Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Bülent TAŞNazmi KARYAĞDI
Bülent TAŞ/ Nazmi KARYAĞDI
1104OKUNMA

Yapay zekâ ile üretilen sanat çalışmaları ve telif kazançları istisnası

“Kübra, İstanbul’da finans kuruluşunda yatırım uzmanı olarak çalışmakta aynı zamanda da haftalık bir ekonomi dergisinde hobi olarak makale yazmaktadır.

Yazdığı makaleler karşılığında kendisine belirli tutarda telif ücreti ödeniyor.

Elde ettiği telif ücreti 2024’te 3 milyon lirayı* aşmadığı sürece Kübra, müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarına tanınan telif kazançları istisnasından yararlanıyor (*GVK Md. 18, 2024 parasal sınır).

Yasa gereği, bu tutara kadar bir telif kazancından sadece %17 oranında gelir vergisi kesintisi yapılmakla yetiniliyor. 3 milyon lirayı aşarsa gelir vergisi beyannamesi vermesi gerekiyor.

Yapay zekâ alanındaki gelişmeler ve zaman yetersizliği nedeniyle Kübra, makale yazma konusunda yeni bir yöntem keşfetti.

Artık haftalık makalelerini Chat GBT’ye yazdırıp sonra da bunu dergiye gönderiyor.

Kübra’yı bu fikre yönelten de onun ressam arkadaşı Cevher olmuştu.

Zira Cevher de serbest sözleşme ile çalıştığı ajansa gönderdiği görselleri yapay zekâ ile hazırlayıp kısa sürede çok daha fazla çalışma gönderme imkânına kavuşmuştu.”

Hikâyeden gerçeğe

Bilim ve teknoloji alanında gerçekleşen her yenilik gibi yapay zekâ alanında başlayan bu akımın da elbette ekonomi, hukuk ve vergi alanında da bir yansımasının olması bekleniyordu.

Nitekim bilişim alanındaki bu yeni icat hukuk ve vergi dünyasında da bir takım sonuçlar doğurmaya başladı.

Yapay zekâ ile üretilen sanat çalışmalarının hukuki niteliğini nasıl ele alacağız?

Vergi düzenlemelerinde bir farklılık ya da tutarsızlık var mı?

Gelin kısaca bunlara bir bakalım.

Türk hukukunda telif hakları (Fikrî haklar)

Doktrin ve güncel hukuk incelendiğinde “fikrî haklar” teriminin geniş ve dar olmak üzere iki anlamda kullanıldığı görülüyor.

Geniş anlamda fikrî haklar, her türlü fikrî faaliyet sonucu meydana gelen ürünler üzerindeki kişilerin haklarını ifade ediyor.

Yaratılan her türlü bilimsel, edebi, müzik, sinema eser ve işlenmelerinin yanında ihtira beratları ile sınai resim ve modeller üzerindeki haklar da bu tanımın kapsamı içine giriyor.(1)

Geniş anlamdaki tanıma hem fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar hem de sınai haklar giriyor. Fikrî mülkiyet deyimiyle de sınai mülkiyet ve edebi mülkiyetin tümü beraber ifade edilmiş olunmakta.(2)

Edebi, artistik ve ilmi eserler,

Sanat yapımcılarının ve icracı sanatçıların eserleri, fotoğraflar ve radyo yayınları,

İnsani (insan eliyle yapılan) faaliyetin her safhasındaki ihtiralar,

İlmi keşifler,

Sınai resim ve modeller,

Fabrika, ticaret ve hizmet markaları, ticaret ünvanı ve adlandırmalar,

Gayri kanuni rekabete karşı himayeye ilişkin haklar,

Sınai, ilmi, edebi ve artistik sahalarda fikrî faaliyete ilişkin diğer bütün haklar.

Dar anlamda fikrî haklar ise (uygulamada telif hakları olarak da adlandırılıyor) sadece fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakları kapsıyor.

Örneğin bir ressam, meydana getirdiği tablo üzerinde mâli ve manevi haklardan ibaret olan fikrî haklara sahiptir. Fikrî haklar, eser sahibi olan örneğin ressama, meydana getirdiği fikrî emek ürünü olan tablo üzerinde doğrudan bir egemenlik bahşeder. Ressamın tablosunu iktisaden yahut manevi yönüyle değerlendirmek hususunda hiç kimsenin iznine veya aracılığına ihtiyacı yoktur. Keza ressam, fikrî hak konusu olan bu tablonun izinsiz teşhirine yahut üzerinde başkaları tarafından değişiklik yapılmasına engel olabilir.

(Ayrıntılı bilgi için bkz. “Ömer Duman, Nazmi Karyağdı; Telif Haklarının Hukuki Mahiyeti ve Vergilendirilmesi, Maliye Hesap Uzmanları Derneği Yayını, 2. Baskı, Ekim-2009)

Ülkemizde yürürlükte bulunan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun telif hakları ile ilgili hususları içeriyor.

Telif hakkı, Kanun tarafından eser sahibine tanınan imtiyaz ve tasarruf hakkı olarak tanımlanabilir. İlgili eseri meydana getiren eser sahibi, bu hakkı ile telif hakkı üzerinde hukuki tasarrufta bulunabilir. Yani telif hakkı, devri mümkün olan bir mamelek hakkıdır.(3)

Başka bir şekilde ifade edilecek olursa, fikir ve sanat ürünü olarak meydana getirilen eserlerden sahibinin kullanma, yararlanma ve imtiyaz hakkına “Telif Hakkı” deniliyor.

Eser sahipliği teorisi

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesine göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulüdür.

Eser sahipliği teorisine göre fikrî hak, yaratıcı ile yaratılmış eser arasında meydana gelen objektif bir hukuki durumdur. Eser sahipliği olarak nitelendirilen bu hukuki durum malvarlığına ve şahsiyete ilişkin çeşitli hak ve yetkilerin doğduğu bir hukuk kaynağıdır.

Eser Sahipliği Teorisi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na egemen olmakla birlikte, Kanunda bu teoriye önemli bazı istisnalar getirilmiştir. Söz konusu Kanunun 8. maddesinde “bir eserin sahibi onu vücuda getirendir” denilerek eser sahipliği statüsünün yaratıcıya ait olduğu kabul edilmişken, aynı maddenin ikinci fıkrasında işveren ve tüzel kişiler eserin yaratıcısı olmadıkları halde tıpkı eser sahibi gibi eser üzerindeki mali haklara baştan sahip sayılmışlardır.

Diğer taraftan 48. madde, mali haklarda sadece kullanma yetkisinin devrine değil, fakat bu hakları tümüyle eser sahibinin malvarlığından çıkarıp, devir alanın malvarlığına geçiren bir tasarruf muamelesine de imkan sağlamıştır.

Fikir ve sanat eseri sayılabilmenin şartları

Bir fikir ve sanat ürününün eser sayılabilmesi için aşağıda yer alan özelliklere sahip olması gereklidir:

  1. Eser, sahibinin özelliğini taşıması gereklidir. Bir başka ifadeyle zihinsel bir çabanın ürünü olan eser, sahibinin özelliğini taşıyan yani ona ait ve ona özgü olan bir çalışmanın sonucudur. Sahibinin özelliğini taşımasından maksat, eserin biçiminde veya kapsamında eser sahibinin yaratıcı özeliklerinin görülmesidir.
  2. Fikir ve sanat ürününün Kanunda öngörülen dört ana eser grubundan birine dahil olmalıdır. Yani ürünün ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri grubundan birinin kapsamına girmesi gereklidir.
  3. Fikir ve sanat ürünleri onu meydana getirenin damgasını ve kişiliğini taşıyorsa yani; kişinin bağımsız düşünce ve çabasının ürünü ise, anılan ürün üzerinde sahibi emek harcamış, onu kendi bilgileriyle donatmış, notlarla, şerhlerle genişletmiş, zenginleştirmiş ve değerlendirmiş ise kendi özelliğini taşıyan bir eser meydana getirmiştir. Özellikle vergi uygulamasında çok önem taşıyan eser sayılan fikir ve sanat ürünleri ile eser sayılmayan fikir ve sanat eserlerinin birbirinden ayırt edilmesinde bu kriter çok önemlidir.
  4. Topluma sunulmuş olan ürünlerin eser niteliği taşıyıp taşımadığı konusunu tayin eden yetkili organ Kültür Bakanlığı olup, eserin bu kurumca tescil edilmiş olması gereklidir.

Yapay zekânın ürettiği sanatsal, edebi vb. çalışmalar telif eser midir?

Bir çalışmanın hangi şartlar altında hukuken eser sayılabileceğine ilişkin koşulları sıraladıktan sonra tekrar ana konumuza dönecek olursak, yazımızın başında anlattığımız hikâyedeki kahramanımız Kübra’nın yapay zekâya yazdırdığı makale eser sayılabilir mi?

Bu hikâye günümüzde Türkiye’de yaşanıp Kültür Bakanlığı’na ya da Hazine ve Maliye Bakanlığı’na veyahut da Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine taşındı mı bilmiyoruz.

Ancak hukuk ve bilgi teknolojileri ve yapay zekâ uzmanı değerli dostumuz Dr. Osman Gazi Güçlütürk, LinkedIn’de İngiltere’den yaptığı bir paylaşımda; ABD Telif Hakları Ofis’nin (The US Copyright Office), bir kez daha, bir görüntünün telif hakkı tescilini, yapay zekâ tarafından oluşturulan çalışmanın kabul edilebilir asgari miktardan daha fazla içerik içerdiği gerekçesiyle reddettiğini ve yapay zekâ tarafından oluşturulan materyallerin, başvuruda açıklanmadıkça böyle bir görüntünün tescil edilemeyeceğine karar verdiğini belirtti.

Sevgili okurlarımız belki merak etmiş olabilirler. Eser olarak tescil edilmeyen Midjourney programı ve Gigapixel AI tarafından oluşturulan “Théâtre D’opéra Spatial” (Uzay Operası Tiyatrosu) isimli çalışmanın görselini sizinle paylaşmış olalım.

Yapay zekâ ile üretilen sanat çalışmaları ve telif kazançları istisnası

Kaynak: US Copyright Review Board, Second Request for Reconsideration for Refusal to Register Théâtre D’opéra Spatial (SR # 1-11743923581; Correspondence ID: 1-5T5320R), September 5, 2023

Esasen ABD Telif Hakları Ofisi İnceleme Kurulu’nun kararını incelediğimizde yazımızın önceki bölümlerinde anlattığımız Fikir ve sanat eseri sayılabilmenin şartlarını tek tek sayarak, bu çalışmada hiçbirinin karşılanmadığını belirtmek suretiyle ret kararını verdiğini görmekteyiz.

Kübra’nın ekonomi dergisine gönderdiği yapay zekânın ürettiği çalışmanın hukuki değerlendirmesi

Tüm bu anlatılanlardan sonra Kübra’nın yapay zekâ programına yazdırdığı yazıyı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca “eser” olarak kabul etmek pek mümkün gözükmüyor. Zira yapay zekânın ortaya çıkardığı çalışma Kübra’nın şahsi özelliklerini taşımıyor.

Çalışma, Kübra’nın bağımsız düşünce ve çabasının ürünü durumunda değil.

Çalışmayı, FSEK uyarınca makale olarak kabul etmek de mümkün olmadığından bu yapay zekâ çalışmasını eser olarak kabul etmek oldukça zor gözüküyor.

Kübra’ya ödenen telif ücreti gelir vergisinden müstesna mıdır?

Eğer Kübra’nın yapay zekâ ile ürettiği çalışmayı FSEK kapsamında “makale” yani “eser” olarak tanımlayamıyorsak, buradan elde edilecek her türlü geliri de istisna kazanç olarak tanımlamak mümkün olmayacaktır. Zira Gelir Vergisi Kanunundaki telif kazançları istisnasında yer alan temel ölçütlerden biri, FSEK uyarınca eser sayılmış olmak.

Bu örnek de bize gösteriyor ki pek yakında Kültür Bakanlığında, Hazine ve Maliye Bakanlığında ve Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde bu türden konulara ve uyuşmazlıklara hazır olmamız gerekiyor.

Yapay zekâ programlarının insanın yerini alması durumunda ve bir çalışma yapması durumunda telif hakları istisnasının ortadan kalkacağı ve verginin doğacağı bir durumla karşı karşıya kalabileceğiz.

(ICT Media dergisinin Nisan 2024 sayısında yayınlanmıştır.)

(1) ÖZTRAK İlhan,  "Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Haklar" II. Baskı Ankara-1977, s.4
(2) POROY Reha, “Fikrî Hukuk Ders Notları”, İstanbul-1983, s 4
(3) ARSLANLI Halil, "Fikrî Hukuk Dersleri" İstanbul-1954, s. 1-2

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor