Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
3793OKUNMA

Hong Kong Kalabilmek Singapur Olabilmek!

Pandemi döneminde küresel boyutta bölgesel lojistik ve ticaret merkezlerinin sağladığı avantajların biraz daha belirgin hale gelmesi, ihracata dayalı büyümeye çalışan ülkelerin ekonomilerinin geleceği için bu merkezlere sahip olmanın ya da yakınında bulunmanın stratejik önemini artırmıştır. Ayrıca bu merkezler, dış ticaret yapan şirketlerin gelecekteki hedef pazar(lar) vizyonuna uygun uluslararası ticari yapılanma lokasyonlarının seçiminde de belirleyici olmaktadır. Özel modellerle hızlı gelişen bölgesel lojistik ve ticaret merkezleri (hub) denilince ilk akla gelen şehirler, ülke şehir konumunda olan Hong Kong ve Singapur’dur. Dünya nüfusunun %60’ınının yaşadığı Asya coğrafyasında hızlı büyüyen ekonomiler ile büyük ekonomilerin ortasında yer alan bu iki kentin coğrafi avantajlarına ek olarak serbest bölge enstrümanı, düşük oranlı ve az sayıda vergiler ile bürokratik işlemlerde sağladığı kolaylıklarla oluşan cazibesini doğru anlamak ve iyi değerlendirebilmek gerekir. Bu merkezler, parçası olduğu ülkelerle birlikte yakın coğrafyasındaki ülkelerin de ticaretine ve küresel ekonomiye entegrasyonuna ciddi katkılar yapmaktadır.

Bu yazımızda, söz konusu iki ticaret merkezinin gelişim hikâyelerini, güncel ekonomik göstergelerini ve çok uluslu şirketlerin yapılanmasındaki yerlerini kısaca özetleyip benzer yeni merkezlerin oluşumunda alınacak dersleri vurgulamaya çalışacağız.

HONG KONG

1960’lara kadar mütevazı bir tarım ve balıkçı kenti olan Hong Kong’un 7,5 milyon nüfusunun %92’si han Çinlilerinden oluşmaktadır. Hong Kong, Çin’deki rejimden kaçan küçük sanayiciler ve özellikle Şangay’dan gelen tekstilcilerin yatırımları, getirdikleri dinamizm ile deniz taşımacılığının bileşimi ve serbest ticarette yeni açılımların etkisiyle önce imalat sanayiinde, sonraki yıllarda ise hizmet sektörlerinde inanılmaz performans göstermiştir. 1961-97 arası dönemde ekonomisini 180 kat büyüten Hong Kong 2020’de tahminen $341 milyarlık (PPP $440 milyar) büyüklüğü ile dünyanın 35’inci ekonomisidir. Ekonomik büyüklük açısından 1993 yılında Çin ekonomisinin %27’si iken Çin’in hızlı ve agresif büyümesi ile bu oran %3’lere kadar gerilemiştir. Hong Kong’un cazibesi, bölge ülkeleri yanında (başta Çin’le olmak üzere) bölge ile ticaretini artırmak isteyen çokuluslu şirketler için de devam etmektedir. Son dönemde (2015-2019) Amerikan şirketlerinin ilgisinin azaldığı, Çinli ve Avrupalı şirketlerin daha çok tercih ettiği Hong Kong’ta bulunan şirketlerin %73’ü Çin’le iş yapmak için bulunduğunu söylemektedir. Politik geleceği hakkında duyulan endişelere ve yaşanan gerginliklere rağmen Hong Kong dünyada,

  • İş yapma kolaylığında #1’inci,
  • Ekonomik özgürlükte #1’inci,
  • Finansta #2’nci,
  • Rekabetçi şehirlerde #6’ncı
  • Deniz taşımacılığı ve lojistikte #8’inci,
  • Yolsuzlukta (iyiden kötüye listesinde) 16’ncı,
  • Düşük vergi oranı (kurumlar vergisi oranı %16,5; az sayıda malda gümrük vergisi)
  • 44 Ticaret anlaşması, 8 Serbest Ticaret Anlaşması,

ile dünyanın en serbest ülkesi hüviyetiyle bölge coğrafyası ve küresel ekonomideki yerini sürdürebilmektedir.

SİNGAPUR

Toplam 5,7 milyon nüfusunun %76’sı Çinlilerden oluşan Singapur, bağımsızlığını elde ettiği 1965 yılından 1995 yılına kadar geçen 30 yıllık dönemde ekonomisini yıllık ortalama %6 büyüterek Güney Kore, Hong Kong ve Tayvan’la birlikte Asya Kaplanları arasında yer aldı. Hong Kong’un 1997’de Çin’e devri sonrasında, dış ticarette ve doğrudan yatırımlarda Çin’e bağımlılığı giderek artarken, $392 milyar (PPP $615 milyar) büyüklüğü ile dünyanın 31’inci büyük ekonomisi Singapur’un her iki konuda da Çin’e ya da herhangi bir ülkeye bağımlılığı bulunmamaktadır. Singapur’un, dış ticarette ve yabancı sermaye girişinde bölge ülkeleri ile dünyanın geri kalanı arasında dengeli bir ilişkisi vardır. Örneğin Hong Kong ticaretinin %51’ini Çin’le yaparken Singapur için bu oran sadece %13’tür. Hong Kong’un siyasi geleceğinin belirsizliği nedeniyle son yıllarda daha fazla tercih edilen Singapur, düşük vergi oranları ve akılcı uygulamaları ile dünyada,

  • Deniz taşımacılığı ve lojistikte #2’nci,
  • İş yapma kolaylığında #2’nci
  • Ekonomik özgürlükte #2’nci,
  • İnovasyonda #3’üncü,
  • Rekabetçi şehirlerde #3’üncü,
  • Yolsuzluk endeksi (iyiden kötüye) sıralamasında #4’üncü,
  • İngilizce konuşan ülkeler arasında #5’inci,
  • Düşük vergi oranları (%17 kurumlar vergisi, %7 KDV, %15 kar payı stopajı),
  • 88 Ticaret anlaşması, 24 Serbest Ticaret Anlaşması,

ile “vergi cenneti” olarak değerlendirilmekte, bölge coğrafyasındaki ülkeler ve küresel çok uluslu şirketler için giderek daha fazla tercih edilmektedir.

SONUÇ

Hong Kong’ta yaşanan gerginlik, NSL-Ulusal Güvenlik Yasası, politik geleceği ile ilgili endişeler nedeniyle son dönemde (Çinli ve Avrupalı şirketler hariç) yerel ve yabancı büyük şirketler Singapur’u tercih etmekte, bazı büyük şirketler merkezlerini Hong Kong’tan Singapur’a taşımakta, orta boy şirketler ise taşınmanın faydasının belirsizliği ve taşınma maliyetleri nedeniyle “bekle gör” politikası izlemektedirler. Singapur son dönemde, özellikle de finans şirketlerince daha fazla tercih edilmek için yaptığı vergisel düzenlemelerle öne çıkmaktadır. Hong Kong’un geleceğiyle ilgili endişelere karşın, yabancı şirketlerin güvenini ve gelecekle ilgili olumlu beklentilerini artırabilmek için Singapur hükümetinin ve ekonomi yönetimindeki kurumlarının yoğun çabaları ve akılcı uygulamaları olumlu karşılık bulmaktadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor