Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

2020'li Yıllarda Vergi Reformuna Doğru

5437OKUNMA

2020’li Yıllarda Vergi Reformuna Doğru Telepanelinde Neler Konuşuldu?

4 Aralık 2020 Cuma akşamı Nazmi Karyağdı moderatörlüğünde, değerli hocalarımız Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, Doc. Dr. Murat Batı, Mehmet Nuri Aslan, Prof. Dr. İbrahim Attila Acar ve katılımcılarımızla üç saat süren ‘2020’li Yıllarda Vergi Reformuna Doğru’ panelinde olan, olması gereken ve olması gerekenin olmama sebeplerini konuştuk.

Çözüm arayışında olduğumuz bir dönemde programa şu soruyla başladık:

Vergi reformuna gerek var mı?

Reform gerekliliği tartışmalarına hocalarımız farklı konu başlıklarından hareketle ayrı ayrı görüşlerde aynı noktada buluştular diyebiliriz.

Gelin bu görüşleri birlikte ele alalım.

Nazmi Karyağdı’ya göre; ‘Türk Vergi Sistemi’nde genellikle ekonomi, hukuk ve sosyal yapı ikinci planda kalmıştır. Öne çıkan fiskal sebepler olmuştur.

Türk vergi sistemi, ekonomiye duyarlı vergi sistemi değildir. Büyümeyi ve istihdamı önemsememektedir. Mali disiplin mi ekonomik büyüme mi öncelik olmalı diye düşünüldüğünde ekonomik büyüme öncelikli görülmüştür.

Toplanan vergilerde dolaylı vergiler ağırlıklı olduğundan ekonomik büyüme üzerinde çok ciddi etkileri vardır. Yatırıma dönüştürememe, halkın yaşam refah düzeyini aşağı çekme gibi...’

Gelir adaletine de değinen Karyağdı, gelir dağılımındaki dengesizliğin de vergi reformunu gerektirdiğini ayrıca belirtti.

Söz Binhan Elif Yılmaz Hocamıza geldiğinde içinde bulunduğumuz pandemiye vurgu yaparak verginin makroekonomik sistem üzerinden Türkiye’deki etkilerine değindi. Pandemi dolayısıyla vergi dairelerindeki kalabalıklaşmayı önlemek için internet aracılığıyla vergi ödeme ve ödevlerinin yerine getirilecek olmasının yaşam biçimi olacağını söyledi. Çünkü vergi sistemini reforme etmek için önce somut olan kısımdan başlanılmalı yani idari bina gibi, personel gibi..

Peki evlerinden vergi ödevlerini yerine getirecek mükelleflere internet sağlanacak mıydı? Ya da bilgisayar?

İşte burada bir sorun vardı.

Diğer ülkelerin pandemi sürecinde vergi reformu üzerine neler yaptığına da değinen Sayın Yılmaz Almanya örneğini verdi.

‘Almanya, teknoloji kullanamayan aile bireyleriyle irtibat halinde oldu. Mükelleflerin yakınlarına haber verdi. Telefon kullanamayan aile bireylerinin çocuklarına, torunlarına linkler gönderdi. Takipte kaldı. Böylece Almanya’da mükellefler yeni normalde de vergi dairelerine gitmeden işlerini hallede-bilecekler.’ dedi.

Bu bir fırsattı ve Türkiye bu fırsatı kaçırdı diyerek sözlerine vergi adaleti konusuyla şöyle devam etti:

‘Mükellef zor zamanda devleti ne kadar yanında hissederse vergiye uyumu da o kadar olumlu sonuç doğurur. Adalet açısından da bu durum aynı sonucu doğurur, zor zamanda kim kimin yanında bunu görmek önemli..’

Binhan Hocamız vergide denetime de kısaca değinerek Covid-19 salgınında vergi reformuna ihtiyaç olduğunu bir kere daha belirtti.

Ve söz Mehmet Nuri Aslan’a geldiğinde, Aslan Türk vergi sistemini kısaca özetledi:

”İşleyiş içerisinde toplumsal ve siyasal yapılar bir uyuşum içerisindedir ve bu uyumu sürdürülebilir kılmak son derece önemlidir. Batıdan ithal edilen bir sistemi de kendisine uydurmak zorundadır. Sistemin ona can veren fikirsel ve yapısal ruhları yok ise, gecekondulaşma kaçınılmazdır. Bünyenize uymayan vergi sistemi, şiddetle reddedilmelidir. Aksi halde o sistem, çökmeye mahkum.”

Vergi adaletsizliğine de vurgu yapan Sayın Aslan, vergi sisteminde şiddetli reform ihtiyacı olduğunu söyleyerek konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

Aralarında uçurum bulunan insanların aynı gemide birlikte yaşamalarını kabul etmek zordur. Toplumu tercih yapmaya yöneltmek, uçurumun daha da derinleşmesine yol açacaktır. Burada kastedilen bölücülük değil, birleştiriciliktir. Batıyla aramızdaki temel fark, henüz sanayileşmemiş ve büyük işletme sayısı sınırlı olan, devlete vermek yerine almayı inanç meselesi haline getiren bir toplumda, Almanya’da geçerli olan sistemin Türkiye’de de geçerli olacağı düşüncesinin aşırı bilimsellik olduğunu kabul etmek zorundayız. Bu sebeple, küçük bir reform bizi kesmeyecektir. Yeni bir sosyal sözleşme aramalı, herkesin yararını gözeten uygulamalara odaklanmalıyız. Aksi halde herkes kendi çıkarları peşinde koşarsa kimseye alacak bir şey kalmayacaktır.”

Panel hız kesmeden hem Zoom’dan hem youtube’dan canlı yayında Prof. Dr. İbrahim Attila Acar hocamızın vergi reformu üzerine görüşleriyle devam etti.

30 yıl savaşlarına, 2021 yılı bütçesindeki temel verilere, gelir gider arasındaki açıklara, güçlü ekonomiye geçiş programına değinen Sayın Acar:

‘Vergi misyonunu mu kaybetti acaba?’ diye sordu. Ve ekledi:

‘Vergiden beklentimiz kamu harcamalarının finansmanı ise o zaman vergiler borç ödemenin faiz ödemenin bir aracı haline dönüşüyor ve gerçek misyonunu yapamaz hale geliyor.’

Tahakkuk tahsilat oranlarına da konuşmasında yer veren Acar hoca sözlerini şöyle noktaladı:

‘Personelin vergiyi tahsil edecek şekilde örgütlenmesi lazım insanların da vergi bilincinin geliştirilmesi lazım. Bunun içinde idari kapasitenin arttırılması gerektiğini düşünüyorum.’

Bu verimli sohbette son olarak söz Doç. Dr. Murat Batı’daydı.

Konuşmanın konusu vergi harcamaları ve vergiyi nasıl harcadığımız oldu. Toplanmadan harcanan vergiler, vazgeçilen vergiler üzerinde durdu Murat Hocamız.

Vergi alanında reform mu gerekli yoksa devrim mi?

Var olanı değiştirecek bir reform yeterli olacak mı yoksa en baştan inşa edilecek bir sisteme mi ihtiyacımız var?

Sayın Batı’ya göre ‘Bu konuda doğru soruyu sormak ve başlangıç noktası sorunun çözümü için bir adım. Bu panelde sorulan sorular doğru yerden başladığımızı gösteriyor.’

Murat Hocamız vergide adaletsizlik, vergi ağırlıkları, dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler gibi konulara da değindi. Sayın Batı’ya göre ‘Dolaylı vergilerin dolaysız vergilere oranla tahsilatının düşük olmasının sebeplerinden biri vergi harcamasıdır. Vergi harcaması, devletin almaktan vazgeçtiği vergilerdir. Vazgeçilen vergilerden muafiyet ve istisna oranları çok yüksek.’

Vergi harcama listesi üzerinde yaptığı analize dikkat çekti Murat Hocamız.

“Ücretli ve anonim şirket vergi ödüyor ama varlık fonu ödemiyor. Varlık fonu da halbuki anonim şirket. Kurumlar vergisinin düşük olmasının nedenlerinden biri de budur” diye ekledi.

Ve sözlerine şöyle devam etti:

‘Vergi harcaması kapsamında değerlendirilen vakıf ve dernekler kurumlar vergisine tabii değildir. Reformun gerekli olduğu yerlerden birinin de vakıf ve dernekler olduğunu düşünüyorum.’

Görüş ve önerilerini akıcı bir şekilde bizlerle paylaşan Sayın Batı son olarak;

“Reformun öncelikli konularına muafiyet ve istisna konusu alınması gerekiyor. Çalışanların vergi yüklerinin adaletli olarak yeniden ele alınması gerekiyor. Vergi harcama listesinin düzenlenmesi ülke menfaati gereğidir” diyerek konuşmasını tamamladı.  

Panel sonunda Adnan Yıldırım (E.Eximbank Genel Müdürü), Mustafa Uysal (E. Vergi Konseyi Başkanı), Prof. Dr. Tekin Akdemir (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Vergi Konseyi üyesi) ve Samet Yücel (Vergi Müfettişi) gibi değerli katılımcılarımız da söz alarak vergi reformuyla ilgili görüşlerini dile getirdiler.

Dünya genelinde tüm ülkeler ve Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Salgınla mücadele ederken alınan ve alınacak olan önlemlerin sürdürülebilir ve olumlu sonuçlar doğurması nihai amaç.. Fakat bazen bazı kararlar bakış açınıza ters düşebilir ya da önlem açığı görebilirsiniz.

İşte ‘vergi reformuna gerek var mı?’ sorusu burada gün yüzüne çıkıyor.

Cevabı içimizde düşünüp muhakeme etmek yerine, dijital platformda sizlerle tartışmayı ve farklı fikirlere kulak vermeyi tercih ettik. Ve sonunda ‘iyi ki’ dedik.

Tüm bunların yanında akıcı sohbet ortamında aydınlatıcı fikirler ve bilgiler ışığında panelin devam serisinin gelmesi izleyen, dinleyen ve söz alan tüm katılımcıların ortak temennisi oldu.

Yayına Hazırlayanlar: Handegül Avcı, Aysu Şirin, Reyhan Bozkurt, Serhat Aktaş (VergiAlgı Gönüllü Genç Ekonomi Gazetecileri)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor