Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
1716OKUNMA

Dünya Yeni Bir Doğu-Batı Kutuplaşmasına mı Gidiyor?

20’nci yüzyılın ikinci yarısında (1947-1991 arası) ideolojik ve jeopolitik nedenlerle ABD-Sovyetler Birliği ekseninde yaşanan ve bütün dünyayı etkileyen soğuk savaş döneminin Doğu-Batı kutuplaşması, başka bir versiyonuyla yeniden mi gelişiyor?

Bugün dünya ticaretinde ve teknolojide yeni gelişmelerin yol açtığı Doğu-Batı ayrışması, kutup liderleri ABD-Çin ekseninde diğer ülkelerin iki taraftan birine daha yakın durmaları sonucunu doğuracak ilişkilerin kurulmasına ve anlaşmalar yapılmasına neden olmaktadır. Her ne kadar Çin ve Rusya liderleri zaman zaman Doğu-Batı kutuplaşması trendi karşıtı uyarılarda bulunsalar da içinde bulunduğumuz süreçte yaşananlara bakılınca, iki (ya da iki buçuk) kutuplu yeni bir dünya düzeni kuruluyor diyebileceğimiz gelişmeler olmaktadır. Japonya dışındaki Asya ve Afrika ülkelerinden oluşan Doğu blokuna karşı; Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, İngiltere ve Avustralya’dan oluşan Batı bloku oluşumunu yakından izlemekteyiz. Güney Amerika ülkeleri, ikili ilişkilerine ve konusuna göre her iki taraf ile de birlikte olabilmekte ya da ortak hareket edebilmektedirler. Japonya ve Avustralya ise uluslararası sorunlar ve güvenlik konularında Batı blokunun yanında yer almakta, ticari konularda ise son Doğu blokunun parçası olabilmektedirler. Kutuplaşmanın emarelerinin görüldüğü ticaret, teknoloji ve güvenlik başlıklarında, uluslararası alanda yaşanan bu gelişmeleri aşağıda özetledik.

Ticaret

Kutuplaşmanın Doğu ayağının lideri Çin, küresel ticaretin yönünü ve coğrafi ağırlığını değiştirme iddiası ile “Bir kuşak Bir Yol” girişimi kapsamındaki projelerini ilerletmektedir. Bu girişim güzergâhında yer alan yatırımlarda doğrudan ya da dolaylı yer alan ülkelerin çoğunluğunun Çin’e yakınlaştığını, bu ülkelerin ticari ilişkilerinde giderek Çin’in daha fazla yer aldığını görmekteyiz. Aynı zamanda ekonomik ortaklık&işbirliği anlaşmalarının sayısını da artıran Çin, kapitalist batı blokunun uzaklaştığı yöntemlerle yol almakta, kendi arz güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. Yapılan anlaşmalarla “bütün yolların Çin’e (batının söylemiyle Cathay’a) çıkması” hedeflenmekte, serbest ticaret anlaşmaları, gümrük vergisi oranlarının düşürülmesi, vergi teşvikleri gibi enstrümanların tamamı kullanılmaktadır. Kutuplaşmanın emareleri, başta Afrika coğrafyası ile bir kuşak bir yol güzergâhındaki ülkelerde yapılan altyapı yatırımları, limanlar, özel ekonomi bölgeleri ve ikili finansman anlaşmalarında belirgin bir şekilde görülmektedir.

Teknoloji

Hayatımızın her alanına giren teknoloji, pandemi döneminde daha yoğun kullanılan dijital enstrümanlar, dijital iletişim, dijital paralarla dünya hızla değişmekte; özetle dijital bir çağa girmiş bulunmaktayız. Akıllı telefonlardaki bankacılık uygulamaları; klima, kamera gibi ev içi uygulamalar; şoförsüz araç, havacılık, uzay araçları, uzayda yaşam, savunma sanayii, hızlı ve güçlü data transferi gibi alanlardaki hızlı gelişmelerin ülkelere neler kazandıracağı ve hangi ülkenin (ülkelerin) kontrolünde olacağı konuları önem kazanmıştır. Teknolojik gelişmelerde önde giden (ve doğal olarak kontrol eden) taraf, kutuplaşmanın da güçlü tarafı olacaktır.

Güvenlik

Güvenlik kavramı günümüzde, sadece ulusal güvenlik olarak değil, ticaretin, lojistiğin, malların ve hizmetlerin güvenliği, bulaşıcı hastalıklara karşı korunma ile jeopolitik konuların da içinde bulunduğu daha geniş çerçevede değerlendirilmektedir. Jeopolitik konulardaki gelişmelerle ilgili olarak, bizim coğrafyamızda; Afganistan, Güney Çin Denizi, Tayvan, Hong Kong ve bazı Latin Amerika ülkelerinde yaşananların hepsinde Doğu-Batı kutuplaşmasının yansımalarını görebiliriz.

Değerlendirme

Uluslararası ilişkilerinde demokratik değerleri öne çıkartan Batı bloku, artan dünya nüfusu kaynaklı sorunlara çözüm bulmada ve kendi vatandaşlarının iç taleplerini karışlamada zorlanırken Çin (ve kısmen Rusya) liderliğindeki Doğu bloku, bölgesel anlaşmalarla kendi içinde kenetlenmekte, küresel boyuttaki anlaşmalarla da dünya ile entegrasyonunu artırmaktadır. Çin ve Rusya’nın Afrika’da kurduğu özel ekonomi bölgeleri, yeni limanlar, ticaret anlaşmaları ve altyapı yatırımları giderek artmaktadır. Doğu-Batı kutuplaşması haritalarında, ayrışmanın içinde gösterilen ülkelerin tamamı aynı derecede bu kutuplaşmanın parçasıdır denilemez. Bu haritalar, ülkelerin ağırlıklı eğilimleri, son yıllardaki ilişkiler ile imzalanan anlaşmaların potansiyel sonuçları değerlendirilerek oluşturulmaktadır. ABD’de 2021 başında görevi devralan Biden yönetiminin, önceki dört yılda uygulanan Trump döneminde belirginleşen kutuplaşmaya etkisinin hangi yönde olacağı henüz tam anlaşılabilmiş değildir. ABD’nin, Avrupa Birliği, Orta&Latin Amerika ve Pasifik ülkeleri ile ticaret, yatırım, teknoloji, güvenlik konularındaki ilişkilerinde, Obama yönetiminin bıraktığı yere dönülemeyeceğini; Çin (ve Rusya’nın attığı adımlar nedeniyle) önümüzdeki dönemde (soğuk savaş değilse bile) ılımlı bir kutuplaşmanın Biden döneminde de devam edeceğini düşünüyoruz. Doğu blokunun lideri Çin, önümüzdeki dönemde bir yandan kendi bloku içindeki konumunu güçlendirirken, diğer yandan da Avrupa Birliği ile başlattığı yatırım ortaklığına benzer bir süreci Batı blokunun lideri ABD ile de başlatmak istemektedir. Çin’in, ABD pazarını ihmal etmesi ya da ABD’nin küresel ekonomideki gücünü göz ardı etmesi beklenmemelidir. En kötü günde üretimini ve ihracatını artırma başarısı gösteren Türkiye’nin ise iki kutuptan birinde belirgin bir şekilde yer almak yerine, her iki kutuptaki ülkelerle de iyi ilişki içinde olabilmesi gerekir. Hep söylediğimiz gibi Türkiye ve ekonomisi, dünyanın her ülkesine mal ve hizmet satabilen, her ülkede proje yapabilen ve yine her ülkede yerleşik iş insanları ve firmaları ile küresel ekonomi ve dünya ile bütünleşmiştir.

Dünya Yeni Bir Doğu-Batı Kutuplaşmasına mı Gidiyor?

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor