Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Mustafa Sefa KARA
Mustafa Sefa KARA
2346OKUNMA

Süresi Uzayan Sözleşmelerde Damga Vergisi

Bilindiği üzere damga vergisi işletmeler açısından damlaya damlaya göl olan bir vergi türüdür. Her ne kadar düşük bir oran üzerinden alınsa da kapsadığı işlemler itibariyle hesap dönemi sonunda yüksek tutarlara ulaşmaktadır. Bununla beraber vergilendirmeye ilişkin olarak birçok tartışmalı konuyu da bünyesinde barındırmaktadır. Bunlardan bir tanesi de süresi uzayan sözleşmelerde damga vergisi hususudur.

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, Kanun'daki kağıt teriminin ise yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği belirtilmiştir.

Sürenin uzamasına ilişkin olarak ise Kanunun 2. maddesinde, vergiye tabi kağıtların mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu, 14. maddesinin 3. fıkrasında ise, mukavelenamelerin müddetinin uzatılması halinde aynı miktar veya nispette vergi alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

Görüleceği üzere eğer mektup veya şerh ile süre uzatımına karar verilirse söz konusu mektup veya şerhi içeren kağıt damga vergisine tabi olacaktır. Bununla beraber mukavelenamelerinde süresinin uzatılmasına karar verilirse aynı miktarda vergi alınacaktır. Her ne kadar olay bu kadar basit gibi görünse de Danıştay’a yansıyan benzer bir olayda bambaşka bir sonuç çıkmıştır.

Dava konusu olayda özetle; havalimanı terminal işletmeciliği faaliyeti ile iştigal eden bir şirket adına, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı bir yıl süreli alan tahsis sözleşmelerine konulan "yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır" şeklindeki madde gereği, yenilememe ihbarında bulunulmaması ve müteakip yılda söz konusu sözleşmelerin süresinin kendiliğinden uzaması nedeniyle söz konusu sözleşmelere ilişkin olarak cezalı damga vergisi tarh edilmiştir.

Konuyu inceleyen Danıştay 9. Dairesi, sözleşmelerde yer alan "yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır" şeklindeki maddenin, damga vergisine konu kâğıdın hükümlerinin yenilenmesine ilişkin kâğıda konulmuş bir şerh olarak kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle, sözleşmede bulunan bu hüküm gereğince süresi kendiliğinden uzayan sözleşmenin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun aradığı anlamda damga vergisine tabi bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceğini, aksi düşüncenin, verginin kanuniliği ilkesine aykırı olarak kanunda yazılı olmayan bir durumun yorum yoluyla genişletilerek vergi alınmasına yol açacağı sonucuna ulaşmıştır. Söz konusu kararda şerhe ilişkin olarak ise kanunda tanım yapılmadığı belirtilerek aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

Şerh; bir anlatım veya yorumlama, bir şeyi açıklamak amacıyla bir kağıda yazılmış olan ifade olarak tanımlanabilir. Şerh yazılı olan bir kağıdın, herhangi bir yerine, boşluğuna konulabilir. Önceden düzenlenmiş bulunan kağıdın altına veya arkasına bir boşluğa, bu kağıdın hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin şerh konulması halinde bu kağıt damga vergisine tabi olur. Görüleceği üzere Danıştay daha önceden sözleşmeye konulmuş olan bir maddeyi şerh olarak kabul etmemiş, fiili olarak yenilenen sözleşmenin bu kapsamda damga vergisine tabi tutulmaması gerektiğine karar vermiştir. Gerekçe olarak da kanunda yazılmayan bir durumun yorum yoluyla genişletilmiş olacağını göstermiştir.

Danıştay’ın vermiş olduğu karar sonrası ortaya çıkan sonuç şudur: Eğer mükellef sözleşmenin kurulması esnasında örnek olayımızdaki gibi önceden sözleşmenin yenilenmesi için sözleşmeye bir hüküm koyarsa söz konusu sözleşme üzerinden yeniden damga vergisi alınmayacak, ancak sözleşme süresi sona erdikten sonra sözleşmeye konulan şerhle süre uzatılırsa yeniden damga vergisi doğacaktır. Bize göre bu yaklaşım kanunun kenarından dolaşmak olacaktır. İşletmelerin bu durumu önceden öngörerek sözleşmeye süre uzatımına ilişkin bir madde eklemesi, haliyle vergiden kaçınmak için en basit ve makul yol olacaktır.

İşin gerçek mahiyeti düşünüldüğünde mükellef açısından varılan sonuç aynıdır. Her iki durumda da kâğıdın ispat niteliğinden faydalanmaya devam edilmektedir. Dolayısıyla ispat niteliğine haiz olmanın karşılığı olarak alınan damga vergisinin her iki durumda da alınması gerekmektedir. Bize göre adaletli bir vergi sisteminin gereği de budur.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor