Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

İmdat TÜRKAY
İmdat TÜRKAY
2572OKUNMA

Dünyada ve Türkiye’de davranışsal kamu politikalarının analizi ve davranışsal yaklaşımların vergi bilincine/vergiye gönüllü uyuma etkisi

Davranışsal içgörü son yıllarda; başta OECD, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar dahil olmak üzere dünya çapında pek çok hükümet ve özel şirket tarafından benimsenen bir araç olmuştur. Türkiye de 2017 yılı sonunda Ticaret Bakanlığı bünyesinde “Davranışsal Aksiyon Takımı” adı altında bir birim kurarak davranışsal içgörüyü bir politika aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Maliye ve vergi alanında ise 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programı ve Orta Vadeli Mali Planda yer alan vergi alanındaki bir temel politika/tedbir olarak ilk defa ülkemiz gündemine girmiş bulunmaktadır. Kamu maliyesi bölümünde yer alan politika ve tedbire göre, vergi mükelleflerinin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılması öngörülmektedir. Belki de uzun zamandır bazı kamu kurumlarında tam adı konmasa da davranışsal yaklaşımlar konusunda çalışmalar yapılıyordu, ancak ülkemizin temel programlarına bu derece güçlü bir şekilde ilk defa girmiş bulunmaktadır.

Davranışsal iktisat yaklaşımı, son yıllarda, kamu politikalarının oluşturulması ve bu politikaların bilimsel olarak değerlendirilmesinde giderek artan bir kullanım alanına sahip olmaya başlamıştır. Davranışsal iktisat, iktisat disiplini içerisinde son yıllarda artan popülerliğine ek olarak, farklı disiplinlerde de benzer yaklaşımlara ilham vermektedir. Örneğin, son yıllarda, davranışsal iktisat ilkelerinden beslenen davranışsal kamu maliyesi, davranışsal halkla ilişkiler, davranışsal finans ve davranışsal kamu politikası gibi farklı yaklaşım ve araştırma alanları ortaya çıkmıştır. Davranışsal kamu politikası uygulamalarının önerildiği alanlar arasında şunlar ön plana çıkmaktadır:

  • Yoksullukla mücadele (Dünya Bankası, 2015),
  • İşsizliğin azaltılması (John, 2018; OECD, 2017; The Behavioural Insights Team, 2018),
  • Kişisel birikimlerin artırılması (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008) ve sigorta planlarına katılımın arttırılması (Thaler ve Sunstein, 2008),
  • İşgücü piyasalarında verimliliğin arttırılması (Dünya Bankası, 2015; OECD, 2017; The Behavioural Insights Team, 2018),
  • Sağlığın teşviki ve iyileştirilmesi (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Eğitime kayıt ve devamın arttırılması (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Enerji tasarrufunun arttırılması (Dünya Bankası, 2015; OECD, 2017; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Çevrenin korunması (OECD, 2017; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Kan ve organ bağışının yaygınlaştırılması (Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Vergi uyumunun arttırılması (OECD, 2017).

Yukarıda yer alan bu önerilerin bir bölümü farklı ülkelerde hayata geçirilmiştir. Davranışsal kamu politikaları yaklaşımı ayrıca Dünya Bankası, Birlemiş Milletler ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) gibi uluslararası örgütlerin de gündemlerinde yer almaya başlamıştır(1).

Örneğin İngiltere, daha davranışsal içgörü takımını kurmadan, tüketici ve rekabet kanununun yürütülmesinden sorumlu Adil Ticaret Ofisi çalışmalarında davranışsal ilkelerden yararlanmaya başlamıştır. 2010 yılında da İngiltere’nin Kabine İşleri Başkanlığı Örgütlenmesi içerisinde yer alan Davranışsal İçgörü Takımı kurulmuştur. Davranışsal İçgörü Takımı üç temel hedef üzerinden hareket etmektedir. Bunlar; en azından iki temel politika alanının dönüştürülmesi, İngiliz Hükümeti politikalarında davranışsal yaklaşımların yaygınlaştırılması ve bu esnada ortaya çıkan maliyetin on katının geri kazanılmasıdır. Davranışsal kamu politikalarında iki temel yönlendirici prensip üzerinden hareket edilmektedir. Bunlar; Thaler’ın dürtme yaklaşımında da üzerinde durduğu pozitif sosyal etki yaratılması ve davranışsal müdahalelerin etkilerinin değerlendirilmesidir. Davranışsal içgörü, özellikle son yıllarda önemi ve dünya çapında kullanımı gittikçe artan bir kavramdır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) (2019) tanımına göre davranışsal içgörü; insanların gerçekte nasıl seçim yaptıklarını keşfetmek amacıyla psikoloji, bilişsel bilimler ve sosyal bilimlerden edinilen bilgileri ampirik olarak test edilmiş sonuçlarla birleştiren politika oluşturucu bir yaklaşımdır. Davranışsal içgörü, temelde üç ana kavramla anılmaktadır: Dürtme, seçenek mimarisi ve özgürlükçü babacılık.(2)

Bu çalışmamızda, dünyada ve ülkemizde davranışsal kamu politikasının gelişimi ve bu konuda yapılan uygulamalara bakılacak ve sonrada 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programı (Orta Vadeli Program) ve Orta Vadeli Mali Planda yer alan “Bütçe Gelirlerine İlişkin Temel Politikalar” bölümünde bulunan temel politika ve tedbirler arasında yer alan  “Vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla davranışsal kamu politikalarından faydalanılacaktır.” Açıklaması ile ilgili olarak gelecek yıllarda Vergi İdaresince neler yapılabileceği konusunda tespit ve önerilerde bulunulacaktır.

DAVRANIŞ BİLİMİNİN/DAVRANIŞSAL İÇGÖRÜNÜN KAMU POLİTİKASINA ETKİSİ

Davranışsal ekonominin konusu insan refahı ve bunun nasıl geliştirileceğidir. Davranış bilimi, insanların nasıl mükemmelden ayrıldığını vurgular. Davranış bilimi; salgın hastalıklar, otoyol güvenliği, göç, yoksulluk, iklim değişikliği, ayrımcılık, suç davranışı, istihdam, eğitim, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çok daha fazlasıyla ilgilidir. Birçok ülkede bu uygulamalar çok iyi bir şekilde uygulanmaktadır. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, OECD ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar da davranış bilimini etkin bir şekilde kullanmakta ve bu alanda birçok çalışmalar yapılmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa Birliği’nde de davranışsal kamu politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Avrupa Komisyonu, 2008'den beri politika yapımına davranışsal bakış açıları uygulamaktadır ve dokuz politika alanında çalışmalar yapmıştır. Avrupa Komisyonu davranışsal içgörüleri resmen uygulanmaya ise 2009 yılında Tüketici Hakları Direktifi ile başlamıştır.

Günümüzde hastaneler hayat kurtarmak ve maliyetleri azaltmak için davranışsal içgörüleri dikkate alıyor ve hatta elde edilen bu bilgileri sadece hastalara değil, aynı zamanda doktorlar ve hemşireler içinde kullanıyor. Hem büyük hem de küçük şirketler müşteri kazanmak ve müşterilerine daha iyisini yapmak için davranışsal içgörüleri kullanmaktadır. Kolejler ve üniversiteler, öğrencilerin daha iyisini yapmaları için davranışsal içgörüleri kullanmaktadır. Hükümetler, geniş bir alanı ele almak için davranışsal içgörüleri kullanıyor. Sosyal medya şirketleri, davranışsal içgörüleri müşterilerinin ve kullanıcılarının memnuniyeti için kullanmaktadır. Dürtme kitabının yazarları olan Thaler ve Sunstein, bizi farklı bir dünyaya davet ediyor ve insanların nasıl düşündüklerini bilerek, kendileri için, aileleri ve toplumları için en iyisini seçmelerini kolaylaştıran seçim ortamlarını tasarlayıp uygulayabileceğimizi ortaya koyuyorlar. Simon Jenkins Guardian’daki yazısında en iyi çılgınlığın “dürtme” olduğunu ve insan davranışlarının ölçülüp modelleme yapılamayacak kadar gizemli ve öngörülemez olduğunu ifade ediyor(3).

Genellikle hükümet çevrelerinde “dürtme” terimi yerine "davranışsal içgörüler" terimi kullanılmaktadır. Diğer dürtüler arasında; hatırlatıcılar, formların basitleştirilmesi, porsiyonların boyutlarında, ürünler için renk seçiminde ve öğelerin bir web sitesine, oy pusulasına veya bir kafeteryada menüye yerleştirilme sırası söylenebilir. Bazı hükümetler de dahil olmak üzere bazı kurumlar, sosyal normlar veya yaygın sosyal uygulamalar ile insanları sürekli olarak dürtüyorlar. Örneğin, 2020'deki COVID-19 salgını sürecinde Dünya Sağlık Örgütü ve hükümetler çok sayıda dürtmeyi insanların toplum sağlığını korumak için kullanmıştır. Bu kapsamda, çalışmada kullanılacak olan dürtme kelimesi; uyarma, teşvik, hatırlatma, dokunuş gibi anlamlarda kullanılacaktır.

Küreselleşen dünyada, ülkelerin artık başarılı olabilmek için politika geliştirme sürecine etki eden pek çok farklı değişkeni göz önünde bulundurması gerekirken, yapılan bu çalışmalar bizlere gösteriyor ki, bu politikaların merkezine insanı almak büyük fark yaratmaktadır. Tabi ki burada, insanoğlunun da oldukça karmaşık olduğunu unutmamak gerekir. Davranışsal yöntemler de insan doğasının bu karmaşık yapısını çözmemize ve bu unsurları politikalarımıza yansıtmamıza yardımcı olmaktadır. Örneğin Hindistan'da, açık alanlarda tuvalet ihtiyacını gidermeyi ortadan kaldırarak halk sağlığını iyileştirmek için davranış ekonomisi açısından yapılan bilgilendirme amaçlı birçok dürtme kullanılmıştır. Bu kapsamda ülkede Dünya Bankası ile ortaklaşa yürütülen proje kapsamında, renkli ve çok temiz tuvaletler yapılmış, hatta günlük olarak belli sayıda tuvaleti kullanan çocuklara çeşitli hediyeler verilmiştir. 2020'deki COVID-19 salgını sırasında birçok hükümet belirli eylemler (halka açık yerlerde maske takmak gibi) yapmak suretiyle,  konulan kuralları desteklemek amacıyla insanları dürtmenin (yönlendirmenin) yararlı olduğu görülmüştür. Yine hükümetlerin uyguladığı sigara içmeme politikalarının bazıları yasaklardır ve bu kapsamda örneğin halka açık yerlerde sigara içme yasağı uygulanmakta iken davranış ekonomisi tarafından sigara paketi üzerinde yer alan sağlık ve sosyal amaçlı sigara içenleri uyarıcı görseller, sigara içenleri dürtmek ve onları sigara içmeme davranışına doğru yönlendirmeye yardımcı olmaktadır.

İnsanlar nasıl yapılacağını bilmiyorsa, bir dürtü onlara yardımcı olabilmektedir. Özellikle metro istasyonları, havaalanları ve büyük alışveriş merkezleri de çok küçük uyarılar sayesinde insanları doğru olarak yönlendirmektedir. Çoğumuz, insanların seçimlerinin genellikle onları mutlu ettiğini varsayarız ya da en azından kendi ışıklarıyla hayatlarını daha iyi hale getirirler. İnsanların hamburger seçmelerinin sebebi, sosisli sandviçler yerine hamburgerleri daha çok sevdikleri içindir. Ancak, bunun yerine sebzeli burger seçerlerse, bunun nedeni ya sebzeli hamburgerlerin tadını sevmeleri veya sağlıklı olduğu konusunda yapılan uyarıcı nitelikteki dürtülerdir. Örneğin, öğle yemeğinde sağlıklı bir yemeğin ardından, akşam yemeğinde sağlıksız bir yemeğin yanında yeşil bir salata ile insanlar dürtüldüğünde, etkinlik veya davranış daha iyi seçimlere yol açabilmektedir. İnsanlar bazen kendi isteklerinin dışında çeşitli dürtülere maruz kalabilir ve kendi arzu ve isteklerinin dışında yönlendirilebilir. Örneğin, sinema biletinin yanında patlamış mısır bedavaya verildiğinde, normalinde bunu yemeyen biri dahi almayı tercih eder, hatta patlamış mısırın bayat olduğunu hissettiği anda dahi bedava aldığı için yemeye devam edebilir. Davranış bilimcileri sosyal normların muazzam derecede önemli olduğunu vurgulamakla beraber, bireysel kararlar üzerindeki dürtülerin önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtmektedirler. Belli bir gruptaki ailelere o bölgede insanların evlerinde ortalama kullandıkları enerji söylendikten sonra, ortalamanın üstünde enerji kullananların tasarrufa giderek enerji tüketimini azalttıkları, ortalamanın altında enerji kullananların ise enerji tüketimini artırdıkları görülmüştür.(4)Ancak, bu deney ortalamanın altında enerji tüketen grupta ise enerji kullanımında artışa neden olmuştur.

DAVRANIŞSAL EKONOMİ VE YAKLAŞIMLAR/KAMU POLİTİKASINDA DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR

Davranışsal ekonomi bir disiplin olarak 2002 yılında Daniel Kahneman’ın aldığı Nobel Ödülü’nden sonra dünya çapında büyük bir ivme yakalamış ve 2017 yılında Richard Thaler’a verilen Nobel Ödülü ile bu ivmenin kamu üzerinde de büyük etkileri olduğu bir anlamda tescillenmiştir. Günümüz dünyasında, artık pek çok ülke kamu politikalarının daha iyi çalışması için psikoloji, bilişsel bilim, örgütsel davranışları da içeren davranışsal ekonomiyi ve sosyal bilimleri politika üretim sürecine dahil etmektedir. Richard Thaler’ın bu konuda kazandığı 2017 Nobel Ödülünün de ivme katmasıyla birlikte, dünyadaki pek çok devlet davranışsal ve deneysel yöntemleri politika süreçlerine dahil etme kapasitelerini artırmaya başlamıştır. Davranışsal teori işte bu noktada devreye girerek bu soruna alternatif bir çözüm önermektedir. Davranışsal teori, insanların insan olduğunu kabul edip onları girdiye bağlı ve çıktısı belli bir matematiksel fonksiyon olarak görmezsek, acaba daha insana dokunan politikalar üretebilir miyiz?(5)Sorusuna cevap aramamızı sağlar.

Davranışsal yaklaşımların kamu politikalarına uygulanması dünyada ve Türkiye’de her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Hükümetler var olan kamu politikaları yerine ya da var olan kamu politikalarının tamamlayıcısı olarak davranışsal yaklaşımları kullanmakta olup, bu yolla birey davranışlarını politika hedeflerine uygun biçime dönüştürmeyi hedeflemektedir. Birçok ülkede, yasal düzenlenmelerde ve kamu kuruluşlarının faaliyetlerinde davranışsal ilkelerden yararlanılmakta, çoğu zaman hükümetin destek ve yönlendirmesiyle davranışsal içgörü takımları kurulmaktadır. Buradan hareketle davranışsal kamu politikaları her geçen gün daha tercih edilir hale gelmektedir. 2018’de dünya genelinde en az 202 kamu kuruluşu politikalarında davranışsal içgörülere başvurmuştur. İnsanlar devletin sunduğu hizmet ve uyguladığı politikaların faydalarını ancak bu bilgilere doğru bir şekilde ulaşabildikleri zaman idrak ederler. Davranış bilimleri bize, devletin sağladığı imkânların, çok küçük bariyerler, bazen anlaşılması güç bilgiler, külfetli uygulamalar ve iyi sunulmayan seçeneklerden ötürü insanlara kolay ulaşmadığını söylemektedir. Eğitimden çevreye, ekonomiden sağlığa, neredeyse bütün alanlarda verilen kararlarda uygulanabilen davranışsal yöntemler, bazen de çalışma ortamlarımızda ya da mağazalardan ya da internet üzerinden cömertçe yaptığımız harcamalarımızda da hissettirmeden hayatımıza girebiliyor.(6)

ORTA VADELİ MALİ PLANDA (2021-2023) KAMU MALİYESİ POLİTİKA VE TEDBİRLERİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca Hazırlanan Orta Vadeli Program (2021-2023), 29.09.2020 tarihli ve 3030 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla yayımlanmıştır. Daha sonra, yine aynı birimler tarafından hazırlanan ve 3076 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ekinde 2021-2023 dönemi Orta Vadeli Mali Plan yayımlanmıştır. 2021-2023 dönemi Orta Vadeli Mali Planda bütçe gelirlerine ilişkin temel politikalar kapsamında; kamu gelir politikaları 2021-2023 döneminde makroekonomik dönüşüm sürecinin desteklenmesi, kamu harcamaları için ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanması, sosyo-ekonomik kalkınma ve adaletin desteklenmesi, ekonominin uluslararası düzeyde rekabet gücünün artırılması ve yurt içi tasarruflara katkı sağlanması hedefleri doğrultusunda yürütüleceği belirtilmiştir.

Yine aynı Planda; vergi politikalarının vergide adalet ve eşitlik ilkelerini pekiştirecek şekilde sürdürülmesine, vergi mevzuatının sadeleştirilmesine, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin gözden geçirilmesine ve kademeli olarak kaldırılmasına devam edileceği ile kamu gelirlerinin kalitesi artırılarak, bütçenin gelir performansının yükseltilmesi amacıyla vergi tahsilatında etkinliğin artırılması, vergi ve diğer gelirlerin sürekli ve kalıcı kaynaklardan modern yöntemlerle ve en az maliyetle toplanmasının sağlanacağı belirtilmiştir.  Kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye kararlı bir şekilde devam edilecek, vergi kayıp ve kaçağı ile mücadelede bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılacak, elektronik ortamda yapılan ticari faaliyetlerin ve sosyal medya kullanılarak kazanılan gelirlerin vergilendirilmesine yönelik düzenlemelerin gözden geçirileceği açıklanmıştır.

Aynı Planda ayrıca vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla davranışsal kamu politikalarından faydalanılacağı; vergiye gönüllü uyumun ve iş yapma kolaylığının artırılmasına yönelik olarak vergi beyannamelerinin gözden geçirileceği ve mükelleflerin ve meslek mensuplarının görüşleri doğrultusunda sadeleştirileceği; dijital olarak alınıp satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmaların sürdürüleceği; dijital ekonomik faaliyetlerin tam ve doğru şekilde vergilendirilmesinin sağlanacağı, matrah aşındırma ve kâr kaydırma kaynaklı vergi kaybının azaltılacağı ile vergi bilincini artırmaya, mükelleflerin hakları ve yükümlülükleri ile vergi uygulamaları konularında etkin bilgilendirilmeleri yoluyla gönüllü uyumlarının artırılmasına yönelik olarak yazılı ve görsel yayınların hazırlanmasına, medya araçlarının kullanılmasına, mükelleflerin işlemlerini hızlı ve güvenli bir şekilde yapabilecekleri interaktif yazılımların hazırlanmasına, iletişim teknolojilerinin kullanıldığı hizmet seçeneklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara devam edileceği belirtilmiştir.

Yeni Ekonomik Program (2021-2023) vergi mevzuatının basitleştirilmesi, vergi muafiyetlerinin gözden geçirilmesi, vergi tahsilatının verimliliğinin artırılması, kayıt dışı ekonomiye karşı mücadele ve daha iyi vergi uyumu gibi birçok vergilendirme önlemini içermektedir. Ayrıca, Yeni Ekonomi Programında Kamu Maliyesi Başlığı altında yer alan “Politika ve Tedbirler” kısmında, “Vergi mükelleflerimizin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılacaktır.” tedbiri aynen Orta Vadeli Mali Planda yer almıştır. Ancak, 5 Eylül 2021 tarihli (mükerrer sayılı) Resmi Gazete’de yayımlanan 4474 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ekinde yer alan 2022-2024 dönemi Orta Vadeli Programda ise davranış bilimlerini temel alan tedbirlere sadece ihracat bağlamında yer verilmiştir.

OECD RAPORUNDA DAVRANIŞSAL EKONOMİ VE DAVRANIŞSAL İÇGÖRÜ UYGULAMALARI

Davranışsal içgörü, dünyada özellikle son yıllarda hükümetler tarafından gittikçe artan şekilde kullanılan bir araç haline gelmiştir. 2014 yılında OECD, davranışsal ekonominin düzenleyici politikaya uygulanmasına ve OECD ülkelerine etkisine genel bir bakış sunan Düzenleyici Politika ve Davranışsal Ekonomi Raporunu yayınlamıştır. Richard Thaler’ın Dürtme kitabının 2017’de aldığı Nobel Ödülünün de ivme katmasıyla birlikte, dünyadaki pek çok devlet davranışsal ve deneysel yöntemleri politika süreçlerine dahil etme kapasitelerini artırmaya başlamıştır. Davranışsal içgörü, başta OECD, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi çok uluslu şirketler olmak üzere dünya çapında pek çok hükümet ve özel şirket tarafından benimsenen bir araç olmuştur. 2018’de dünya genelinde en az 202 kamu kuruluşu politikalarında davranışsal içgörülere başvurmaktadır. Dünya çapında yaklaşık 200 kuruluş şu anda davranışsal içgörüleri kamu politikasına uygulamaktadırlar. Bu kuruluşlar arasında kamu kurumları (bakanlıklar/özerk kuruluşlar, yerel idareler) bulunduğu gibi, davranışsal içgörüleri kamu politikalarına uygulamak için kamu sektörü kuruluşlarıyla birlikte çalışan kâr amacı gütmeyen araştırma kuruluşları ve özel kuruluşlar da vardır (OECD 2018). Örneğin İngiltere’de hükümet içerisinde kurulan ilk birim, İngiltere’nin Kabine İşleri Bakanlığı örgütlenmesi içinde bulunan Davranışsal İçgörü Takımıdır (BIT). BIT, politika müdahalelerini test etmek için politika deneyleri yoluyla ampirik bir yaklaşım uygulamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2015 yılında Başkan Barack Obama, bir Sosyal ve Davranış Bilimleri Ekibi kurmuş ve ayrıca, federal programlara davranış bilimi içgörülerini uygulamaları talimatını vermiştir.

1. Kanada Gelir İdaresinde Uygulanan Davranışsal Kamu Politikası Örneği

OECD’nin Dünyadan Davranışsal İçgörüler ve Kamu Politikası Dersleri (2017) kitabında yer alan Kanada Vergi İdaresinin uygulama örneği şöyledir.

Ülke/KurumKanada/ Vergi İdaresi
Uygulama DönemiTemmuz 2014-Eylül 2015
AmaçElektronik vergi ve sosyal yardım servisine kayıt olmak için işlem başlatan mükellefleri, bir güvenlik kodu girerek süreci tamamlamaları için teşvik etmek
Yöntem2014 Şubat ve Temmuz ayları arasında kod talep edip kullanmayan 200.000 vatandaşa Rastgele Kontrol Deneyi uygulanması.
UygulamaHizmete kayıt için başvuran ama kayıt sürecini tamamlamayan My Account kullanıcılarıyla iletişime geçilmesi.
ProblemCRA (Kanada Gelir İdaresi)  tarafından sunulan My Account elektronik hizmetine kayıt için 5-10 gün içinde postayla gönderilen Giriş Kodunu girmeyen ve dolayısıyla kayıt sürecini tamamlamayan mükellefler olduğu anlaşıldı.
MüdahaleŞifre aldıktan sonra kaydını tamamlamayan mükelleflere 3 değişik tarzda mektup tasarlandı. -Kaydı tamamlamanın kolaylığını vurgulayan bir dürtme kartpostalı, -Renkli bir teşvik mektubu -CRA’nın genel bir mektubu. 200.000 mükellef 4 gruba ayrıldı. İlk 3 üne sırasıyla sayılan mektuplar gönderildi. 4. Kontrol grubu ile iletişime geçilmedi. Gösterge: kaydı tamamlama oranı (ilk 3 grupla kontrol grubu karşılaştırması)
SonuçRenkli bir teşvik mektubu ya da CRA’nın genel bir mektubunu alanlar, hiç iletişim kurulmayanlara göre kaydı tamamlama oranı daha yüksekti. Posta kartı ise, iletişim kurmamaya göre kayıt oranını artırmadı. -Teşvik mektubu kayıtları % 9 artırdı. -CRA’nın genel mektubu % 6 artırdı. -Posta kartı ise % 3 artırdı.
EtkiZamanında gönderilen basit hatırlatmalar, kayıt işlemini artırmıştır.

2. İngiltere’de Davranışsal İçgörü Takımlarının (Behavioral Insights Team-BIT) Yaptığı Uygulama Örneği

Davranışsal Kamu Politikaları Üniteleri hali hazırda gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamında faaliyetlerine Başkanlık ya da Başbakanlık makamlarına bağlı olarak devam etmektedir. Peki ne yapar bu Davranışsal Kamu Politikaları Üniteleri? Ufak dokunuşlarla vatandaşların doğru yönde karar almalarına yardımcı olmaktadır. Mesela, yapılan müdahaleler hep ufak çaplıdır. Bazen bir SMS mesajı, bazen bir cümle, bazen yeni bir form dizaynı şeklindedir. Müdahalelerde hiçbir zaman zorlama yoktur. Bir başka deyişle, müdahaleler bir yasal düzenlemeyle vatandaşa dayatılmamaktadır. Daha da önemlisi vatandaşın her zaman seçmeme hakkı vardır ve bu hak korunmaktadır.

İngiltere’de genelde borcu bulunan vergi mükelleflerinin ev adreslerine Maliye Bakanlığı imzalı mektuplar gönderilmektedir. Mektup,  “Sayın Mükellefimiz” diye başlar ve “borcunuzu ödeyin” diyerek biter. Ciddi, resmi ve sıradan bir mektuptur gelen. Davranışsal İçgörü Takımı’nın ilk çalışmalarından birinde bu mektubun sadece bir cümlesinin değiştirilmesinin bile milyonlarca İngiliz Sterlini ekstra gelir sağladığı görülmüştür. Kimi insanda, bu mektuplarda yer verilen, diğer mükelleflerin birçoğunun borcunu zamanında ödediği bilgisinin etkili olduğu görülmüştür. Kimilerinde ise özellikle “İngiliz vatandaşlarının” bu görevini yerine getirdiği bilgisi, milliyetçilik duygularını harekete geçirerek vergi ödeme isteğini arttırdığı görülmüştür. Kullanılan yöntem aslında çok basit ve etkilidir. Seçilen nüfus, temsil bakımından benzer nitelikte olmasına dikkat edilerek biri kontrol üçü deney grubu olmak üzere dörde bölünüyor. Sonra da her gruba farklı bir mesaj verilerek geri dönüşler ölçülüyor. Tabi aslında bu sürecin arkasında çeşitli istatistiksel hesaplamalar da mevcut bulunmaktadır. Sonuçta, bir grubun vergi ödemedeki davranışları ölçülüyor ve en istekli olan gruba gönderilen mektuplarda kullanılan ufak dürtmeler analiz edilerek, gelecek dönemlerde gönderilecek mektuplarda kullanılıyor.

Yine, bireylerin bireysel emeklilik sistemine otomatik olarak dahil edildiği ve sistemden ayrılmanın ekstra başvuru gerektirdiği uygulama ile 2012 yılı itibariyle, İngiltere’de çalışan yaklaşık beş milyon kişinin daha emeklilik için tasarruf etmeye başlaması davranışsal müdahalelerin başarısına örnek oluşturmaktadır. 2016 yılı itibariyle İngiltere’de otomatik katılım sistemi birçok çalışma alanında yaygın hale gelmiştir. Küçük işletmeler ve hatta bakıcılar ve temizlikçiler gibi günü birlik çalışanlar bile otomatik katılım sistemine dahil olmaktadır. Davranışsal İçgörü Takımı’nın çalışmalarının yanı sıra 2013 yılında İngiltere’de finansal hizmetlerin düzenlenmesi amacıyla Finansal Yürütme Otoritesi kurulmuştur. Otoritenin faaliyet ve düzenlemelerinde davranışsal ilkeler etkili olmaktadır.

İngiliz Gelir ve Gümrük İdaresi HMRC (HM Revenue & Customs) tarafından 2021 yılında yapılan son bir çalışmaya göre, İngiltere mukimi olmayan ancak uzunca süredir İngiltere’de yaşayan kişilere dürtme (nudge) ya da hatırlatma mektupları gönderilmiştir. HMRC’ye göre mektubun amacı offshore hesaplarda varlıkları olan kişileri eğitmek, vergisel durumlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve eksik ödenen vergi varsa cezasız ödenmesini sağlamaktır. Financial Times’ta yayınlanan habere göre, bu mektuplar gelişigüzel seçilmemiş olup, HMRC tarafından yapılan tahmine göre 75 bin 700 kişinin 2019-2020 vergilendirme döneminde 7,85 milyar Sterlin beyan edilmemiş vergisi bulunmaktadır. Bu uygulama aslında davranışsal iktisatta “dürtme” adını verdiğimiz kavrama karşılık gelmekte ve bu yöntemle vergi mükelleflerine verilen mesajın uygunluğu ile vergi uyumu arasında doğrudan bir bağ kurulmaktadır. İngiliz Gelir ve Gümrük İdaresi de gönderilen mektupla mükellefleri uyararak, gönüllü vergi uyumunu arttırmaya çalışmıştır(7)

3. ABD’nin Minnesota Eyaletinde Gelir İdaresinin (IRS) Vergi Uyumu Konusunda Yaptığı Bir Deneyin Vergiye Gönüllü Uyuma Etkisi

Uygunluk ve vergi uyumu konusunda davranışsal yaklaşımların nasıl etkili olduğu konusunda çok çalışma yapılmıştır. ABD’nin Minnesota eyaletinde gelir idaresi yetkililerinin vergi uyumu konusunda yaptıkları bir deney davranışlarda büyük değişikliklere neden olmuştur. Yapılan çalışmada gruplar halindeki vergi mükelleflerine dört çeşit bilgi verilmiştir. Bunlar;

  • Birinci gruba, ödedikleri vergilerin eğitim, polis koruması ve yangından korunma gibi benzeri iyi amaçlı hizmetlerde kullanıldığı söylenmiş,
  • İkinci gruba, vergilerini ödemediklerinde nasıl cezalandırılacakları anlatılmış,
  • Üçüncü gruba vergi formlarını doldurma konusunda sorun yaşadıklarında nasıl yardım alabilecekleri öğretilmiş,
  • Dördüncü ve son gruba ise sadece Minnesota’da yaşayan vatandaşların %90’ından fazlasının vergi yasası yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri söylenmiştir.

Bu dört farklı gruba yapılan deney sonucunda vergi uyumu konusunda en yüksek etkinin dördüncü grupta gerçekleştiği görülmüştür. Bir başka ifadeyle, vergiye uyum konusunda, sadece Minnesota’da yaşayan vatandaşların %90’ından fazlasının vergi yasası yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği söylenen grubun çok daha uyumlu olduğu gözlemlenmiştir. Açıkça görüldüğü üzere, bazı vergi mükellefleri yanlış algılama sonucunda veya medya ya da aldatanların diğer yanıltıcı söylemlerine kanarak, vergi yasalarını ihlal etme konusunda daha eğilimli görünmekle beraber, mükelleflere vergi yasalarına uyanların sayısının fazla olduğu söylendiği zaman vergi kaçıranların sayısında da düşüş görüldüğü ortaya çıkmaktadır. Buna göre, halkın dikkatini başkalarının yaptıkları konusuna çekerek, istenerek veya istenmeyerek, davranışlarda belirli bir düzeye kadar olumlu yönde artış sağlanabilmektedir.(8)

DÜNYADA DAVRANIŞSAL KAMU POLİTİKALARI UYGULAMALARI

Günümüzde ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İtalya, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, Singapur, Hindistan, Meksika, Endonezya, Katar, Kenya, Kuveyt, İsrail, İsveç, Yeni Zelanda, Çin, Brezilya, Jamaica, Birleşik Arap Krallığı, İrlanda gibi ülkeler de davranışsal kamu politikalarına başvurmaktadır. 2018 yılı itibariyle dünya genelinde en az 202 kamu kuruluşu kamu politikalarında davranışsal içgörülere başvurmaktadır. Ülkeler davranışsal içgörü takımları öncülüğünde kurdukları davranışsal içgörü birimleri aracılığıyla kamu politikalarını dönüştürürken, uluslararası kuruluşlar da bu sürece eşlik etmektedir. Davranışsal içgörü takımlarının gerçekleştirdiği deneyler sonucunda; kamu sağlığı, istihdam, vergi kaçırmayı önleme, tüketici politikaları, cezaları ödeme, enerji koruma ve bağış konularındaki davranışsal müdahalelerde başarı sağlanabileceğini ortaya koymaktadır. Şimdi yedi kişilik bir ekibiniz olduğunu ve kamuda bugüne kadar hiç denenmemiş konseptleri politikacıları ve bürokratları ikna ederek uygulamak ve sonuç almak zorunda olduğunuzu bir düşünün. Nereden başlardınız? Behavioral Insights Team (BIT) için bu sorunun cevabı mümkün olan en küçük ve en etkili uygulamadan başlamak oldu. BIT ilk kurulduğunda büyük ve yeni programlar peşinde koşmadı, aksine son derece yönetilebilir alanlara yoğunlaştı. Bu yüzden hem küçük hem de maddi olarak geri dönüşün yüksek olabileceği bir alan seçtiler ve yukarıda bahsettiğimiz vergi mektupları ile işe başladılar. Peki, kamuda sizle ilgili tutulan tüm bilgilerin işlenip sizin iyiliğiniz için yönlendirildiğinizi düşünelim. Ya da henüz gerçekleştirmediğiniz bir davranışın kamu tarafından tahmin edilip o yönde bir aksiyon alındığını. Mesela hakkınızda tutulan datalardan gelecek dönemde vergi ödeme olasılığınızın çok düşük çıktığını ve bunu bilen Maliye Bakanlığı’nın sadece sizin profilinizdeki vatandaşlara son ödeme tarihi öncesi özel bir mektup yolladığını düşünün. Bu sizi rahatsız eder miydi?

1. Davranışsal İçgörü Takımının Uygulama Örnekleri (İngiltere’de Davranışsal İçgörü Takımı’nın Uygulama Örnekleri)

2010 yılında İngiltere’nin Kabine İşleri Başkanlığı Örgütlenmesi içerisinde yer alan Davranışsal İçgörü Takımı kurulmuştur. 2018 yılı itibariyle yalnızca İngiltere Davranışsal İçgörü Takımı birçok ülkede 780’den fazla projeye imza atmakta ve en az 400 tane rastgele kontrol deneyi yapmaktadır. Davranışsal İçgörü Takımı üç temel hedef üzerinden hareket etmektedir. Bunlar; en azından iki temel politika alanının dönüştürülmesi, İngiliz Hükümeti politikalarında davranışsal yaklaşımların yaygınlaştırılması ve bu esnada ortaya çıkan maliyetin on katının geri kazanılmasıdır. Davranışsal kamu politikalarında iki temel yönlendirici prensip üzerinden hareket edilmektedir. Bunlar; Thaler’ın dürtme yaklaşımında da üzerinde durduğu pozitif sosyal etki yaratılması ve davranışsal müdahalelerin etkilerinin değerlendirilmesidir. Davranışsal müdahalelerin etkilerini değerlendirmek amacıyla rastgele kontrollü deneyler yapılmaktadır. İngiltere’nin Davranışsal İçgörü Takımı aynı zamanda davranışsal kamu politikalarına ilişkin diğer ülkelerde gerçekleştirilen programlara da destek vermekte olup bazıları aşağıda yer almaktadır.(9)

Program kapsamında Kosta Rika’da; vergi dairesinde e-posta adresi ve üçüncü şahıs bilgileri bulunan 12.515 firmadan kontrol grubunda yer alanlara herhangi bir hatırlatma e-postası gönderilmezken, deney gruplarından birine davranışsal hatırlatma e-postası gönderilmiş, diğer gruba ise davranışsal hatırlatma e-postası yanı sıra bir başka firmanın işlemlerine ilişkin detaylı bilgi sunulmuştur. Neticede davranışsal hatırlatma e-postaları vergi beyannamelerini %11,5’ten %32,5’e yükseltirken, hatırlatma e-postasına ek olarak bir başka firmanın işlemlerine ilişkin detaylı bilgi verildiğinde ise vergi beyanname oranı %34’e çıkmıştır.

Polonya’da gerçekleştirilen vergi uyumu programı kapsamında; Lubuskie ve Wielkoposkie bölgelerinde yer alan 31.929 vergi mükellefinden bazılarına hiçbir hatırlatma yazısı gönderilmemişken, bir kısmına Polonya vergi dairesinin resmi hatırlatma yazısı, bir kısmına da davranışsal yaklaşımlardan hareketle oluşturulan hatırlatma yazısı gönderilmiştir. Sonuçta davranışsal hatırlatma yazısı vergi ödeme düzeyini %17 oranında arttırırken, Polonya vergi dairesinin hatırlatma yazısı %8 oranında arttırmıştır. İngiltere Davranışsal İçgörü Takımı’nın (DİT) en etkili küresel ortağı Güneydoğu Avustralya Bölgesi Hükümeti’dir. Bu ortaklık çerçevesinde DİT 2012 yılı itibariyle; Başbakanlık birimi ve Kabine’nin kendi Davranışsal İçgörü Birimi’ni kurmasına yardımcı olmaktadır.

2018 yılı itibariyle yalnızca İngiltere Davranışsal İçgörü Takımı; birçok ülkede 780’den fazla projeye imza atmakta ve en az 400 tane rastgele kontrol deneyi yapmaktadır. Hali hazırdaki çalışmanın sınırlılığı dolayısıyla çok küçük bir kısmı detaylandırılmakla birlikte bugün; vergi borcunun ödenmesi, el yıkamanın teşvik edilmesi, HIV/AIDS’in önlenmesi, aşılama programları, bağışta bulunma, sıtmayı önleme, sağlıklı hamilelik girişimi, gübre kullanımı, gençlerin yetkilendirilmesi, bebek emzirme düzeyinin yükseltilmesi, kanser hastalarına erken teşhis yapılabilmesi, emeklilik tasarrufu, kolluk kuvveti reformu, otomatikleştirilmiş banka tasarrufu, okullarda şiddetin önlenmesi, eğitimi ve becerisi yüksek öğretmenlerin kırsal alanda çalışmalarının teşvik edilmesi, Tüberküloz ile mücadele edilmesi, enerji tasarrufu, borçların geri ödenmesi ve organ bağışı gibi birçok alanda arzu edilen sonuçlara ulaşmada davranışsal içgörülere başvurulmaktadır. Davranışsal yaklaşımlar nasıl uygulanıyor sorusunun cevabı da ülkelere göre farklılık göstermektedir.

TÜRKİYE’DE TİCARET BAKANLIĞINDA DAVRANIŞSAL KAMU POLİTİKALARI ÇALIŞMALARI

Türkiye’nin ilk “Dürtme” birimi olan “Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesi Başkanlığı”, şimdi Ticaret Bakanlığı bünyesinde bulunmakta ancak zamanında Ekonomi Bakanlığı bünyesinde kurulması için süreç 2015 yılında başlamıştır. Ekonomi Bakanlığı uzmanları, senelerdir Oxford, LSE ve Columbia Üniversiteleri gibi dünyanın en iyi eğitim kurumlarında,  kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, ekonomi ve istatistik gibi alanlardaki son gelişmeleri takip etmek amacıyla yurt dışında yüksek lisans programlarına burslu olarak gönderilmiştir. 2015 yılında İngiltere’de yüksek lisansını yapan uzmanların BIT ile teması da işte bu burs programı sayesinde gerçekleşmiştir. Bakanlık uzmanları ile BIT yetkilileri arasındaki görüşmeler, Mart/2015 tarihinde İngiltere Parlamentosu yanında yer alan ofiste gerçekleşmiştir. Daha sonra Türkiye’de, 2017 yılı sonunda Ticaret Bakanlığı bünyesinde “Davranışsal Aksiyon Takımı” adı altında bir birim kurarak davranışsal içgörü bir politika aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bakanlık bünyesinde kurulan on kişilik çekirdek ekip, hem Davranışsal Kamu Politikaları Projesi’nin icrasını gerçekleştirmiş hem de kendi genel müdürlüklerindeki görevlerine devam etmişlerdir. Bu noktada Türkiye’de faaliyet gösteren ilk resmi birim olan “Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesi Başkanlığı” Mayıs 2018 tarihinde İhracat Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuştur.(10)OECD ve Dünya Bankasının da katkılarıyla Türkiye'de ilk defa kamu eliyle hazırlanmış davranışsal kamu politikaları kitabını yayınlayan Ticaret Bakanlığı, söz konusu kitapla, kamuda davranış bilimleri prensiplerinin kullanılması ve bu prensiplere ilişkin farkındalığın yaratılması için yol gösterici nitelikte bir çalışma yapmıştır. OECD Dünya Nudge Birimleri Haritası'nda davranışsal kamu politikaları çalışmalarında Ticaret Bakanlığı şuan itibariyle Türkiye'yi temsil etmektedir(11).

1. Ticaret Bakanlığı Aksiyon Planı: Davranışsal Tekniklerin Kamu Politikası Yapım Süreçlerine Entegrasyonu

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Aksiyon Planı, danışmanlık firmasının uygulama desteği ve Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği’nin finansman desteği ile yürütülmüş olan  “Türkiye’de Ekonomik Reformların Güçlendirilmesi: Davranışsal Tekniklerin Kamu Politikası Yapım Süreçlerine Entegrasyonu” projesi kapsamında hazırlanmıştır. Planın amacı,  Ekonomi Bakanlığı ve ilgili genel müdürlüklerinin görev alanına giren yapısal ve davranışsal gelişim alanlarına çözüm sağlayabilecek potansiyel davranışsal müdahalelerin tasarlanmasıdır. Belirlenen bu potansiyel müdahaleler, Bakanlık bünyesinde İhracat Genel Müdürlüğü altında proje ile birlikte kurulan ve Türkiye’nin davranış bilimleri üzerine çalışacak olan ilk resmi yapılanması olan “Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanlığı”nın (Nudge Turkey) belirlenen dönemde uygulayacağı “Aksiyon Planı” olarak hazırlanmıştır. Bu birim tarafından, Türkiye'de ilk defa kamu eliyle yapılan Rastgele Kontrol Deneyi yürütülmüştür. Deney kapsamında 30 bin ihracatçıya 4 farklı e-posta gönderilmiş, bu 4 gruptan, en teşvik edici mesajı içeren e-posta ihracat destek başvurularında %27 artışa imkan sağlamıştır.  Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesinin uzman personeli tarafından kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla 28.01.2020 tarihinde "Davranışsal Kamu Politikaları Tanıtım Sunumu" toplantısı yapılmıştır. Sonuç olarak Ticaret Bakanlığı, Davranışsal Kamu Politikaları Projesi ile Türkiye'de ilk defa kamu eliyle yapılan Rastgele Kontrol Deneyi'ni başarıyla yürütmüş ve sonuçları analiz etmiştir. Ayrıca anılan Bakanlık, bu alanda dünyada öncü olan İngiltere kabinesine bağlı Davranışsal İçgörü Takımının da çözüm ortağı olarak destek vermesi sonucunda "kolaydestek.gov.tr" isimli internet sitesini oluşturmuştur. Sonuçta ufak dokunuşlarla büyük ilerleme kaydedilmiş ve ihracat desteklerini anlatan mevzuatların fazla olduğu normal siteye göre "kolaydestek.gov.tr" sitesinin 5 kat daha fazla tıklandığı ortaya çıkmıştır.(12)

TÜRKİYE’DE DAVRANIŞSAL EKONOMİ UYGULAMALARI KAPSAMINDAYÜRÜTÜLEN PROJELER

Türkiye’nin de bu sürece ayak uydurması ve davranışsal kamu politikalarının kapsamını genişletmesi ve yaygınlığını arttırması gerekmektedir. Bu nedenle; eğitim, sağlık, yeşil enerji kullanımının teşvik edilmesi, trafik probleminin çözülmesi, vergi ödemenin teşvik edilmesi, obezitenin azaltılması, fiziksel aktivite sayısının arttırılması, sağlık kontrollerinin düzenli yapılmasının teşvik edilmesi, el yıkama alışkanlığının kazandırılması, organ bağışının arttırılması, eğitimde nicelik ve nitelik artışı, işsizliğin azaltılması, girişimciliğin özendirilmesi gibi birçok alanda davranışsal politikaların oluşturulması gerektiği düşünülmektedir. Davranışsal kamu politikaları yaklaşımı yakın dönemde Türkçe yazın dünyasında daha fazla yer almaya başlamıştır ve özellikle son yıllarda bu yaklaşımı kullanan yayın sayısında önemli bir artış gözlemlenmektedir. Bu artışa rağmen, bu yaklaşımın kamu politikalarının değerlendirildiği çalışmalar arasında kullanım sıklığı halen kısıtlı görünmektedir. Ülkemizde bu konuda yayımlanan makalelerde davranışsal kamu politikası yaklaşımının önerildiği alanlar şu şekildedir: Vergi politikalarını iyileştirme, ticari teşviklerden yararlanma oranını arttırma, enerji tasarrufu sağlama, çevrenin korunması, finansal okur-yazarlığı arttırma, bireysel tasarrufları arttırma ve bireysel emekliliğe katılımı arttırma, trafik kurallarına uyumu arttırma, kan ve organ bağışını arttırma, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarını geliştirme yoluyla sağlığı iyileştirilme, kredi kartı kullanımını akılcılaştırılma, sağlık kuruluşu randevularının önceden hatırlatılarak randevu uyumunu ve sistemden faydalanmayı arttırma, doğal afet sigortalarına katılımı arttırma, telekomünikasyon hizmetlerinde doğru tarifenin seçilmesini sağlama.(13)

1. İşe Alımlarda Yanlılığı ve Önyargıları Anlamak (Dünya Bankası ve TEPAV)

Türkiye’de TEPAV (Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) ve Dünya Bankası işbirliğiyle kadınların emek piyasasındaki dezavantajlı konumlarını azaltmayı ve sosyo duygusal becerilerin işveren tercihine etkisinin ve sosyo duygusal becerilerin dikkate alınmasında cinsiyetler arası eşitliğin bulunup bulunmadığının tespit edilmesini amaçlayan deneysel çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye, kadınların işgücüne katılımı açısından OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahiptir ve çalışma çağındaki kadınlar için işsizlik oranları erkeklere kıyasla önemli oranda daha yüksektir (erkeklerde %9,6’ya kıyasla kadınlarda %14,4) ve eğitimli kadınlar bile erkeklerden önemli oranda daha az kazanmaktadırlar. Türkiye açısından sorun, erkekler ve kadınlar arasındaki bu farklı emek piyasası sonuçlarında cinsiyet ayrımcılığının bir rol oynayıp oynamadığı ve ne kadar rol oynadığı sorunudur. Öte yandan, işverenlerin diğer beceri tiplerinin yanı sıra sosyo-duygusal becerilere de değer verdiklerini gösteren büyük kanıtlar da vardır.(14)

2. İş Arayanları İş Arama Sürecinde Desteklemek (Dünya Bankası ve İŞKUR)

2008/9 krizinden sonra, Türkiye’nin emek piyasası koşullarında önemli bir iyileşme ve gelişme olmuştur. 2009-2013 döneminde yıllık yeni iş yaratma oranı %5’in üzerindeydi ve bu oran bir “iş mucizesi” olarak adlandırılmıştı (Dünya Bankası 2014). 2005-2017 döneminde, 15 yaş ve üzeri insanlar arasında işgücüne katılım oranı, esas olarak kadınların işgücüne katılımındaki hızlı artış sayesinde %45’den %53’e yükselmiştir. İstihdam oranları da %41’den %47’ye çıkmıştır. Ancak 2009 yılından beri inişte olan işsizlik oranları 2013 yılında tekrar artmaya başlamış ve 2015 yılından beri %10’un üzerinde kalmıştır. İşgücüne katılım oranının da artmasıyla, bu daha yüksek işsizlik oranı ve işsiz insanların sayısında önemli bir artış olduğuna işaret etmektedir. Daha yüksek işsizlik oranı çok büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bugün itibariyle Türkiye’de gençlerin üçte biri herhangi bir işte çalışmamakta ve okula da gitmemektedir ve bu gençlerin iş bulma şansını yükseltmek ülkenin gelişmesi ve kalkınması için kritik öneme sahiptir. Benzer şekilde, işsizlik seviyeleri erkeklerinkinden daha yüksek olan kadınlar için de eğitime ve becerilere yapılan daha yüksek yatırımdan hiç istifade edilmemektedir. Bu yeni emek piyasası girişlerini destekleyen politikalar, gelecek yıllarda Türkiye için kritik olacaktır.

3. “Daha Yeşil Bir Türkiye’yi Birlikte İnşa Edelim” Seferberliği

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde 23 milyon vatandaşa Cumhurbaşkanı’nın kendi el yazısı ve imzasıyla gönderilen ve devletin ağaçlandırma konusundaki çabalarını rakamlarla anlatan mektup ve beraberinde gönderilen ve vatandaşlara kendilerine de sorumluluk verildiği duygusunu uyandıran karaçam tohumu; çevreye yönelik davranışsal kamu politikalarına örnek oluşturmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı için oldukça önemli olan ağaçlandırma çalışmalarına 2011 yılından itibaren hız verilmiş ve bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı yeni bir seferberlik başlatılarak vatandaşlara ücretsiz fidan dağıtılmış ve yeni dikilen fidan sayısı toplam 4 milyara çıkarılmıştır. 2018 yılında ise, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde “Daha Yeşil Bir Türkiye’yi Birlikte İnşa Edelim” adıyla yeni bir ağaçlandırma seferberliği başlatılmıştır. Ancak bu sefer, Bakanlık yeni bir yöntem izlemiş ve Dünya Ormancılık Günü’nde “Milletimizle Birlikte Daha Yeşil Türkiye” sloganıyla ve Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında çalışmalara yeni bir boyut kazandırılmıştır. Bu seferberlikle birlikte, Türkiye geneli ve il bazında Bakanlığın yatırımlarını anlatan bir broşür, bir adet karaçam tohumu ve Cumhurbaşkanı’nın mektubu, posta yoluyla 23 milyon vatandaşa bir zarf içerisinde gönderilmiştir.

Gönderilen mektubun içeriğine baktığımızda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sistematik olmamakla birlikte bazı davranışsal unsurlar kullandığını görüyoruz. Öncelikle, Devlet olarak ağaçlandırma konusunda ortaya koyulan çaba, vatandaşlara rakamlarla anlatılmış ve gösterilen özveri ile sorumluluk vurgulanmıştır. Devamında ise, “Zarfın içindeki tohumları toprakla buluşturarak, daha yeşil bir Türkiye’ye katkıda bulunabilirsiniz” ifadesinin kullanıldığını; böylece, sorumluluğun vatandaşlarla paylaşıldığına ve bu çabaya onlardan da katkı beklendiğine dikkat çekildiğini görüyoruz. Vatandaşlardan beklenen katkı ise oldukça basit bir şekilde onlara sunuluyor: Evlerine kadar postalanan tohumu dikmeleri. Böylece çevreyi ve canlıları koruyucu bakış açısının sadece devletin bir görevi olmadığı, vatandaşların da doğrudan katkı sağlayabilecekleri vurgulanarak, birlikte toplum bilincinin artırılması hedefleniyor. Dahası, mektubu Cumhurbaşkanı’nın el yazısıyla sonlandırması ve doğrudan imzalamış olması, mektubu bilgisayarla yazılmış herhangi bir mektup sıfatından çıkarıyor ve vatandaşlar tarafından, mektubun kendilerine özel, özenle hazırlanmış olarak algılanmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca, PTT çalışanları da mektupları dağıtırken, önemini ve içeriğini vurgulayarak mektubun bir köşeye bırakılmasının önüne geçmeye çalışmıştır. Tüm bunları bir arada değerlendirdiğimizde, Tarım ve Orman Bakanlığı devlet tarafından çevreye verilen önemi vurgularken, davranışsal unsurlar ile vatandaşların bizzat katkı sağlayarak toplumda daha etkili bir yerleri olduğunu hissettirdiğini ve böylece genel bir bilinçlenme ile duyarlı bir toplum yaratmaya çabaladığını görüyoruz.

4. Bireysel Emeklilik Otomatik Katılım Sistemi (OKS) 

Ülkemizdeki Bireysel Emeklilik Sistemi, 2001 yılında çıkarılan 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile uygulanmaya başlamıştır. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren Bireysel Emeklilik Sistemi’ne katılanlara %25 oranında devlet katkısı sağlanmaya başlanmış olup ilk analizlerde, devlet katkısı sayesinde 2012 yılı sonunda 3,1 milyon olan katılımcı sayısının 2013 yılı sonunda 4 milyona ulaştığı, katılım hızının %30 arttığı açıklanmıştır. Ulusal tasarruf oranını daha da artırmak için yürürlüğe giren Bireysel Emeklilik Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ise 1 Ocak 2017’de uygulanmaya başlanmıştır. 2017 yılından itibaren uygulanan bireysel emeklilik otomatik katılım sistemi, varsayılan seçenekler yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen davranışsal kamu politikalarına örnek oluşturmaktadır. Sisteme dahil edilen 7,5 milyon kişiden 3,9 milyonunun sistemde kalmış olması önemli bir başarı göstergesi sayılmaktadır. Yeni sistemle 45 yaş altı memurlar ve 250 ile 1.000 arası çalışanı bulunan firmalar otomatik olarak OKS’ye dâhil edilmiştir. Bu sistemde çalışanlara, istedikleri takdirde ciddi bir maliyete katlanmadan sistemden çıkma hakkı tanınmıştır. OKS, ülkemizde davranışsal ekonomi uygulamalarına önemli bir örnek teşkil etmektedir. Sistem oluşturulurken, insan davranışlarının belirli ön yargılara dayandığı varsayılıp, bu ön yargılara müdahale edilerek istenilen amaca ulaşma yönteminin kullanıldığı görülmektedir.

Nitekim, 2018 yılı Nisan ayı itibariyle sisteme dâhil edilen 7,5 milyon kişiden 3,9 milyonu sistemde kalmıştır. Devletin bu uygulama ile elde ettiği sonuçları “Emeklilik Gözetim Merkezi” isimli bir yapı kurarak www.egm.org.tr sitesinde kamuoyu ile paylaşması, OKS ile elde ettiği sonuçları tatminkâr ve açıklanmaya değer bulduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bir kamu politikası olarak “hazır bulunan” seçenekler ile toplumun karşısına çıkılmasının güzel bir uygulaması olan OKS, davranışsal ekonominin Türk toplumu üzerinde kullanılmış ve olumlu sonuç alınmış iyi bir örneğidir. Bugün itibariyle (Eylül/2021) emeklilik gözetim merkezi verilerine göre;(15) sisteme dâhil olan kişi sayısı 6,032,770’e ulaşmış, otomatik katılım temel göstergeleri kapsamında çalışanların toplam fon tutarı ise 14,5 milyar liraya ulaşmıştır.

5. Türkiye Kızılay Derneğinin Kan Bağışı Uygulaması

Son yıllarda Türk Kızılay Derneğinin gönüllü kan bağışını teşvik etmek için yürüttüğü bağış kampanyalarında birtakım davranışsal içgörülerden yararlandığı görülmektedir. Kan bağışçılarına bağışladıkları kanın kullanıldığına dair isimlerine özel kısa mesaj gönderilmesi (Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2018:43), kısa mesaj aracılığıyla kan stokunun mevsimsel nedenlerle kritik düzeye düştüğüne ve acil kan gereksinimi bulunduğuna ilişkin duyuru yapılması (“Kızılay’dan Acil Kan Bağış Çağrısı”, 2019), bağışçılara kan bağışı zamanı geldiğine ve kan bağış ekibinin daha önce bağış yaptıkları lokasyona yeniden geldiğine dair bilgilendirme kısa mesajı iletilmesi gibi uygulamalarla kişiselleştirme, kolaylaştırma, ulaşılabilirliği arttırma, aciliyet atfetme gibi davranışsal unsurlar aracılığıyla kan bağışı davranışının yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.(16) Kızılay, kan bağışı ile ilgili hazırladığı kanver.org isimli internet sitesinde bir ara şu bilgiyi vermiştir; “Gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışlarının nüfusa oranı %5’e ulaşırken bu oran ülkemizde %3,6 civarındadır. Gönüllü kan bağışçılarının sayısındaki yetersizlik karşımıza önemli bir problem olarak çıkmaktadır.” Bu mesajı okuyan her vatandaş kan verme konusunda olumlu yönde dürtülmektedir. Yine anılan sitede yer alan, “Küçük bahaneler, büyük iyiliklere engel olmasın.” mesajı da son derece etkili bir mesaj olup insanları olumlu yönde düşünmeye sevk eden davranışsal yaklaşımın kullanıldığı güzel bir örnektir.

TÜRK GELİR İDARESİNDE MÜKELLEF HİZMETLERİ KAPSAMINDA YAPILAN FAALİYETLER

Davranışsal kamu politikalarından yararlanmak suretiyle vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için öncelikle Gelir İdaresi tarafından mükellef hizmetlerine yönelik olarak neler yapıldığı ile toplumsal vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyum konusunda mevcut durum analizinin yapılması gerekmektedir. Öncelikle toplumsal vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyum kavramlarına kısaca değinmekte fayda vardır. Daha sonra da davranışsal yaklaşımların vergi bilinci ve gönüllü uyumun artırılmasında nasıl kullanılması gerektiğinin somut olarak incelenmesi gerekmektedir.

1. Toplumsal Vergi Bilincini ve Vergiye Gönüllü Uyumu Artırma Çalışmaları

Vergi bilinci, devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için bireylerin elde ettiği gelirlerden veya servetlerinden kanunlarda belirtilen usul, esas ve araçlara göre katkıda bulunmaları gerektiğini fark etme, bilme ve hatırlama yeteneğine sahip olmalarını ifade etmektedir.(17)Bir tanıma göre vergi bilinci, “bir verginin farkında olmaktır”(18)Vergi uygulamasını sahada yapan bir uygulamacıya göre vergi bilinci, “devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu giderlerinin karşılanması için, vatandaşların, elde ettiği gelirlerden veya servetlerinden yasalarda belirtilen usul, esas ve oranlara uygun olarak katkıda bulunmaları gerektiğini, fark etme, bilme, hatırlama yeteneğine sahip olmalarıdır.” Diğer bir tanıma göre ise, “kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi bakımından verginin önemini bilen toplum bireylerinin, vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmedeki istekliliklerinin düzeyine vergi bilinci denilmektedir”.(19)Özetlemek gerekirse, vergi bilinci vatandaşların bizzat vergileme ile kendilerine yüklenen özel mükellefiyet karşısında takındıkları temel tavırdır

Sade bir anlatımla vergiye gönüllü uyum ise vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu doğan gerçek ve tüzel kişi mükelleflerin, gelirlerini beyan edip vergilerini eksiksiz ve zamanında ödemeleri, başka bir deyişle vergi ile ilgili görevlerini gönüllü, severek ve isteyerek yerine getirmeleridir. Bir başka anlatımla vergiye gönüllü uyum, mükellefler tarafından vergiye ilişkin yükümlülüklerinin doğru, zamanında, isteyerek ve eksiksiz olarak yerine getirilmesidir. Vergi uyumu; mükellefler tarafından vergiye ilişkin yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmesi ve vergi beyannamelerinin cari vergi kanunları ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde eksiksiz olarak ve zamanında ilgili mercilere verilmesidir. Bir başka değişle vergi uyumu, mükelleflerin vergi kanunları uyarınca doğan vergi borcunu tam olarak beyan etmesidir. Vergi uyumsuzluğu ise yukarıda yapılan tanımın aksine, vergi yükümlülüğünün bilerek düşük ya da bilmeyerek yüksek getirilmesini ifade eder. Vergi uyumsuzluğu; vergi yükümlülüğünün bilerek düşük ya da yüksek gösterilmesinden veya yanlış bilgilendirme, yanlış anlama, dalgınlık ve benzeri diğer nedenlerden kaynaklanabilir. (20)

2. Mükellef Hizmetleri Faaliyetleri Kapsamında Mükelleflerle İletişim Kanalları

2005 yılında 5345 sayılı Kanunla yeniden yapılanan ve Gelirler Genel Müdürlüğünden Gelir İdaresi Başkanlığına dönüşen Türk Gelir İdaresinde mükellef odaklı hizmet anlayışının bir gereği olarak “mükellef hizmetleri daire başkanlığı” kurulmuş ve bu birimin görevleri şöyle belirlenmiştir.

  • Vergi bilincinin artırılması için gerekli çalışmaları yapmak,
  • Mükellefleri vergi mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda bilgilendirmek,
  • Mükelleflere yönelik hizmetlerin ve her türlü iletişimin, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi için gerekli tedbirleri almak,
  • Mükellef haklarının korunmasını sağlamak ve buna ilişkin gerekli alt yapıyı hazırlamak,
  • Mükellef şikayetlerini değerlendirmek ve bu konuda gerekli tedbirleri almak,
  • Mükellef memnuniyetini ölçmek ve değerlendirmek,
  • Vergi mevzuatının adil uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak.

Gelir İdaresinin kuruluş kanununda mükellef hizmetlerinin, mükellef grupları ve sektörler ile bunların hizmet ihtiyaçları da dikkate alınmak suretiyle gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Mükellef hizmetlerinin unsurlarına baktığımızda; toplumsal vergi bilincinin artırılması, vergiye gönüllü uyumun sağlanması, toplumla ve mükelleflerle etkili iletişim, mükellefe kaliteli hizmet sunulması, mükellef haklarının korunması ve mükellef memnuniyetinin sağlanması gibi konular ön plana çıkmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığının son yayınlamış olduğu 2020 Yılı Faaliyet Raporunda(21) mükellef hizmetleri, vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyum konusunda yer alan faaliyetler yer almaktadır.

Gelir İdaresi tarafından mükellef hizmetlerine yönelik olarak yapılan bazı faaliyetler ise şöyledir: www.gib.gov.tr ve sosyal medya hesapları, e-posta, SMS, mektup, medya araçları, eğitim, konferans, etkinlikler, mükellef geri bildirim sistemi, interaktif vergi danışmanı, mükellef ve meslek mensubu memnuniyet anketi, rehber, broşür ve afiş, Vergi İletişim Merkezi tarafından verilen hizmetler (VİMER-189), 1189 Kısa mesaj bilgilendirme servisi,   vergi bilincini geliştirmeye yönelik öğrencilere verilen eğitimler ve borç bildirim hizmeti. Gelir İdaresi, mükelleflerin ihtiyaç, talep ve beklentilerinin belirlenmesi, işlemlerini hızlı ve güvenli bir şekilde yapabilecekleri hizmet kanallarının geliştirilmesi ve toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yoluyla vergiye gönüllü uyumun ve vergi bilincinin artırılması amaçlarına yönelik çalışmalarına devam etmektedir. Bu kapsamda, Gelir İdaresinin son faaliyet raporunda yer alan mükellef hizmetlerinden bazıları aşağıda yer almaktadır.

Mükelleflerin vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirirken doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamak ve vergi ile ilgili çeşitli konularda bilgilendirmek amacıyla yazılı ve görsel yayınlar hazırlanmaktadır. Mükelleflerin gönüllü uyum seviyelerini yükseltmek amacıyla beyan dönemlerinde hazırlanan beyanname düzenleme rehberlerinin yanında, mükelleflerin genel ve özel haklarına ilişkin olarak her dönemde hazırlanan rehber ve broşürler kamuoyu ile paylaşılmaktadır.  Ülkemizde verginin toplumun tüm kesimlerine benimsetilebilmesine ve vergiyi gönüllü olarak ödeme alışkanlığının arttırılmasına yönelik olarak her yıl şubat ayının son haftası Vergi Haftası olarak kutlanmaktadır. Vergi Haftası kapsamında, vergi bilincinin çocuklarda ve genç nesillerde oluşturulması ve toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi amacıyla merkez ve taşra teşkilatında kamuoyuna, mükelleflere ve öğrencilere yönelik olarak 81 ilde çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

Vergi İletişim Merkezi (VİMER-189), mükelleflerin vergi ile ilgili konularda güncel ve doğru bilgiye telefon aracılığıyla ulaşmalarını sağlamak amacıyla, Aralık/2007 tarihinde faaliyetlerine başlamış ve ondört yıldır vatandaşlara/mükelleflere hizmet vermektedir. VİMER’de 2020 yılında cevaplanan çağrı sayısı 890.743’tür. Mükellefin ilk aramasında doğrudan cevaplanan çağrı ortalaması 2020 yılı için % 97,48 olup bu oran profesyonel olarak verilen danışmanlık hizmet kalitesinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. Gelir İdaresi tarafından mükelleflere ait verilerin otomatik bildirimle iletilmesi ve/veya sistem kullanıcılarının sorgulama yaparak cevap alması şeklinde hizmet veren servistir. Vergi borcu bulunan mükellefler, 1189 kısa mesaj bilgilendirme servisini kullanarak GSM operatörleri aracılığıyla vergi dairelerine olan borçlarına ilişkin bilgileri isteyebilmektedir. Ayrıca, Gelir İdaresinin mükelleflerin vergi mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda tam, doğru, zamanında ve eksiksiz olarak bilgilendirilmesi, Gelir İdaresi tarafından belirlenen sürekli ve süreksiz yükümlülükler nedeniyle vadesi geçmiş vergi borcu bulunan mükelleflere ilişkin cebri tahsilat aşamasına geçmeden önce son kez bilgilendirme yapılması, e-tebligat sisteminden gönderilen belgelere ilişkin bilgilendirme yapılması amacıyla mükelleflere SMS gönderilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Ortaklaşa Yürütülen “Vergi Bilincini Geliştirme Eğitimleri”, vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumu geliştirmeye ve mükellef haklarını korumaya yönelik stratejiler oluşturulacak olup, bu kapsamda; toplumsal vergi bilincini artırmaya yönelik stratejiler belirlenmekte ve de çocuklar ve gençlerin vergi konusunda bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının artırılması amacıyla “Vergi Bilincini Geliştirme Eğitimleri” verilmektedir. Bu kapsamda, toplumda vergi bilincinin yerleşmesi bakımından çocuklar ve gençlerin vergi konusunda bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının artırılması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve Gelir İdaresi işbirliği ile yürütülen vergi bilincini geliştirme eğitimlerine devam edilmektedir. Türkiye genelinde birinci kademede (3 ve 4. sınıflar), ikinci kademede (5, 6, 7 ve 8. sınıflar) ve üçüncü kademede (9, 10, 11. sınıflar) bulunan öğrencilere Gelir İdaresi tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Bilişim Ağında (EBA) yer alan eğitim CD’lerinin gösterilmesi sağlanarak 2019 yılında yaklaşık 6 milyon öğrenciye Vergi Bilinci Geliştirme Eğitimleri verilmiştir. Ayrıca, gençlerde vergi bilinci ve gönüllü uyum konularında farkındalık yaratmak amacıyla üniversitelerde bilgilendirici eğitim seminerleri verilmektedir. Ayrıca, vergi bilincinin toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi amacına yönelik olarak afişler basılmakta ve illerdeki vergi daireleri, üniversiteler, nüfus ve tapu müdürlükleri ile diğer kamu kurumlarında kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Mükellef Geri Bildirim Sistemi ile idare tarafından sunulan hizmetlere ilişkin olarak mükellefler tarafından bildirilen sorun, talep, öneri ve memnuniyetler değerlendirilerek, ilgili birimlere aktarılmakta ve sonuçlar izlenmektedir. 31/12/2020 tarihi itibarıyla Mükellef Geri Bildirim Sistemi aracılığıyla mükelleflerden toplam 23.467 adet talep ve bildirim alınmış ve gereği yapılmıştır. Vergide gönüllü uyum ilkesinden hareketle, vergi borçlarının zamanında ödenmesi konusunda bir bilinç oluşturarak, cebri takibata başvurulmadan önce amme alacaklarının tahsilâtı için telefon ile bilgilendirme mekanizmasının etkin bir şekilde kullanımını sağlamak amacıyla borçlu mükellefler VİMER tarafından aranarak borç miktarı, hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmektedir.

3. Elektronik Ortamda Yürütülen Faaliyetler (e-vergi uygulamaları)

Gelir İdaresi tarafından elektronik ortamda yürütülen bazı faaliyetler şöyledir; vergi dairesi otomasyon uygulamaları, e-beyanname uygulaması çerçevesinde yürütülen çalışmalar, iade işlemlerine ilişkin uygulamalar, iade takip sistemi, KDV iadelerine ilişkin diğer işlemler, KDV iadesi risk analiz sistemi, riskli iade takip ve analiz programı, KDV iadesi makro analiz raporu, KDV iade işlemi gerçekleştikten sonra iade tutarını azaltan, mükellefler hakkında yürütülen çalışmalar, sahte belge risk analiz programı, YMM tasdik raporlarının elektronik ortamda gönderilmesi, sistemi, elektronik ÖTV uygulamaları, elektronik ÖTV takip sistemi, ÖTV iadesi risk analizi sistemi, e-fatura uygulaması, e-arşiv fatura uygulaması, e-defter uygulaması, e-bilet uygulaması, e-yoklama sistemi, e-tebligat sistemi, e-ticaretin ve mükellef uyumunun izlenmesi projesi, gelir ve kurumlar vergisi standart iade sistemi, NACE faaliyet kodları çalışması, taşra birimleri uygulama takip ve değerlendirme sistemi, çalışan öneri sistemi, hazır beyan sistemi, interaktif vergi dairesi, engelli vergi indirim sistemi, elektronik irsaliye uygulaması, güvenli mobil ödeme ve elektronik belge yönetimi sistemi, dava takip programı, defter beyan sistemi, kurumsal elektronik tebligat sistemleri projesi. Tüm bu e-uygulamalar ile amaçlanan mükelleflerin vergiye uyum maliyetlerini azaltmak ve İdare açısından da vergi toplama maliyetini düşürmektir.(22)

4. Denetim ve Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Faaliyetleri

Esas itibariyle Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde bulunan Vergi Denetim Kurulunda görevli vergi müfettişleri tarafından vergi inceleme faaliyeti yürütülmektedir. Ancak, Gelir İdaresi tarafından da bazı denetim faaliyetleri yapılmaktadır. Gelir İdaresi tarafından yapılan denetim faaliyetleri şöyledir; kayıt dışı ekonomiyle mücadele, vergi dairesi müdürlerince yapılan inceleme faaliyetleri, uzlaşma sonuçları, yaygın ve yoğun denetim faaliyetleri, ihbar dilekçeleri, denetim rehberleri ve denetim planının hazırlanması, denetim sonuçları, müdür denetim otomasyon sistemi, bandrol denetimleri, izaha davet otomasyon programı, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz uygulaması, tahsilat faaliyetleri, e-haciz uygulamaları, bankalar aracılığıyla tahsilat ve e-tahsilat sistemi, kamu alacakları tahsil projesi, uluslararası ilişkiler, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, diğer uluslararası anlaşmalar, bilgi değişimi ile ilgili yapılan çalışmalar, vergi konularında bilgi değişimi anlaşmaları, ekonomik kalkınma ve işbirliği teşkilatı ile ilgili çalışmalar, OECD komite ve çalışma partisi faaliyetleri, eğitim çalışmaları, Avrupa Birliği-Türkiye ortaklık ilişkileri ve katılım, müzakereleri kapsamında yapılan çalışmalar, Avrupa Birliği mali yardımları kapsamında yapılan çalışmalar, transfer fiyatlandırması ile ilgili çalışmalar. Denetim faaliyetleri vergi idarelerinin olmazsa olmaz denilen faaliyetleridir, çünkü uyumlu mükellefle uyumsuz mükellefin ayırımını yapmak ve vergi kanunlarına aykırı hareket eden mükellefleri denetlemek sadece denetim sonucundaki cezai işlemle açıklanacak bir durum değildir. Denetim faaliyetleri vergi yönetiminin en temel fonksiyonlarından biri gibi görünse de esasen vergiye uyumlu mükelleflerin de gerçekleşmesini talep ettiği bir durumdur.

Kayıt dışı ekonomi, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin önemli bir problemi olduğu kadar son zamanlarda gelişmiş ülke ekonomilerinin de takibinde olan ve mücadele edilen alan olarak ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı ekonominin azaltılması, orta ve uzun dönemde ekonomik istikrar, gelir dağılımı ve istihdam gibi birçok makroekonomik unsurun iyileşmesine, ekonomide verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün yükselmesine, ayrıca kamu gelirlerinin artmasına katkıda bulunmaktadır. Türkiye'de kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında başarılı adımlar atılmış, sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik hedefler; hükümet programları, kalkınma planları, orta vadeli planlar, yıllık programlar ve malî planlarda yer alan öncelikli konulardan biri olmuş, mücadele stratejisi eylem planları hazırlanmış ve olumlu neticeler alınmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda, kamu kurum ve kuruluşlarının sorumluluğu ve işbirliği ile 2008-2010 ve 2011-2013 dönemi Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planları ve 2015-2017 Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı Eylem Planı başarıyla uygulanmıştır. Son olarak, 27/10/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 256 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programının "Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı" başlığı altında yer alan 239 uncu Tedbirde; Gelir İdaresi Başkanlığı sorumluluğunda, ilgili kamu kurum/kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının katkıları ve önerilerinin değerlendirilmesi ile geniş katılımlı bir Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı (2019-2021) uygulamaya konulmuştur.(23)

5. Sunulan Hizmetlerde Mükellef ve Meslek Mensubu Memnuniyetinin Ölçülmesi

Toplam kalite yönetiminin en temel olgularından biri de “ölçemediğiniz bir faaliyeti yönetemez ve iyileştiremezsiniz” gerçeğidir. Toplumsal vergi bilincinin, mükellef memnuniyetinin zaman zaman ölçülmesi, mükellefe sunulan vergisel hizmetlerin ne derece başarıya ulaştığını ölçme açısından son derece önemlidir. Modern gelir idareleri tarafından son çeyrek yüzyılda mükellef memnuniyetini ölçmek ve çıkan sonuçlara göre yeni hizmetler geliştirmek yönünde bir eğilim söz konusudur.

Original

Under the responsibility of the Revenue Administration, Action Plan of Strategy for Fight Against Informal Economy (2019-2021) was prepared by evaluating the contributions and suggestions of the relevant public institutions/organizations and non-governmental organizations with wide participation which is now being implemented.

OECD üyesi birçok ülkede ortalama iki yılda bir mükellef memnuniyet anketi yapılmakta ve sonuçlara göre hizmet kanalları yeniden gözden geçirmektedir. 2005 yılında mükellef odaklı hizmet anlayışı şeklinde yeniden şekillenen ve örgütlenen Türk Gelir İdaresi de son yıllarda sürekli olarak anketler yapmak suretiyle gerek mükellefler gerekse meslek mensuplarının (serbest muhasebeci mali müşavir) memnuniyet ve şikayetlerini ölçmekte, görüş ve önerilerine başvurmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından son yıllarda yaptırılan mükellef memnuniyet anketlerinde memnuniyet oranları şöyle gerçekleşmiş bulunmaktadır.

  • Mayıs 2012’de 1.500 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ankette memnuniyet oranı %57,6,
  • Aralık 2013’de 11.520 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ankette memnuniyet oranı %63,
  • Aralık 2015’de 15.000 mükellef ve 1.000 muhasebe meslek mensubu katılımıyla gerçekleştirilen ankette; mükellef genel memnuniyet oranı %76,94, meslek mensubu genel memnuniyet oranı %74,72 olarak belirlenmiştir.(24)
  • 2019 yılında Gelir İdaresi tarafından yapılan mükellef ve meslek mensubu hizmet memnuniyet anketi sonuçları ise şöyledir; mükellef genel memnuniyet oranı %78,24, meslek mensubu genel memnuniyet oranı %77 olarak belirlenmiştir.(25)

VERGİ BİLİNCİNİN VE VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUMUN ARTIRILMASI AMACIYLA İZLENECEK POLİTİKALARDA DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLARIN UYGULAMA ALANLARI

Yeni Ekonomi Programında belirtildiği üzere, 2021-2023 döneminde, davranışsal yaklaşımların vergi konusunda nasıl tasarlanıp kullanılacağı konusunda stratejiler geliştirilmesi ve uygulama alanlarının belirlenerek, bu yeni yaklaşım doğrultusunda, halen yapılmakta olan faaliyetlerin analiz edilerek yeni deney ve anketlerle yeniden kurgulanıp hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tüm dünya örneklerine ve ülkemizdeki Ticaret Bakanlığındaki örnek çalışmalara baktığımızda, öncelikle ilgili kurum ve kuruluşlar bünyesinde; Davranışsal İçgörü Takımının veya Davranışsal Kamu Politikaları Ünitelerinin ya da Davranışsal Yaklaşım Ünitelerinin kurulması gerekmektedir. Çok kısa bir örnekle İngiltere’deki Ünitelerin neler yaptığına ilişkin daha önceki bölümde yer alan örnekte; genelde borcu bulunan vergi mükelleflerinin evine Maliye Bakanlığı imzalı mektuplar gönderilmektedir. Mektuplar “Sayın Mükellefimiz” diye başlar ve “borcunuzu ödeyin” diyerek biter. Ciddi, resmi ve sıradan bir mektuptur gelen. Davranışsal İçgörü Takımı’nın ilk çalışmalarından birinde bu mektubun sadece bir cümlesinin değiştirilmesinin bile milyonlarca İngiliz Sterlini ekstra gelir sağladığı görülüyor. Kimi insanda, bu mektuplarda yer verilen, diğer mükelleflerin birçoğunun borcunu zamanında ödediği bilgisi etkili oluyor. Kimilerinde ise özellikle “İngiliz vatandaşlarının” bu görevini yerine getirdiği bilgisi, milliyetçilik duygularını harekete geçirerek vergi ödeme isteğini arttırıyor. Kullanılan yöntem aslında çok basit ve etkilidir. Seçilen nüfus, temsil bakımından benzer nitelikte olmasına dikkat edilerek biri kontrol üçü deney grubu olmak üzere dörde bölünüyor. Sonra da her gruba farklı bir mesaj verilerek geri dönüşler ölçülüyor. Aslında bu sürecin arkasında çeşitli istatistiksel hesaplamalar mevcuttur.

Mükelleflerin bütçesine eşit parasal katkı sağlayacak bir uygulamanın iade veya indirim olarak yapılandırılması ya da çerçevelenmesi vergi uyumu ile ilgili davranışları değiştirmektedir. Bu durum mükellefler açısından bir kayıp olarak çerçevelendirilerek vergi kaçırmaya teşvik edilebilir. Alternatif olarak mükellefler vergiyi mahsup etmişler ve vergi iadesinin tamamlanmasının ardından mükelleflerin bir iadeyi almaları muhtemel ise bu bir teşvik olarak çerçevelendirilecektir. Bu durum vergi uyumunu arttıracaktır. Sonuç olarak vergi sistemlerinin vergi uyumu analizinde çerçeveleme etkisinden faydalanabilmesi için vergi kaçakçılığının en aza indirgenmiş olması gerekir. Mükellefler vergi ödememekten kaynaklanan etik ve ahlaki maliyetleri göz ardı etmektedir. Bu sebeple mükelleflerin vergi uyumu ile ilgili bilinçsel süreçleri incelenerek vergilerin ödenmesi konusunda çıkacak olan etkilerin incelenmesi vergi uyumunun arttırılmasında rehber olabilecektir.(26)

Türk Gelir İdaresinde de öncelikle “Vergide Davranışsal Yaklaşımlar Birimlerinin” oluşturulması ve bu birimlerin mevcut vergi işlemleri sürecinde neler yapılması gerektiği konusunda çalışma ve analizler yaparak mevcut durumu ortaya koyması gerekmektedir. Gelir İdaresinin internet sayfasında yer alan organizasyon yapısında yer alan bilgilere göre, “Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı” altında 2021 yılında “Davranışsal Kamu Politikaları Geliştirme ve Uygulama Müdürlüğü”(27)adında bir müdürlük kurulduğu görülmektedir. Dolayısıyla, Gelir İdaresinin bu konuda 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programında yer alan hedef doğrultusunda adım atarak gerekli birimi kurduğu görülmektedir. Gelir İdaresinin kurulan bu birimle, mükelleflere sunduğu tüm uygulama ve hizmetlerin mükelleflerin vergi bilincini ve gönüllü uyumunu artıracak şekilde davranışsal kamu politikaları yaklaşımda yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi, orta ve uzun vadeli davranışsal kamu politikaları üretilmesi ile bu politikaların uygulanabilirliği konusunda yapılacak deneysel çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.

Esasen bugün itibariyle Gelir İdaresinin yaptığı mükellef hizmetlerine ilişkin birçok süreçte bu yaklaşımlar uzun yıllardır uygulanmaktadır. Özellikle vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için yapılan faaliyetlere baktığımızda davranışsal yaklaşımın kullanıldığı çok açık görülmektedir. Ancak yapılan bu vergisel işlemlerin bu davranışsal politika ve strateji içerisindeki yeri ve tanımlanması mevcut değildir. Belki de yapılması gereken, mükelleflerle iletişim kanallarında ortaya konan hizmetlerin bundan sonra bu açıdan ele alınması ve daha farklı bir sosyal ve davranışsal dokunuşla (dürtü ile) mükelleflerin nasıl tepki verdiğinin deneylerle ve anketlerle ortaya konması gerekmektedir. Bir başka deyişle, bu davranışsal yaklaşımlar yeni bir olgu değildir her kurum ve kuruluşun toplam kalite çerçevesinde vatandaşa veya mükellefe sunduğu hizmet kalitesini ve memnuniyetini artırmak için başvurduğu yöntemlerin tanımlanmış ve davranış bilimi ile yoğrulmuş halidir.

Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, 2005 yılında Gelir İdaresi Başkanlığının kuruluşu sonrasında oluşturulan “mükellef hizmetleri daire başkanlığı” biriminde görev yapan ve uzunca bir süre mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi için birçok projeyi (189-Vergi İletişim Merkezinin kuruluşu gibi) hayata geçiren Sayın Karyağdı bir yazısında; İngiliz Gelir ve Gümrük İdaresinin (HMRC), İngiltere mukimi olmayan ancak uzunca süredir İngiltere’de yaşayan kişilere dürtme (nudge) ya da hatırlatma mektupları gönderdiğini belirterek; HMRC’ye göre mektubun amacının offshore hesaplarda varlıkları olan kişileri eğitmek, vergisel durumlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve eksik ödenen vergi varsa cezasız ödenmesini sağlamak olduğunu ifade ettikten sonra “Meğerse 2008’de Gelir İdaresinde davranışsal ekonomiyi “dürtmeyi” uygulamışız” demiştir. Sayın Karyağdı yazısının devamında, Gelir İdaresinin 2008 yılında banka hesaplarından hareketle belli sayıdaki avukat, doktor ve mali müşavire genel olarak “Ey sevgili vergi mükellefi, senin şu bankada şu kadar hesap akışın görülmektedir, bu hesap akışına dayalı olarak lütfen beyanını gözden geçirir misin?” kapsamında mektuplar gönderdiğini ve çalışma sonucunda görüldü ki bir önceki yıl orta ve üst gelir grubunda gelir beyan eden mükelleflerin, 2008 yılına ilişkin beyanlarını ciddi oranlarda artırdıkları, toplamda ise bir önceki yıla nazaran beyan edilen gelirin %23,9 oranında arttığını, beyanı artmayan ve riskli durumunda olan mükelleflerin ise vergi incelemesine sevk edildiğini ifade etmiştir. Bu çalışma hakkında Sayın Karyağdı, meğerse ismini koymadan o dönemde davranışsal iktisat alanında önemli bir deneyi yapmışız aslında demiştir(28).

Gerçekten de her kamu kurum ve kuruluşunun stratejik yönetim anlayışının bir parçası olan ve kamu mali yönetiminde her kurumun hazırlaması gereken stratejik planlarında ve yıllık performans programlarında bundan sonra davranışsal yaklaşımların hizmet süreçlerinin kalitesine olan etkisini ortaya koyan amaç ve hedefler ile performans göstergeleri konmalıdır. Her kurum mutlaka bu konuda bir birim oluşturmak suretiyle bu çalışmalarını yürütmesi ve sistematik olarak devam ettirmesi gerekmektedir. Bu konuda özel sektörün müşteri deneyimleri son derece başarılıdır ve her geçen yıl yeni araştırma ve deneyimlerle müşterilerin davranışları etkilenmek suretiyle müşteri memnuniyeti artırılmaktadır. Kamu kurumları bu konuda zayıftır ve batılı ülkelerin düşünce kuruluşları (think tank)(29)dedikleri bu birimler artık ülkemizde de özel sektör alanında faaliyet göstermektedir. Ancak, kamuda durum böyle değildir. İlgili bakanlığın veya diğer kurumların başındaki en üst yönetici bu konuda istekli ve bir şey yapmak istiyorsa bu alanda örnek örgütlenme modeline göre çalışmalar yapmalıdır. Ticaret Bakanlığı örneğinde olduğu gibi bu alanda onlarca bakanlık ve kamu kurumu arasında bir birim olarak örgütlenip çalışma yapan tek yer orasıdır. Oysa bu tarz çalışmalar tüm kamuda olması ve sistematik ve sürekli bir şekilde kamu hizmetlerinde bu davranışsal yaklaşımların kullanılması için deneyler, çalıştaylar ve eylem planları yapılarak vatandaşın veya mükelleflerin davranışlarının nasıl değişim gösterdiğini ortaya konması gerekir. Tüm bunlar yapılırken sadece vergi uygulayıcılarından değil üniversitelerdeki akademisyenlerden de destek alınması gerekmektedir.

Bir başka açıdan bakarsak, tüm bu davranışsal çalışmalar yapılınca, örneğin vergisel alanda ne değişecektir. Verilen beyanname mi artacak, yoksa ödenen vergi mi artacaktır? Politika üreten ve karar alan mekanizmalara bu çalışmalar nasıl katkı sunacaktır? Bunlara benzer birçok soru sorulabilir. Aslında davranışsal yaklaşımların mükelleflere uygulanması çok büyük maliyetler getirmemektedir. Vergisel konularda kullanılacak davranışsal yaklaşımlarla yasa koyucuların ve uygulayıcıların yapmış olduğu vergisel işlemlere sadece olumlu yönde katkı sunulacaktır. Ufak ve sihirli dokunuşlarla vatandaşların doğru yönde karar almalarına yardımcı olunacaktır. Mesela, yapılan müdahaleler hep ufak çaplı olacak ve bazen bir SMS mesajı, bazen bir cümle, bazen de yeni bir bildirim formunun dizaynı şeklinde olacaktır. Ya da basit bir e-vergi uygulaması ile hiçbir zorlama olmadan mükellefin işini ve hayatını kolaylaştırmak suretiyle mükellefin vergiye gönüllü uyumu artırılacaktır. Belki de yapılacak bir yasal düzenlemeden daha az maliyetle, vatandaşın seçme hakkına da saygı duyarak yönlendirme yapılırsa iş yükü azalır ve vergi toplama maliyeti düşer. İnteraktif vergi dairesi uygulaması ve hazır beyan sisteminde olduğu gibi mükellefin vergiye uyum maliyeti de azalır.

Türk Gelir İdaresinde mükellef odaklı yetkin çalışanları ve kaliteli hizmet anlayışıyla, vergisel konularda anlaşılabilirliğin sağlanması ve mükelleflerin hak ve ödevleri konusunda bilgilendirilmesi yoluyla vergi bilinci ve gönüllü uyumun daha da artırılması amacıyla yürütülen bazı hizmet ve faaliyetlerde davranışsal yaklaşımların nasıl kullanılması gerektiğini inceleyelim. Burada belirtilen hususların somut olarak mükellefler nezdinde deney ve anketlerle ölçülmeden, olumlu veya olumsuz sonuçları ortaya konmadan kesin bir kanıya varmak mümkün değildir. Ayrıca, ABD veya AB ülkelerindeki mükellefler nezdinde olumlu sonuç alınan bir dürtmenin, ülkemizdeki mükelleflerde aynı sonucu doğuracağını söylemek de mümkün değildir.    

Hazır Beyan Sistemi Kullanıcı Sayısının Artırılması: Gelirleri sadece ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan veya bunların birkaçından veyahut tamamından ibaret olan gelir vergisi mükelleflerinin bu gelirlerine ilişkin beyannamelerinin Gelir İdaresi tarafından önceden hazırlanarak mükelleflerin onayına sunulduğu bir sistem olan Hazır Beyan Sistemi, Mart/2016 tarihi itibarıyla mükelleflerin kullanımına açılmıştır. Hazır Beyan Sistemi ile mükelleflerin vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması sağlanarak gönüllü uyum seviyesinin artırılması ile vergi dairelerinde yapılan iş ve işlemlerin basitleştirilerek verimliliğin sağlanması amaçlanmaktadır. Hazır Beyan Sisteminde, gelişen bilgi işlem teknolojilerinden yararlanılarak, vergi beyannamelerinin hızlı, kolay, ekonomik ve güvenilir bir şekilde idareye intikalinin sağlanmasının yanı sıra, vergi beyannamelerinin doldurulması sırasındaki hatalar da asgariye indirilerek mükellef mağduriyeti önlenmektedir. Bu sistem ile birlikte tüm vergilendirme süreçleri (mükellefiyet tesisi, beyan, tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil) sistem üzerinden online yapılmakta, böylece mükelleflerin vergi dairesine gitmesine gerek kalmadan işlemleri otomatik olarak tamamlanmaktadır.

Gelir İdaresinin internet sayfasında yer alan bilgilere göre Aralık/2020 tarihi itibariyle gayrimenkul sermaye iradından (mesken ve işyeri kira geliri nedeniyle) dolayı kayıtlı mükellef sayısı 2.068.810 kişidir. Kira gelirini Hazır Beyan Sistemini kullanarak beyan eden mükellef sayısı ise hala 2 milyonun çok altında bulunmaktadır. Hazır Beyan Sisteminin 01/01/2020–31/12/2020 dönemine ilişkin sonuçlara baktığımızda Hazır Beyan Sistemi kapsamında beyanname veren mükellef sayısının 1.420.658 adet olduğu anlaşılmaktadır. Oysa sadece gayrimenkul sermaye iradından dolayı beyanname veren gelir vergisi mükellefi sayısı 2 milyonun üzerindedir. Bu durumda hazır Beyan Sisteminden beyanname verme imkanı olan ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratları da dikkate aldığımızda bu sistem üzerinden beyanname verme imkanı olup da hala bu sistemi kullanmayan mükellef sayısının çok yüksek olduğu görülmektedir. Ne yapmalı da bu sistemden beyanname verecek mükellef sayısı artırılmalıdır? Bu konuda mükelleflerin vergi dairesine gitmeden internet üzerinden kolay ve güvenli bir şekilde beyanname vermesini sağlamak için davranışsal yaklaşımlar kullanılmak suretiyle kişilerin bu alışkanlıkları nasıl değiştirilebileceği araştırılmalıdır.

Daha açık bir ifadeyle, gayrimenkul sermaye iradından (mesken ve işyeri kira geliri) dolayı kayıtlı mükellef sayısı 2.068.810 kişi olup bu mükelleflerin tamamının Hazır Beyan Sistemini kullanarak beyanname vermesi istenmektedir. Ancak bu sistem üzerinden 2020 yılı itibariyle beyanname veren mükellef sayısı 1,5 milyon civarındadır. Gelir İdaresi davranışsal yaklaşımları kullanarak bu sistem üzerinden internet ortamında iki milyonu aşan bu mükellef grubunun beyanname vermesini nasıl sağlayacaktır. Yaklaşık 500 bin kişi hala neden Hazır Beyanname Sisteminden beyanname vermek yerine, vergi dairesine gitmek suretiyle yıllık beyanname vermektedir. Özelliklede pandemi sürecinin yaşandığı bu dönemlerde beyan dönemi öncesinde ufak dürtülerle yani hatırlatmalarla, vergi dairesine gitmeden internet ortamında Hazır Beyan Sistemi kullanılarak beyanname veren mükellef sayısı artırılabilir.

Bu durumda, kullanılabilecek davranışsal yaklaşımlar kapsamına; tanıtım videoları, rehber ve broşür gibi tanıtıcı dökümanlar, sistemin kullanılışını gösteren ve anlatan videolar, sistemin her yaşa hitap edecek şekilde kullanıcı dostu dizayn edilmesi, tanıtıcı reklam filmleri gibi kişilerin bu sisteme olan ilgisini artıracak ve farkındalık yaratacak her türlü yaklaşım olumlu sonuç verecektir. Özellikle pandemi sürecinde vergi dairesine gitmeden internet ortamında evde veya işyerinde rahatlıkla internet olan her ortamda bu sistemin kullanılması teşvik edilerek mükelleflerin kendileri için hazırlanan beyannameyi onaylamak suretiyle beyannameyi vermiş sayılacakları anlatıldığı takdirde, sistem üzerinden beyanname veren mükellef sayısının çok kısa bir sürede artırılması mümkün bulunmaktadır. Esasen belirtilen yöntemlerin çoğunu Gelir İdaresi uzun zamandır kullanmaktadır. Ancak, yapılanlar davranışsal yaklaşım kapsamında tasarlanıp hayata geçirilmemektedir. İdare tüm yapılanları mükellef odaklı hizmet anlayışı ve mükellef memnuniyetini artırmak için yapmaktadır. Bu nedenle, mevcut yapılanların ufak dokunuşlarla yeniden tasarlanması ve sonuçların mükellef davranışlarını nasıl etkilediği ölçülmeli ve ona göre yol haritasının çizilmesi gerekmektedir. Bu arada, hangi yöntemler denenirse denensin, bazı mükelleflerin hazır beyan sistemi gibi sistemleri kullanmak istememesinin başka nedenlerinin de olduğu unutulmamalıdır.

İnteraktif Vergi Dairesi Uygulamasının Kullanılması: Gelir İdaresi tarafından sunulan hizmetlerden kişilerin elektronik ortamda yararlanabilmesi; vergisel yükümlülüklerin mükelleflerce kolay ve hızlı bir şekilde yerine getirilebilmesi; beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelerin elektronik ortamda verilebilmesi ve bu belgelere ilişkin yapılan işlemlerin sonuçlarının ilgililerine elektronik ortamda gösterilmesi amacıyla oluşturulan İnteraktif Vergi Dairesi toplam 50 adet hizmet ile 28 Şubat 2018 tarihinde vatandaşların ve mükelleflerin kullanımına açılmıştır. Projenin geliştirilmesi kapsamında,  2019 yılında araç bilgilerim, beyanlı trafik cezası ödeme, sermaye azaltımı dilekçesi, şube mükellefiyet yazısı talebi, tahsilat bilgilerim, yurt dışı çıkış harcı ödeme gibi 47 yeni hizmet sisteme ilave edilmiştir. İnteraktif vergi dairesinin mobil sürümünde ise yüze yakın hizmet vatandaşların ve mükelleflerin kullanımındadır. Pandemi süresi tüm kamu hizmetlerinde e-uygulamaların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. İnteraktif vergi dairesi de salgın sürecinde aktif olarak mükellefler tarafından kullanılmış ve mükelleflerin vergi dairesine gitmeden vergisel birçok işlemi yapmaları sağlanmıştır. 2021 yılı ikinci yarısı itibariyle interaktif vergi dairesi üzerinden sunulan vergisel işlem sayısı 200’ü aşmış bulunmaktadır.

Mükellef odaklı hizmet anlayışı çerçevesinde, mükelleflerin vergi dairelerinde yürütülmekte olan işlemlerinin tamamına yakınını elektronik ortama taşınmıştır. Artık evden ya da ofisten bilgisayar veya akıllı cep telefonu ile 7/24, güvenli, hızlı ve kolay şekilde vergisel işlemleri yapmak mümkün bulunmaktadır. Bu kapsamda interaktif vergi dairesi uygulamasını kullanarak ödeme, beyanname verme ve dilekçe gönderme gibi toplam 200’ü aşkın vergisel işlemin internet üzerinden gerçekleştirmek mümkün hale gelmiştir.(30)2020 ve 2021 yıllarındaki salgın sürecinde Gelir İdaresinin sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar arasında yer alan “İşlemlerinizi maskesiz yapabileceğiniz tek vergi dairesi, interaktif vergi dairesi” sloganı aslında davranışsal yaklaşıma yani mükellefleri olumlu yönde dürtmeye güzel bir örnektir. Mükellefleri salgın sürecinde vergi dairesine gitmeden internet ortamında işlemlerini yapmak için ufak bir dokunuşla farkındalık yaratılmıştır.

Mükelleflere Bilgilendirici Mektup ve SMS Gönderimi: Ülkemizde sıklıkla devlete vergi ve ceza borcu olanlara, bu borçlarını ödemeleri için mektup ve SMS gönderildiği bilinen bir durumdur. Özellikle son on yılda çıkarılan vergi borçlarını yapılandırma kanunları sonrasında vergi idaresine borcu olan mükelleflere borçlarını yapılandırmaları ve sağlanan imkanlardan yararlanarak peşin veya taksitler halinde ödemeleri için cep telefonlarına hatırlatma amaçlı SMS veya mektuplar gönderilmektedir. Aslında internet tabanlı bilişim ve iletişim kanallarının bu kadar yaygın olduğu bir dünyada bu tarz SMS ve mektuba gerek olmadığı, televizyon ve sosyal medya ortamında gerekli bilgilendirmenin yapılabileceği söylenebilir. Ancak, sosyal bilimlerin bir parçası olan davranış bilimine göre kişiler kendilerine özel olarak gelen mesajların kişilerin davranışları üzerinde olumlu yönde etkili olduğunu ortaya koymuştur. SMS ve mektup gibi kişiye özel iletişim yolları kişileri dürtmekte ve olumlu yönde davranış sergilemelerine yönlendirmektedir. Ayrıca, genel olarak TV ve sosyal medya kanallarında herkese yönelik olarak yapılan bilgilendirmeler ise daha farklı olumlu sonuçlar doğurmaktadır.

Ancak, SMS ve mektup gibi direk kişiye hitap eden bilgilendirmelerde kullanılan iletişim dilinin ve şeklinin çok iyi ayarlanması gerekmektedir. Örneğin, davranışsal yaklaşıma göre çalışmamızın önceki bölümlerinde dünyadaki örneklere baktığımızda; içerikte direk olarak vergi borcunun olduğu ve ödemezse ceza veya gecikme zammının devam edeceğini söylemek bir tercihtir. Ya da aynı SMS veya mektupta şu kadar mükellefin vergi ve ceza borcunu ödediğini belirterek, kendisinin ödemediğini dolayısıyla sağlanan imkanlarla bu borcunu ödemesinin çok iyi bir fırsat olacağı da söylenebilir. Burada davranışsal yaklaşımların kişiler üzerinde nasıl etkide bulunacağını ölçmek ve ona göre sert, yumuşak veya çok daha farklı bir iletişim dili kullanarak kişilerin vergi ve cezalarını ödemelerini sağlamak mümkün bulunmaktadır. Bunun için farklı gruplara farklı içerikli SMS ve mektuplar göndermek suretiyle vergi ödemeyi hangi iletişim dilinin (dürtmenin) artırdığını analiz etmek ve gelecek dönemlerde bu strateji üzerinden mükelleflerle iletişim kurmak faydalı olacaktır.

Borç Bilgilendirme Hizmeti: Son yıllarda internet tabanlı e-uygulamaların gelişmesi ve mükelleflerle iletişim kanallarının artmasıyla beraber, vergi idareleri mükellefleri vergi borçları konusunda bilgilendirmek için çağrı merkezi yoluyla bu hizmeti vermektedir. Esasen idare tarafından telefonla aranan ve vergi borcu konusunda bilgilendirilen mükellefler de bu hizmetten son derece memnun kalmaktadırlar. Çünkü mükellefler meslek mensuplarına tüm mali işlemlerini emanet etmekte ve onların yönlendirmesiyle vergisel süreçlerini yürütmektedirler. Yoğun iş temposunda ödenmemiş vergi borcu olan ve bu durumdan bir şekilde haberdar olmayan mükellef açısından borç bilgilendirme hizmeti son derece faydalı bir hizmettir. Ancak, sorun bu hizmetin yapılırken nasıl bir iletişim dili kullanıldığı ve bunun mükellefte nasıl bir etki bıraktığıdır. Burada da davranışsal yaklaşımla bir deney yapılabilir ve farklı gruplara farklı içerikte borç bilgilendirmesi çağrı merkezi üzerinden yapılarak bunun sonucunda mükelleflerin borçlarını ödemedeki davranışları analiz edilebilir. Sonra da hangi yöntemde mükellefin borç ödemedeki uyumu artıyorsa gelecek dönemde de bu yöntem kullanılmaya devam edilir.

e-Posta Gönderimi: Mükellefleri ve meslek mensuplarını anlık olarak bilgilendirmede kullanılan bir iletişim kanalı da vergisel işlemlere taraf olan kişi ve kurumları e-posta yoluyla anlık olarak bilgilendirmektir. Yoğun iş temposunda insanlar vergisel düzenlemeleri takip edemeyebilir ve bu durumda vergi idaresi tarafından bilgilendirilmek her zaman mükellefi memnun eder. Burada da bu bilgilendirmenin sıklık ve içeriğinin nasıl olması gerektiği önem taşımaktadır. Ayrıca, mükelleflere beyan ve ödeme yükümlülükleri öncesinde yapılacak hatırlatmalar çok olumlu etki yapacaktır. Şöyle ki, meslek mensubunu hiç ilgilendirmeyen bir konuda gönderilecek bir e-posta idarenin son derece etkin olarak kullandığı bu iletişim kanalını değersiz hale getirebilir. Gerek SMS gönderimi, gerekse e-posta ile mükelleflerle iletişim konusu çok hassastır ve her kurum ve kişi aynı anda bu yöntemi kullanmaktadır. Dolayısıyla vergisel bir bilgilendirmenin mutlaka farklı bir dilde ve içerikte olması gerekir. Mükellefe bu içeriğin kendisi için faydalı olduğu hissettirilmelidir. Mükellef gelen e-postadaki konunun gereksiz ve önemsiz olduğunu düşündüğü an belki de gelecek günlerdeki e-postalara bakmayabilecektir. Vergi İdaresinin mükellefle iletişim kurduğu her kanalda birinci önceliğin mükellefin faydasına bir şey yapıldığını hissettirmesi olmalıdır. Onun için son derece nazik, iletişim kurallarına uygun ve profesyonel bir iletişim dili kullanılmalıdır. Bu nedenle, davranış bilimi ve algı yönetimini çok iyi bilen firmalardan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının destek alması günümüz iletişim ve bilişim dünyasında çok önemli hale gelmiştir.

Özellikle yılda yüzlerce tebliğ, sirküler, genelge ve özelge üreten Gelir İdaresi gibi kurumların davranış bilimci, iletişimci, algı yönetimi uzmanı ve dil bilimcisi gibi kişileri istihdam etmesi ihtiyari bir konu olmaktan çıkmış ve bir zorunluluk haline gelmiştir. Günümüzde mükelleflerle ve meslek mensuplarıyla çok hızlı ve yoğun bir iletişim halinde olan Gelir İdaresinin davranışsal yaklaşımları kendi kapasitesi ile deneme yanılma yöntemiyle kullanması çok zor görünmektedir. Bu konular vergi uzmanlığının dışında günümüzde çok yeni gelişen uzmanlık alanlarıdır ve tüm dünya davranışsal yaklaşımların insanları nasıl etkilediği üzerine birimler kurulmakta ve seçilen gruplar üzerinde deneyler yapılmaktadır. GİB Mobil uygulaması kullanım sayısının artırılması ve GİB sosyal medya kullanıcı sayısının artırılması gibi birçok vergisel hizmet alanında davranışsal yaklaşımların nasıl kullanılacağı ve bunların mükelleflerin eylemlerine olumlu şekilde nasıl etki edeceği mutlaka deney grupları üzerinde denenmeli ve sonuçları analiz edilerek hangisi mükelleflerin ödevlerini yapmalarına daha çok katkı sağlıyorsa iletişim biçimi tercih edilmelidir.

SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME

OECD Ekonomi ve Kalkınmayı İnceleme Komitesinin 2018 Yılı Türkiye Ekonomik İncelemesi Raporunda da belirtildiği üzere; Türk Gelir İdaresi, verimliliği ve vergi uyumunu artırmak için elektronik ve dijital platformlara güvenmektedir. Tüm vergi iadeleri ve ödemeler online sistemler üzerinden yapılabilmektedir. 2019 yılında tüm vergi beyannamelerinin %99,9'u elektronik ortamda teslim edilmiştir. İnternet vergi dairesi (2019 yılında 4,5 milyon kullanıcı), e-fatura, e-arşiv, e-defter tutma, e-tebligat sistemi, SMS hizmetleri ve önceden doldurulmuş vergi beyannameleri gibi birçok mobil ve e-uygulama bulunmaktadır.

İyileştirilecek alanlar olmasına rağmen, diğer birçok ülkeyle kıyaslandığında, Türk vergi sisteminin performansı nispeten olumlu bulunmaktadır. Bu anlamda, Dünya Bankasının 2020 yılı iş yapma kolaylığı raporuna göre Türkiye, İş Yapma Kolaylığı Endeksinde 10 basamak yükselerek 33. sıraya yerleşmiştir. Türkiye, aynı raporda 2017 yılında 69. sırada, 2018 yılında 60. sırada, 2019 yılında ise 43. sırada yer almıştı. Ayrıca Türkiye, 190 ülke arasında "vergi ödeme" göstergesinde 26. sırada bulunurken, Vergi Vakfı tarafından yayınlanan 2020 Uluslararası Vergi Rekabet Endeksi'nde de Türkiye 36 OECD ülkesi arasında da 11. sırada bulunmaktadır. Öte yandan, Türkiye'deki vergi oranları ve vergi yükü konusundaki gerçekler algılardan daha iyi durumdadır. Türkiye’de toplanan vergiler içinde dolaylı vergilerin payının yüksekliği sürekli olarak gündemde yer almakla beraber, diğer birçok OECD ülkesi ile karşılaştırıldığında, Türkiye'de vergi oranları makul bir seviyededir.  Örneğin, en son OECD istatistiklerine göre, OECD'de ortalama vergi ile GSYİH oranı %25,5 iken, Türkiye'de bu oran %17,1'dir. Bu rakamlara sosyal güvenlik katkı payları dahil edildiğinde OECD ortalaması %34,3'e yükselirken, Türkiye'de bu oran %24,4 olmaktadır. Benzer şekilde, OECD ülkelerinde ortalama genel KDV oranı %19,3 iken, Türkiye'de %18'dir(31).

OECD ülkeleri arasında iyi bir konumda olan Türk Gelir İdaresinin, 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programındaki politika ve tedbirler arasında yer alan, vergi mükelleflerinin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılması konusunda da gelecek dönemde çok başarılı tasarımlar yaparak bu yeni terendi kullanmak suretiyle olumlu sonuçlar alınması mümkündür. Esasen 2005 yılında mükellef odaklı hizmet anlayışını dikkate alan GİB bu yeni davranışsal yaklaşımlara yabancı değildir ve birçok hizmet kanalında bunu bilerek veya bilmeyerek kurulmuş olduğu 2005 yılından bu yana uzun süredir uygulamaktadır.

Özel sektör nasıl müşteri ilişkilerinde çok küçük dokunuşlarla müşteri davranışlarını istedikleri gibi yönlendirmeyi başarabiliyorsa, kamu kuruluşları da çok daha az maliyetle eğitimde, sağlıkta, adalette, trafikte ve vergi ödemeyi teşvik etmede davranışsal yaklaşımları çok rahat uygulayabilecektir. Pandemi sürecinde sağlık bakanlıkları tüm dünyada bunu aslında çok da güzel bir şekilde uyguladılar ve halen de uygulamaya devam ediyorlar. Sağlık kurumları önce maske kullanımını önerdiyse de bu öneri bir kesim tarafından çok dikkate alınmadı. Ancak, medyada solunum cihazında nefes alamayan hastalar gösterilince, yani insanlar kibarca dürtüldüğünde toplum kendine geldi ve olumlu davranışlar sergilemeye başladı. Vatandaşlara hatırlatıcılar gönderilmesi ve kurumların çabalarına rağmen görevlerini ihmal edenleri ya da unutanları en aza indirmeye çalışılması gerekmektedir. Görüldüğü gibi, bu ilkeler ve daha birçok husus, hem özel hem de kamu sektöründe uygulanabilir (belki de uzun süredir uygulanıyor olabilir) ve şimdi tüm yapılanların ötesinde de yapılması gereken çok şeyin olduğu görülmektedir(32).

Davranışsal yaklaşımların kamu politikalarına uygulanması dünyada ve Türkiye’de her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bunun nedeni, son yıllarda yapılan araştırmalar bireylerin iktisadi kararlarında her zaman rasyonel davranmadıklarını aynı zamanda psikolojik durumlarının da tutum ve davranışlarına yansıttıklarını göstermektedir. Mükelleflerin vergiye uyum konusundaki davranışlarında sadece parasal mali yük değil, sosyal ve psikolojik durumları da çok etkili olmaktadır. Hükümetler var olan kamu politikaları yerine ya da var olan kamu politikalarının tamamlayıcısı olarak davranışsal yaklaşımları kullanmakta olup bu yolla birey davranışlarını politika hedeflerine uygun biçime dönüştürmeyi hedeflemektedir. Birçok ülkede, yasal düzenlenmelerde ve kamu kuruluşlarının faaliyetlerinde davranışsal ilkelerden yararlanılmakta, çoğu zaman hükümetin destek ve yönlendirmesiyle davranışsal içgörü takımları kurulmaktadır. Bundan sonraki süreçte davranışsal kamu politikalarının etki alanının genişlemeye devam edeceği düşünülmektedir. Bu noktada Türkiye’nin de bu sürece ayak uydurması ve davranışsal kamu politikalarının kapsamını genişletmesi ve yaygınlığını arttırması gerekmektedir. Buna göre; eğitim, sağlık, yeşil enerji kullanımının teşvik edilmesi, trafik probleminin çözülmesi, vergi ödemenin teşvik edilmesi, obezitenin azaltılması, fiziksel aktivite sayısının arttırılması, sağlık kontrollerinin düzenli yapılmasının teşvik edilmesi, el yıkama alışkanlığının kazandırılması, organ bağışının arttırılması, eğitimde nicelik ve nitelik artışı, işsizliğin azaltılması, girişimciliğin özendirilmesi gibi birçok alanda davranışsal politikaların oluşturulması gerektiği düşünülmektedir. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığı dışındaki bakanlıklar da kendilerine özgü davranışsal kamu politikası birimlerinin kurulması gerekmektedir.

Davranışsal Kamu Politikaları Üniteleri hali hazırda gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamında faaliyetlerine Başkanlık ya da Başbakanlık makamlarına bağlı olarak devam etmektedir. Türkiye’de ise bu konudaki ilk birim, Ticaret Bakanlığı bünyesinde “Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesi Başkanlığı” Mayıs/2018 tarihinde kurulmuş ve görev alanına ilişkin davranışsal yaklaşımları tasarlayıp uygulamaktadır. Davranış bilimlerinin yarım asra yaklaşan birikimi, hepimizin karar alma süreçlerinde sistematik bir şekilde hata yapabildiğini ortaya koymaktadır. Davranışsal kamu politikaları, rasyonel olmadığımız gerçeğini kabul ederek, vatandaşların hatalarını düzeltmelerine yardımcı olmayı ve bu şekilde refahlarını artırmayı amaçlamaktadır. Günümüzde pek çok ülke kamu politikalarının daha iyi çalışması için psikoloji, sosyoloji ve örgütsel kuramları da içeren davranışsal ekonomiyi politika üretim sürecine dahil etmeye başlamış bulunmaktadır. Kamu politikalarının bilimsel, deney odaklı ve insana dokunan bir şekilde tasarlanması ihtiyacı ön plana çıkarken, dünyada sayıları hızla artan davranışsal kamu politikaları birimleri insan odaklı bir yaklaşımla kanıt odaklı politikaların şekillendirilmesine öncülük etmektedir.

Davranış bilimine göre sosyal kurallar çok önemlidir ve bireysel kararlar üzerinde dürtüler çok önemli bir etkiye sahiptir. İnsanların davranışlarını çok etkileyen uyarıcı dürtüler ekonomi, sağlık, adalet, eğitim ve vergi gibi insanın olduğu her alanda kullanılabileceği akademik çalışmalar ve kamu uygulamalarıyla ortaya konmuş durumdadır. Yapılan çalışmalar net olarak ortaya koymuştur ki küçük ve önemsiz gibi görünen ayrıntılar insanların davranışlarını büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Ülkemizde halen bir bakanlıkta örgütlenmesini tamamlayıp uygulamaya geçmiş olan davranışsal kamu politikası birimi gibi birimlerin tüm kamuda hayata geçirilmesi uzun bir süreç alacaktır. Vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumun artırılması konusunda davranışsal yaklaşımların nasıl kullanılması gerektiği konusu çok kapsamlı çalışmalar gerektiren ve her şeyden önce dünya örneklerini de incelemek suretiyle profesyonel destek alınmasını gerektirmektedir. Çünkü davranışsal içgörü denilen davranışsal yaklaşımların farklı mükellef grupları üzerinde dünya örneklerinde olduğu gibi deneyler yapmak suretiyle test edilmesi ve sonuçlarının analiz edilerek vergisel işlemlerde kullanılacak yaklaşımın benimsenmesi gerekir.

Davranışsal kamu politikaları uluslararası kuruluşlar ile özel ve kamu sektörü tarafından her geçen gün daha tercih edilir hale gelmektedir. Bugüne kadar; Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, TEPAV, İŞKUR, BES Otomatik Katılık Sistemi gibi birçok alanda kamu kurum ve kuruluşları tarafından davranışsal kamu politikası hayata geçirilmiştir. Ancak, bir birim kurma açısından ülkemizde ilk uygulamayı yapan kamu kurumu olan Ticaret Bakanlığına bağlı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesi tarafından 28.01.2020 tarihinde gerçekleştirilen Davranışsal Kamu Politikaları Tanıtım Toplantısında da belirtildiği üzere; bundan sonraki süreçte davranışsal kamu politikalarının etki alanının genişlemeye devam edeceği düşünülmektedir. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının da kendilerine özgü davranışsal kamu politikası birimlerini kurması ve davranışsal yaklaşımları tasarlayıp hayata geçirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı da 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programında yer alan davranışsal yaklaşımların vergi bilinci ve gönüllü uyumun arıtılmasında kullanılması hedefi doğrultusunda mükelleflere sunulan e-vergi hizmetleri, denetim faaliyetleri, tahsilat işlemleri, çağrı merkezi hizmeti ve bilgilendirme hizmetleri gibi tüm vergisel süreçlere ilişkin hizmetlerde davranışsal yaklaşımları kullanmalıdır. Ticaret Bakanlığının ve diğer kamu kurumlarının ve de uluslararası kuruluşların uygulamalarından yola çıkılarak düşük maliyetle vergi ödemenin teşvik edilmesinde davranışsal yaklaşımların uygulanması çok etkili olabilecektir. Özelliklede ülkemizin en önemli yapısal sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının desteği ile yürütülen eylem planlarında vatandaşlara yönelik davranışsal yaklaşımların dikkate alınması gerekmektedir.

Ülkemizde toplumsal vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumun artırılması modern vergi idaresi için bir zorunluluktur. Türkiye vergiye gönüllü uyum konusuna kapsamlı bir yaklaşımla uzun süredir ele almakta ve çalışmalar yapmaktadır. Gelir İdaresi, vergi mükelleflerini bilgilendirmek ve uyumluluğu kolaylaştırmak için elektronik ve dijital sistemleri çok aktif olarak kullanmaktadır. Bu kapsamda Gelir İdaresi, vergi mükelleflerini bilgilendirmek ve sorularını yanıtlamak için sosyal medya, çağrı merkezi ve etkileşimli araçları da aktif olarak kullanmaktadır. Okullardaki etkinliklerle vergi bilincini artırmak için sürekli olarak çalışılmaktadır. Ayrıca birçok vergisel konularda rehber, broşür, kılavuz, elektronik ve basılı kopya formatında yayınlar hazırlayıp kamuoyu ile paylaşmaktadır. Tüm bu yapılanlara bir de önümüzdeki süreçte, iyi ülke uygulamaları da dikkate alınarak, mükellef hizmetlerinde davranışsal yaklaşımların ve yöntemlerin de dikkate alındığını düşündüğümüzde, vergiye gönüllü uyumun sağlanmasında çok olumlu katkı sağlayacağı bir gerçektir.

(Vergi Dünyası Dergisinin Kasım 2021 sayısında yayınlanmış olup Sn. Türkay’ın özel izni ile yayınlanmaktadır.)

1-Volkan Yılmaz, Cemre Canbazer, Kamu Politikalarına Davranışsal Yaklaşım ve Türkiye’ye Yansımaları, Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, Cilt 31, Sayı 4, Ekim 2020.
2-Şebnem Özdemir, Bir Kamu Politikası Aracı Olarak Davranışsal İçgörü, Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2019, Sayı: 34.
3- Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, Dürtme (The Nudge), Sağlık, Zenginlik ve Mutlulukla İlgili Kararları Uygulamak, Pegasus Yayınları, İstanbul.
4-Cass R. Sunstein, Behavioral Science and Public Policy, Cambridge University Press is Part of the University of Cambridge, 2020.
5-Senin Kararın! (mı?), Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, Ekonomi Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanlığı, 2018.
6- Senin Kararın! (mı?)-Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, a.g.k. s.131.
7-FT, Non-doms probed by HMRC for suspected unpaid tax ‘Nudge’ letters sent to hundreds revenue agency thinks might have underpaid, 16.9.2021.
8- Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, a.g.k. s. 90-91.
9-Esra Kılıç, Kamu Politikalarında Davranışsal İktisadın Önemi: Dünya Ve Türkiye’den Uygulama Örnekleri, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 2020, s.4, s.250.
10- https://ihracat.ticaret.gov.tr/kurumsal/daire-baskanlari.
11- Birinci Ulusal Davranışsal Kamu Politikaları Konferansı, 05.11.2019, https://ticaret.gov.tr/haberler/1-ulusal-davranissal-kamu-politikalari-konferansi.
12- https://ticaret.gov.tr/haberler/1-ulusal-davranissal-kamu-politikalari-konferansi, 05.11.2019.
13- Volkan Yılmaz, Cemre Canbazer, a.g.m.
14-Senin Kararın mı?-Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, a.g.k. s.123-128.
15- https://www.egm.org.tr/bilgi-merkezi/istatistikler, erişim tarihi: 22.09.2021.
16-Volkan Yılmaz, Cemre Canbazer, a.g.m.
17-Nuri Ömürbek, Hüseyin Güçlü Çiçek, Serdar Çiçek, “Vergi Bilinci Üzerine Bir İnceleme: Üniversite Öğrencileri Üzerinde Yapılan Anketin Bulguları”, Maliye Dergisi, Sayı:153, Temmuz- Aralık 2007, s.104.
18- İnci User, “Vergilemenin Sosyal Psikolojik Sınırı”, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 1992, s.44 (Yayınlanmamış Doktora Tezi).
19- Abdurrahman Akdoğan, Kamu Maliyesi,Gazi Kitabevi, 10. Baskı, Ankara, 2006, s.180.
20-Niyazi Özpehriz, “Vergi Uyumu ve Ülkemizde Vergi Uyumunun Artırılmasına Yönelik Öneriler”, Vergi Dünyası, Mart           2005, sy:283, s.90.
21- https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/faaliyetraporlari/2021/2020_faaliyet_raporu.pdf, erişim tarihi: 12.10.2021
22-Gelir İdaresi Başkanlığı, 2019 Faaliyet Raporu, www.gib.gov.tr, erişim tarihi: 26.12.2020.
23-http://www.kayitliekonomiyegecis.gov.tr/sites/all/themes/themetastic/e-defter/KDE%20EP%20(2019-2021).pdf.
24-Gelir İdaresi Başkanlığı, Mükellef ve Meslek Mensubu Memnuniyet Anketi (2015), (http://www.gib.gov.tr/mukellef-ve-meslek-mensubu-3568-sayili-kanuna-tabi-memnuniyet-anketi-2015-sonuclandi), yayın tarihi: 2.2.2016, erişim tarihi: 30.11.2020.
25-Gelir İdaresi Başkanlığı. Mükellef ve Meslek Mensubu Memnuniyet Anketi (2019), https://www.gib.gov.tr, erişim tarihi: 18.12.2020.
26-Ahmet Tekin, Özlem Sökmen Gürçam, Davranışsal İktisat ve Vergi Uyumu Arasındaki İlişki Üzerine Genel Bir Değerlendirme,  Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt 6, Sayı 5, 2019.
27- https://www.gib.gov.tr/kurumsal/organizasyon-semasi, erişim tarihi: 22.09.2021.
28-Nazmi Karyağdı, Meğerse 2008’de Gelir İdaresinde Davranışsal Ekonomiyi “Dürtmeyi” Uygulamışız, vergialgi.com, 22.09.2021, (https://vergialgi.com/megerse-2008de-gelir-idaresinde-davranissal-ekonomiyi-durtmeyi-uygulamisiz).
29-En genel tanımıyla düşünce kuruluşu, ülkelerin politik karar alma süreçlerinde yöneticilere doğru ve gerçekçi politikalar belirleyebilmeleri amacıyla çeşitli tavsiyelerde bulunan, raporlar yayınlayan araştırma merkezleridir. 
30-https://ivd.gib.gov.tr/tvd, erişim tarihi: 31.08.2021.
31-OECD Ekonomi ve Kalkınmayı İnceleme Komitesi (EDRC), 2018 Türkiye Ekonomik İncelemesi Raporu, 21.03.2019, http://www.oecd.org/turkey/economic-survey-turkey.htm.
32-Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, a.g.k. s.26.
-Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, Dürtme (The Nudge), Sağlık, Zenginlik ve Mutlulukla İlgili Kararları Uygulamak, Pegasus Yayınları, İstanbul
-Cass R. Sunstein, Behavioral Science and Public Policy, Cambridge University Press is Part of The University of Cambridge, 2020
-Senin Kararın! (mı?)-Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, Ticaret Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanlığı, 2018
-2021-2023 Dönemi Yeni Ekonomi Programı (Orta Vadeli Program) ve Orta Vadeli Mali Plan
-2022-2024 Dönemi Orta Vadeli Program
-OECD 2014 Yılı Düzenleyici Politika ve Davranışsal Ekonomi Raporu
-gib.gov.tr, Gelir İdaresi Başkanlığı 2019 ve 2020 Yılı Faaliyet Raporları
-Volkan Yılmaz, Cemre Canbazer, Kamu Politikalarına Davranışsal Yaklaşım ve Türkiye’ye Yansımaları, Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, Cilt 31, Sayı 4, Ekim 2020
-Şebnem Özdemir, Bir Kamu Politikası Aracı Olarak Davranışsal İçgörü, Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2019, Sayı: 34
-Esra Kılıç, Kamu Politikalarında Davranışsal İktisadın Önemi: Dünya ve Türkiye’den Uygulama Örnekleri, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 2020, S.4, http://dergipark.org.tr/ueip
-Ahmet Tekin, Özlem Sökmen Gürçam, Davranışsal İktisat ve Vergi Uyumu Arasındaki İlişki Üzerine Genel Bir Değerlendirme, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt 6, Sayı 5, 2019
-OECD Ekonomi ve Kalkınmayı İnceleme Komitesi (EDRC), 2018 Türkiye Ekonomik İncelemesi Raporu,03.2019, http://www.oecd.org/turkey/economic-survey-turkey.htm
-Birinci Ulusal Davranışsal Kamu Politikaları Konferansı, 05.11.2019, https://ticaret.gov.tr/haberler/1-ulusal-davranissal-kamu-politikalari-konferansi

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor