Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Onur ÇELİK
Onur ÇELİK
10389OKUNMA

İlk Çeyrek Büyüyen Türkiye Ekonomisi İkinci Çeyrekte Ne Olur?

Türkiye ekonomisi dünya çapında 2020 yılı başında, Türkiye de ise etkisini 11 Mart gibi göstermeye başlayan salgının yarattığı ekonomik ve sosyal sorunlara rağmen yılın ilk çeyreğinde %4,5 oranında büyüdü. Ekonomimiz bakımından son derece sevindirici olan bu durum acaba yılın ikinci çeyreğinde de devam edebilir mi bir göz atalım hep birlikte.

Dünyada İşler İyi Gitmiyor

Her ne kadar tüm dünya çapında ekonomik küçülmenin ne kadar olduğu netleşmese de aşağıda yer alan tablolardan da anlaşılacağı üzere tüm dünya genelinde yılın birinci çeyreğinde ticaret hacmi %2,9 oranında, sanayi üretimi ise %4,3 daralmış vaziyette. Türkiye’nin sanayi üretimi ise maalesef 134 ayın en düşüğüne gerilemiş durumda.

Koronavirüs salgını, dünyanın en büyük ekonomilerini de derinden sarsmış halde. ABD ekonomisi % 4,8daralırken, Çin ekonomisi ilk çeyrekte %6,8 küçüldü. Avrupa Birliği ise %3,5 geriledi. Fransa’daki küçülme ise %5,8 ile İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en sert düşüş oldu.

Türkiye ekonomisi büyüdü, bize ne Dünya ekonomisinden demek ise tahmin edebileceğiniz üzere ne yazık ki artık mümkün değil. Türkiye ekonomisi dışa açık, birçok tedarik zincirine eklemlenmiş, ihracatının içerisinde ithal girdi oranı %65’ler oranında olan ve dünyaya entegre bir ülke. Üstelik yıllık ihracatının % 50’sini ise Avrupa bölgesine gerçekleştiriyor.

Peki Türkiye’nin ihracatı bu süreçte ne olmuş diye baktığımızda ise bu noktada da çok olumlu sinyaller alamadığımızı görüyoruz. Nitekim en son açıklanan ihracat verilerine göre Türkiye‘nin ihracatı geçen yılın aynı aylarına göre Mart ayında %17,8 Nisan ayında %41,4 Mayıs ayında ise %40,8’lik bir gerileme yaşamış durumda. Yani son 3 aydır ihracatımız kesintisiz olarak düşüyor. 

Sonuç

Ulusal ve uluslararası birçok ekonomik araştırma merkezi yukarıda yer alan veya burada yer veremediğimiz çok sayıda veriyi kullanarak yaptığı analizlerde, Türkiye ekonomisi için karamsar bakış açısına göre %30 oranında, daha iyimser bir bakış açısına göre ise %23 oranında bir ekonomik daralma öngörüyorlar. Ekonomik daralmanın yaşanacağı kesin olmakla birlikte, temennimiz haziran ayında başlayan normalleşme süreci ile birlikte bu oranın daha da düşük gerçekleşmesi.

İçinde bulunduğumuz salgın süreci hepimize yaşadığımız dünyanın gelecekte aynı dünya olmayacağını çok net bir şekilde tekrar hatırlatmış oldu. İş yapma şekillerimizin mecburen değişeceği, daha dijital, daha esnek, çevik şirketlerin ve organizasyonların geleceğe adapte olabileceğini gösterdi. En önemlisi ise tedarik zincirlerinin geçtiği ülkelerin bazılarının (Çin, Hindistan gibi) yerini, meydana gelecek değişim sebebiyle Türkiye’nin alabileceği konuşuluyor. Fırsattan istifade edebilmek ve bunun kalıcı olabilmesi adına Türkiye’nin mutlaka teknolojiye dayanan ve katma değeri yüksek ürün üretebilen yeni bir sanayi alt yapısı kurgulaması şart. Haliyle bunu başarabilmek için de yepyeni bir eğitim modeline yani ezbere dayanmayan, analitik, yaratıcı, özgür ve sadece bilimsel temellere dayanan bir eğitim sistemine geçilmesi ise elzem.

Umudumuz ve dileğimiz yeni değişim rüzgarlarının estiği bu günlerde ayazda kalmamak..

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor