Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
1414OKUNMA

Ronaldo mu Ramazan mı; Vergiyi Kim Ödesin?

Türkiye’de en az konuşulan konulardan biri de vergi politikasıdır.

En basit ifadesiyle vergi politikası; kamu harcamalarının temel kaynağı olan vergileri kimin ödeyeceğine karar vermektir.

Hayata baktığınız pencere, ülkenizin ekonomik durumu, halkınızın gelir dağılımı, ekonomik ve siyasi bağımsızlığınız, ulusal egemenliğinize sahip olup olmama dereceniz, küresel rekabet vb. bir dizi etken vergi politikasını etkiler.

Bu teorik ama bir realite olan girişten sonra geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen bir konuyu okuyucularımızın dikkatine sunmak istiyorum.

Öneri şuydu: “Yabancılara satılan gayrimenkullerden KDV alınmasın, alım satım işlemi hizmet ihracı olarak tanımlansın.”

Konutlarda KDV uygulaması

Genel olarak ifade etmek gerekirse konut alım satımında alıcı, KDV mükellefi olan satıcıya çeşitli koşullara göre %1, %8 veya %18 oranında KDV ödemek zorunda.

KDVK Md. 1 uyarınca Türkiye’de yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’nin konusuna girdiğinden, Türkiye’de tapu siciline kayıtlı gayrimenkul ister Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına isterse yabancıya satılsın KDV ödenmesi gerekiyor.
Çünkü işlem Türkiye’nin egemenlik sınırları içinde gerçekleşiyor.

Ronaldo’nun Çeşme’deki gayrimenkulü

Geçtiğimiz aylarda ulusal basına yansıyan haberlere göre ünlü futbolcu Ronaldo İzmir-Çeşme’de 3,2 milyon Avroya bir villa satın almıştı. Hemen belirtelim yürürlükteki yasalar uyarınca Ronaldo KDV mükellefi olan kişiden aldığı gayrimenkul için %18 KDV ödemek durumunda.

Brad Pitt ve Angelina Jolie gibi ünlülerden sonra Ronaldo’nun da ülkemizde villa almak suretiyle İzmirlilerle hemşehri olması gerçekten güzel bir durum.

Bu ünlüler Türkiye dışındayken sahip oldukları gayrimenkul ülkemizin fiziki ve hukuki güvencesi altında olduğundan, kendileri ülkemize geldiklerinde hava limanlarından, karayollarından, güvenlik ve belediyecilik hizmetlerinden vb.nden yararlandığından ve bu hizmetler Türkiye Cumhuriyeti tarafından sunulduğundan Türkiye’de vergi ödemeleri de normal bir durum haline geliyor.

Yazımızın başlığındaki soruya dönecek olursak; Ronaldo’dan KDV almayıp banka kredisiyle konut alan vatandaş Ramazan’dan KDV istemek vergi politikası açısından ne kadar adil olacak?

Kanun önünde eşitlik ilkesi

Vergilemede eşitlik ilkesi, kişinin uyruğuna bakılmaksızın aynı işlemde aynı vergilendirmeyi gerekli kılıyor.

Anayasa’nın 73. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmü yer alıyor.

Mali hukukta vergide genellik ilkesi, herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade ederken vergide eşitlik ilkesi ise ödeme gücü aynı olanların aynı vergiyi ödemelerine karşılık geliyor.

Anayasa’nın 73. maddesindeki temel ayırım ve karşılaştırma ölçütünün mükellef türü değil “malî güç” ve “vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı” ilkeleri olduğunu görüyoruz.

Buna göre Anayasal vergilendirme ilkeleri açısından Türkiye’de gayrimenkul alan Ronaldo ile Ramazan aynı hukuksal durumda olduklarından aynı kurallara tabi olmalıdırlar. Aksi takdirde kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkıyor.

Öte yandan KDV uygulamasında geçerli olan destinasyon ilkesi (varış ülkesinde vergilendirme) gereğince tüketimin olduğu yerde KDV doğuyor ve ödeniyor. Buna göre Türkiye’deki bir gayrimenkulü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ya da bir yabancının alması yönünden herhangi bir farklılık bulunmuyor. Aksi yönde bir düzenleme ise KDV uygulaması açısından eşitliğe aykırı bir durum oluşturacaktır.

Benzer bir durum ve AYM Kararı

Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67. maddesi ile 1.1.2006 tarihinden itibaren yerli – yabancı ayrımı yapılmaksızın tüm finansal yatırım araçlarında stopaj oranı %15 olarak belirlenmişken 27.6.2006 tarih ve 5527 sayılı Yasa ile aynı maddenin 1. fıkrasının 1. paragrafının sonuna eklenen cümle ile Türkiye’de yerleşik olmayan dar mükellef, gerçek kişi ve kurumların, yani yurtdışında yerleşik yatırımcıların finansal araçlardan, Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlara uygulanacak stopaj oranı sıfıra indirilmişti.

Uluslararası mali literatürde "ayırımcı vergilendirme" olarak adlandırılan bu düzenleme Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve Yüksek Mahkeme de bu ayrımcılığı Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti. (1)

Buradan hareketle gayrimenkul satışlarında yabancıdan KDV almayıp Türkiye’de yerleşik kişilerden KDV almanın Anayasa’nın vergide eşitlik ve genellik ilkelerine aykırı olduğunu söylemek mümkün.
Ne dersiniz; vergiyi kim ödesin? Ronaldo mu Ramazan mı?

(1) Anayasa Mahkemesi’nin 5.10.2009 tarih ve E: 2006/119, K: 2009/145 sayılı kararı 8.1.2010 tarih ve 27456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor