TTK’nın 397. maddesinin dördüncü fıkrasında; bağımsız denetim kapsamı dışında kalanlar ise beşinci fıkrasında belirtilen denetime tabidirler.

TTK’nın m.397/f.5 hükmünde ise bu denetime ilişkin usul ve esaslar ile anılan denetimi yapacak denetçilerin niteliklerine, uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine, seçilmelerine, görevden alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula sunulmasına ilişkin hususların Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği; TTK’nın denetçinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin, bu denetimi yapacak denetçilere de kıyasen uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin altıncı fıkrasında ise “Beşinci fıkra kapsamında denetime tabi olduğu halde söz konusu denetimi yaptırmayanların finansal tabloları ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir.” denilmiştir. Böylece, m.397/f.5 ile getirilen denetimin yaptırılmaması hali de, bağımsız denetim yaptırmama gibi, anonim şirketler açısından ağır sayılacak bir hukuki sonuca bağlanmış ve denetimden geçmemiş finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporunun düzenlenmemiş sayılacağı vurgulanmıştır.

Ancak, 2013 yılında getirilen bu düzenlemenin üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçtiği halde, ortada yürürlüğe konulmuş bir Yönetmelik bulunmamaktadır. Her ne kadar 2013 yılının sonlarına doğru hazırlanmış bir taslaktan bahsediliyor olsa da, anılan taslak bugüne kadar bir türlü Yönetmeliğe dönüşüp uygulamaya konulamamıştır.

Bu arada, 2013 ile 2014 hesap dönemleri sona ermiş, anonim şirketler tarafından genel kurul toplantıları yapılmıştır. 2015 yılının sona ermesine ise bir aydan az zaman kalmıştır. 2013 yılında getirilen hükmün uygulanmasını gösterecek Yönetmelik bir türlü çıkarılmadığından dolayı da, sözkonusu denetimi kim, nasıl yapacak, ne şekilde rapor düzenleyecek soruları açıklık kazanamamış ve ne 2013 ne de 2014 yıllarına ait denetimler yapılabilmiştir. Ayrıca, m.397/f.6 hükmü karşısında, bağımsız denetime tabi olmayan anonim şirketlerin 2013 ile 2014 yıllarına ait finansal tablolarının geçerliliği tartışmalı bir hale gelmiştir. Çünkü, bu denetimi yaptırmayanların finansal tablolarının düzenlenmemiş hükmünde sayılacağı yönündeki yasa hükmü emredicidir.

Anılan Yönetmeliğin daha ne kadar belirsizliğini koruyacağını bugünden kestirmek zordur. Üzerinden bir hayli zaman geçtiği için de, bugün itibariyle unutulmaya yüz tutmuştur ve sorgulanır olmaktan uzaklaşmıştır. Kanımızca, TTK’nın m.397/f.5 hükmünde belirtilen bu Yönetmelik ya biran önce çıkarılıp yürürlüğe sokulmalı ya da TTK’nın m.397/f.5 hükmü yapılacak bir yasal değişiklik ile yürürlükten kaldırılmalıdır. Uygulanmayacak bir yasa hükmünü yürürlükte tutmanın pratik bir faydasının olmadığını düşünmekteyiz.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor