Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Sosyal Güvenlik

Ozan BARDAKÇI
Ozan BARDAKÇI
5975OKUNMA

Sözleşmeli memur sendikacı olursa… (Memur sendikacılığımızın kısa tarihi)

Sendika deyince aklımıza genelde grev, toplu iş sözleşmesi gibi kavramlar gelir.

Sendika kavramı genel ifadeyle çalışma hayatında işçi ile işveren ve hatta devlet arasındaki ilişkilerde rol oynayan kişi veya işverenler topluluğudur. Bu kavrama siyaset bilimi açısından baskı grubu diyebilirsiniz, iktisadi açıdan emek arzı ile emek talebinin emek piyasasında dengesi için müzakere aktörleri diyebilirsiniz. Hatta bir ressam gözüyle sendikalara renk de verebilirsiniz. 

Kavramın grev ve iş sözleşmesiyle birlikte akla gelmesi ise sendikacılık faaliyetinin beden işlerinde ortaya çıkmasıyla ilgilidir. Bu nedenle işçi sendikaları daha çok bilinir.

Kamu görevlilerinin (memur) sendikal faaliyetleri ise gerek dünyada gerekse ülkemizde hem daha geç ortaya çıkmış hem de daha çok zorluk yaşamıştır. Zira kamu görevlilerinin işvereni Devlettir.

Ülkemizde 1961 Anayasası sendikalara ilişkin hükmünde çalışanlar ve işçiler ifadesine yer vermiştir. 1965 yılında ise “Devlet Personeli Sendikalar Kanunu” sınırlayıcı da olsa kamu görevlilerinin sendikal faaliyetlerini düzenlemiştir. Anayasal haklara büyük kısıtlamalar getiren 1971 Anayasa değişikliği ise memur sendikalarını yasaklamıştır.

Memur sendikalarından 1982 Anayasasının ilk halinde hiç söz edilmemiştir. Çalışma ile İlgili Hükümleri düzenleyen bölümde Sendika Kurma hakkı yalnızca “işçi ve işverenler” için tanınmıştır. Bu bakımdan anayasa, memur sendikalarına yasak koymamakla birlikte bu konuda herhangi bir yasal düzenleme yapılmasını da öngörmemiştir.

Herhangi bir yasal düzenleme olmasa da 1993 ve 1995 yıllarında şu an ülkemizde en çok üyeye sahip üç memur sendikaları konfederasyonu kurulmuştur. Memur sendikacılığı hukuken olmasa da fiilen gücünü artırınca 1995 yılında anayasal bir düzenleme gerekli hale gelmiştir.

1995 yılında Anayasa değişikliğiyle 1971 ve 1982 düzenlemeleri ile temek hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar kaldırılmış veya yumuşatılmıştır. Memurların sendikal faaliyetleri de bu değişiklikle anayasaya girmiştir. Fakat bu hüküm “Sendika Kurma” başlığı altına değil, “Toplu İş Sözleşmesi” başlığına eklenmiştir. Toplu İş Sözleşmesi bağlığına eklenen hüküm;

128 inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idari veya kanuni düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir.”    

şeklindedir.

Hüküm ile memurlara sendika kurma tanınmamış yalnızca toplu iş sözleşmesi ve grev hakkına sahip olmayan, kanunun cevaz vereceği memur sendikalarının varlığı kabul edilmiştir.

Düzenleme ile işçi sendikalarında olduğu gibi ücret pazarlığına yer verilmemiştir. Memur sendikalarının üyeleri adına yargı mercilerine başvurmaları ve idareyle toplu görüşme yapabilecekleri zımnen kabul edilmiştir. Sendikal sürecin nihai yetkilisi olarak Bakanlar Kurulu belirlenmiştir. Dolayısıyla memur sendikalarının söz hakkı İdarenin sınırsız takdir yetkisine bırakılmıştır.      

Son olarak Anayasa değişikliği ile bu konuda kanunla bir düzenleme yapılacağı da hüküm altına alınmış. Fakat 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu” hukuk düzenine dahil olabilmek için altı yıl beklemiştir. 1995-2001 yılları arasında altı yıllık sürede Anayasa ile düzenlenen memur sendikaları için yasa düzeyinde düzenleme yapılmamıştır. Bu zaman diliminde memur sendikalarının sayısı da artmıştır.

Memur sendikaları kanuni düzenlemesinin ilk halinde toplu sözleşme yer almamıştır. Kanunun ardından 2001 yılındaki Anayasa değişikliği ile sendika kurma başlıklı maddede yer alan “işçiler ve işverenler” ifadesi “çalışanlar ve işverenler” olarak değiştirilmiştir. Yani memurların sendika kurabileceği ifadesi için 2001 yılına kadar beklenmiştir.

Memur sendikacılığında grev olmadığı için çalışma hayatına etki edebilmenin en etkili yolu toplu sözleşmedir. Memur sendikalarının toplu sözleşme yetkisi 2010 Anayasa değişikliğiyle gelmiştir. Toplu sözleşmeye ilişkin yasal düzenleme ise 2012 yılında yapılarak kanunun adı “Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu” olarak değiştirilmiştir. 

Kamu Görevlilerinin özlük ve mali haklarına ilişkin ilk toplu sözleşme Haziran 2012’de yapıldı. Altıncı dönem iki yıllık toplu sözleşme 2022 Ocak’ta yürürlüğe giriyor. 2012 yılından bu yana kamu görevlilerinin maaş, mesai, kadro, izin gibi önemli konuları toplu sözleşmelerle belirleniyor. Hatta 2015 yılında yapılan toplu sözleşme ile memur emekli maaşlarına ekgösterge zammı bile verilmişti. 

Son yirmi yıl içinde şekillenen, fiilen ve hukuken etkinliği artan memur sendikalarının yönetici, denetçi, şube yöneticisi gibi üyeleri sendika faaliyetlerini yürütüyor. Bu kişiler de yine kamu görevlisi; bir kurumda öğretmen, mühendis, sayman gibi kadrolardaki memurlar. Fakat bu profesyonel sendikacılar memuriyet hizmeti yürütmüyor. Kurumlarından maaş almıyorlar, devlet onlar için sigorta primi yatırmıyor. Bu kişiler profesyonel sendikacılık yaptıkları dönemde kurumlarından aylıksız izinli sayılıyor. 

Sendika üyeleri ve faaliyetleri yürütenlerin kamu görevlisi olması gerekiyor. Kamu görevlisi kavramı kanunda zaman içinde değişikliğe uğruyor. Tanım da değişiyor.

2001: “Kamu Görevlisi: Kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya pozisyonunda daimi suretle çalışan, adaylık ve deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerini,

2007: “Kamu Görevlisi: Kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya sözleşmeli personel pozisyonunda çalışan, adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerini,”

2012: “Kamu görevlisi: Bu Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında istihdam edilenlerden işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlilerini,”   

Kanunun ilk halinde sözleşmeli personel ve aday memurlar sendikalara üye olamıyor. 2007 yılında sözleşmeli memurların üye olması mümkün hale geliyor. 2012 yılındaki değişiklikle işçi dışındaki tüm kamu görevlileri sendikalara üye ve yönetici olabiliyor. Yönetici olanlar aylıksız izinli sayılıyor.

Aylıksız izinli profesyonel sendikacıların maaşını görevli oldukları sendika ya da konfederasyon ödüyor. Sosyal güvenlik primleri de yine sendika tarafından ödeniyor. Maaşlarda ayrım olmuyor ama sosyal güvenlik primleri yönüyle sendika üyeleri arasında ayrım olabiliyor.

2008 Ekim öncesi memurların emekli keseneği ile 2008 Ekim sonrası memurların sosyal güvenlik primi zaten farklı hesaplanıyor. Bir de sözleşmeli personel (SSK’lı) iken profesyonel sendikacı olanlar var ki onlar sosyal güvenlik bakımından memuriyet rejimine (4/1-c Emekli Sandığı) bile tabi değiller.

Sigortalılık statülerini düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde hizmet akdine tabi çalışanlar 4-1/a (SSK), kendi namına çalışanlar 4-1-b (Bağ-Kur), Kamu idarelerinde çalışanlar 4-1/c (Emekli Sandığı) olarak 3 statü belirleniyor. 4-/c kapsamında giren memurlar için kadro ve pozisyonlarda sürekli çalışanlar ifadesi kullanılıyor. Sözleşmeli memurların DMK’daki tanımında “özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına(?) ihtiyaç gösteren geçici işlerde” sözleşme ile çalışan büro personeli, öğretmen, hemşire, zabıt katibi, veznedar, gardiyan gibi sözleşmeli memurlar sürekli kabul edilmiyor. Bu kişilere SSK üzerinden sosyal güvence sağlanıyor.

Sözleşmeli memurlar profesyonel yönetici olduklarında ise SSK’lı iken seçildikleri için yine 4-1/c (Emekli Sandığı) sigortalısı olamıyorlar.

Memurlarla aynı işi yapan sözleşmeli personelin maaşı düzeltilse, yıllık izni çıkıyor; tayini düzeltilse sosyal güvenliği çıkıyor. Bu sözleşmeliler toptan kadroya geçirilse herkes rahatlayacak gibi görünüyor.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor