Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Bülent TAŞ
Bülent TAŞ
1255OKUNMA

Yeni Türk Ticaret Kanunundaki Değişiklikler Vergi ve Muhasebede Neler Getiriyor?

Türk Ticaret Kanunu Değişikliklerinin Getirdikleri ve Yaratacağı Sonuçlar

1. Muhasebe Uygulamaları

Yürürlüğe girecek olan yeni Ticaret Kanununun 64 üncü maddesine göre her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. 88 inci madde ye göre, 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler gerek ticari defterlerini tutarken, gerek münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve bunları uygulamak zorundadırlar.

Değişiklik tasarısında 88 inci maddede yer alan ticari defterleri tutarken Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve bunları uygulamak zorunluluğu kaldırılmakta geriye sadece konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve bunları uygulamak zorunluluğu kalmaktadır.

88 inci maddede önerilen bu değişikliğe paralel olarak da 64 üncü maddede yer alan “Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere” ibaresinin madde metninden çıkarılması önerilmektedir. Ayrıca 64 üncü maddede yer alan “Yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir” yönündeki fıkra hükmü kaldırılarak yerine eklenmesi önerilen yeni fıkra ile Ticaret Kanununa tabi gerçek ve tüzel kişilerin, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorunda oldukları, Ticaret Kanununun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceği net bir şekilde ifade edilerek düzenlenmektedir.

64 üncü maddede önerilen tüm bu değişikliklerle ilgili olarak Tasarı gerekçesinde yer alan açıklamalar aşağıdaki gibidir:

“Ticari defterlerin, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutulması yükümlülüğünün kaldırılması nedeniyle maddenin birinci fıkrasında yer alan “Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere” ibaresi madde metninden çıkarılmış, maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle; defterlerin açılış onaylarının hangi sürede yaptırılacağı, bu defterlerden sadece yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayına tabi olacağı, pay defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defterinin yeterli yapraklarının bulunması halinde bu defterlerin izleyen faaliyet döneminde veya dönemlerinde de tekrar açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılabileceği, defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde noterce yapılması gereken açılış ve kapanış onaylarının bu defterler için aranmayacağı, fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulacak ticari defterlerin nasıl tutulacağı ile diğer hususların Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılacak tebliğle belirleneceği hüküm altına alınmış,

Kaldırılan 5 inci fıkranın yerine önerilen fıkra ile, bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelerine uymaları ve bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin, vergi kanunlarından farklı düzenlemeler içermesi sebebi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.”

Tüm bu düzenlemeler net olarak şu sonuçları doğmaktadır.

  • Ticaret Kanununa tabi şirketlerin UFRS uyumlu TMS ye göre defter tutma yükümlülüğü kalkmaktadır.
  • Ticaret Kanununa tabi şirketler finansal tablolarını düzenlerken UFRS uyumlu TMS/TFRS ye uyum sağlama yükümlülüğü devam etmektedir.
  • Ticaret Kanununa tabi şirketlerin Vergi Usul Kanununa göre defter tutma ve bu kanunun vermiş olduğu yetkiye istinaden Maliye Bakanlığınca yapılacak düzenlemelere uyma, vergi kanunlarına göre mali kârı hesaplama yükümlülüğü Ticaret Kanununca da teyit edilmektedir.

Bu durumda defter kayıtlarının tutulması bakımından mevcut durumda hiçbir değişik olmamaktadır. Sadece şirketlere IAS/IFRS uyumlu TMS/TFRS’ye uygun raporlama yapma yükümlülüğü getirilmektedir. Bu yükümlülüğün kimin için ve nasıl uygulanacağı Geçici birinci maddede düzenlenmiş olup buna göre,

  • Sermaye Piyasası Kanununa göre, ihraç ettikleri sermaye piyasası araçları borsada veya teşkilatlanmış diğer bir piyasada işlem gören şirketler, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve konsolidasyon kapsamına alınan diğer işletmeler,
  • 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda tanımlanan emeklilik şirketler,
  • TMS/TFRS ve yorumlarını uygulamayı tercih edenler

bu yükümlülüğü yerine getirmek zorundadırlar.

Yukarıda belirtilenlerin dışında kalanlardan, işletme yönetiminde yer almayan işletme sahipleri için veya işletmeye borç verenler ve kredi derecelendirme kuruluşları gibi dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablo düzenleyen işletmeler ile TMS/TFRS’nı uygulamayı tercih eden KOBİ tanımındaki işletmelerden tekrar KOBİ/ TFRS uygulamasına dönmek isteyen işletmeler, raporlama amacıyla Kamu Gözetim, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için belirlenen standartlar ve diğer düzenlemelere uymak zorunda olacaklardır.

2. Belge Düzeni

Türk Ticaret Kanununun mevcut 39 uncu maddesinde, tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarasını gösterileceği belirtilmektedir. Ayrıca Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadlarının da gösterileceği belirtilmektedir.

Mevcut bu düzenleme özellikle düzenlenecek faturalarda bu kadar bilgiye yer vermek bakımından sıkıntılar yaratmaktaydı. Tasarı ile önerilen ise tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise sayılanlara ek olarak tescil edilen internet sitesinin adresinin gösterileceği yönündedir. Dolayısıyla fatura ve diğer belgelerde, taahhüt edilen ve ödenen sermaye, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadlarına yer verilme yükümlülüğünün kaldırılması önerilmektedir.

3. Borçlanma Yasağı

Mevcut Ticaret Kanunun 358 inci maddesi iştirak taahhüdünden doğan borç hariç olmak üzere şirketlerin o şirketteki pay sahiplerine borç vermesini yasaklamaktadır. Sadece şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olan borçlanmalara izin vermekte, bu durumda da borçlanma şartlarının emsalleriyle aynı veya benzer olması şartı getirilmektedir.

Değişlik ile borçlanma yasağı biraz daha yumuşatılmakta zararlı şirketlerin pay sahiplerine borç vermesi sınırlandırılmaya çalışılmaktadır. Buna göre, pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve serbest yedek akçeleri ile birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmayan şirketlerin pay sahiplerine borç vermesi yasaklanmaktadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor