Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
1587OKUNMA

Parlamenter Sistemin Son Torba Yasasından Taşınmazlara Enflasyon Düzeltmesi

Türk ekonomisi 2000’li yılların başına kadar yüksek enflasyonla yaşanan bir sürece sahne oldu.

Bu dönem boyunca iş dünyasının beklentisi, enflasyon muhasebesine geçilmesi ve enflasyondan yani parasal şişmeden kaynaklanan ve reel anlamda gelir ya da kazanç olmayan unsurların vergi dışı bırakılması olmuştu.

Ancak o yıllarda iktidarlar ve Maliye Bakanlığı bu taleplere olumlu bir yanıt vermemişti.

Gerekçe olarak da o yıllarda enflasyon muhasebesine geçilmesi halinde enflasyonun kalıcı bir şekilde kabul edilmiş olacağı ifade ediliyordu.

Öte yandan enflasyon muhasebesi olmasa da aktifteki iktisadi kıymetler için yeniden değerleme gibi kısmi enflasyon muhasebesi yöntemlerinin de bu dönemde uygulandığını belirtelim.

2000’li yıllarla birlikte enflasyonun kontrol altına alınmasıyla birlikte enflasyon muhasebesine ilişkin düzenleme yapıldı.

Bu kapsamda bilançoların yeni dönemde gerçek durumu yansıtması amacıyla 2004’te bilançolar güncel hale getirildi.

Ondan sonra da bugüne kadar bir daha enflasyon düzeltmesi yapılmadı.

Çünkü Yasa maddesine göre; içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde fiyat endeksinin %100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10'dan fazla olması halinde malî tabloların enflasyon düzeltmesine tâbi tutulması gerekiyordu.

Oysa 2004’ten bir bu yana son 14 yılın enflasyonu kümülatif olarak TÜFE’de %226, Yİ ÜFE’de ise %227 oranında gerçekleşmiş durumda.

Bu da gösteriyor ki bilançolardaki iktisadi kıymetler gerçek değerinden oldukça uzaklaşmış gözüküyor.

Erken seçime giderken, Parlamenter sistemin son Torba Yasası (Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun) ile işletmelerin aktifinde yer alan taşınmazların ve bunlara ait birikmiş amortismanların Yİ ÜFE ile değerlendirilebilmesi imkanı getirildi.

Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi ve gelir vergisi mükelleflerine sağlanan bu imkanla işletmeler, aktiflerindeki taşınmazları gerçek değerine çekememiş olsalar da en azından enflasyon kadarlık bir kısmını güncellemiş olacaklar.

Geçmişte yapılan enflasyon düzeltmesinde herhangi bir vergi ödemesi sözkonusu değilken bu kez %5’ oranında bir vergi ödenmesi gerekecek.

Taşınmazların yeniden değerlemesinin vergi mükelleflerine parasal olarak nasıl bir katkısı olacak diye bakacak olursak, değerleme öncesindeki yasal düzenlemeye göre daha az vergi ödeyeceklerini söyleyebiliriz.

Şöyle ki;

Örneğin yeniden değerleme olmadığında 100 TL satış kârı çıkan bir taşınmaz satışında kârın %50’si vergiden müstesna idi. Bu durumda ödenen vergi (50x%22=) 11 olmaktaydı.

Şirket yeniden değerleme yaptığında eğer 100TL’lik artış olursa ödeyeceği vergi (100 x%5=) 5 TL olacak yani 6 TL vergiyi az ödeyecektir.

Vergi mükellefleri 30 Eylül 2018 tarihine kadar taşınmazlarını yeniden değerlemeye tabi tutabilecekler.

Taşınmazların tamamının mı yoksa bir kısmının mı yeniden değerlemeye tabi tutabileceği konusu şu aşamada henüz net değil. İdare, Yasayla kendisine verilen düzenleme yapma yetkisini kullandığında detayları öğrenmiş olacağız.

Yeniden değerleme yapıldıktan sonra artık amortismanlar da yeni değerler üzerinden ayrılacak. Bu da kısa vadede satış yapmayacak vergi mükelleflerine gelecek açısından bir imkan sağlayacak.

Öte yandan düzenleme sayesinde İdare ise, taşınmaz satışından kaynaklanan kazancın gelecekte alacağı vergisini peşin olarak ancak daha az tutarda tahsil etmiş olacak.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor