Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Osman ARIOĞLU
Osman ARIOĞLU
1262OKUNMA

Vergi İdaresi ve Teknoloji

Vergi idareleri bütün dünyada teknolojiyi olabildiğine iyi kullanma gayreti içerisindedirler. Burada temelde iki amaç vardır.

  • Birincisi mükellef veya müşteri üzerindeki yüklerin hafifletilmesi. 
  • İkincisi vergi kayıp ve kaçağına karşı daha etkin ve kavrayıcı olmak.

Bu iki amaca da kimsenin bir itirazı olamaz. Zira, mükellef açısından minimum maliyetle vergi ödevini yerine getirmek önemli olduğu gibi, vergi kayıp ve kaçağının yarattığı haksız rekabetten korunmak da önemli bir amaçtır. Bu nedenledir ki, kayıp ve kaçağın azaltıldığı veya kolay yakalandığına inanılan durumlarda vergiye gönüllü uyum artar, vergi kayıp ve kaçağı da kendiliğinden azalır.

Türk Vergi İdaresi de bu iki temel amaçla teknolojiden maksimum yararlanmayı ilke edinmiş ve bu yönde önemli adımlar atma gayreti içerisinde olmuştur. 2003’te başlayıp 2005’te tamamlanan Vergi Daireleri Otomasyon Projesi (VEDOP) 2 ve 2007’de başlayıp 2009’larda tamamlanan VEDOP 3 projeleri bu anlamda atılmış temel adımları oluşturmuştur. Bu bağlamda e-beyan sistemi ve e-ödeme sistemi mükellefe vergi maliyetinin minimize edilmesi anlamında önemli adımları oluşturmuştur. Sonraki yıllarda da bu çaba devam etmiştir. e-fatura, e-defter ve en son da elektronik tebligat günümüzün güncel konuları haline gelmiştir.

Elbette e-fatura ve e-defter uygulaması yaygınlaştıkça vergi kayıp kaçağının daha çabuk kavranması teorik olarak daha hızlanabilecektir. Ancak bunun için sadece bu uygulamaların yaygınlaşması yeterli olmayacak, işin denetim ayağının da gelenekselden çıkarak elektronik denetime kayması gerekecektir.

E-defter uygulaması biraz hızlı mı gidiyor?
Bu uygulamalar yaygınlaştırılırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu uygulamaların kontrollü bir şekilde yaygınlaştırılması ve mükellefe minimum uyum maliyeti yaratmasıdır. Mevcut uygulamaya baktığımızda bu anlamda e-fatura uygulamasının nispeten daha kontrollü yaygınlaştırıldığını, ancak e-defter uygulamasında en son Haziran 2015’te yayınlanan 454 no’lu Genel Tebliğ ile 2014 yılında 10 milyon TL’nin üzerinde ciroya ulaşan tüm gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren e-defter uygulamasına başlamaları zorunluluğu getirilmesi ile bu anlayışı biraz zorlayan iddialı bir yaklaşım olmuştur. Bize göre bunun yeniden gözden geçirilerek bir-iki kademede buraya inilmesi işin doğal gelişim seyrine daha uygun olacaktır.

Her şeye rağmen bu uygulamanın mükelleflere getireceği ilave maliyetler söz konusudur. Elbette amaç mükellefe ilave maliyet yüklemek değil, bilakis mükellefin kağıt ortamında kullandığı defterler için yapacağı masrafların ve bu defterlerle ilgili saklama ve muhafaza sürecini ve maliyetini azaltmaktır. Bu anlamda da e-defter uygulaması elbette geliştirilmesi gereken bir uygulamadır. Bizim burada ısrarımız bu gelişimin daha kontrollü gerçekleştirilmesinin hem uyum maliyetini hem de doğabilecek kargaşayı minimize edeceğine olan inancımızdandır.

Duyurular internet sitesinde
Gelir İdaresi e-defter sistemine ilişkin uygulamadaki gelişmeleri e-defter.gov.tr internet adresinden ilan etmektedir. Artık her gelişme için genel tebliğ veya sirküler değil e-defter.gov.tr internet sitesindeki duyuruları da takip etmek gerekecektir.

Bu konuda söz konusu internet sitesinde yayınlanmış bulunan son açıklama perakende satış fişlerinin 10’ar günlük toplu icmalleri ile e-deftere kaydedilebileceğine yönelik açıklama e-defter uygulamasında başlangıçta açıklanan ve çok sayıda fiş veya faturanın her birinin bu sisteme ayrı kayıt olarak girilmesini öngören ve bize göre de bu sisteme uyum maliyetini en fazla yükselten ilk durumdan önemli bir iyileşme adımı olmuştur. Buna benzer adımlar bu siteden takip edilebilecektir.

(Kaynak: www.itohaber.com. Bu yazı, Sn. Arıoğlu’nun özel izni ile yayınlanmaktadır.)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor