Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Kültür ve Sanat

Duygu MENTEŞ
Duygu MENTEŞ
2959OKUNMA

Kültür-Sanat Sektörü: Hayat Mertel ile Söyleşi

Bir yılı aşkın süredir pandemiyi yaşıyoruz. Bir müzik emekçisi olarak geçirdiğiniz bu dönem nasıldı, nasıl etkiledi sizi, hayatınızı? Mesleğinizi icra edemediğiniz bu dönemin duygusunu nasıl ifade edersiniz?

Kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor bu durumu. Çünkü ilk önce Türkiye’de müzisyen olmak cesaret isteyen bir iş. Bu, aşk ile yapılacak bir iş. İçinizde o mesleğe karşı bir aşk yoksa sadece para kazanmak için yapamıyorsunuz. Ben konservatuar mezunuyum ama serbest çalışmayı tercih eden konservatuar mezunlarındanım. Kendi istediğim şekilde çalışabilmek için. Dolayısıyla ilk önce manen bir yıkıntı oldu. Pandemi başlamadan iki gün önce, karantinaya girmeden, bir tekli albüm anlaşması yapmıştım. Kötü günlerin ardından gelecek iyi günler olarak nitelendirmiştim. Benim için daha yeni başlıyormuş her şey. Dolayısıyla onun psikolojik bunalımını yaşadım. Sonra kendimi çok sorguladım, mesleğimi sorguladım. Doğru ülke mi? Doğru meslek mi? Bu sorular kafamda çok gitti geldi ve bu yüzden ben, birçok arkadaşım şaşırdı, altı ay boyunca şarkı söylemeyi kestim. Spor yaptım, temizlik yaptım, yemek yaptım. Kendimi kapattım. Altı ay sonra kendime geldim. Hayır, doğru meslek. Ben bu mesleği, çok severek, çok zorla okudum. Ailemin istememesi yüzünden çok zor o okula gittim, çok zor mezun oldum. Dolayısıyla ben bu iş için çok şeye katlandım, bu da bunun bir parçası diye düşündüm. 

Peki ya maddi olarak?

Biz tabii pamuk işçisi gibiyiz diye düşünüyorum ben, bazen altı ay çalışıp bazen boş geçirdiğimiz. Bazen bir bakarsanız, serbest müzisyenler için söylüyorum, işler harika gider, bazen, ülkenin en ufak probleminde tek iptal olan bizim sektör olduğu için, bir anda bütün işleriniz iptal olur. O ay kazanacağınız her şeyi kaybetmişsinizdir. Biz buna alışkınız esasında, başta da söylediğim gibi aşkla yaptığımız için işimizi bu ülkeye de alıştık, bu ülkede müzisyen olmaya da alıştık ama pandemi bambaşka bir süreçti tabii. Ben şanslıyım ki, küçük bir para atmıştık kenara, altı ay onunla idare ettik açıkçası. Sonra kenardaki o para bitiyor, destek yok. Zaten şubat ayında da terör olaylarıyla işlerimiz iptal olmuştu, iptallere şubat ayında başlamıştık. Şubat ayından itibaren hiç iş olmadan ağustos ayına geldik, eylül ayında üç-beş iş yaptık derken tekrar kısıtlamalar başladı. Ben de çözüm aramaya başladım “Ne yapmalıyız, ne yapmalıyız?” Eskilerin bir deyimi vardır, zor günler için yastık altına altın, bilezik atarlar. Bizim öyle bir şansımız olmuyor tabii ki, biz kazandığımız parayla geçiniyoruz. Ben konservatuar mezunu olduğum için, bir yandan öğretmenlik yaptığım için yastık altına zamanında farkında olmadan çok şey atmışım. Onları çevrim içi derslere taşıyabildim. Bu benim şansım mı yoksa yıllardır biriktirdiğim her şeyi kullanmam mı bilmiyorum buna karar veremedim. Çevrim içine taşımam ile birlikte on aydır şan dersleri, koro çalışmaları, çocuk korosuna dersler, solfej eğitimi derken sıkı bir çalışma temposundayım. Ama tabii ki sahneyi çok özlüyorum, inanılmaz özlüyorum. Maddi olarak o toparladı on aydır bizi.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan desteğe başvurdunuz mu? Pandemi sürecinde yerel yönetimlerin ve özel kurumların desteği oldu mu?

Eşim de benim gibi müzisyen. İkimiz de serbest çalışıyoruz. Ben dedim ki, çevrim içi çalışıyorum, para kazanıyorum. Çok kötü durumda olan arkadaşlarım var, enstrümanlarını satan arkadaşlarım var. Alaylı olup ders verme şansı olmayan arkadaşlarım var. Ben onların hakkı olduğunu düşünüp, bir eve iki para girmesinin haksızlık olacağını düşünüp başvurmadım. Eşim başvurdu, buna çoğu arkadaşım şaşırdı ama bence haksızlıktı. Eşim başvurdu, haziran dâhil bin liralar uzatıldı, sağ olsunlar ama çok yetersizdi tabii.

Ataşehir Belediyesi, Ataşehir’in Sesleri ile müzisyenlere destek amacıyla bir proje başlattı. 19 Haziran’da yayınlandı ama ücreti öncesinde yatırdılar. Büyükçekmece Belediyesi müzisyenlere destek adı altında minik minik konserler yaptı. Oradan da bir destek gördük. Ama ben çevrim içi dersleri yapmasaydım, kenardaki para bittikten sonra minik destekler ancak 1-2 ay idare ederdi bizi. İstanbul’da yaşamak, Türkiye’de yaşamak biliyorsunuz çok zor, her şey çok pahalı. Bir şekilde atlatıyorum ama gel de bana sor demişler ya… 

Kademeli normalleşme kararı açıklandı. Kültür, sanat sektörü çalışanları adına herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?

Şaşırmadım açıkçası. Böyle bir şey beklemiyordum. En ufak bir problemde, bütün sektörler kapılarını açıyor, kırk yılda bir aklınıza gelebilecek, her zaman gitmenize gerek kalmayacak birçok sektör ülke yansa bile kapısını açıyor, işini yapabiliyor, serbest olarak yaptığı bir işten bahsediyorum, kamu kuruluşlarından bahsetmiyorum, ama müzik Türkiye’de… Yani bu konu çok derin bence. İnsanların bilinçaltına inmek lazım, sanat ne ifade ediyor insanlar için? Gerçekten sanat ne ifade ediyor? Eğlence mi? Bence, eğlence. Onun için de biz en ufak problemde iptal oluyoruz. Biz zaten müzisyenler olarak aramızda konuşuyoruz. Her şey bitecek en son biz açılacağız. O belli yani. 

Pandeminin müzisyenler üzerinde yarattığı etki anlaşılıyor mu sizce?

Çok az bir kesim anlıyor. O kesim de, ya çok iyi bir müzik zevkine sahip ya ailesinde müzisyen var ya da kurslara gitmiş. Müzisyenlerin içine girince anlıyorlar bu işin ne kadar zor olduğunu. Anlaşıldığını düşünmüyorum. İnsanlar halen bizim ne yaşadığımızın farkında değil.

Yapılan çağrılara ben de destek verdim. Serkan Çağrı’nın başlattığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı yardımında da benzer bir şey yapmıştık hepimiz ancak aylık bin lira gibi bir yardımla sonuçlanabildi. Ulaşabildiğimiz nokta orası. Bence müzik sektörünün daha büyük sorunları var. Biz birlik olamıyoruz. En büyük problemimiz bu müzisyenler arasında. Yani meslek birliklerimiz bile birbiriyle kavgalı. Bir sendikamız olamıyor. Birçok sendika var, her sendika birbiriyle kavgalı. Müzisyenlik aynı zamanda bir ego. Ego olduğu için biz, bir arada olamıyoruz.

Herhalde ilk defa herkes aynı anda sosyal medya paylaşımları yaptı. Ama gördüğünüz gibi o da silindi gitti. Haziran ayında açıklama yapıldı bu paylaşımlardan sonra, 3 bin lira destek verilecek onun da daha önce desteğe başvuranlara yapılacağı anlaşıldı. E ben biliyorum ki mesela Adana’da kafe ve restoranlarda çok da iyi bağlama çalan bir arkadaşımız, sendikaya bağlı ve ona rağmen o bin liralık desteği alamadı. O zaman, bu 3 bin lirayı da alamayacak demek.

Yani hatalar, yanlışlar var mı var. Eksikler var mı, var. Yardım yapıldı mı, yapıldı. Yeterli mi, hayır.  Biz anlaşılıyor muyuz? Hayır. Türkiye’de yaşıyoruz, ben kabullenişe geçmişim ülkeyi. Yani Almanya’da değiliz. Almanya’da ciddi destekler yapıldı. Orada da arkadaşlarım var. Ne kadar kazandığı soruldu, o ücret hesaplarına yatırıldı ama biz Almanya değiliz, Türkiye’de yaşıyoruz. O kadar yanlış şey var ki Türkiye’de, burada da çok büyük bir gelişme beklemek… Bilemedim.

Kültür-Sanat Sektörü: Hayat Mert ile Söyleşi

Pandemi sürecinin en çok etkilediği sektörlerden biri olarak müzik sektörünün ve müzisyenlerin dayanışma içerisinde olduğunu düşünüyor musunuz?

Bence müzisyenler dayanışma içinde değil. Müzisyenlerin dayanışma içinde olduğunu düşünmüyorum. Ben liseyi İstanbul Üniversitesi Konservatuarı’nda okudum, üniversiteyi İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okudum. Bir albümüm var. 1993’ten beri sahneye çıkıyorum. Ben neden Müyorbir üyesi değilim? Neden ben üye olarak alınmıyorum Müyorbir’e? Yeni şartname çıkmış, işte internette bilmem kaç tıklanma, bilmem nerede şu kadar satış, Ama 10 sene önce üye olanlardan böyle bir şartname istenmedi. O kişilerin benim kadar eğitimi yok, benim kadar sahnede geçirdikleri zaman yok. Benim kadar ömrü müzikle geçmiş, notayla geçmiş bir insan, albümü olan bir insan yeni kural çıkarttık diye Müyorbir’in üyesi olamıyor.  Ben de bunu sormak istiyorum yani. Tekrar başta söylediğim cümleye dönersem müzisyenler birlik içinde değil. İnanın biz daha dün organizasyon firmalarıyla konuşuyoruz. Her şey geçti diyelim, pandemi bitti. Bizim sektörün bir fiyat politikası yoktur. Orada çok fena savaşlar olacak. Biz şimdiden bunu konuşuyoruz. Hani birlik? İki gün sonra benim gitmediğim bir işe, müzisyen arkadaşım “Olur mu ya bu fiyata gidilir mi?” dediğim bir işte, eminim bir başka arkadaşımın fotoğrafını göreceğim.  Ben bir dayanışma olduğuna çok da inanmıyorum. Şu açıdan da inanmıyorum. Ben serbest çalışmayı tercih ettim. Kadrolu öğretmenlik yapmadım. Beni o kadar az arkadaşım aradı ki. “Canım ne oldu, siz serbest çalışıyordunuz, sen kadrolu öğretmenlik de yapmıyorsun, bir şeye ihtiyacınız var mı diye o kadar az arkadaşım aradı ki. Buradan pay biçmek lazım biz egosal bir iş yapıyoruz.

Önümüzdeki günler için ne bekliyorsunuz?

Ben bir şey beklemiyorum artık, ben işimin açılmasını bekliyorum, işim açılsın emeğimle, alın terimle para kazanayım istiyorum. Yardım filan zaten nereye kadar yardımla? Ha çok iyi yardımlar olur, şu anda mesela İstanbul’da yaşıyoruz. Kira, apartman aidatı, elektrik, su, mutfak masrafı, o, bu, şu derken iki kişilik aileden bahsediyorum en az 4-5 bin lira o da dikkat edilirse. Pazara gidiyorsunuz 250 liradan aşağıya pazardan çıkamıyorsunuz. Dolayısıyla en az böyle bir 5 bin lira aylık yardım olacak, diyeceksiniz ki “İşler başlayana kadar beni her ay bu kadar yardım idare eder.” E o da olmadığına göre bizim işimiz gücümüz hemen açılsın benim beklentim bir tek bu yönde.

Kültür-Sanat Sektörü: Hayat Mert ile Söyleşi

HAYAT MERTEL

1993-1995 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı Türk müziği okuyan Hayat Mertel, İstanbul Teknik Üniversitesi TMDK Ses Eğitimi bölümünden 2001 yılında mezun olmuştur. Sahne çalışmalarına konservatuar yıllarında başlayan Mertel, ENBE Orkestrası, “Engin Titiz- Orkestra Vals” ve birçok televizyon kanalının kültür sanat programının orkestra solistliğini üstlenmiştir. “Eski Günlerdeki Gibi” adlı albüm çalışması 2015 yılında yayınlanan Mertel, “Hayat ve Orkestrası” adını verdiği çalışmalarını sürdürmektedir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor