Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

İmdat TÜRKAY
İmdat TÜRKAY
2602OKUNMA

I. Ulusal Mükellef Hakları Sempozyumunda Paylaşılanlar

I. Ulusal Mükellef Hakları Sempozyumu Uludağ Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın işbirliğiyle 13 Aralık 2014 tarihinde Bursa’da gerçekleştirildi.

Uludağ Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi ve Mükellef Hakları Platformunun kurucusu Prof. Dr. Adnan Gerçek, sempozyumun Türkiye'de ilk defa düzenlendiğini, Ülkemizde mükellef haklarını geliştirilmesi ihtiyacını esas mükelleflerin odasında dile getirmek ve kamuoyuna önemli bir mesaj vermek amacıyla Sempozyumun BTSO'da düzenlendiğini belirtti.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının ev sahipliğinde gerçekleştirilen Sempozyumda; “Mükellef Hakları ve Türkiye’de Durumu ile Gelir İdaresinin Mükellef Hizmetlerine Yaklaşımı, Meslek Mensuplarının Sorumluluğu ve Hakları ile İHAM ve Anayasa Mahkemesi’nin Mükellef Haklarına Yaklaşımı, Vergi İncelemesi Sırasında Mükellef Hakları, İdari Çözüm Yolları Sırasında Mükellef Hakları ve Yargılama Sırasında Mükellef Hakları ile Mükellef Haklarıyla İlgili Uygulamalar, Sorunlar ve Önerileri” başlıkları altında, konunun tarafları olan akademisyenler, Gelir İdaresi ve mükelleflerin danışmanları olan serbest meslek mensupları tarafından dünyadaki ve Ülkemizdeki mükellef hakları ve mükellef hizmetleri üzerine sunumlar yapılmıştır.

Sempozyumda yapılan konuşmalara geçmeden önce, mükellef haklarının korunması ve geliştirilmesi için Bursa'da 21 kurum ve kuruluşun bir araya gelerek kurmuş oldukları Mükellef Hakları Platformundan kısaca bahsedelim. Vergileme işlemlerinin hukuka uygun ve adil bir şekilde uygulanması ve bu süreçte mükellef haklarına saygı gösterilmesini isteyen tüm mükellefler; üye oldukları sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, iş dünyası veya çalışma hayatını temsil eden kuruluşları aracılığıyla Mükellef Hakları Platformu'na üye olabiliyor. Yani bu platform; Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları, Meslek Odaları, Sanayici ve İşadamları Dernekleri, Üniversiteler ve diğer tüm sivil toplum temsilcilerine açık bulunmaktadır.

Platformun öncelikli hedefleri arasında; mükellef haklarının ayrı bir bölüm olarak Vergi Usul Kanunu'nda yer almasını, mükellef haklarını ayrıntılı bir şekilde açıklayan yeni bir 'Mükellef Hakları Bildirgesi' yayınlanmasını ve mükellef haklarının korunması için Ülkemizde de ABD'deki Mükellefin Avukatı İdaresi veya Avrupa'daki Ombudsman benzeri özel bir yapının oluşturulmasını sağlamak yer alıyor. Başkanlığını Prof. Dr. Adnan Gerçek'in yaptığı Mükellef Hakları Platformu'nun yürüteceği başlıca faaliyetler; mükellef hakları ile ilgili araştırmalar yapmak, raporlar hazırlamak, toplantı, konferans ve paneller düzenlemek, mükellef hakları ve vergileme konusunda toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapmak olarak sıralanıyor.

Sempozyumda; Devletin vergilendirme yetkisini sınırlandıran ve mükelleflere bazı haklar tanınmasını sağlayan ilk belge olan 1215 Magna Carta (Büyük Sözleşme)’den bu yana mükellef haklarının tarihsel olarak dünyada ve Ülkemizdeki gelişimi, Gelir İdaresinin 2006 yılında yayınladığı mükellef hakları bildirgesi, mükellef haklarının vergi kanunlarında çok dağınık bir şekilde bulunduğu ve bunların Vergi Usul Kanununda bir başlık altında toplanması gerektiği, 6009 sayılı Kanunla vergi incelemesinde mükellef hakları konusunda mükelleflerin lehine çok önemli düzenlemeler yapıldığı ile vergilendirme alanında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı ve bu konuda verilen bazı kararlar hakkında konuşmacılar tarafından çok yararlı paylaşımlar yapıldı.

Konunun bir tarafı olan Gelir İdaresi adına yapılan konuşmalarda; Gelir İdaresinin mükellef hizmetlerine yaklaşımı ile mükellef hizmetleri ve gönüllü uyum konusunda bugüne kadar yapılan çalışmalardan bahsedilerek, mükellef odaklı hizmet anlayışı çerçevesinde sunulan hizmetlerde teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak suretiyle hizmet kalitesi ve mükellef memnuniyet oranının artırılmasının önemli olduğu ve bu kapsamda, mükellef geri bildirim sistemi ve mükellef memnuniyet anketleri ile sürekli olarak mükelleflerin beklenti ve önerileri dikkate alındığı ifade edildi. Özellikle, yapılan bir araştırmaya göre, haklarını bilmeyen ve takip etmeyen mükelleflerin, haklarını bilen mükelleflere göre idareye sekiz kat daha fazla iş yükü getirdiği belirtildi.

Mükellef hakları Platformunun kurucusu ve başkanı olan Prof. Dr. Adnan Gerçek Hocanın; Amerikan Başkan adaylarının seçim konuşmalarında halka hitap ederken “Saygıdeğer vergi mükellefleri” diye söze başlamalarından bahsetmesi ile benzer şekilde Pamukkale Üniversitesinden katılan Prof. Dr. Ersan Öz’ün konuşmasında dinleyicilere anlattığı, Amerikan vatandaşlarının polis veya başka bir Devlet gücü tarafından sorguya çekildiğinde veya bir haksızlığa uğradığında ilk söylediği; “I am a taxpayer-ben bir vergi mükellefiyim.” cümlesi herkes tarafından bilinse de çok dikkat çekiciydi. Tabii ki Amerikan vatandaşlarının veya Amerikan Başkan adaylarının bu konuşmaları yapmasının sebebi, ABD’de var olan ve uzun yıllarda oluşan ve herkes tarafından benimsenen vergi kültürünün bir sonucudur. Hepimizin de beklentisi Ülkemizdeki vergi kültürünün ve vergi bilincinin bir gün bu seviyelere gelmesidir.

Prof. Dr. Ersan Öz sunumunda, mükellefin ve Gelir İdaresinin karşılıklı olarak donanımlı olduğunu ve birbirlerini rakip olarak görmemeleri gerektiğini söyleyerek, tarafların birbirlerini artık anlamaları ve anlaşmaları gerektiği konusuna işaret etti. Gerçekten de mükellefler geçmişe oranla günümüzde çok daha donanımlı durumdadırlar. İnternet ve bilişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar, Gelir İdaresinin şeffaflık ve saydamlık politikası kapsamında özelgeler başta olmak üzere her türlü verinin ve bilginin artık kamuoyu ile paylaşılması, mükelleflerin defterini tutan serbest muhasebeci mali müşavirlerin geçmişe göre daha bilgili ve donanımlı olması, iade taleplerinde tasdik raporlarını hazırlayan yeminli mali müşavirlerinde aynı şekilde çok donanımlı olması, davalarını takip edecek avukatların uzmanlaşmış olması ve mükelleflerin danışma konusunda artık akademisyenlerinde bir seçenek olarak ortaya çıkması mükellefleri daha da güçlü kılmaktadır.

Öte yandan, Gelir İdaresinin de son yıllarda mükelleflere sunmuş olduğu hizmetlerin bilişim teknolojileri ve internet yoluyla artmış olması idareyi de güçlendirmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda; mükellefleri gönüllü uyuma teşvik eden risk analizleri tekniklerini çok daha iyi şekilde kullanıyor olması, vergi müfettişlerinin vergi incelemelerinde çok daha etkin ve verimli olmaları, vergi dairelerinin kullanmış olduğu otomasyon sistemleri ve elektronik hizmetleri nedeniyle geçmişe oranla vergi toplamadaki etkinliğinin artması, yaygın ve yoğun vergi denetimleri ile Gelir İdaresinin internet vergi dairesi kapsamında mükelleflere sunmuş olduğu vergilendirmeye ilişkin elektronik hizmetlerin her geçen gün artması, idarenin mükellefleri daha iyi takip etmesine imkan sağlamaktadır. 

Gerçekten de günümüzde gerek mükellefler, gerek ise Gelir İdaresi birbirini çok iyi biliyor ve takip ediyor. Ersan Öz Hoca bu tespiti yaptıktan sonra barışmaya, birbirimizi anlamaya ve dürüst olmaya ihtiyacımız olduğunu belirtti. Ersan Öz Hocanın konuşmasında anlattığı “Şapka satıcısı adam ve maymunların hikayesi” ise toplumlarda nesilden nesile var olan algının aktarılmasına ilişkin çok güzel ve çarpıcı bir hikayeydi. Hikaye şöyledir;
“Köyün birinde şapka satıcısı bir adam varmış, elinde şapkaları köy köy dolaşıp şapkalarını satıyormuş.

Bir gün yine şapka satmak için yola koyulmuş ve köyden köye giderken yorulmuş ve bir büyük ağacın altına oturmuş dinlenmeye başlamış. Bir şapkayı başına koymuş, diğer şapkaları da yanına koymuş ve uyuya kalmış.

Adam uyurken ağaçtaki maymunlar adamın tüm şapkalarını almış ve ağaçta oynamaya başlamışlar.

Adam uyanmış ve bakmış ki şapkalar yok, sadece başındaki şapka duruyor. Kafasını yukarı kaldırmış ve bir de ne görsün, ağaçta bir sürü maymun ve kafalarında şapkalar var.

Adam, maymunlara şapkalarını aşağı atmalarını söylemiş, ama maymunlardan bir tepki gelmemiş. Sonra elini şaplatmış bakmış maymunlar da aynısını yapıyor. Şapkasını çıkarmış, bakmış maymunlar da çıkarıyor.

Bakmış ki maymunlar kendisi ne yaparsa onu taklit ediyorlar. Hemen elini şaplatmış, şapkasını çıkarmış ve yere atmış. Maymunlarda hep beraber şapkaları başlarından çıkarıp yere atmışlar ve bizim yaşlı adam hemen şapkaları toplamış ve yoluna devam etmiş.

Adam akşam evine dönmüş ve başından geçenleri torununa anlatmış. Adamın torunu büyümüş ve o da dedesi gibi şapka satıcılığına başlamış.

Çocuk şapkalarını satmak için köy köy dolaşırken, o büyük ağacın altına gelmiş, şapkasının birini başına, diğerlerini yanına koymuş ve başlamış dinlenmeye.

Çocuk uyumuş, uyanmış ve birde ne görsün şapkalar yok. Etrafına bakınmış ve yukarı ağaca bir bakmış ki şapkaların hepsi ağaçtaki maymunların başında.

Hemen dedesinin anlattığı hikaye aklına gelmiş. Dedesinin anlattığı gibi elini şaplatmış, şapkayı kafasından çıkarmış ve yere atmış, ancak maymunlar hiç tepki vermemiş ve onu taklit etmemişler.

Bu arada ağaçtaki maymunlardan bir tanesi temsilci olarak ağaçtan aşağıya inmiş ve çocuğun karşısına geçmiş ve çocuğun bir sağına bir soluna tokatı patlatmış ve demiş ki, ‘senin deden var da bizim dedemiz yok mu?’ demiş ve ağaca geri çıkmış.”

Evet, toplumlarda var olan kayıt dışı ekonomik faaliyetler, vergi ahlakı/vergi kültürü ile toplumsal vergi bilincine ilişkin olumlu/olumsuz algılar, aynen hikayede olduğu gibi nesilden nesile anlatılmakta ve maalesef var olan olumsuz algılar kısa vadede çok çabuk değişmemektedir. Esasen, mükellef hakları ve ödevleri bir madalyonun iki yüzü gibidir. Mükellefin vergi kanunlarında var olan tüm haklarını bilmesi ve sonuna kadar kullanması en temel hakkıdır. Zaten, Gelir İdaresi de mükellefleri hakları ve ödevleri konusunda her türlü iletişim kanalını kullanarak sürekli olarak bilgilendirmektedir. Ancak, Devletin de mükellefin ödev ve yükümlülüklerini bilmesi ve yerine getirmesini beklemesi en doğal hakkı olduğu unutulmamalıdır.

Mükelleflerin hakları konusunda dünyada ve ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler aslında bu konunun insan hakları kapsamında demokratik bir hak olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda vergi kültürünün oluşmasında, ekonomik kalkınma ve büyüme alanında yaşanan gelişmelerin de çok büyük etkisi bulunmaktadır. Kayıtdışı ekonomik faaliyetler azaldıkça, buna paralel olarak toplumun vergi bilinci de artacaktır. Bu kapsamda, Devletimizin hizmet kalitesini iyileştirerek kayıt dışı ekonomiyi azaltmaya ve vergiye gönüllü uyumu artırmaya yönelik çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bu konuda son yıllarda ara vermeden uygulanmakta olan kayıt dışı ekonomiyle mücadele stratejisi eylem planlarının çok önemli fonksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca, Gelir İdaresinin mükelleflerin beklenti ve önerilerini de dikkate alarak, internet ve bilişim teknolojilerini de kullanmak suretiyle, son yıllarda hayata geçirdiği yeni hizmet seçenekleri de vergiye gönüllü uyumu artırmaktadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor