Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

İmdat TÜRKAY
İmdat TÜRKAY
2406OKUNMA

2017 Türk Dili Yılı: “Dilimiz Kimliğimizdir”

Söz ola kese savaşı,
                                Söz ola kestire başı,
                                                Söz ola ağulu aşı,
                                                                                Yağ ile bal ede bir söz.
                                                                                                Yunus EMRE

17.05.2017 tarihli Resmi Gazete’de 2017 yılının Türk Dili Yılı olasıyla ilgili olarak 2017/9 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlandı. Türk Milleti olarak güzel Türkçemizi doğru yazmak ve konuşmak hepimizin ortak özlemidir. Özellikle yazı yazanlar için sözcükleri, cümleleri doğru ve yerinde kullanmak; anlatılmak isteneni iyi ifade edebilmek ve okuyucular tarafından anlaşılır olmak açısından çok önemlidir.

2017/9 sayılı Başbakanlık Genelge’sine göre 2017 yılı “Dilimiz Kimliğimizdir” başlığıyla “Türk Dili Yılı” olarak ilan edilmiştir. 2017 yılının Türk Dili Yılı olarak ilan edilmesi, Türkçenin yerinde, doğru, kurallarına uygun, açık, anlaşılır ve temiz bir şekilde kullanılmasına büyük katkı sağlayacak olup bu konudaki toplumsal bilincin, özenin ve duyarlılığın artmasına hizmet edecektir.

Söz konusu Genelge’yi eminim ki çoğu kişi okumuştur, ancak konunun ciddiyetine ve önemine binaen tekrar etmekte fayda vardır diye düşünüyoruz. Çünkü bir milleti millet yapan en temel unsurlardan biri de dildir.

Bilişim teknolojilerinin hızla geliştiği ve iletişim kanallarının çeşitlendiği günümüz dünyasında, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan iletişimler Türkçemizin kurallarını ve sistematiğini allak bullak etmiş durumdadır. Bu konuda özellikle sosyal paylaşım kanalı olan Facebook’ta sık sık dilimizi doğru kullanalım adı altında kelimelerin yanlış ve doğru kullanımına yönelik paylaşımlar yapılmaktadır.

Ayrıca, biz Türklerin dili olan güzel Türkçemiz ile ilgili olarak vatandaşlar olarak eminim ki hepimizin hassasiyeti vardır. Hatta zaman zaman İstanbul’un İstiklal Caddesinde veya Ankara’nın Kızılay Meydanında dolaşırken işyeri tabelalarına bakıp da bu tabelaların neden yarıdan fazlasının Türkçe değil de İngilizce isimler olduğunu söyleyip, işyerlerinin neden bu konuda hassasiyet göstermediği konusunda hayıflanmışızdır. Hatta belediyeleri suçlayıp, bu yabancı dildeki tabelalara niçin izin verdiklerini de kendi kendimize sorgulamışızdır.

Kültür ve sanatta hangi toplumlar üretken oluyorsa galiba o ülkelerin dilleri de diğer dil ve kültürlere karşı baskın oluyor. Sosyal medyada Amerikan ve İngiliz kültürünün hâkimiyetinden olsa gerek, Türk kültürü konusunda hassasiyeti olan gençlerimiz dahi kahve içmek için Türkçe isimli markaların olduğu yerleri değil, İngilizce isimli dünya çapında markalaşmış işyerlerini tercih ediyorlar.

Başbakanlık Genelge’sinde de belirtildiği üzere; Dünyanın en zengin dillerinden biri ve millî kimliğimizin ana unsuru olan Türkçemizi korumak, yaşatmak, zenginleştirmek ve gelecek nesillere güçlü bir şekilde aktarmak, bugünümüzü ve yarınımızı yeni bir bilinç hamlesiyle inşa etmek hem kamu kurum ve kuruluşlarının hem de bütün toplum kesimlerinin ortak görevidir. Son yıllarda özellikle basın, yayın ve teknoloji yoluyla Türkçeye girmekte olan yabancı kelimelerin yanında Türkçe kelimelerin imlasına bile sirayet eden yabancılaşma tehdidi endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Anılan Genelge ile “Dilimiz Kimliğimizdir” başlığıyla ilan edilen “2017 Türk Dili Yılı” nın amacına ulaşabilmesi için Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşu olan Türk Dil Kurumu öncülüğünde; başta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, YÖK, RTÜK, TRT, yerel yönetimler olmak üzere bütün kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve basın yayın organlarının dilimizin doğru ve yerinde kullanımı konusunda gerekli dikkat ve özeni gösterecekleri ve yapılacak çalışmalara etkin bir şekilde katılacakları belirtilmektedir.

Ayrıca, anılan Genelgenin yayımı sonrasında Türk Dil Kurumu’nun öncülüğünde 22-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında “8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı” yapıldı. Kurultay’ın açılış konuşmasında konuşan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Türkçenin; dünyanın en kadim, en yaygın konuşulan ve en zengin dillerinden biri olduğunu hatırlatarak üzerinde konuşulmayı, tartışılmayı hak eden köklü bir dilimizin olduğuna vurgu yaptı ve “İnsan, sözünü, yaratanın bizlere en büyük lütuflarından biri olan dil ile hecelere, kelimelere, cümlelere dökerek söylüyor. Bu bakımdan, hayatı ve eşyayı anlamlandırdığımız dilimiz, Türkçemiz, bizim en büyük güzelliğimizdir.” dedi.

Ayrıca, “Türk Milleti olarak eğer bugün milattan önceki döneme kadar uzanan bir yazılı kültür geçmişinden, 2 bin 200 yıllık kesintisiz bir devlet geleneğinden, bin 400 yılı aşan âlemşümul bir medeniyet birikiminden söz ediyorsak, bunu dilimize, dil ile ifade ettiğimiz sözümüze, sözlerimizle nesilden nesile aktardığımız değerlerimize borçluyuz. Öyle ki dil, kültürün ve medeniyetin köşe taşıdır desek yeridir. Dilini kaybeden bir toplumun, diğer değerlerini koruması çok zordur, hatta mümkün değildir. Bunun için, kültürlere ve medeniyetlere saldırılar önce nereden başlıyor? Dilden başlıyor. Dilini aldığı anda da o milleti çökertiyor. Goethe, ‘Bir millete, o milletin diliyle oynamaktan daha büyük suikast olamaz’ diyor. Biz işte böyle bir suikaste maruz kalmış bir milletiz. Bu saldırı, dilimizle birlikte, onun mütemmim cüzü olan şahsiyetimizi, millî karakterimizi de hedef almıştır.

Yaşayan bir varlık olan dilin, her canlı gibi emek, beslenmek, korunmak ve geliştirilmek ihtiyacı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanımız, “Esasen, Türkçenin ne uydurukça olarak karşımıza çıkan sun'i teneffüslere ne de ifrat ve tefrit alameti olan diğer dillerin kuralsız istilasına ihtiyacı yoktur. Dilimizin tek ihtiyacı, onun kıymetini bilecek insanlar ve kurumlardır. Türkçenin konuşma, edebiyat ve bilim olarak yetersizliğinden, fakirliğinden söz eden kimse, şayet art niyetli değilse, Türkçeden, Türkçenin zenginliklerinden bihaber demektir.

Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlük’ündeki kelime sayısının 600 bini geçtiğine, İngilizcenin en gelişmiş basılı sözlüğünün dahi 230 bin civarında kelimeden oluştuğuna dikkat çeken Sayın Cumhurbakanımız; Türkçenin Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca ve diğer dillerle olan etkileşimini genişleterek bizim de çok farklı rakamlar telaffuz etmemiz mümkündür. Bin yıl önce, Dîvânu Lugâti't-Türk ismiyle 10 bine yakın kelimeden oluşan sözlüğü bulunan bir dile yetersiz demek, bühtanların en büyüğüdür. Bu vesileyle, Türkçenin en eski iki büyük kaynağından biri olan bu eseri kültürümüze kazandıran Kâşgarlı Mahmud'u rahmetle yâd ediyorum. Diğer önemli eserimiz olan Kutadgu Bilig gibi bir hazineyi bizlere miras bırakan Yusuf Has Hacib'i de, aynı şekilde rahmetle anıyorum” şeklinde konuşmuştur.

2017 Türk Dili Yılı hakkında Türk Dil Kurumu’nun internet sayfasından (http://tdk.gov.tr) ayrıntılı bilgi edinmek mümkün bulunmaktadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor