Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Fuat SÜTÇÜ
Fuat SÜTÇÜ
1686OKUNMA

Anayasayı Değiştirebilirsiniz Ama Gelir Vergisi Kanununu Değiştirmek sanıldığından Daha Zordur

GELİR VERGİSİ KANUN TASARISI ve 57 Yıllık Darbe Hatırası (Mer’i 193 sayılı GVK)

Anayasayı değiştirebilirsiniz ama gelir vergisi kanununu değiştirmek sanıldığından daha zordur. Hükümet programlarının hepsinde yer almasının rağmına; gelir vergisi kanun değişikliği vaki olamadan meri (1960 darbe yadigarı) Gelir Vergisi Kanunu 3. Anayasa döneminde de yürürlükte olmaya devam edecektir.

Bu makalede, Maliye Bakanlığı‘nca hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na arzı Bakanlar Kurulu’nca 27.05.2013 tarihinde kararlaştırılan “Gelir Vergisi Kanun Tasarısı”nın yapısı hususunda bazı değerlendirmelere yer verilmiştir.

Makalenin sonuç bölümünde ise tasarının mevcut hali ile getirdiği yeniliklere ve vergilendirme kabiliyeti hususunda geliştirilmeye açık yönlerine değinilmeye çalışılmıştır.

Bu makale yazarının şahsi görüşlerinden oluşmakta olup resmiyet taşımamaktadır.

1. Yürürlükteki Gelir Vergisi Kanununun Yasalaşma ve Yürürlük Süreci:

1.1. Yasama Süreci

Gelir Vergisi Kanun Tasarısı 12 Aralık 1960 tarihinde, gereğinin yapılması ricasıyla Devlet Başkanı ve Başbakan Orgeneral Cemal Gürsel tarafından sevk tarihleri itibarıyla 22 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesine sevk edilmiştir.

Dönem; 1960 yılı 27 Mayıs Cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin dağıtıldığı ve sonrasında ilk genel seçimlerin yapıldığı 15 Ekim 1961 tarihleri arasındaki askeri yönetim dönemine rastlamaktadır. Bahsedilen tarihlerin içerisinde bulunduğu dönem yazımıza konu Gelir Vergisi Kanunu’nun yasalaşma sürecinin anlaşılabilmesi için aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır.

30 Mayıs 1960 tarih ve 10515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Birlik Komitesi Tebliğlerinde;

– Türk Ordusunun tarihi bir vazife karşısında (6 numaralı tebliğ) TBMM’yi feshettiği (19 numaralı tebliğ),

– Başvekil Adnan Menderes ve Maliye Vekili Hasan Polatkan’ın Kütahya yolunda yakalandığı (8 numaralı tebliğ),

– Meşru hareketin yurtta içten gelen bir tasviple karşılandığı (23 numaralı tebliğ),

– Başarılan müsbet faaliyeti baltalamak isteyecek unsurların insafsızca bastırılacağı (26 numaralı tebliğ)

Milli Birlik Komite Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetler Başkumandanı, Devlet ve Hükümet Reisi, Orgeneral Cemal Gürsel tarafından ilan ve tebliğ edilmiştir.

14 Haziran 1960 tarih ve 10525 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Geçici Kanunda;

– Türk Milleti adına harekete geçen Türk Ordusunun Meclisi dağıtarak iktidarı geçici olarak Milli Birlik Komitesine teslim ettiği (genel hükümler),

– yasama yetkisinin doğrudan Milli Birlik Komitesine ait olduğu (3. md.),

– Geçici kanun teklif etme hakkının bakanlar kuruluna ve Milli Birlik Komitesi üyelerine ait olduğu,

– Genel seçimlerle kurulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin göreve başlaması ile Milli Birlik Komitesinin dağılacağı (8. md.),

– Devlet Başkanının Milli Birlik Komitesi tarafından kabul edilen kanunları en geç yedi gün içinde ilan edeceği, ilanını uygun bulmadığı Kanunları Komiteye geri göndereceği (18. md.),

– Milli Birlik Komitesince çıkarılan geçici kanunların yeni anayasaya göre kurulacak Türkiye Büyük Millet Meclisince kaldırılmadığı sürece yürürlükte olacağı (25. md.)

hüküm ve ifadelerine yer verilmiştir.

1.2. Geçici Kanundan Kalıcı Kanuna Geçiş

16 Ağustos 1960 tarih ve 10579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 55 sayılı Kanun ile de; 1 sayılı Kanun’un 7 ve 18’inci maddelerinde yer alan (geçici) kelimelerinin kaldırıldığı (1. md.), 1 sayılı Kanun’un 25’inci maddesinin kaldırıldığı (3. md.), önceki 54 kanunda yer alan geçici kanun ibarelerindeki geçici ifadelerinin kaldırıldığı (4. md.) belirtilmiştir.

Askeri yönetim 14 Haziran 1960 tarih ve 1 sayılı Geçici Kanundan da anlaşılacağı üzere ilkin sadece genel seçimlere kadar ara dönemde ihtiyaç duyulacak geçici kanunlar çıkartmayı öngörmüş ancak 12 Ağustos 1960 tarih ve 55 sayılı kanunla bu öngörüden vazgeçilerek yine geçici bir kanunla öncesindeki 54 kanun ve sonrasındaki 312 kanun “geçici” olmayan kanun vasfına dönüştürülmüştür.

Bu kalıcılık unsuru 1 sayılı Kanunun 25’inci maddesinin kaldırılması suretiyle de desteklenmiştir. Bir bakıma 55 sayılı kanun ile askeri yönetim başarılan müspet faaliyetin/darbenin ilk zamanlarındaki çekingenliğini 1 sayılı Kanunun kabulünden yaklaşık 2 ay sonra üstünden atmıştır.

1.3. Yürürlük Süreci :

Hali hazırda Plan Bütçe Komisyonu’nda bulunan 1/789 Esas Numaralı “Gelir Vergisi Kanun Tasarısı” ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu yürürlükten kaldırılarak; gerçek kişilerin gelirleri ile kurumların kazançları üzerinden alınan gelir vergisine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmaktadır.

2. Yeni Gelir Vergisi Kanunu’na İhtiyaç Duyulma Nedenleri

Yeni bir gelir vergisi kanununa ihtiyaç duyulma nedenlerini üç ana başlık altında sıralamak mümkündür. Bu başlıklar; kanun sistematiğinin bozulması, sadeliğe duyulan ihtiyaç ve tek kanun ile gelir ve kazançların vergilendirilmesi başlıkları altında sıralanmıştır.

2.1. Kanun Sistematiğinin Bozulmuş olması

1960 yıllındaki nüfus miktarı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 3 kat artmış, gerek Ülkemiz gerekse dünya ekonomisinde son derece hızlı ve köklü değişiklikler yaşanmıştır. Bu doğrultuda yapısı gereği toplumun tamamını ilgilendiren 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu hakkında yürürlükte bulunduğu süre boyunca pek çok değişikliğe ihtiyaç duyulmuş ve bu ihtiyaçlar 53 yıl boyunca geçici önlemler ile giderilmeye çalışılmıştır.

Geçici Madde SayısıGenel Tebliğ SayısıSirküler Sayısıİç Genelge Sayısı
862989927

Tablo 1 de verilen sayısal değerlere bakıldığında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun güncellik ve etkinliğine ilişkin sorunlar bulunduğunu anlamak mümkündür. Kanunun güncelliği tebliğler ve geçici maddeler ile sağlanmaya çalışılmış ve bu durum kanun sistematiğini olumsuz yönde etkilemiştir.

2.2. Vergilendirme İşlemlerindeki Sadeliğe Duyulan İhtiyaç

Yeni Gelir Vergisi Kanununa ihtiyaç duyulmasının bir diğer nedeni ise; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun yasalaşma sürecinde göz önünde bulundurulması mümkün bulunmayan müphem ve tereddüdü mucip hususlar hakkında düzenlenmiş ve düzenlenmeye devam edilen binlerce özelgenin var olmasıdır. Örnek vermek gerekirse toplamda 6 kanun maddesinden oluşan (21,70,71,72,73,74) kira gelirinin vergilendirilmesine ilişkin beyanname verme işlemleri yaklaşık 40 sayfadan oluşan bir rehber ile izah edilmekte, ayrıca bu 6 kanun maddesi hakkında düzenlenmiş yüzlerce özelge bulunmaktadır.

Geniş bir mükellef tabanını ilgilendiren ve vergilendirme esasları özelgeler ile aydınlatılan bir diğer husus da gayrimenkullerin elden çıkarılmasında karşılaşılan vergisel yükümlülüklerdir. Ticari organizasyon, çoklu satış, kazanç elde etme amacı gibi tanımı mükelleflerce açık olarak bilinmeyen kavramlar ile getirilen esaslar doğrultusunda gayrimenkul satışlarının vergilendirilmesi işlemleri yerine getirilmektedir.

Vergi kanunlarının sade ve açık olmasının; nüfusa göre mükellef sayısının düşüklüğü ve dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının az olması ile doğrudan ilişkili olduğu düşünülmektedir.

2.3. Tek bir Kanun İle Gelir ve Kazançların Vergilendirilmesi

Genel itibarı ile gelişmiş kabul edilen ülkelerde tüm gelir ve kazançlar tek bir kanun ile vergilendirilmesi esas alınmaktadır. Ülkemizde ise kurum kazançlarının vergilendirme usulü Kurumlar vergisi Kanunu ile düzenlenmekle birlikte, kurum kazançlarının tespitinde gelir vergisi kanununda yer alan ticari kazanç hükümlerine başvurulmaktadır.

Gerek çok uluslu firmaların, gerekse yabancıların ülkemizdeki faaliyetlerinin vergilendirilmesi ve çifte vergilendirme anlaşmalarında uyum sağlanması açısından gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tek bir kanun ile hem kurumların, hem de gerçek kişilerin vergilendirilmesi yönünde düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.

3. Gelir Vergisi Kanun Tasarısı Yapısı

Gelir Vergisi Kanun Tasarısına bakıldığında başlangıç bölümü hariç 6 kısım, 22 bölüm ve 90 kanun maddesinden oluşan bir yapı ile karşılaşılmaktadır.

Tasarıda; geneli itibariyle yeni bir vergi tahsisinden söz edilemeyeceği gibi meri gelir ve kurumlar vergisi kanunları hakkında radikal kabul edilebilecek herhangi bir husus da bulunmamaktadır.

Tasarının 6 kısım 22 bölüm ve 90 maddeden oluşması vergi mevzuatında sadeliğe duyulan özlemin açık bir temayülüdür.


Gelir Vergisi Kanun Tasarısı İndeksi (yazar tarafından oluşturulmuştur)
Madde Numaraları
BaşlangıçAmaç ve Tanımlar1 – 2
1. KısımKonu, Mükellefiyet ve Muafiyet3 – 9
 1. Bölüm: Verginin Konusu ve Gelirin Unsurları 
 2. Bölüm: Mükellefiyet 
 3. Bölüm: Muafiyetler 
2. KısımGelir Unsurlarının Tespiti10 – 50
 1. Bölüm: Ticari Kazanç 
 2. Bölüm: Zirai Kazanç 
 3. Bölüm: Serbest Meslek Kazancı Kazanç 
 4. Bölüm: Ücretler 
 5. Bölüm: Gayrimenkul Sermaye İradı 
 6. Bölüm: Menkul Sermaye İradı 
 7. Bölüm: Diğer Kazanç ve İratlar 
3. KısımÖzellikli Durumlar51 – 60
 1. Bölüm: Kurumlarda Tasfiye, Birleşme, Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi 
 2. Bölüm: Vergi Güvenlik Müesseseleri 
 3. Bölüm: Dar Mükelleflerin Ulaştırma İşleri 
4. KısımVergi Kesintisi ve Beyan Esası61 – 76
 1. Bölüm: Vergi Kesintisi 
 2. Bölüm: Beyan ve Gelirlerin Toplanması 
 3. Bölüm: Beyannamenin Verilmesi ve Vergilendirme Dönemi 
 4. Bölüm: Tarh İşlemleri 
5. KısımVerginin Oranı ve Ödenmesi77 – 86
 1. Bölüm: Verginin Oranı 
 2. Bölüm: Verginin Ödenmesi 
 3. Bölüm: Ödenen Vergilerin Mahsubu 
6. KısımYetki, Muafiyet, İstisna ve İndirimler ile Son Hükümler87 – 90
 1. Bölüm: Yetki, Muafiyet, İstisna ve İndirimlerin Sınırı 
 2. Bölüm: Son Hükümler 

Kısım bölüm ve madde numaraları Gelir Vergisi Kanunu Taslağının 1/789 Esas Numarası ile Plan Bütçe Komisyonuna sevk edildiği hali üzerinden oluşturulmuştur.

4. Tasarıda Yer Alan Yenilikler:

Tasarıda genel olarak ihtilaf konusu edildiğinde idarenin kaybettiği davaları azaltacak düzenlemeler yapıldığı, gider kapsamının genişletildiği ve mükellef tabanının genişletilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yenilik kabul edilebilecek hususlar aşağıda sıralanmıştır:

*Asgari Geçim İndiriminde üçüncü çocuk için indirim oranı % 5 den yüzde 10 a çıkartılmıştır.

*İlk defa mükellef olan 29 yaş altı girişimcilerin 3 yıl boyunca kazançlarının asgari ücrete eşit kısmı üzerinden hesaplanacak vergi gelir vergisi beyannamesi üzerinde hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.

*Biçerdöver, kamyon veya ikiden fazla traktöre sahip olmak tek başına gerçek usulde vergilendirilmeyi gerektirmeyecek.

*Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden hasılat rakamları belirli tutarın altında kalanlar basit usule geçebilecek.

*Geçici vergi iade talep süresi 1 yıldan zamanaşımı süresine arttırılmıştır.

*Beyanname verme süreleri 1 ay öne çekilerek 4. Dönem geçici kurum ve gelir beyannameleri kaldırılmıştır.

*Özel inşaatlar için metrekare bazlı bir vergileme sistemi benimsenmiştir.

*Kişinin eşinin anne ve babasının kullanımına bıraktığı konut için emsal kira bedeli hesaplanmayacaktır.

*GMSİ gelirlerinden öğrenci yurdu, bakımevi ve huzurevi giderlerinin indirimi yapılabilecektir.

5. Gelir Vergisi Kanun Tasarısının Geliştirilmeye Açık Yönleri

Tasarının yürürlükten kaldıracağı kanunlara göre olumlu yanlarının bulunmasına karşın kıyas ölçütünün meri gelir ve kurumlar vergisi kanunları olarak belirlenmesinin daha etkin, daha basit ve daha adil bir kanun oluşturulmasına olumlu katkı sağlamayacağı düşünülmektedir.

Tasarının hazırlanma gerekçeleri uzun yıllardır tüm maliye meslek mensuplarınca dile getirildiği üzere elzem olmakla birlikte, hazırlık sürecinde göz önünde bulundurulan etkinlik, basitlik ve adil olma amaçlarının gerekliliğinde eleştirilecek bir husus bulunmamaktadır.

Bu itibarla mevcut tasarının gerek Plan Bütçe Komisyonu, gerekse Meclis Genel Kurul görüşmelerinde ele alınmasında fayda bulunduğu düşünülen, geliştirilmeye açık olan yönleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Kurumlar Verisi Kanununun Gelir vergisi Kanunu içinde bulunması bir ihtiyaç olmakla birlikte mevcut tasarıda kurumları ilgilendiren hükümlere birbirinden bağımsız kısım ve bölümlerde yer verilmiştir. Bir diğer yöntem olarak kurumların vergilendirilmesine ilişkin hususların tek bir kısım içerisinde bölümler halinde yer verilmesinin kanun tasarısının yazım amaçları içerisinde yer alan “basitlik” ilkesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Meri Gelir Vergisi Kanununda yer alan yıllara sari inşaat ve özel inşaat işleri yüksek oranda özelge talebine neden olan hususlardan olduğundan, tasarıda bu konuların ayrıntılı olarak düzenlenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Özel inşaat işlerine “Ticari Kazançlar” ve “Diğer Kazanç ve İratlar” bölümlerinde ayrı ayrı değinilmiş, kat karşılığı, hasılat paylaşımı gibi konularda inşaat alanı ve organizasyon esasına dayalı bir sistem kurulmaya çalışılmıştır. Tasarıdaki hali ile söz konusu husus pek çok yeni özelge talebine ve ihtilafa neden olacak durumdadır. Ayrıca metrekare bazlı bir vergileme sisteminin bölgesel yüksek rant farklılığı bulunan yerlerdeki inşaatlardan elde edilen kazançların vergilendirilmesinde “adil” olma amacının sağlanması yönünde eleştiriye açık tarafları bulunmaktadır.
  • Değer artış kazancı ve ticari kazanç arasındaki çizginin “organizasyon” ya da “devamlılık” terimleri gibi izahat gerektiren kavramlarla açıklanması yerine ilgili meslek teşekkülleri (müteahhitler odası, emlakçılar odası, galericiler odası vs.) ile bir arada değerlendirilmek sureti ile rakamsal değerler ile belirlemede bulunulmasının daha yerinde olacağı düşünülmektedir.
  • 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan gelirin toplanması hususu pek çok özelge sirküler ve tebliğe konu olagelmiştir. Mevcut tasarıda gelirin toplanması hususunda eski karma ve etkileşimli yapının değiştirilmediği gözlenmektedir.

Sonuç

Meri Gelir vergisi Kanunu’nun görüşüldüğü 31.12.1960 tarihli “Milli Birlik Komitesi Genel Kurul Toplantısında Kurmay Yarbay Suphi KARAMAN “…görülüyor ki maddeler üzerinde hayli müzakerede bulunmak mümkündür… Gerçi biz seçimle gelmiş değiliz ama ileride tarih önünde itham edileceğiz…” diyerek maddelerin etraflı olarak müzakeresini önermekte.

En uzun süre maliye bakanlığı yapmış olan merhum Hasan POLATKAN Yassıada’da yargılanmaktayken ve 16 Eylül 1961 tarihindeki idamından 9 ay önce yasalaştırılan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu süre boyunca ne yasalaştığı dönem ne de yasalaşma usulü hakkında herhangi bir ithamda bulunulmamış, iki anayasa görmüş bu kanunun kırk yama ile yürürlüğünü sürdürmesine izin verilmiştir.

Önceki bölümlerde sıralanan yeni bir gelir vergisi kanununa ihtiyaç duyulma nedenleri içerisinde her ne kadar yer almasa da bir cunta hükümeti icraatı olan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun yürürlüğüne son verilmesinin çok gecikilmiş tarihi bir yasama görevi olduğu düşünülmektedir.

Genel itibarla mevcut tasarının bu hali ile yasalaşmış olması dahi mevcut durumdan daha iyi bir vergilendirme ortamını gerek mükellefler, gerekse maliye meslek mensupları için sağlayacaktır. Öte yandan, gelir vergisi kanun tasarısının geliştirilmeye açık yönlerinin söz konusu tasarının yasalaşması sürecinde, siyasi irade gerektiren hususların seçimle göreve gelmiş siyasiler tarafından, idari katkıda bulunulması gereken hususların ise yetkili idari birimler tarafından en iyi şekilde değerlendirilmesi suretiyle en etkin, en sade ve en adil Gelir Vergisi Kanununun yürürlüğe gireceği düşünülmektedir.

10 yıl boyunca Maliye Bakanlığı yapmış, savunma dilekçesi okunmadan idam edilmiş merhum Hasan Polatkan‘ın aziz anısına ithaf olunur.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor