Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

İmdat TÜRKAY
İmdat TÜRKAY
8936OKUNMA

Vergi İncelemesinin Kapsamı

Özet: Türk Vergi Sisteminde vergilendirme tevkifat yöntemi hariç genel olarak beyan esasına göre yapılmaktadır. Vergilemenin beyan esasına dayanmakta olması, beyan edilen verginin doğruluğunun araştırılması ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Vergi incelemesi, işte bu ihtiyacı karşılamak için, beyan edilen verginin doğruluğunu tespit etmek üzere yapılmaktadır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa göre vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikini de kapsayabilmektedir. VUK’da yer alan düzenlemeye göre, bu kanuna veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzelkişiler vergi incelemelerine tabidirler. Bu çalışmada vergilendirme sürecinde mükellef ve Gelir İdaresi açısından önemli bir yere sahip olan vergi incelemesi konusu (başta vergi incelemesinin defter, belge ve kayıtlarla sınırlı olup olmadığı olmak üzere) ele alınacaktır.

I. VERGİ DENETİMİ/VERGİ İNCELEMESİ KAVRAMI

Vergi hukukçularına göre, vergi denetimi kavramı, vergi incelemesini de içeren bir üst kavramdır. Bu bağlamda en geniş anlamda vergi denetimi, yoklama, beyanname revizyonu, teftiş (yani vergi dairesi ve vergi memurlarının denetimi) ve vergi incelemesini de kapsayan bir üst kavram konumundadır. Bu durumu bir maliyecimiz, “vergi demek, tetkik ve kontrol demektir” şeklinde ifade etmiştir. Vergi incelemesinin idare hukuku bakımından anlamı, bir idari işlem olmasıdır. Ancak bu idari işlem vergi tarhı gibi asli işlem değil, vergi tarhı için hazırlayıcı bir işlemdir. Bu anlamda vergi incelemesi başka bir idari işlem yani tarhı veya ceza kesme için, araştırma soruşturma faaliyetinin adıdır.

Vergi kurumu, devletle birlikte doğmuştur. Bu bakımdan vergi bürokrasisi en eski bürokrasidir. Dolayısıyla vergi denetiminin de tarihi çok eskilere dayanır. Denetimin defter ve belgeye dayalı olanı olan vergi incelemesinin tarihi ise çok yenidir. Çünkü, ticaret ve sanayinin defter kullanacak derecede gelişmesi gelir ve kurumlar vergisinin yaygınlaşması ile ortaya çıkmış bir denetim türüdür. Beyana dayanan vergilerin olmazsa olmaz şartı, denetim ve cezadır. Bu vergilerde kaçağı önlemenin en etkin yolu vergi incelemesidir.

Vergi incelemesi, vergi kaçağının önlenmesi, vergi ödeyenle ödemeyen arasındaki haksız rekabetin giderilmesi, vergi gelirlerinin yasama organının iradesine uygun olarak toplanması suretiyle ekonomik istikrarın sağlanması ve yasaların gereği yerine getirilerek Devlet’in otoritesinin korunmasını sağlar. Vergi incelemesi, mükellefle idare arasındaki ilişkinin en hassas noktasıdır. Bu bakımdan sadece mali değil psikolojik boyutu da mevcuttur. Vergi incelemesi mali (ve bazen adli) soruşturma olarak, mükellef için sıkıntılı bir durumdur. Vergi incelemesinin, hiçbir matrah farkı bulunmasa bile, bir maliyeti vardır ve bu bazen çok ağır olabilir. Örneğin, bankaların tavrı nedeniyle finansman durumunun sıkıntıya girmesi ve borsaya kayıtlı şirketlerde hisse senetlerinin fiyatlarının düşmesi dolayısıyla, işletmeyi ağır biçimde etkiler.

İdare hukuku açısından baktığımızda vergi incelemesi, bir idari işlemdir. Ancak bu nihai, icrai bir işlem değil, icrai işlem olan tarh ve ceza kesme işleminin ön-usuli işlemidir. Vergi incelemesi diğer yönüyle mali-(bazen de adli) bir soruşturmadır. Sonunda idari ceza kesilebilir ve/ veya ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu nedenle, adliyeye intikal etse de etmese de, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin İHAS 6. maddedeki adil yargılanma hakkı yönüyle denetime tabidir.

Ülkemizde modern vergi sistemine geçme yolundaki çalışmalar 1943 yılında başlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda, bilimsel ve modern yapılı vergi sistemine Gelir ve Kurumlar Vergisi ile Vergi Usul Kanunu’ndan oluşan vergi reformu ile 1950’li yıllarda geçilmiştir. Sözü edilen vergiler, temelde beyan esasına dayanmaktadır. Mükelleflerin beyanname ile vergilerini bildirmesi esasına dayanan bu sistemde, yapılan beyanların doğruluğunun incelenmesi gerekliliği doğmaktadır. Beyanların incelenmesi suretiyle;

- Bir yandan fiilen var olan, diğer yandan da potansiyel olarak oluşabilecek vergi kayıp ve kaçağı önlenebilir. İnceleme sonucunda, tespit edilen vergi kayıp ve kaçağı dolayısıyla alınacak vergi ve cezalar devlete ek gelir sağlar.
- Kayıt dışı ekonomik faaliyetler engellenebilir. Böylelikle bir yandan ticaretteki haksız rekabet önlenebilir, diğer yandan vergi kayıplarının neden olacağı bütçe açıklarının ekonomide yapacağı enflasyonist etkinin önüne geçilebilir.
- Vergi, ödeme gücüne göre alınabilir, bu suretle gelir dağılımının düzenlenmesi mümkün hale gelir.

- Vergi kanunlarının tam ve doğru olarak uygulanması sağlanır. Bu da, devletin saygınlığını ve gücünü gösterir.

Yukarıda açıklanan gerekler, vergi incelemesine vergi kanunlarımızda yer verilmesine neden olmuş, Vergi Usul Kanunu’nda vergi incelemesi ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

II. VERGİ İNCELEMESİNİN TARİHÇESİ

Verginin doğumu ile birlikte, denetimin de doğduğu anlaşılmaktadır. Milattan Önce (M.Ö) 2400’lerde Sümerler’de, vergi denetçilerinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu denetçilerin de denetimi vardı ve gerekirse görevlerinden alınıyordu. Babil’de verginin denetimi ile bizzat Kral Hammurabi ilgileniyor, bunun için gerekli fermanları gönderiyordu. Keza eski Mısır’da tarım ürünleri üzerinden alınan vergilerin denetimi için, mabetlerde yetişmiş uzman elemanlar denetçi olarak kullanılıyordu.

Vergi incelemesinin idare hukuku bakımından anlamı, idari bir işlem olmasıdır. Ancak, bu idari işlem vergi tarhı gibi asli işlem değil, vergi tarhı için hazırlayıcı işlemdir. Bu anlamda vergi incelemesi başka bir idari işlem yani tarhı veya ceza kesme için, araştırma soruşturma faaliyetinin adıdır. İdari bir işlem olan vergi incelemesi yapılırken; mükellefin lehine ve aleyhine olan hususların birlikte değerlendirilmesi ve ona göre matrah farkının bulunması gerekir. Yani, vergi incelemelerinde beyan dışı bırakılan gelir ve giderlerin birlikte dikkate alınması gerekmektedir.

Başlangıçtaki vergiler, ekonomik faaliyet, basit tarımsal üretim ve hayvancılık olması dolayısıyla, ayni ve spesifik olarak hesaplanan vergiler ile bugünkü anlamda harçlardan oluşuyor olmalıdır. Böyle bir sistemde denetim, bugünkü teknik deyimle “yoklama” ile vergi memurlarını “teftiş” ten ibaret olabilir. Denetimin önemi “vergi demek tetkik (denetim-inceleme) demektir” şeklinde ifade edilmiştir . Bu anlamda, modern bir vergi sisteminin başarı ile uygulanması, vergi hasılatının artması, yeni vergi telakkisinin (düşüncesinin) ve vergi ahlakının oluşabilmesi doğrudan doğruya vergi tetkik (denetim) işinin örgütlenmesindeki mükemmeliyete bağlıdır.

Ülkemizde modern vergi sistemine geçme yolundaki çalışmalar 1943 yılında başlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda, bilimsel ve modern yapılı vergi sistemine Gelir ve Kurumlar Vergisi ile Vergi Usul Kanunu’ndan oluşan vergi reformu ile 1950’li yıllarda geçilmiştir. Sözü edilen vergiler, temelde beyan esasına dayanmaktadır. Mükelleflerin beyanname ile vergilerini bildirmesi esasına dayanan bu sistemde, yapılan beyanların doğruluğunun incelenmesi gerekliliği doğmaktadır.

Türk Vergi Sisteminde vergilendirme genel olarak (tevkifat yöntemi hariç) beyan esasına göre yapılmaktadır. Vergilemenin beyan esasına dayanmakta olması, beyan edilen verginin doğruluğunun saptanması ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Vergi incelemesi, işte bu ihtiyacı karşılamak için, beyan edilen verginin doğruluğunu tespit etmek üzere yapılmaktadır. Beyan esasının uygulandığı vergi sistemimizde, yoklama, inceleme, arama ve bilgi toplama gibi çeşitli kontrol araçları etkin olarak yer almaktadır.

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 1. Kitap (Vergilendirme) Yedinci Kısımda “Yoklama ve İnceleme” konusu yer almaktadır. Bu kısımda; yoklama, vergi incelemeleri, arama, bilgi toplama konularını anlatan dört bölüm bulunmaktadır. Vergi incelemesi ile ilgili hükümler ise VUK’un 134-141. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

III. VERGİ İNCELEMESİNİN DEVLET VE MÜKELLEF İÇİN ÖNEMİ

Bugünkü vergi sistemi 1949 yılında çıkarılan üç kanunla kurulmuştur. Sistem esas itibariyle mükellefin beyanına dayanmaktadır. Denetim ve ceza beyana dayanan sistemin en önemli iki unsurudur. Denetimin önemi “vergi demek tetkik (denetim-inceleme) demektir” şeklinde ifade edilmiştir . Bu anlamda, modern bir vergi sisteminin başarı ile uygulanması, vergi hasılatının artması, yeni vergi telakkisinin (düşüncesinin) ve vergi ahlakının oluşabilmesi doğrudan doğruya vergi tetkik (denetim) işinin örgütlenmesindeki mükemmeliyete bağlıdır.

Sistem için zaruri olan vergi incelemesi vergi inceleme elemanları (Revizörler ) tarafından yapılacaktır. Bu revizörlerin şahsiyet (kişilik) sahibi ve yeterli sayıda olması gerekir. Yukarıdaki alıntılar, vergi denetiminin önemini ortaya koymaktadır. Gerçekten, vergi incelemesi ile devlet, vergi kayıp ve kaçaklarını en aza indirerek kamu hizmetlerinin finansmanını yeni vergi koymadan, oran artırmadan ve borçlanmadan karşılar. Böylece hem ekonomik istikrar sağlanır hem de mükellefler arasında haksız rekabet önlenir. Bu önem ve gereklilik mali açıdan olduğu kadar vergi tekniği açısından da mevcuttur. Çünkü beyana dayanan tarhiyat ve yoklama fişinin yeterli olduğu bazı istisnalar dışında bütün tarhiyat ve ceza kesme işlemlerinde esas itibariyle incelemenin varlığı aranmaktadır.

Vergi, mükellef (yükümlü) için mali bir külfet yani yüktür. Vergi incelemesine katlanmak da mükellef için yasal bir ödevdir. Bu ödevin, inceleme sonucunda hiçbir şey çıkmasa bile, bir maliyeti vardır. Bu maliyet; vakit, para ve işine yoğunlaşamama dolayısıyla alternatif kazanç kaybı, her soruşturma gibi inceleme sonucunun belirsizliği nedeniyle işletme için hayati kararların ertelenmesi, işletmeye veresiye mal-hizmet satanlar ile kredi sağlayanların daha çekingen davranmaları ile muhatap olanlarda psikolojik sıkıntı şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten, vergi incelemesi, vergi mükellefi ile vergi idaresi arasındaki ilişkinin en üst ve en hassas noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda vergi incelemesi sadece vergi hukuku ve tekniği ile ilgili olmayıp, sosyal ve psikolojik sonuçları bulunan bir süreçtir.

İlgili bölümde belirttiğimiz gibi, vergi incelemesi idari, mali ve bazı durumlarda adli bir soruşturmadır. Her soruşturma gibi, muhatabı için, zahmetlidir. Ancak vergi incelemesine muhatap olma kriterlerinin tam olarak belli olmaması, yapılan incelemenin yeniden incelemeye engel bulunmaması (VUK 138/3) ve tesadüfi seçme yönteminin mutat bir incelemeye seçilme nedeni olması, inceleme elemanlarına re’sen takdir yetkisi verilmiş olması ve inceleme sırasında, 6183 sayılı Kanuna göre uygulanabilecek ve işletmeyi büyük sıkıntıya sokabilecek koruma tedbirleri dikkate alındığında işletmeler için, tutukluluk hali olmayan ceza soruşturmasından daha zahmetli olabilmektedir. İncelemenin, inceleme sonucunda çıkması muhtemel vergi ve cezalardan ayrı ve bunlara ek ekonomik sonuçları da olmaktadır. İnceleme haberi, genellikle ilk olarak bankalara gitmektedir. Bankalar incelemede olan mükellefe yeni kredi açmakta çekingen davranmakta, eski kredileri de tahsil etmeye çalışmakta, yeni kredileri de, risk olduğunu düşünerek daha pahalı sağlamaktadırlar. Yani ulusal ve uluslararası düzeyde mükellefin kredi notu düşmektedir. Borsaya kayıtlı şirketlerde, vergi incelemesi, hisse senetlerinin değerini etkilemektedir.

Yukarıda belirtildiği gibi vergi denetiminin mükellef için sıkıntılı yönlerini olmakla birlikte, vergi incelemesinin mükellefe olumlu etkileri de bulunmaktadır. Her şeyden önce iyi bir inceleme elemanı öğreticidir. İnceleme mükellefe eksiklerini gösterir. Muhasebesinin daha düzenli olmasını sağlar. Vergi kaçırmayan mükellefler için inceleme haksız rekabeti önleyen bir kurumdur. Yaptığımız gözlemler, eğer vergi incelemesi sonunda mükellef batmazsa, incelemeden sonra daha çok gelişme gösterdiğidir. Görüldüğü gibi, vergi incelemesi vergi mükellefi için çok ciddi ve önemli bir iştir. İncelemenin gerekleri yerine getirilmez, örneğin mazeretsiz defter belge ibraz edilmez veya kanun yollarına başvurmada gerekli özen gösterilmez ise mükellefin bütün mal varlığı yok olabilir.

IV.VERGİ İNCELEMESİNDEN MAKSAT

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 134. maddesine göre; Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine de teşmil edilebilir.Fiili envanterin yapılmasının gerektirdiği ve incelemeyi yapan tarafından tasdik edilen giderler Hazinece mükellefe ödenir.” Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, vergi incelemesi yalnızca, vergi kayıp ve kaçağını tespit etmeye yönelik değildir. İncelemede, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu araştırılıp, tespit edilmekle birlikte, vergi mükellef ve sorumlularının doğru vergi ödemeleri de sağlanır. Vergi incelemesi yapmaya yetkili elemanlar, inceleme konusu vergiyle ilgili gerçek matrahı; defter, belge, kayıt ve hesapların incelenmesinin yanısıra, fiili durumları araştırıp incelemek suretiyle de yapabilirler.

4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu Tadil Tasarısı ve Gerekçesinde, 134. maddenin 2. fıkrasına ilişkin olarak; “MADDE 37: 124 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan incelemenin içine her türlü muhasebe tetkiklerinin ve bu tetkiklerin ise muhasebe içi ve dışı her türlü kayıtların ve bilhassa envanterlerin tetkikinin dâhil bulunduğuna şüphe olmamakla beraber bu cihetin madde metninde sarahaten ifade edilmemiş olması sebebiyle tatbikatta, müesseselerde fiilî tadat (envanter) yapılıp yapılmayacağı tereddüdü mucip olduğu gibi yeni Gelir Vergisi Kanunu tasarısında servet bildirimi hakkında sevk edilen hükme mütenazır olarak incelenmelere, bu husustaki beyanların kontrolünün da dâhil bulunduğunun, keza maddenin birinci fıkrasında incelemenin defter ve hesaba dayanan vergiler üzerinde yapılacağı hakkındaki hüküm kâfi görülmediği, zira, Gelir Vergisinde bir kısım mükellefler meselâ götürü usulde vergiye tâbi tüccarlar defter tutmayacakları ve bunların vergileri bir kısım vesikalar üzerinde hesaplanacağı ve bu sebeple bunların da incelemeye tâbi tutulmasında zaruret olduğu cihetle maddeye bu kabîl mükelleflerin de incelemenin şümulüne girdiğini ifade maksadıyla maddeye ikinci bir fıkra ilâve edilmiştir.” açıklaması yer almıştır.

Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde incelemeden maksadın, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle inceleme; ödenmesi gereken bir verginin olup olmadığının belirlenmesi dahil ödenmesi gereken miktar ve mükellef olarak doğruluğunun tespiti ile tespit edilen verginin ödenmesinin sağlanması olmaktadır. Buradaki sağlanması ifadesinin, inceleme sonucunda tespit edilen hususların vergi dairesine intikal ettirilerek gerekli tarhiyat ve tahakkukun yaptırılması şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Aksi takdirde vergi incelemesinden beklenen amaç gerçekleşemez.

Görüldüğü üzere, vergi incelemesinin amacı/maksadı ödenmesi gereken verginin doğruluğunu sağlamaktır. Vergi incelemesi sonucunda eksik vergi ödendiğinin tespit edilmesi halinde ise; ikmalen veya re’sen vergi rathiyatı yapılarak verginin doğru ödenmesi sağlanmaktadır. Verginin fazla ödendiğinin anlaşılması halinde ise fazla ödenen vergi, mükellefe iade edilmesi gerekir. İnceleme sonucu olarak mükellefe vergi iadesi yapılabilmesi için, ödenmesi gereken verginin doğruluğunun her yönü ile araştırılması, ayrıca matrahın re’sen takdirini gerektirecek bir sebebinde bulunmaması gerekmektedir. Zira, VUK’nın 76. maddesine göre takdir komisyonları, mükellefin beyanından daha az matrah takdir edemezler.

Öte yandan, VUK’un 134. maddesinde yer alan hükme baktığımızda, vergi incelemesinin sadece kaçak vergi miktarını tespit etmeye yönelik olmadığı görülmektedir. Vergi incelemesi ile ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu araştırılıp tespit edilmektedir. Aynı zamanda mükelleflerin doğru vergi ödemeleri de sağlanmaktadır. Bu yönüyle vergi incelemesi, vergi kaçağını araştırmaktan çok vergi kaçağını önlemeye yöneliktir. Ödenmesi gereken verginin doğruluğu ise; beyan esasına dayanan vergilerde mükellef veya vergi sorumlusunun vergi matrahı, vergi nispet ve miktarının defter, kayıt ve belgeler üzerinden veya defter ve belgelerle kısıtlı olmaksızın ödenmesi gereken verginin tespitine yönelik olarak, ekonomik gerekçeler de dikkate alınmak suretiyle her türlü delil üzerinden araştırılıp tespit edilmesiyle olmaktadır. Gerekli görülen hallerde işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin envanteri de yapılabilir. Vergi incelemesinin sonucunda noksan vergi ödendiğinin tespit edilmesi halinde, ikmalen ve re’sen tarhiyat yapılarak noksan ödenen vergi tamamlanır. Eğer, vergi incelemesi neticesinde fazla vergi ödendiği tespit edilirse fazla olan kısım mükellefe red ve iade edilir.

Vergi incelemesi yapmaya yetkili elemanlar, inceleme konusu vergiyle ilgili gerçek matrahı; defter, kayıt ve hesapların incelenmesi ve fiili durumların araştırılması suretiyle tespit ederler. Vergi inceleme elemanları, incelemeye tabi tuttukları mükellef veya sorumlunun, vergiyi doğuran olay veya hukuki durum bakımından ilişkisi bulunduğu kişi ve kurumların da işlemlerini inceleyebilir ve beyan dışı bırakılmış bir tutarın bulunup bulunmadığını araştırabilirler.

V. VERGİ İNCELEMESİNİN KAPSAMI/İNCELEMEYE TABİ OLANLAR

213 sayılı VUK’un 137. maddesine göre; bu kanuna veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzelkişiler vergi incelemesine tabidirler. Defter tutmak zorunda olanlar VUK’un 172 ve 173. maddesinde, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz zorunluluğuna ilişkin esaslar ise 227-mükerrer 257. maddeleri arasında belirtilmiştir. Söz konusu maddeler kapsamında defter tutma, evrak ve vesikaları kayıt ve muhafaza ve de ibraz zorunluluğu olan kişi ve kurumlar vergi incelemesine tabi bulunmaktadır.

İnceleme yapılacak olanlar, defter tutmak zorunda olanlarla belge almak ve bu belgeleri saklayıp ibraz etmek zorunda olanlar olarak belirlendiğinden, bütün gerçek ve tüzel kişiler incelemeye tabi olabilmektedir. Ancak, burada incelemenin maksadı ile bir çelişki olduğu görülmektedir. Zira incelemeden maksat ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırmak olduğuna göre vergiden muaf bir kişinin incelenmesinin bir anlamı bulunmamaktadır. Bununla birlikte başkalarının incelenmesiyle ödenmesi gereken verginin doğruluğunun tespit edilmesinin de bu kapsamda değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifade ile bilgi alma ile inceleme veya vergiyi doğuran olayın araştırılması iç içe girmiş bulunmaktadır.

Yılmaz ÖZBALCI’ya göre, geniş anlamda vergi incelemesi, vergi denetimine tekabül eden bir deyim olarak kullanılmaktadır. Esasen vergi denetimi vergi incelemesini de içine alan üst bir kavramdır. Vergi incelemesinin araştırma ve revizyon olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Revizyon defter, kayıt ve belgeler üzerinden yapılırken; Araştırma da defter ve belgelere bağlı kalınmadan, mükellefler ve mükellefiyetle ilgili maddi olaylar, kayıtlar ve mevzular defter ve belgeler dışında, yoklama ve her türlü delilden yararlanılarak tespit edilebilir. Kısaca vergi incelemesi defter, belge ve kayıtlarla sınırlı değildir. Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde yapılan tanımlamada; vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmek suretiyle, vergi incelemesinde defter ve belgeye bağlı olmayan bir tanımlama yapılmıştır.

Revizyon için, defter ve belgelerin mevcudiyeti gereklidir. Gerçek ve geniş anlamdaki vergi incelemesi için ise mutlaka defter ve belgelerin mevcudiyeti aranmaz. Defter ve belgelerini kaybetmiş olan veya ibrazdan imtina edenler hakkında da değişik kaynaklardan toplanacak bilgilerin değerlendirilmesi suretiyle inceleme yapılır. Bu konuda her türlü imkandan yararlanılabilir. Örneğin;

  • Vergi dairesindeki kayıtlardan çıkarılacak bilgiler,
  • İstihbarat arşivindeki bilgiler,
  • Mükellefle yapılan muamelelerde taraf durumunda olanlardan alınan bilgiler,
  • Bazı hallerde tanık ifadeleri,
  • Resmi daireler ve banka ve sigorta şirketleri gibi müesseselerin kayıtlarında izbırakacak nitelikteki muameleler bakımından, bu daire ve müesseselerden alınacak bilgiler,
  • Nakliye müesseselerinden alınacak bilgiler,
  • İşletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanteri ve inceleme elemanının yerinde yapacağı maddi tespitler,
  • Diğer her türlü maddi kontroller.

Buna göre, kişi (mükellef) yönünden incelemenin kapsamı VUK veya diğer kanunlara göre defter tutmak, evrak ve belgeleri saklamak zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler vergi incelemesine tabidirler. VUK’un 137. maddesi hükmüne göre; vergi incelemesinin kapsamına iki husus girmektedir. Birincisi defter tutmak zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler, diğeri ise evrak ve belgeleri saklamak zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerdir. Öncelikle defter tutmada maksadın ne olduğu ile defter tutmak zorunda olan ve olmayanlara bir bakalım.

5.1. Defter Tutma

213 sayılı VUK’nun 2. Kitapta (Mükellefin Ödevleri) İkinci Kısımda Defter Tutma hakkında hükümler yer almaktadır.

Defter Tutmada Maksat: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 171. maddesine göre, mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlayacak şekilde tutarlar:

  • Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek
  • Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek
  • Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek
  • Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek
  • Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (Emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.

Defter Tutacaklar: Aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler tam veya dar mükellef olup olmadıklarına bakılmaksızın VUK’da yer alan esaslara göre defter tutmaya mecburdurlar.

  • Ticaret ve sanat erbabı
  • Ticaret şirketleri
  • İktisadi kamu müesseseleri
  • Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler
  • Serbest meslek erbabı
  • Çiftçiler.

İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler.

Defter tutma mecburiyeti olmayan gerçek ve tüzel kişiler: Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin ikinci fıkrasına göre, defter tutmak zorunda olmayan mükelleflerin vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini belge ile kanıtlamaları gerekmektedir (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç). Aynı kanunun 172. maddesi hükmünün dışında kalan mükellefler ile 173. maddesinde sayılanların defter tutma zorunluluğunun bulunmadığı kolayca çıkarılabilir. Buna göre;

  • Gelir vergisinden muaf esnaf  
  • Gerçek usule tabi olmayan çiftçi
  • Basit usule tabi mükellefler
  • Vergiden muaf serbest meslek erbabı
  • Ücret geliri elde eden  
  • Gayrimenkul sermaye iradı sahibi
  • Menkul sermaye iradı sahibi
  • Diğer kazanç ve iratlar sahibi
  • Vergiden muaf dernek ve vakıflara ait iktisadi işletme  
  • Vergiden muaf iktisadi kamu müessesesi

Vergi Usul Kanunu’na göre defter tutmak zorunda değildir. Dolayısıyla bu mükelleflerin kayıt tutma ve bu kayıtları belgeye dayandırma yükümlülüğü yoktur. Ancak, vergi matrahlarının tespitinde dikkate alınan giderlerini belgelemek zorundadırlar.

Öte yandan, vergi incelemesinin kapsamında bulunan, evrak ve belgeleri saklamak zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler ile ilgili düzenlemeler ise VUK’un 2. Kitapta (Mükellefin Ödevleri) “Muhafaza ve İbraz Ödevleri” başlığı altında Altıncı Kısımda yer almaktadır.

Defter ve vesikaları muhafaza: 213 sayılı VUK’un 253. maddesine göre; bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Defter tutma mecburiyetinde olmayanların muhafaza ödevi: 213 sayılı VUK’un 254. maddesine göre; bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar, 232, 234 ve 235 inci maddeler mucibince almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Karnelerin muhafazası: 213 sayılı VUK’un 255. maddesine göre; mükellefler bu Kanuna göre aldıkları vergi karnelerini, işin devam ettiği, Gelir Vergisi Kanununa göre indirimlerle ilgili olanlar bu indirimlerden faydalandıkları sürece muhafaza edeceklerdir.

Bu bağlamda, vergiden muaf olan kooperatifler, vergiden muaf esnaf, gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler, kazançları basit usulde tespit edilenler,vergiye tabi olmayan dernekler vergi incelemesine tabidirler.Bu durumda ücret geliri elde edenler dışında bütün vergi mükelleflerinin (hatta defter tutmak zorunluluğu olmak şartı ile mükellef olmayanların, sorumlu olmaları nedeniyle) inceleme kapsamında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak, Gelir Vergisi Kanunun 80-82. maddelerine göre “Diğer kazanç ve iratlar”ı elde edenlerin inceleme kapsamında olmadıklarını belirtmek gerekir.  Ancak bu durum, yoklama yetkisine de sahip inceleme elemanlarının “yoklama” fişi ile tespit yapıp, vergileme yapmasına ve ceza kesmesine engel değildir.

Öte yandan, şöyle bir sonuç da çıkmaktadır ki o da yoklama sonucunda düzenlenen yoklama fişlerinden yararlanarak da vergi incelemesi yapılması pekala mümkün bulunmaktadır. O zaman yoklama konusuna da kısaca değinelim. Örneğin 1931 tarih ve 1839 sayılı Hayvanlar Vergisi Kanununun 8-11 maddeleri yoklama işlemini düzenlemiştir ve bu verginin denetimi yoklamadan ibarettir.

5.2. Yoklama

VUK’nın 127-133. maddelerinde yer alan hükümlere göre; mükellefler nezdinde yoklama yapmaktan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddî olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir. Yoklama her zaman yapılabilir. Yoklamanın ne zaman yapılacağı ilgiliye haber verilmez. Yoklama neticeleri tutanak mahiyetinde olan "Yoklama Fişine" geçirilir. Bu fişler yoklama yerinde iki nüsha olarak düzenlenir ve tarih atılarak bulunursa nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirilir; bunlar bulunmaz veya imzadan çekinirlerse keyfiyet fişe yazılır ve yoklama fişi polis, jandarma, muhtar ve ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılır. Yoklama; vergi dairesi müdürleri, yoklama memurları, yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler, vergi incelemesine yetkili olanlar ve gelir uzmanları tarafından yapılır.

Diğer taraftan yoklama konusunda VUK’ya eklenen “Elektronik yoklama” başlıklı 132/A maddesinde yapılan düzenlemeye göre; yoklama neticeleri, yoklama yerinde bu Kanunun 131 inci maddesinde yer alan yoklama fişi ile aynı mahiyette olan, elektronik ortamda tanzim olunan "yoklama fişi" ile de kayıt altına alınabilir. Bu fiş, nezdinde yoklama yapılan veya yetkilisi tarafından elektronik imza araçlarıyla imzalanır. Yoklama fişinin elektronik imza araçlarıyla imzalanmaması durumunda yoklama fişini temsil eden ve yoklama fiş muhteviyatının değiştirilemeyeceğini güvence altına alan benzersiz bir kodun üzerine yazıldığı bir form imzalanır.

Maliye Bakanlığı elektronik ortamda kayıt altına alınan yoklama fişleri ile birinci fıkrada belirtilen formların şekil ve muhteviyatını tespit etmeye, bunların şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle imzalanması usul ve esaslarını belirlemeye, bunları internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında ilgili kişilere göndermeye ve elektronik ortamda yürütülecek yoklama faaliyetlerine ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Yoklamaya yetkili memurlar, ayrıca vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili olarak:

  • Özel yetki verilmiş olmak kaydıyla günlük hâsılatı tespit etmek,
  • 3100 Sayılı Kanunun kapsamına girip Ödeme Kaydedici Cihaz kullanmak mecburiyetinde olanların bu mecburiyete uyup uymadıklarını, bu cihazları belli edilmiş esaslara göre kullanıp kullanmadıklarını ve günlük hâsılatı tespit etmek,
  • Günü gününe kayıt yapılması zorunlu defterlerin iş yerlerinde bulundurulup bulundurulmadığını, tasdikli olup olmadığını usulüne göre kayıt yapılıp yapılmadığını, vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi icap eden belgelerin usulüne göre düzenlenip düzenlenmediği ile kullanılıp kullanılmadığını, faturasız mal bulunup bulunmadığını, levha asma veya kullanma mecburiyetine uyulup uyulmadığını tespit etmek, kanunî defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi halinde bunları almak,
  • Nakil vasıtalarını, özel işaretle durdurmak ve taşıtta bulundurulması icap eden taşıt pulu, yolcu listesi, fatura veya sevk irsaliyesi, yolcu bileti ile taşıma irsaliyelerinin muhtevası ile taşınan yolcu ve malların miktar ve mahiyetlerini ölçmek, tartmak, saymak suretiyle tespit etmek,
  • Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi ve faturanın taşıtta bulunmaması halinde bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtalarını trafikten alıkoymak, taşınan malın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek ve muhafaza altına almak,

yetkisini haizdirler.

Sonuç olarak, vergi incelemesi yalnızca vergi kayıp ve kaçağını tespit etmeye yönelik bir idari işlem değildir. İncelemede, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu araştırılıp, tespit edilmekle birlikte, vergi mükellef ve sorumlularının doğru vergi ödemeleri de sağlanır. Vergi incelemesi yapmaya yetkili elemanlar, inceleme konusu vergiyle ilgili gerçek matrahı; defter, belge, kayıt ve hesapların incelenmesinin yanı sıra, fiili durumları araştırıp incelemek suretiyle de yapabilirler.

Öte yandan, vergi incelemesine tabi olanların, defter ve hesap tutmak ve belge saklama ve ibraz yükümlülüğünde olanlarla sınırlı olması, toplumda rahatsızlık yaratan vergilenmemiş bulunan ve gelirin ilk altı unsurunun kapsamına girmeyen diğer kazanç ve iratların belirlenmesinde sıkıntı yaratmaktadır. Zira diğer kazanç ve iratları elde edenler genel olarak defter tutma ve belge saklama ve ibrazla yükümlü değildirler. Bu gelirleri elde edenlerin, esas olarak vergi incelemesiyle tespit edilerek vergilendirilmesi mümkün olacaktır, mükelleflerin gelirlerini kendilerinin beyan etmesini veya beyan etseler dahi doğru beyan etmesini beklemek aşırı iyimserlik olur. Ancak, bu mükelleflerin incelenmesine başlanmasında yasal boşluklar vardır. Bu nedenle, Vergi Usul Kanunu’nun 137’nci maddesinin, “Türk vergi kanunlarına göre vergi mükellefi veya sorumlusu olan gerçek ve tüzel kişiler vergi incelemesine tabidirler” şeklinde değiştirilmesinin uygun olacağı kanısını taşıyoruz. Aksi halde, hedef kitle olan diğer kazanç ve iratlar elde edenlerin ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişilerin defter tutmak ve belge saklamak zorunluluğu bulunan mükellefler olması ve bunların incelenmesi dolayısıyla incelenmesinden başka yol kalmamaktadır.

VI.VERGİ İNCELEMESİNE KONU VERGİLER

Vergi incelemesi 213 sayılı VUK’da düzenlenen hükümlere dayalı olarak yapıldığından, VUK kapsamına giren bütün vergi, resim ve harçlar vergi incelemesine konu olabilir. Ancak, VUK kapsamında olan bazı vergi ve harçlar belediye ve il özel idareleri tarafından tarh, tahakkuk ve tahsil ettirilmektedir. Vergi incelemesine yetkili olan elemanlar ise Maliye Bakanlığının mensuplarıdır. Hal böyle olunca, bu elemanlar belediyeye ya da il özel idaresine ait bir vergiyi inceleme konusu yapıp yapamayacakları tartışmalı bir konudur.

VII. VERGİ İNCELEMESİNE YETKİLİ OLANLAR

213 sayılı VUK’nın 135. maddesine göre vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir. Bağımsız vergi dairesinin bulunmadığı yerlerdeki malmüdürleri vergi incelemesine yetkilidir. Vergi dairesi müdür yardımcıları da müdür vekilliği yaptıkları dönemde vergi inceleme yetkileri vardır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu’nun “Komisyonun Yetkileri” başlıklı 75. maddesinin 1. fıkrasında takdir komisyonlarının yetkileri belirlenmiştir. Söz konusu fıkrada, “72’nci maddenin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonu 74’üncü maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanun’da yazılı inceleme yetkisine haizdir” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, Kanun’un 75/1. maddesi ile matrah takdiri yapmakla görevli ve Kanun’un 72/1. maddesine göre kurulmuş takdir komisyonları, bu görevleri dolayısıyla Vergi Usul Kanunu’nda “inceleme yetkisi” ile donatılmıştır. Diğer bir deyişle, bu komisyonlar yapacakları takdir işlemlerinde inceleme yetkilerini kullanarak her türlü araştırmayı yapma yetkisine haiz bulunmaktadır.

VIII. İNCELEME ZAMANI VE YERİ

213 sayılı VUK’nın “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. maddesine göre; vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğramaktadır. Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğar.

Öte yandan, aynı Kanunun “Ceza Kesmede Zamanaşımı” başlıklı 374. maddesine göre ise aşağıda yazılı süreler geçtikten sonra vergi cezası kesilmez.

  • Vergi ziyaı cezasında cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden; 353 ve mükerrer 355. maddeler uyarınca kesilecek usulsüzlük cezalarında, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak 5 yıl (114. maddenin ikinci fıkrası hükmü ceza zamanaşımı için de geçerlidir.).
  • Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak 2 yıl.

 Ancak, VUK’nın 336. madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir. Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanaşımı kesilmiş olur.

213 sayılı VUK’nın 138-139. maddelerinde yer alan hükümlere göre; vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının evvelden haber verilmesi mecburi değildir. İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabilir. Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir. Vergi incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkânsız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. Bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenilir. İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir mazeret gösterenlere, defter ve vesikalarını daireye getirmesi için münasip bir mühlet verilir. 

IX. VERGİ İNCELEMESİ SIRASINDA MÜKELLEFİN HAKLARI

Vergi incelemesi sürecinde mükellefin haklarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Vergi İnceleme Elemanının Kimliğini Görme Hakkı
  • İnceleme Konusunu ve Kapsamını Öğrenme Hakkı
  • İncelemenin Mükellefin İşyerinde Yapılmasını İsteme Hakkı
  • Zorunlu Sebepler Nedeniyle İncelemenin Dairede Yapılmasını İsteme Hakkı
  • Defter ve Belgelerini İbraz Etmek İçin Ek Süre İsteme Hakkı
  • Vergi İnceleme Raporlarının Mevzuata Uygun Olmasını İsteme Hakkı
  • İşyerinde Yapılan İncelemelerde Resmi Mesai Saatleri Dışında İnceleme Yapılmamasını İsteme Hakkı
  • İncelemenin İşyerinin Faaliyetini Engellememesini İsteme Hakkı
  • İncelemenin Her Safhasında Bilgi Alabilme Hakkı
  • İhtiyati Haciz Sebebine İtiraz Edebilme Hakkı
  • Fiili Envanterin Yapılmasının Gerektirdiği Giderlerin Kendisine Ödenmesini İsteme Hakkı
  • El Konulmuş Defter ve Vesikalardan Faydalanma Hakkı
  • Arama Kararının Gösterilmesini İsteme Hakkı
  • Hakkında Yapılan İhbarın Doğru Çıkmaması Sonucunda Muhbirin Adını İsteme Hakkı
  • Süresi Gelen Beyannamelerini Verebilmek İçin Muhafaza Altındaki Defter ve Belgelerini İsteme Hakkı
  • İnceleme Sırasında Müşavir ve/veya Avukat Bulundurma Hakkı
  • İncelemenin Kanunda Belirtilen Sürelerde Bitirilmesini İsteme Hakkı
  • Vergi İnceleme Tutanaklarına İtiraz ve Görüşlerinin Yazılmasını İsteme Hakkı
  • Kayıtların İşlenmesi İçin Ek Süre İsteme Hakkı
  • Kayıtlarını Yeniden Tasdik Ettireceği Bir Deftere veya İade Edilen Defterine İşleme Hakkı
  • Vergi İncelemesinin Bittiğine İlişkin Resmi Bir Yazıyı İsteme Hakkı
  • Vergi Mahremiyetine Uyulmasını İsteme Hakkı
  • Tutanaktan Bir Nüsha Alma Hakkı
  • Müracaat ve Şikayet Hakkı
  • Mükellefin Rapor Değerlendirme Komisyonunca Dinlenmesi
  • Uzlaşma Hakkı
  • Dava Açma Hakkı

X. SONUÇ

Gerçekten de idari bir işlem olan vergi incelemesi ile Devlet, vergi kayıp ve kaçaklarını en aza indirerek mükellefler arasında haksız rekabeti önlenmeye çalışmaktadır. Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. Vergi İdaresi bu görevini yerine getirirken azami ölçüde mükellefin var olan haklarını dikkate almak suretiyle yerine getirmektedir. Vergi incelemelerinde kanunları doğru, tarafsız ve tutarlı bir şekilde uygulamak ve incelemenin her aşamasında mükellefleri bilgilendirme konusunda gerekli hassasiyet gösterilmektedir. Bu durum, gerek Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan Mükellef Hakları Bildirgesinde, gerek ise asıl incelemeleri yapan kurum olan Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve kamuoyu ile paylaşılmış olan Vergi İncelemelerinde Mükellef Hak ve Yükümlülükleri Broşüründe net olarak ortaya konmuştur. Tabi idari bir işlem olan vergi inceleme sürecinde idarenin ve vergi inceleme elemanının sorumlulukları olduğu kadar mükelleflerinde sorumlulukları bulunmaktadır. Mükellefler de inceleme sürecinde, vergi matrahını doğru beyan ederek, ödenmesi gereken vergileri vadesinde ödemeleri başta olmak üzere bazı yükümlülükleri bulunmaktadır.

Sonuç olarak vergi incelemesi defter, belge ve kayıtlarla sınırlı olmayan idari bir işlemdir. Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde yapılan tanımlamada; vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilmek suretiyle, vergi incelemesinde defter ve belgeye bağlı olmayan bir tanımlama yapılmıştır. Dolayısıyla, Vergi İdaresinin yapmış olduğu vergi incelemesinin kapsamını bugün itibariyle defter tutan mükellefler oluşturmakla beraber, bunun dışında defter tutmayan ancak evrak ve belgeleri saklamak zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerden oluşan büyük bir kitlenin inceleme kapsamında olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırmak ve sağlamak için Vergi İdaresinin elinde bulunan “Yoklama” müessesesi yoluyla tespit ettiği hususlara dayalı olarak vergi incelemesi yapması da mümkün bulunmaktadır.

Buradan şöyle bir çıkarımda bulunmak mümkündür. Şöyle ki, her ne kadar defter tutan mükellefler esas itibariyle vergi denetim kuruluna bağlı olan vergi müfettişleri tarafından incelenmekle beraber; verginin tahakkuk işlemini yapan Gelir İdaresinin taşra birimlerinde bulunan Vergi Dairesi Müdürleri ve Müdürlerin, mükellefin tutmuş oldukları defterler dışındaki evrak, belgeler ile yapılan yoklamalardan hareketle, tahakkuk etmesi ve ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırıp tespit etmesi yani vergi incelemesi yapması her zaman mümkün bulunmaktadır.

Dipnot

  • Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz; kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.
  • Ocak/2016 Vergi Dünyası Dergisinde yayınlandı.

 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu

  • Yılmaz ÖZBALCI, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Ocak/2004
  • Mehmet ALİ ÖZYER, Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Maliye Hesap Uzmanları Derneği, Şubat 2001
  • Gürol ÜREL, Güncel Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Maliye ve Hukuk Yayınları, 2. Baskı, Mart/2007
  • Ali UYSAL-Nurettin EROĞLU, Vergi Usul Kanunu, 2009
  • www.gib.gov.tr/Rehberler/Vergi Usul Kanunu/Mükelleflerin Hakları ve Ödevleri Rehberi,   Nisan/2014
  • http://www.vdk.gov.tr, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Vergi İncelemelerinde Mükellef Hak ve Yükümlülükleri, Eylül/2015,
  • Bekir BAYKARA, Vergi İncelemesi, Vergi Dünyası, Eylül 2007
  • Azmi DEMİRCİ, Zihni KARTAL, Vergi Dünyası, “Vergi İncelemesi ve Kapsamı”, Sy:211, Mart 1999.
  • Samuel Noah KRAMER, Tarih Sümerde Başlar, İkinci Baskı, İstanbul 2002
  • H. Nezih ŞEKER, Hukuksal Yapısıyla Vergi İncelemesi, İstanbul 1994, S.19.
  • Ali ALAYBEK, Gelir Vergisi Davamız, İstanbul, 1947.
  • Bekir BAYKARA, Vergi Tarh İşleminin Hukuki Analizi, E-Yaklaşım Şubat 2004, Sayı 134; Nihal SABAN,               Vergi Hukuku, İstanbul 2003, S.268. Bekir BAYKARA, Vergi İncelemesi, Vergi Dünyası, Eylül 2007, S.313.
  • Azmi DEMİRCİ, Zihni KARTAL, Vergi Dünyası, “Vergi İncelemesi ve Kapsamı”, Sy:211, Mart 1999.
  • Samuel Noah KRAMER, Tarih Sümerde Başlar, İkinci Baskı, İstanbul 2002, S.72.
  • Samuel Noah KRAMER, age, S.73.
  • Horst KLENGEL, (Almancadan Çeviren Nesrin Oral) Kral Hamurabi ve Babil Günlüğü, İstanbul, 2001, S.156-158.
  • 02.06.1949 tarih ve 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Gerekçesi IV/3. Bölümü.
  • 5421 sayılı GVK Gerekçesi, IV/3. Bölüm.
  • 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu, 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu   bunlardan ilk ikisi 1961’de yeniden yazılmıştır. KVK ise 2006 yılında 5520 sayılı Kanunla değişmiştir.
  • Tümüyle idare tarafından takdir edilen vergilerde denetim de ceza da yoktur. Örneğin 1944 tarih ve 4530 sayılı    Varlık Vergisi Kanunu gibi.
  • 02.06.1999 tarih ve 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Gerekçesi IV/3 Bölümü.
  • 5421 sayılı GVK Gerekçesi, IV/3. Bölüm.
  • “Revizör” kelimesi “vergi tetkik elemanı” karşılığı olarak 07.06.1999 tarih ve 5432 sayılı VUK’nun          gerekçesinin I/10 bölümünde kullanılmaktadır.
  • 1949 tarihli VUK Gerekçesi I/10. Bölüm.
  • Arapça kökenli “mükellef” tabiri “yükümlü” bazen da yanlış olarak “ödevli” olarak karşılanmaktadır. Yükümlü deyimi uygun olmakla birlikte, ödevli yanlıştır. Çünkü “ödevli” yükümlüyü de kapsayan bir üst kavramdır. Ödevli ve yükümlü deyimleri şu makalede yerli yerinde kullanılmıştır. Bkz. Gülsen Güneş, Vergi Ödevlisinin Hakları, Vergi Sorunları Şubat 2005.
  • Oğuz ÇETİNKAYA, Vergi İncelemesinin Gereğinden Uzun Sürmesinde İdarenin Hukuksal Sorumluluğu, Yaklaşım, Mayıs 2002.
  • İbrahim YUMUŞAK, Vergi Uyumunun Yükseltilmesinde Vergi İncelemelerinin Rolü, Vergi Dünyası, Nisan 2004.
  • Bu yöntem ülkemize has bir yöntem olmayıp, başka ülkelerde de (örn. ABD) uygulanan bir yöntemdir. Nazmi      KARYAĞDI, Amerika Birleşik Devletleri Gelir İdaresinde Vergi İncelemesi, Ankara 2006, S.56.
  • Rüştü KALYONCU, Vergi İnceleme Elemanlarına Takdir Yetkisi Verilmiş Olmasının Düşündürdükleri,    Vergi Dünyası Aralık 1983 Sayı:1.
  • Cemal BOYALI, Vergi İncelemesi Ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun    Uygulaması, Yaklaşım Mart 1999.
  • Bekir BAYKARA, Vergi İncelemesi, Vergi Dünyası,  Eylül 2007, Sayı:313.
  • 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
  • Mehmet Ali ÖZYER, Vergi Usul Kanunu Uygulaması, 2001.
  • Yılmaz ÖZBALCI, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, 1998, S.407.
  • Ali UYSAL-Nurettin EROĞLU, Vergi Usul Kanunu, 2009, S.272-273.
  • Gürol ÜREL, Güncel Vergi Usul Kanunu Uygulaması, S.276.
  • M. Ali ÖZYER, a.g.k, S.180.
  • Yılmaz ÖZBALCI, a.g.k, S.406.
  • Bekir BAYKARA, Vergi İncelemesi, Vergi Dünyası, Eylül 2007, S.313.
  • 6637 sayılı Kanunun 6. maddesiyle eklenen madde, yürürlük tarihi 07.04.2015.
  • Azmi DEMİRCİ, Zihni KARTAL, a.g.m.
  • Gürol ÜREL, Güncel VUK Uygulaması, S.276.
  • Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Vergi İncelemelerinde Mükellef Hak ve Yükümlülükleri, Eylül/2015, http://www.vdk.gov.tr; http://www.gib.gov.tr, Rehberler, Mükelleflerin Hakları ve Ödevleri Rehberi, Vergi İncelemesi Sırasındaki Haklar, Nisan/2014.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor