Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi Ahlâkı ve Psikolojisi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
1973OKUNMA

Satış Elemanları ile Vergicilerin Kesiştiği Ortak Nokta: Yasa Dışı Ödemeler ve Naylon Fatura

Çok satmak. Daha çok satmak. Daha çok kâr elde etmek. Daha çok satış primi, bonus almak.

Satıcıların ve şirketlerin ortak amaçları.

Yönetim teorisinde arzulanan husus: Bireysel hedeflerle kurumsal hedeflerin örtüşmesidir.

İşte size bir şirkette kurumsal hedeflerle bireysel hedeflerin örtüştüğü bir durum.

Şirket çok satacak, çok gelir edecek, çok kâr edecek. Satış elemanı da çok satacak ve çok satış primi elde edecek.

Bu noktaya kadar sorunlu olan ya da olağan dışı bir nokta yok. Bu ortak hedeflere etik kurallar çerçevesinde ulaşılıyorsa yani rakiplerle yapılan rekabet piyasa koşullarında bir yarış şeklinde gerçekleşiyorsa, haksız rekabet şeklinde cereyan etmiyorsa sorun yok.

Ancak çok, daha çok para kazanma amacının kimi zaman etik kuralların çiğnendiği uygulamalara neden olduğunu duymakta ya da gazetelerde okumaktayız. Çünkü daha fazlanın sağlanmasında Makyevellist yaklaşımla “hedefe giden her yol mubahtır” anlayışıyla hareket edildiğinde kişilerin gözünde “tek meşru şey hedefin kendisi” haline gelebilmekte ve hedefe giden yolların gayrimeşru, illegal veya ahlak dışı olup olmamasının bir önemi kalmayabilmektedir.

İşte satışı artırmak için başvurulduğu belirtilen yasa dışı yollardan biri de alıcı adına alım kararını verenlere, böyle bir pozisyonda görev yapanlara yapılan illegal ödemeler, verilen rüşvetlerdir.

Satıştan sonra alıcıya bir takım legal mali imkanlar tanınabilmektedir. Satış indirimi, satış iskontosu, ciro primi, mal fazlası iskontosu, eşantiyon veya promosyon olarak herhangi bir cihaz, yurt içi yurt dışı seyahat, vb…. Bunlar legal alanda gerçekleşen, satışı artırma çabalarına ilişkin olarak şirket kayıtlarına gider olarak yazılabilen harcamalardır.

Bu harcamalara ilişkin hesap verebilmek kolaydır. Çünkü bu harcamaların kuralları, şartları açıktır ve yazılıdır. Tüm süreç şeffaftır. Çünkü legaldir.

Ancak alıcının ya da onun adına hareket edenlerin alıma ilişkin kararını etkilemek için yapılan illegal ödemeler, doğası gereği gizlidir, yasa dışıdır. Tüm yasadışı ödemeler gibi kayıt dışı ortamda gerçekleşir. Temiz toplumu oluşturma ve buna ilişkin olarak yönetim, denetim ve yargılama sürecini etkin çalıştıran ülkeler ve toplumlar, niyetleri ve gayretleri ölçüsünde bu amacı az ya da çok sağlayabilmektedirler.

Kayıt dışı harcamalar yasal kayıtlara alınabilir mi?

Konuyu tekrardan satıcı ya da satış işlemi boyutuna getirdiğimizde, kurumsal açıdan rakiplere karşı haksız bir üstünlük sağlama, satış elemanı açısından da haksız prim sağlama amacıyla yapılan yasa dışı ödemelerin, yasal muhasebe kayıtlarına intikal ettirilerek gider yazılması mümkün değildir. Çünkü bu işlemin kayda alınması ceza hukuku açısından suçun faili tarafından delillendirilmesi anlamına gelecektir.

İşte bu noktada hem uluslararası arenada hem de Türkiye’de rastlanan bir uygulamanın devreye girmesi gündeme gelmektedir: Kayıt dışı yapılan illegal ödemeleri kayda almak için “naylon fatura” tabir edilen belgelerle bu harcamaların kayda alınması.

Türk vergi uygulamasında naylon fatura, uluslararası uygulamada “fake receipt-fake invoice” olarak adlandırılan faturalar, gerçekte bir mal veya hizmet alımına dayandırılmaksızın temin edilen sahte faturaları ifade etmektedir.

Çin’de yabancı ilaç firması satış elemanları hakkında yolsuzluk soruşturması

Konumuza ilişkin örnek bir haber 29 Mayıs 2014 tarihinde Financial Times gazetesinin birinci sayfasında “GSK satış elemanları “rüşvet-para yedirme” masraflarının karşılanmasını istiyor(GSK salesmen want bribes reimbursed)” şeklinde yer aldı.

Habere göre Dünyanın önde gelen ilaç firmalarından GlaxoSmithKline (GSK)’nın Çin’deki biriminin nakit ya da hediye olarak hastanelere, doktorlara ödenen yasadışı ödemelerinden hareketle bir yolsuzluk soruşturması başlatılmış durumda.

Ancak habere yansıyan konu; satış elemanlarının üst düzey kişilere ödedikleri yasadışı ödemelerin GSK tarafından kendilerine ödenmesinin reddedilmesi. Satıcıların gazete muhabirine verdiği demece göre “İlgili kişilere ödemeleri kendi paralarından yapmışlar ancak faturalar bu harcamalarla ilgili değilmiş. Ayrıca sahte faturaların temin edilmesini de yöneticileri kendilerine söylemiş.”

Örnek olay, yasa dışı ödemelerin şirket kayıtlarına dahil edilerek bunların yasal bir mal ya da hizmet alımı gibi gider yazılmasının yöntemi olarak, sahte belge kullanılmasına ilişkin bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor.

Hileli işlemlerin şirket içi ya da şirket dışı denetimle tespit edilmesi

Şirket içi birimlerce yolsuzluk denetimi, şirket dışı birimlerce kara para aklama, vergi incelemesi ve soruşturması yapanlar açısından tespit edilen bu durum, şirketlerin daha az vergi ödeyebilmek yani vergi kaçırmak amacıyla değil de yaptıkları yasadışı ödemeleri kayıtlardan düşebilmek amacıyla kullandığı bir yöntem olarak ortaya çıkıyor.

Türk vergi uygulamasında cezası

İşte satış elemanları ile vergicilerin yollarının kesiştiği ortak nokta. Ancak sonuçta yanlışın yanlışı, illegalitenin illegaliteyi doğurduğu bir durum ortaya çıkıyor.

İşin doğası gereği satış elemanlarının vergi bilgileri yeterli değildir.

Ancak bir vergi uzmanı olarak belirtelim: Satış yapabilmek amacıyla alıcının üst düzey karar vericilerine, kaba ifadeyle (amiyane tabirle), “para yedirme” işlemi nedeniyle bir başka yerden sahte belge temin edip yasal muhasebe kayıtlarına intikal ettirmenin cezası;

  • kayba uğratılan verginin 3 katı kadar vergi cezası (vergi ziyaı cezası),
  • iştirak edenlere bir katı kadar vergi cezası (vergi ziyaı cezası)
  • ve 18 aydan 3 yıla kadar(paraya çevrilmesi mümkün değil) hapis cezasıdır. (VUK. Md.344, 359).

Şirket ortakları, şirket müdürleri ve sahte belgenin şirket kayıtlarına girmesine neden olan satış elemanları hakkında suç duyurusunda bulunması suretiyle ceza yargılaması süreci başlamakta ve arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Bu tür illegal işlemler ve bunların sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak, toplumsal duyarlılığımızı arttırıp bunlarla mücadeleyi kurumsal yapılara kavuşturmak tüm Dünya’nın olduğu gibi Türkiye’mizin de ön sıradaki amaçları arasında yer almalıdır inancındayız.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor