Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Bülent TAŞ
Bülent TAŞ
2071OKUNMA

Merkez Bankası Sattığı Dövizi Nasıl Geri Alabilecek?

Merkez Bankası finansal sonuçlarını Vergi Usul Kanunu ve Merkez Bankası Kanunu hükümlerini esas alarak raporlamaktadır. Ayrıca uluslararası muhasebe standartlarına göre hazırlanan finansal raporları da kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde raporlanan 2018 yılı vergi sonrası kâr 56,3 milyar TL, UFRS esaslı olarak raporlanan kâr ise 37,4 milyar TL’dir.

Merkez Bankası vergi esaslı finansal raporlarını esas alarak kârını dağıtmakta olup kâr dağıtımı Merkez Bankası Kanununun aşağıda yer alan 60. maddesi hükmü çerçevesinde gerçekleşmektedir.

Bankanın yıllık safi kârı, aşağıdaki şekilde dağıtılır,

  • %20'si ihtiyat akçesine;
  • Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden, %6 oranında ilk kâr hissesi olarak hissedarlara;
  • Yukarıdaki yüzdeler tutarının düşülmesinden sonra kalan miktarın en çok %5'i, iki aylık maaş tutarını geçmemek üzere Banka mensuplarına ve %10'u fevkalade ihtiyat akçesine;
  • Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden Genel Kurul kararıyla en çok %6 nispetinde ikinci kâr hissesi olarak hissedarlara.

Bu dağıtımdan sonra kalan bakiye Hazineye verilir.

Ayrıca Merkez Bankası Kanununun 59. maddesi, Bankanın yıllık gayrisafi kârından, ertesi yıllarda Bankaya has işlemler dolayısıyla meydana gelebilecek muayyen riskleri karşılamak üzere Banka Meclisince uygun görülecek tutarlarda provizyonlar ayrılabileceğini öngörmektedir.
Söz konusu Kanunun 61. maddesiyse

  • Bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile altınların değerlemesi sonucu oluşan değerleme farklarının ayrı bir hesapta izleneceğini,
  • Bu varlık ve yükümlülüklerin değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine oluşan gerçekleşmemiş değerleme farklarının, değerlemenin yapıldığı dönem kazancına dahil edilmeyeceğini ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmayacağını, Banka aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme farklarının ise değerlemenin yapıldığı dönem kazancından düşülmeyeceğini ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmayacağını

hükme bağlanmıştır.

Merkez Bankası 2018 yılında dövizde yaşanan dalgalanmaları kontrol edebilmek için önemli boyutta dövize dayalı işlem yapmış ve bu işlemlerden 56 milyar TL kâr elde etmiştir. Bu şekilde gerçekleşen kur farkı gelirleri Bankanın vergiye tabi kazancını ve dağıtılabilir kârını önemli ölçüde artırmıştır. Buna karşılık bankanın evalüasyon zararları 61. madde kapsamında kazancın hesabında indirim olarak dikkate alınmadığı için banka aslında olduğundan daha kârlı görünmüştür. VUK bazlı kâr ile UFRS bazlı kâr arasındaki farklılık ta büyük ölçüde bundan kaynaklanmıştır.

Banka 2018 yılı VUK esaslı kârını 60. madde hükümleri çerçevesinde dağıtıma tabi tutmuş ve kalan tutarı Hazineye aktarmıştır.

UFRS bazlı kârın Bankanın gerçek durumunu yansıttığı hususunda bir tartışma olmasa gerek. Buna karşılık yapılacak bir şey yok, yasal düzenlemeler böyle denilebilir. Bu doğru ancak, Bankanın bu durumu göz önünde bulundurarak 59. madde çerçevesinde muayyen riskleri karşılamak üzere provizyon ayırması yerinde olurdu. Ayrıca Banka döviz satarak elde ettiği kârı Hazineye aktardığında, döviz rezervlerini eski düzeye getirmek için ihtiyaç duyacağı kaynaktan da olmaktadır.

Bu dengesizliğin önlenebilmesi için Merkez Bankası Kanununda değişiklik yoluna gidilmesi, gerçekleşen kur farkı kârlarının provizyon olarak ayrılacağının ve hiçbir zaman dağıtıma tabi tutulamayacağının hükme bağlanması yerinde olur. Tabii Banka yedeklerinin veya diğer provizyonların bir yasal düzenleme ile tekrar dağıtılabilir hale getirilmesinin önüne bir engel koymak mümkün değil. Burada da aklı selimin devreye girmesi gerekir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor