Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
3083OKUNMA

Bir Türk Vergi Sistemi Klasiği: Dönme Dolap Vergi Afları

Lunaparklardaki kendi etrafında dönen, içindekileri bir yerden bir yere ulaştırmayan, aynı sürede hep aynı noktadan geçen dönme dolaplar, gençler ve çocuklar için cazip eğlence araçları arasında yer alır.

Kanunlar dünyasında da tıpkı bir dönme dolap gibi dönen, sürekli aynı hızda, aynı noktadan geçen ve içindekilerde baş dönmesine yol açan bir kanun var: Vergi Affı Kanunu

Dönme dolap geçmişte 3-5 yılda bir aynı noktadan geçerken son düzenlemelerle artık her yıl aynı noktadan geçer hale geldi.

Hatta son bir yıllık sürede 3. kez mali affa başvurulmasına bakılırsa, dönme dolabın hızı daha da artmış demektir.

Pek çoğumuzun çocukluğundan hafızamızda kalan, hızla dönen dönme dolabın baş dönmesi, karın ağrısı, mide bulantısı gibi yan tesirlere yol açmasıdır.

Bu arada eskiden beri bu tür yasalarda “af” tabirinin mümkün olduğu kadar kullanılmadığını da belirtmekte yarar var.

Geçmişte “Tahsilatın Hızlandırılması”, “cezaların terkini, tasfiyesi” gibi adlarla toplumun önüne konan bu yasalar, 2000’li yıllarla birlikte “Vergi Barışı” kavramıyla adlandırılmış ancak son yıllarda tıpkı sokak numaraları gibi Kanun numaraları ile anılır hale gelmiştir… 5811, 6111, 6486, 6552, 6736, 7020 sayılı Kanun…

Her ne kadar Yasa Yapıcılar “af” kavramından tarihsel olarak kaçınsalar da halk arasında bunlar mali af kanunu olarak algılanmıştır. Esasen de af kanunudurlar.

Bu yasalarla ceza affedilir, verginin bir kısmı affedilir, bir miktar ödeme yaparak vergi incelemesinden muAFiyet elde edilir, gecikme faizlerinin büyük bir kısmı affedilir.

Affedersiniz ama bu nedenle ben de yazımda Af Yasası tabirini kullanacağım.

Örneğin Şirket olarak her yıl zarar beyan ettiniz.

Yani hiç vergi ödemediniz.

Son aftan yararlanarak 2013 için 7.238 TL, 2014 için 7.664,60 TL, 2015 için 8.140,20 TL, 2016 için 8.652 TL, 2017 için 9.087,40 TL yani toplamda 41.502, 20 TL ödeyerek son 5 yılınız için vergi incelemesinden kurtulabilirsiniz.

100 milyar lira vergi kaçırmış olsanız bile Maliye artık sizden 1 kuruş bile alamaz.

Gelir vergisi mükellefleri ise (bilanço esasına göre defter tutanlar, avukat, doktor, mimar, YMM, SMMM gibi serbest meslek erbabı) hiç beyanname vermemiş veya hep zarar beyan etmişse 5 yıl için toplam 20.751 TL ödeyerek incelenmeme zırhına kavuşabilirler.

Bu arada bir veriyi de paylaşalım.

2013 kazançlarına göre kurumlar vergisi mükelleflerinin %41’i, gelir vergisi mükelleflerinin ise %47’si zarar beyan etmiş durumdadır.

On yıllardır 3 milyonu bir türlü aşamayan vergi mükelleflerinin yarıya yakını 42 bin ya da 20 bin lira ödeyerek tertemiz bir geçmişe sahip oluyor.

Aklınıza şu soru gelebilir: “Veriler neden 2013 yılına ait?”

Bu veriler 2014 yılına kadar Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanırdı. 2014’ten sonra bu veriler yayınlanmadığı için verilerin ne durumda olduğunu bilemediğimiz gibi neden yayınlanmadığı konusunda da bir tahminde bulunamıyoruz.

Bu afla birlikte Maliye Tarihinde sanırız bir ilk yaşandı.

30 Nisan 2018’de kurumlar vergisi beyannamesi veren mükellefler birkaç gün sonra matrah artırımına girerek verdikleri beyannameyi dokunulmazlık zırhına büründürebilecek fırsatı elde ettiler.

Nisan ayı ortalarından bu yana basında yazılan af söylentileriyle, 2017 kurumlar vergisi beyannameleri verilmeden vergi affının çıkarılacağı müjdesini alan mükelleflerin 2017 beyannamesini diledikleri gibi verip ve şimdi çıkacak af yasasında yukarıda belirttiğimiz 20 bin-40 bin lira maliyetle vergi işini kapatmaları mümkün olabilecek.

Güncellenmiş, gözden geçirilmiş Dönme Dolap Vergi Aflarının 2018 baskısının geleneksel basında ne şekilde ele alındığına baktığımızda görülen büyük bir “hayırlı olsunlar” korosudur.

Günümüzün gerçek medyası olan sosyal medyaya baktığımızda ise geleneksel ile güncel arasındaki fark, açılan makasın iki ucu gibi.

Çünkü dişinden tırnağından kesip vergisini beyan edip ödeyen vergi mükellefleri kendilerini, amiyane tabirle, “enayi yerine konmuş” gibi hissediyordu.

Dürüst ve sorumluluk sahibi kişilerin görüşleri ise maalesef “artık ben de ödemeyeceğim” şeklindeydi.

Vergi adaletini zedeleyen aflar neticede vergi ahlakının bozulması sonucunu doğuruyor.

Tahsilinden vazgeçilen alacak değil, mükelleflerin gönüllü uyumu oluyor.

IMF’in hesaplamalarına göre 1991’de %35,99 olarak hesaplanan Türkiye’nin kayıtdışılık oranı 2015 itibariyle %27,43’e inmiş olsa da hala çok yüksektir. Kayıtdışılıkta 31 Avrupa ülkesi arasında %29,6’lık Bulgaristan’ın ardından ikinci durumdayız.

Ve aslında aflarla en büyük “kıyak” kayıtdışı çalışanlara sağlanmış olunuyor. Böylece kayıtdışılıkla mücadele adına yapılan tüm tedbirler, uygulamalar, kampanyalar, stratejik planların etkisi iyice zayıflatılmış oluyor.

Aynı sokakta, aynı alanda faaliyet gösteren 3 firmadan 2’si vergi kaçırıyor biri ise harfiyen kurallara uyuyorsa, kurala uymayanlar lehine vergi affı yoluyla haksız rekabet desteği sağlanmış oluyor.

Oysa ki Devletin ana görevi, piyasa ekonomisinin eksiksiz ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak olmalı.

Affın bir başka sonucu ise son yılda teknoloji olarak, insan kaynağı olarak güçlendirilen Gelir İdaresinin ve Vergi Denetim Kurulu’nun adeta boşa çıkıyor olmasıdır.

2017 gider bütçesi VDK’da 741 milyon lira olan (%77’si personel gideri) ve GİB’te 3 milyar 92 milyon (%76’sı personel gideri) olarak gerçekleşmişken, 40 bin civarındaki Gelir İdaresi çalışanı ile sayıları artık 10 binleri bulan vergi müfettişlerine bu yıl yapacak pek bir iş kalmıyor.

Ta ki bu yıla ait kazançlar 2019’da beyan edilene kadar.

Bir başka kayıp da binbir emekle oluşturulmaya çalışılan “gönüllü uyum”a yönelik çalışmaların zarar görmesidir.

Vergi afları kime yarıyor?

Türkiye’nin gerçek vergi rekortmeni olan sıradan vatandaşlar açısından bu aflar ne anlama geliyor?

Türkiye’nin vergi gelirlerinin %70’ini KDV, ÖTV, ÖİV olarak ödeyen 82 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına bu afların yansıyan hiçbir olumlu yanı bulunmuyor.

Onlar yine yediği ekmekten içtiği suya kadar, bindiği belediye otobüsünden girdiği internete kadar vergi ödemeye devam ediyor.

Hatta VERGİALGI internet sitemizin yazarlarından değerli vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün de belirttiği gibi, afla silinen cezalar ve alınmayan vergiler, KDV ve ÖTV ödeyicisi vatandaşlara oran artışı olarak geri dönüyor.

Ve neticede “adaletsiz” ve “sürdürülemez” bir vergi sistemi karşımıza çıkıyor.

Değerli iktisatçı Mahfi Eğilmez’in “Kurallar, ahmakların uyması için konur” başlıklı yazısında belirttiği üzere ödeyenin ahmak, ödemeyenin uyanık sayıldığı bir ülke asla ve kesinlikle gelişmiş bir ekonomi olamaz.

Unutmayalım ki millet Devletsiz, Devlet de sistemsiz olmaz.

Vergi sisteminin aflarla gittikçe adaletsiz hale gelmesi de milletin Devletle doğrudan ilişkisini adaletsizlik üzerine inşa etmek sonucuna yol açıyor.

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye olan nasihatı ile bitirecek olursak:

“İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın.”

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor