Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Mustafa Sefa KARA
Mustafa Sefa KARA
11290OKUNMA

Hiç “Ölmeyen” Damga Vergisi

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yayımlamış olduğu veriler çerçevesinde, 2019 yılında tüm vergi türleri itibariyle toplam tahsil edilen vergi geliri 819.603.099.000TL’dir. Bu tutarın 207.840.520.000TL’ si Gelir Vergisi, 87.526.811.000TL’ si Kurumlar Vergisi, 144.851.653.000TL’si Katma Değer Vergisi ve 148.190.744.000TL’ si ÖTV tahsilatlarından ibarettir. Dört vergi türü itibariyle tahsil edilen toplam tutar 588.409.728.000TL olup, bu tutar toplam vergi gelirinin yaklaşık olarak %70 ine tekabül etmektedir. Ancak bu çalışmada sizlere vergi gelirimizin yaklaşık olarak %2’sine tekabül eden Damga Vergisinden bahsetmek istiyorum.

2019 yılında toplam damga vergisi kaynaklı tahsilat tutarı 19.187.802.000 TL’dir. Her ne kadar toplam vergi geliri içerisindeki payı az olsa da, Damga Vergisi nevi şahsına münhasır, karmaşık bir takım düzenlemelere sahiptir. Örneğin, vergilendirmede genel kaide gereği, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğramaktadır. Ancak damga vergisi için durum farklıdır. VUK’un 114. maddesinin 4. fıkrası uyarınca damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğmaktadır. Bu demek oluyor ki, 2010 yılında kiraya verdiğiniz eviniz için 2020 yılında kiracınızla davalık olursanız, 2010 yılında yapmış olduğunuz kira kontratını mahkemeye ibraz etmeniz durumunda o tarihte doğmuş olan ancak ödemediğiniz damga vergisi idare tarafından adınıza tarh edilebilecektir.

Damga Vergisi Kanunu bir bütün olarak incelendiğinde, “hükmünden faydalanma” ibaresinden ne anlaşılması gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Bu nedenle kanunda yer alan “hükmünden faydalanma” ibaresi oldukça geniş yorumlanmaktadır. Bu güne kadar gerçekleştirilen uygulamalar ve verilen özelgelerde anladığımız kadarıyla, “kâğıtlarda” yer alan hak ve yükümlülüklere dayanarak, hukuki, ticari, mali olaylar ve sonuçlar yaratmak amacıyla gerçekleştirilen her türlü eylem sonucunda “hükümden yararlanma” söz konusu olabilecektir. Yani, söz konusu kâğıtların her türlü kamu idaresine, mahkemeye, bankaya vb. yerlere ibrazı, hükümlerinin revize edilmesi gibi durumların söz konusu olması, kanunun aradığı hükmünden faydalanma şartının sağlandığı anlamına gelecektir. Bu durumda, idarenin vergi alacağı yeniden doğacak ve 5 yıllık zamanaşımı süresi de kâğıdın hükmünden yararlanılan yılı takip eden yılın başından itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır. Anlaşılacağı üzere, damga vergisine tabi olan “kâğıt” imha edilmediği müddetçe idareye olan borcunuzla aradan on yıllar geçmiş olsa da karşılaşma ihtimaliniz devam etmektedir.

Peki, Damga Vergisine tabi olan ve zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayan kâğıt, yabancı para cinsinden düzenlenmiş ise hesaplama nasıl yapılacaktır?

Hatırlanacağı üzere, Vergi Usul Kanununun 114. maddesinin 4. fıkrasında kanun koyucu, zamanaşımı süresinden sonra kâğıdın hükmünden faydalanıldığı takdirde vergi alacağının yeniden doğacağını hüküm altına almıştır. Kanun koyucu burada kasıtlı olarak “vergi alacağı” ibaresini kullanmıştır. 60 seri no’lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde damga vergisinde vergiyi doğuran olay, kural olarak Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan kâğıtların imzalanmak suretiyle düzenlenerek hukuken tekemmül etmesi şeklinde açıklanmıştır. Dolayısıyla, vergiyi doğuran olay kâğıtların imzalanması ile gerçekleşmiş ve son bulmuştur. Damga vergisine tabi kâğıt için zamanaşımı süresinin yeniden başlaması, kesinlikle vergiyi doğuran olayın yeniden gerçekleşmesi gibi bir sonuç doğurmamaktadır. Kaldı ki böyle bir yorum vergilendirmenin temel mantığına da aykırıdır. 35 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde ise, vergiye tabi kâğıdın yabancı para cinsinden düzenlenmesi halinde damga vergisinin, kâğıt üzerinde yer alan dövizin kâğıdın düzenlendiği tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunan cari döviz satış kuruna göre bulunacak Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanacağı hususu düzenlenmiştir. Bahse konu iki düzenlemeyi bir arada düşündüğümüzde, sormuş olduğumuz sorunun cevabı basit gibi duruyor değil mi?

Yabancı para cinsinden düzenlenen sözleşmenin hükmünden zamanaşımı süresinden sonra yeniden faydalanılması halinde, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yani imza tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanan damga vergisinin mükellef adına tarh edilmesi gerekmektedir. Evet, bizce de ortaya çıkan sonuç budur. Ancak Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı vermiş olduğu özelge (1) ile tamamen farklı bir yorumda bulunmuştur.

İlgili mükellef tarafından, 1998 yılında 10 yıllığına düzenlenen kira sözleşmesi ile ilgili olarak 2005 yılında çıkan bir uyuşmazlık dolayısıyla 2003 tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan kira sözleşmesine ait Damga Vergisi’nin vergilendirme işlemin de kira sözleşmenin düzenlendiği tarihin mi, yoksa ilgili mahkemeye ibraz tarihi olan 2005 tarihi itibarıyla mı yapılması gerektiği konusunda özelge talep edilmiştir.

Konuya ilişkin olarak verilen özelge’ de;

“Buna göre, taşınmazın, … (kiraya veren) ile…….. Büyük Mağazacılık A.Ş. (kiracı) arasında aylık 1.000-ABD Doları karşılığında 10 yıllığına kiralanan ve 1998 tarihinde imzalanan kira sözleşmesinden doğan Damga Vergisi’ nin 31.12.2003 tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olmakla birlikte, //.2005 tarihinde Ankara ….. Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu yapılarak hükmünden yararlanılmış olan ve DV bakımından vergi alacağı 2005 tarihi itibariyle yeniden doğan söz konusu kira sözleşmesinin VUK’ un 114/4. maddesi gereği …….2005 tarihindeki Merkez Bankası Döviz satış kuru esas alınarak (mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden) damga vergisine tabi olması gerekmektedir.” şeklinde görüş bildirilmiştir.

Özelgenin verildiği tarihte, Gelir İdaresi Başkanlığının yeni kurulduğu ve merkezi özelge sistemine henüz geçilmediği göz önünde bulundurulduğunda, konuya ilişkin olarak idarenin yaklaşımının kesinlikle bu şekilde olduğu yorumunda bulunmak pek doğru olmayacaktır. Ancak daha önce verilmiş bu kapsamda bir özelge bulunduğunu bilmenizde fayda vardır.

Sonuç itibariyle, idare tarafından hangi kur üzerinden değerlenir bilemem ama damga vergisine tabi bir sözleşme yapmış iseniz, bir an önce vergisini ödemenizde yarar vardır. Artık biliyorsunuz damga vergisi kolay kolay ölmüyor, her an yeniden doğabilir ve size bir sürpriz yapabilir.

(1) Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 27.12.2005 tarih ve GİB.4.06.17.02/DMG sayılı Özelgesi

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor