Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Araştırmalar

849OKUNMA

Hayatın Ne Kadarını Baş Aşağı Geçirebiliriz?

Fark, fark etmekle başlar; ancak her fark ediş, bir fark edenin

bir şeyi fark edişidir

İhsan Fazlıoğlu

Herhangi bir nesneye veya bir görüntüye baktığınızda retinanıza tersyüz şeklinde yansır. Yani bir nev-i retinamıza görüntü baş aşağıya şeklinde yansıtılmaktadır. Bu tespit 19. y.y.‘ların  başlarında bilim adamları tarafından gerçekleştirildi. Söz konusu tespitin derinliklerine inen Prof. George Stratto, mevcut teoriyi sorgulamaya başladı. Merak ettiği konu, tamamıyla baş aşağıya duran bir ortamda hayatımızın sürdürmenin mümkün olup olmadığıydı. Bahsettiği alanı inşa etmek yerine bulunduğu ortamı tersyüz etmeyi düşündü.   

Hayatın Ne Kadarını Baş Aşağı Geçirebiliriz?                                    

                                        Kaynak: Hayat Kolay

Gördüğü her şeyi baş aşağıya çeviren bir dürbün hazırladı. İlgili mercekleri dürbünün üst kısmına doksan derecede ayarlayıp monte etti. Bu mercekler ışık kırıcılığını önleyen dış bükey merceklerdi. Dürbünü gözüne taktığında ˙npɹoʎüuüɹöƃ (ığɐşɐ şɐq) züʎsɹǝʇ ʎǝş ɹǝɥ

Deneye başlamadan önce dürbünün sağını ve solunu ışık almayacak şekilde siyah örtülerle kapattı. Daha sonra 2-3 gün karanlık bir odada vakit geçirdi. Karanlık çeken zamanların ardından gün boyunca dürbünle görmeye başladı. Gözlerine verdiği zarardan dolayı sol gözünün önündeki merceği siyah bantla kapattı. Her şeyi ters görmeye başladı.  Ellerini görüş alanında hareket ettirmeye devam etti. Elini yukarıya doğru kaldırdığında ; sanki aşağıya iniyormuş gibi görüntüler gördü. İlgili görüntüleri kayda aldı. Görüntüler netti fakat çok gerçekçi gelmiyordu. Stratton’a göre gerçeğin standart ve ölçütü olmaya devam ettiğini gözlerinin önüne konanı anlamak için beyninin hala bu bilgileri kullandığını gözlemledi.    

   Hayatın Ne Kadarını Baş Aşağı Geçirebiliriz?                                           

Kaynak: Anadolu Üniversitesi E-Kampüs

Dürbünle hareket etmeye çalışan Profesör ilk başlarda sendelemeye, cisimlere çarpmaya başladı. Daha sonra aklına fikirler geldi. Söz konusu faaliyetlerini sadece dokunma ve zihnin belleğiyle desteklediğinde karanlıkta hareket etmeyi başarabildi. Yaptığı deney oldukça zor ve karmaşıktı. Çünkü gerçeklikle hayali olanı karıştırmıştı fakat Ahmet Ümit’inde dediği gibi “İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışmıyorsun.” başka da çaresi kalmamıştı.

Hayatın Ne Kadarını Baş Aşağı Geçirebiliriz?

Kaynak: Liste List

Stratton, zaman geçtikçe zorlanıyordu. Zorlanmasının yanı sıra yanlış yönde hareket etmekte epey bir uzmanlaşmıştı. Hareket etmekte uzmanlaşan Stratton, mesafe ve derinlik algısında hatalı olduğu kanısına vardı. Yani bir arkadaşına elini uzatırken veya bir nesneyi eline almak için uzandığında mesafeyi tam olarak tutturamıyor ya kısa ya da uzun kalıyordu.

Stratton’un vardığı asıl sonuç, ilgili görüntülerin retina da nasıl göreceğinin öneminin olmadığı tespitiydi.  Beynimiz algısal adaptasyonu kullanarak dokunma duyusunu ve mekânsal farkındalığını kullanarak durumla başa çıkmayı öğrenebileceğini savundu. Yani retinamıza yansıtılan görüntülerin aslında gerçek olmadığını savundu. Çünkü retinamıza yansıyan bir görüntü beyin esasen beyin onu nasıl algılıyorsa öyle görünüyordu. Örneğin karşınıza bir nesne alın bu nesnenin önüne saydam olmayan ve ışık geçirmeyen cam koyun. Herhangi bir kişide arkaya daha önce gördüğünüz bir ürün koysun. Siz arkadaki nesneyi nasıl hayal ederseniz beyninize o nesnenin görüntüsü öyle yansıyacaktır.

Hülasa, gördüklerimiz aslında algılarımızdır.

1-Hacettepe Üniversite Sosyal Bilimler Dergisi
2-International Universities Press
3-Journal of Experimental Psychology

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor