Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Özkan ATİLA
Özkan ATİLA
1461OKUNMA

Ekonomistler Sermayenin Vergilendirilmesini Tartışıyor

Ekonomistler Sermayenin Vergilendirilmemesi Gerektiğine İlişkin Yaklaşımı Yeniden Tartışıyorlar

Ekonomistler arasında sermayenin vergilendirilmesine ilişkin ciddi bir tartışma sürmektedir. Bir döneme ait klasik ekonomistlerin sermayenin vergilendirilmesine ilişkin mesajı basittir: ne kadar az o kadar iyi. Birçok ekonomist sermaye gelirleri üzerinde herhangi bir vergilendirmenin olmamasını tercih etmektedir. Bu görünüşteki fanatizm 1970 ve 80’lerde geliştirilen kolay anlaşılabilir bir basitlik üzerine kurulmuş mantıklı modellere dayanmaktadır. Bu modellere göre, devletler kamu mallarının finansmanını sağlamak ve eşitsizliği sınırlandırmak için vergileme yaparlar fakat vergilemenin bir de bedeli vardır. Vergilendirme kaçınılmaz olarak ticareti etkilemektedir. İnsanlar vergilemeye ekonomik olarak tepki verirler-örneğin havuç üzerindeki vergi havuç tüketimini azaltır- ve bu tepkiler ekonomiyi çarpıtarak potansiyel büyüme oranını azaltabilir.

Bu modellerde, eşitsizlik ücret farklılıklarının sebep olduğu ve en iyi ücretlerin vergilendirilmesiyle ele alınabilecek bir problem olarak görülmektedir. Sermaye üzerindeki vergilerin maliyetinin çok yüksek olduğu düşünülmektedir. Şöyle ki üretime yatırılan sermaye veya tasarruflar, gelecekteki büyümeyi ve tüketimi artırır. Eğer sermaye gelirlerine konan bir vergi yatırımları olumsuz etkilerse, bu olumsuz etki gelecekte daha da şiddetli olacaktır. Bu maliyetler değerlendirildiğinde, sermaye gelirlerinin vergilendirilmemesi, sermaye geliri elde etmeyen kişilerce bile tercih edilmelidir. Geçmişte ekonomistlerin düşük vergileme konusundaki bu seslenişleri politikacılar nezdinde karşılık bulmuştur. Amerika ve İngiltere’de sermaye gelirleri üzerinden alınan en yüksek vergi oranları 1950’lerden 1980’lere yarıdan fazla düşmüş ve günümüzde de daha da düşmesine yönelik baskılar devam etmektedir.

Bununla birlikte bazı ekonomistler, özellikle sermaye gelirlerinin vergi oranlarının düşürülmesinin büyümeden daha fazla eşitsizliği etkilemesinden dolayı, yukarıdaki görüşleri sorgulamaktadırlar. 2008 yılında yayımlanan bir makalede1, sermayenin vergilendirilmesinin kötü bir düşünce olmadığı tartışılmaktadır. Yazarlar, sermaye piyasalarının mükemmel işlemediğini ve hane halklarının kendilerini hayatın iniş ve çıkışlarına karşı garanti altına alamadıklarını gözlemlemişlerdir. Sermayenin getirisinin bir kısmının vergi olarak alınması, risklere karşı sosyal güvence sağlayacağından, yerinde bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bu görüşe göre, klasik düşünce sermaye vergilerinin büyüme maliyetlerini fazla tahmin etmektedir. Eski modeller, sermaye arzının vergi politikasındaki değişikliklere karşı oldukça esnek olduklarını ve uzun dönemde sermayenin korunması için vergi oranının sıfır olması gerektiğini ileri sürerler. Bu görüşün gerçekçi olmadığı, yazarlar tarafından hesaplanmıştır. Sermaye geliri vergilerinin önemli bir kısmı, emeklilik için tasarruf yapan çalışma yaşındaki yetişkinler tarafından ödenmektedir. Vergilere rağmen bu kişiler tasarruf etmeye devam ederler ve bu durum sermaye arzının vergilerden fazla etkilenmemesine yol açarak, vergilemenin büyüme üzerindeki etkisini sınırlandırır.

Güncel bir çalışmada2 ise ekonomistler, geleneksel görüşün başka zayıf noktalarına dikkat çektiler. Buna göre, eski modeller mirası dikkate almamaktadır. Fakat gerçekte özellikle çok zenginler bakımından miras gelir seviyesini güçlü bir şekilde etkilemektedir. Ücretlerin vergilendirilmesi eşitsizliğin sınırlandırılması bakımından yetersizdir, çünkü bu vergiler daha fazla yetenekli ve çaba gösteren kişileri miras elde eden kişilere göre cezalandırmaktadır. Yazarlar, vergi değişikliklerine rağmen sermayenin gelire oranının zaman içerisinde istikrarlı olduğuna dikkat çekerek, klasik düşünceyi sorgulamaktadırlar.

Bir diğer çalışmada3 sermaye vergilerinin kaldırılmasına karşı başka nedenler ileri sürülmüştür. Yazarlar, eşitsizliğin artmasının siyasi istikrarı bozacağını ve bu durumun gelecekteki hükümetlerin serveti çok daha yüksek oranda vergilendirmesine yol açabileceğine vurgu yapmaktadırlar. Bu tehdit, şimdiki tasarruf ve yatırımlar üzerinde caydırıcı olabilir. Paradoksal olarak, mevcut sermayenin artan oranlı olarak vergilendirilmesi, eşitsizliğin kontrol altında tutulması ve firmaların servetlerinin uzun dönemde büyük ölçüde güvende olduğuna ikna olmaları nedenleriyle, daha fazla yatırıma yol açabilir.

Özellikle sermaye son derece hareketli olduğu için, sermaye üzerindeki yüksek vergilerin azaltılması hala mantıklıdır. Eğer ülkeler farklı yaklaşımlar gösterirse, şirketler sadece vergi oranları daha uygun ülkelere yatırım yapabilecektir. Fakat küresel bir bakış açısıyla, eşitsizlik arttıkça sermaye gelirlerinin vergilendirilmesi ileride daha cazip hale gelecektir. 

www.economist.com 

"Taxing capital? Not a bad idea after all!", Juan Carlos Conesa (Universitat Autònoma de Barcelona), Sagiri Kitao (University of Southern California) ve Dirk Krueger (University of Pennsylvania), American Economic Review, Mart 2009.
2 “A theory of optimal capital taxation”, Thomas Piketty (Paris School of Economics) ve Emmanuel Saez (University of California at Berkeley), NBER Working Paper, Nisan 2012.
3 "Non-linear capital taxation without commitment", Emmanuel Farhi (Harvard University), Christopher Sleet and Sevin Yeltekin (Carnegie Mellon University), and Ivan Werning (Massachusetts Institute of Technology), Review of Economic Studies, Ocak 2012

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor