Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Mustafa Sefa KARA
Mustafa Sefa KARA
51365OKUNMA

Süresinde Düzenlenmeyen Faturalar

Bilindiği üzere, muhasebe sisteminin vazgeçilmezi ve muhasebe kayıtlarının en temel dayanaklarından biri faturalardır. Dolayısıyla, faturaların düzenlenmesi ve bunların kayıt altına alınması büyük önem arz etmektedir. Şirket ölçeğine göre bir ay içerisinde düzenlenmesi gereken fatura miktarı milyonlarla ifade edilebilir. O kadar da değil demeyin. Örneğin, GSM operatörlerinin abone sayısı milyonlarla ifade edilmektedir. Hepimizin her ay muhatap olduğu üzere, her abone için ayrı ayrı fatura düzenlenmektedir. Bu denli fazla miktarda faturanın düzenlendiği işletmelerde faturaların sehven düzenlenmemiş olması veya düzenlenen faturaların sehven kayıt altına alınmamış olması gibi durumlar olasıdır. Peki, bu durumda ne yapılması gerekmektedir? Dilerseniz konuyu vergi türleri itibariyle ayrı ayrı inceleyelim.

a- Vergi Usul Kanunu Yönünden;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu, faturanın düzenlenmesini ve kayıt altına alınmasını belirli zaman dilimleri ile sınırlamıştır. Kanunun 231/1. maddesi uyarınca fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenmelidir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. Faturaların kayıt zamanına ilişkin olarak ise, 219. madde de 10 günlük bir süre sınırı getirilmiştir. Ancak, kayıtların muhasebe fişlerine istinaden yapılması durumunda bu sürenin 45 gün olarak uygulanacağı belirtilmiştir.

Gelelim can alıcı noktaya. Süreleri kaçırdınız, şimdi ne olacak?

Şimdi sizin için bir iyi bir de kötü haberim var.

Öncelikle kötü olandan başlayalım. Hatırlarsanız, 7 gün içinde düzenlenmeyen faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağından bahsetmiştik. Bu ibare, Vergi Usul Kanununun 353. maddesi uyarınca adınıza özel usulsüzlük cezası kesileceğinin habercisidir. Söz konusu ceza tutarı ise, faturada yer alması gereken meblağın %10’u olacaktır. Örneğin, 100.000TL tutarında bir işleme ilişki fatura tarafınızca hiç düzenlenmedi veya süresinden sonra düzenlendi. Bu durumda, adınıza 10.000TL (100.000 x 0,10) tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Belirtmek gerekir ki, faturanın alıcısı da satıcısı da olsanız aynı sonuca muhatap olacaksınız.

İyi haber ise, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği hesap döneminden sonra dahi düzenlemiş olduğunuz faturayı kayıtlarınıza intikal ettirme şansınız bulunmaktadır.

Hesap dönemi kapandıktan sonra, geçmiş yıla ilişkin yasal defterlerinize kayıt yapma şansınız bulunmamaktadır. Ancak bir sonraki hesap dönemine ilişkin yasal defterlerinizde, faturanın düzenlenme tarihine de yer vererek sehven geç düzenlemiş olduğunuz faturaya yer verebilirsiniz. Bu durumda, genel muhasebe ilkeleri uyarınca kayıt esnasında vergiyi doğran olayın meydana geldiği yıla ilişkin gelir hesaplarıyla bağlantı kurmak durumundasınız.

b- Kurumlar Vergisi Yönünden;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla burada yapmış olduğumuz açıklamalar gelir vergisi açısından da aynı anlamı ifade etmektedir.

Ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası ilkesi" ve "dönemsellik ilkesi" olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi gereğince işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve karlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılmaktadır.

Tahakkuk, gelir ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade etmektedir. Tahakkuk esasında, geliri doğuran muamelelerin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması, gelirin elde edilmiş sayılması için yeterlidir. Diğer bir ifade ile tahakkuk esasında vergilendirme yapılabilmesi için, alacak hakkının doğmuş olması gerekir. Gerek hasılat gerekse giderlerin hangi hesap dönemine ilişkin olduğunun tespiti açısından hasılatın tahsil edilip edilmediğinin, giderlerin ise ödenmiş olup olmadığının bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Buradan hareketle, kurum kazancına dâhil olan muamelelere ilişkin tutarların miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleştiği tarih itibarıyla kurumlar vergisi açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacağından, sonradan düzenlenmiş faturalara konu işlemin tekemmül ettiği tarihte miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşen yani tahakkuk eden tutarların, bu tarih itibarıyla kurum kazancına dâhil edilmesi gerekmektedir.

Bu demek oluyor ki, geç düzenlemiş olduğunuz faturanın ilgili olduğu yıla ilişkin kurumlar vergisi beyanınızı vermiş dahi olsanız, cari yıl defterlerinize “geçmiş yıllar kârları” hesabı ile bağlantı kurarak faturayı kaydedebilirsiniz. Akabinde ise, geçmiş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyanınızı buna göre yeniden düzenleyerek düzeltme beyanı ile beyan etmeniz gerekmektedir.

c- Katma Değer Vergisi Yönünden;

3065 sayılı KDV Kanununun 10. maddesinde; vergiyi doğuran olayın; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında doğacağı hüküm altına alınmıştır.

Buradan hareketle, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı takip eden yılda düzenlemiş olduğunuz ve önceki bölümde ifade ettiğimiz usul ve esaslar çerçevesinde cari yıl defterlerine kaydetmiş olduğunuz fatura dolayısıyla, ilgili döneme ilişkin daha önce vermiş olduğunuz KDV beyannamenizi düzeltmeniz gerekecektir. Faturanın alıcısı konumunda iseniz ve faturanın ilgili olduğu takvim yılı henüz sonuçlanmamışsa, takvim yılı sonuna kadar faturada yer alan KDV tutarını KDVK’nın 29. maddesi uyarınca indirim konusu yapmanız mümkündür. Ancak takvim yılı geçmişse yukarıda ifade ettiğimiz şekilde, düzeltme beyanı ile geçmiş döneme ilişkin KDV beyanınızı düzeltmeniz gerekmektedir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor